TMMOB Maden Mühendisleri Odası

12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBESİ KARANLIĞIN ADIDIR

12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBESİ KARANLIĞIN ADIDIR

12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBESİ KARANLIĞIN ADIDIR
DARBENİN 40. YILINDA TÜM DARBELERİ VE DARBE GİRİŞİMLERİNİ KINIYORUZ.
TEK ÇARE EVRENSEL İNSAN HAKLARINA DAYALI DEMOKRATİK BİR DÜZENDİR.

Bugün 12 Eylül. 12 Eylül Askeri darbesinin ardından tam 40 yıl geçti. 40 yıl önce 12 Eylül 1980 sabahı Türkiye karanlığa uyandı. Suni olarak yaratılmış iç kavgalar gerekçe gösterilerek yapılan darbe ile bugün yaşadığımız anti-sosyal ve anti-demokratik ekonomik ve siyasal sistemin temelleri o gün atıldı.

Aslında ülkemizde evrensel hukuk normlarına dayalı demokratik bir yönetim hiçbir zaman yaşanmadı. Geçmişte yaşanmış ve hala bir utanç tablosu olarak karşılaştığımız hiçbir siyasal sosyal olay ile yüzleşilmedi. Böyle bir yüzleşme olmaksızın ülkemizde insan haklarına ve evrensel hukuka dayalı demokratik bir yönetimin oluşturulması olanaklı olmayacaktır.

Bugün insanlarımız işsizlik ve yoksulluk cenderesi altında, tarikatların karanlık zihniyetine terkedilmiş durumdadır. Siyasal hayatı belirleyen devlet kadrolarına tarikatların militanları yerleştirilmekte, siyasal yapı rüşvet, torpil, kayırma ve iltimas ile oluşturulmaktadır. Son dönemde tek bir gün geçmiyor ki, tarikatlar şeyhleri tarafından yapılmış taciz-tecavüz haberi almayalım. Tek bir gün geçmiyor ki, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetiyle karşılaşmayalım. Tek bir gün geçmiyor ki, geçimini sağlamak için memleketini terk ederek çalışmaya giden Kürt tarım işçilerine linç uygulanmasın. Tek bir gün geçmiyor ki, iş cinayetlerinde işçiler yaşamını yitirmesin.

12 Eylül Askeri Darbesinin yarattığı siyasal yapının bugün geldiği durum budur. Bundan daha da kötüsü, bu suçları işleyenlerin İktidar tarafından korunması, cezasız bırakılmasıdır.

Oysa 12 Eylül sabahı itibarıyla, tek derdi halkımızın mutluluğu ve refahı olan, demokratik ortamda, barış içerisinde, kardeşçe yaşamak isteyen, ülkemizin ekonomik değerlerinin tüm yurttaşlarımızın yaşamasına yeteceğini, yeter ki adil bir paylaşımın olması gerektiğini söyleyerek barış, eşitlik, özgürlük ve adalet için mücadele eden on binlerce devrimci, demokrat, yurtsever işkencelere tabi tutulmuş, gözaltında kaybedilmiş, cezaevlerine doldurulmuş ve bir kısmı idam edilmiştir.

Sadece 12 Eylül döneminde;

517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi idam edildi.

388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.

14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.

300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.

23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi.

12 Eylül darbecilerinin bütün bu uygulamaları bugün AKP iktidarı tarafından da devam ettirilmektedir. Bugün de barış, eşitlik, özgürlük ve adalet talep eden insanlarımız siyasal iktidar tarafından suçlanmakta, iktidarın talimatları doğrultusunda kanıtsız dayanaksız bir biçimde yargılanarak cezalar verilmektedir. İnsanlarımız KHK zulmü ile terbiye edilmeye çalışılmakta, ülkeyi terk etmek zorunda bırakılmakta, çocuklarımız kadınlarımız tacize tecavüze uğramakta, öldürülmekte, insanlarımız işsizlik, yoksulluk ve açlıkla boğuşmak zorunda bırakılmaktadır.

Bugün hala halkın seçilmiş yöneticileri görevden alınarak yerlerine kayyum atanmakta, sivil darbeler yapılmaya devam edilmektedir. Özetle 12 Eylül Askeri Darbesi ile sağlanan ortam sonucunda, bugün ülkemizde ortaçağa ait tek adam rejimi oluşturulmuş, ülkemiz tam bir açık-kapalı cezaevi haline getirilmiştir.  

Bizler bir siyasal süreç olarak,  geçmişte yaşanılan tarihi haksızlıklarla, gerekçesi ne olursa olsun yapılan darbelerle, darbe girişimleriyle, işkencelerle, haksız suçlamalar ve talimatlar ile yapılan yargılamalar ve verilen cezalarla, savaş kışkırtıcılığı ile yüzleşmediğimiz sürece 12 Eylül darbesi daima egemen olacaktır.

Bu vesileyle, her türlü darbeye ve darbe girişimlerine karşı olduğumuzu bir kez daha belirtiyor, toplumsal ihtiyacımızın evrensel insan haklarına dayalı, refah ve barış içerisinde, kardeşçe yaşayabileceğimiz demokratik bir ülke olduğunu vurgulamak istiyoruz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
12 Eylül 2020, Ankara

Okunma Sayısı: 1150
Yayın Tarihi: 11.09.2020