“KUVVETLER AYRILIĞI” İLKESİNİ YOK SAYMAK DİKTATÖRLÜKTÜR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı bir konuşmada "Sizin kuvvetler ayrılığı denen olay var ya, geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor" diyerek demokrasi konusundaki düşüncesini bir kez daha açığa vurmuştur.
Sanayi Devrimi ile güçlenen burjuvazi ilk olarak Fransa‘da iktidara yönelmiş, 1789 Fransız Devrimi gerçekleşmiş ve siyasal eşitliği savunan burjuvazi ve desteğini aldığı geniş halk kitlesi "Kuvvetler Ayrılığı"na sahip çıkmıştır. Fransa‘daki Birinci Cumhuriyet kısa sürse de "Kuvvetler Ayrılığı" ilkesi artık burjuvazinin talep listesine girmiş ve zamanla tüm liberal sistemler için geçerli olmuştur. 18. yüzyıldan itibaren tüm burjuva demokrasilerinde kuvvetler ayrılığı ilkesi olmazsa olmaz bir olgu olarak kabul edilmiş ve uygulanmıştır. Bu konuyla ilgili tartışma yüzyıllarca önce yapılmış ve tarihteki yerini almıştır. Durum böyle iken Başbakanın bugün böyle bir tartışma başlatması abesle iştigal bile değildir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama, yürütme ve yargı erklerinin hiçbirisi bir diğerinin üstünde değildir. Anayasal demokrasilerde, kuvvetler ayrılığı ilkesini ayakta tutacak, bu ilkenin etkili biçimde işlemesini sağlayacak, her türlü iktidar gücü üzerinde iç ve dış denetimler oluşturmak suretiyle hak ve özgürlükleri koruyacak en etkili mekanizma ‘‘denetleme ve dengeleme‘‘ sistemidir. Bu gerçeği yok saymak; hukuk devletini, demokrasiyi ve en temel insan haklarını yok saymaktır. AKP, 2001 ekonomik krizinin bir sonucudur. Özal‘la birlikte başlayan ekonomik serbestleşme sosyal devleti aşındırmış son dönemde de yok etmiştir. İşsizliğin, yoksulluğun, güvencesizliğin sonucu olarak geniş halk yığınları cemaatlerin kucağına itilmiştir. Kısacası sosyal devletin yerini cemaatler almıştır. Zaten devlet aygıtına göbekten bağlı olan burjuvazi ise bu duruma sessiz kalarak onaylamıştır. Yoksul olan geniş halk kitleleri, yine bir similasyon ile yoksulluklarının gerçek nedenleri ile hesaplaşamadan yeni bir siyasal gücün çekim alanına girmiştir. "Güçsüzken demokrat, güçlüyken diktatör" ilkesi yine geçerli olmuştur. Ülkemizde zaten kısıtlı olan hak arama yollarını tamamen tıkayacak olan ve demokrasiyi yok sayan bu zihniyetin kabul edilemez olduğunu ve diktatörlüğe heveslenenlerin asla başarılı olamayacaklarını belirtiyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
21 Aralık 2012, Ankara