BASINA VE KAMUOYUNA
Artvin, Cerattepe`de, yandaş şirket tarafından altyapısı hazırlanan bakır/altın madeni işletmeciliğine karşı yerel düzeyde başlatılan eylem ve etkinliklerin giderek yayıldığı ve belirli bir toplumsal karşıtlık oluştuğunu görmekteyiz. Maden Mühendisleri Odası olarak oluşan karşıtlık nedeniyle kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir açıklama yapmayı gerekli görmekteyiz.
2012 yılında yapılan ihaleyi kazanan bir inşaat şirketi önce kapalı işletme olarak bakır madeni işleteceğini beyan etmiş ve bu kapsamda bir ÇED raporu hazırlamıştır. Rapora göre; bakır madeni kapalı ocak olarak işletileceğinden, sürülen galerilerin püskürtme beton (Shotcrete) ile kaplanması gerekmektedir. Bu sebeple proje kapsamında 480.000 ton/yıl kapasiteli kırma eleme tesisi kurulacak ve Artvin il merkezinde bulunan mevcut beton santralinden hazır beton temin edilecektir. Bakır maden ocağı kapalı olarak işletilecek olup, ocak Karadeniz kıyısındaki Hopa Limanı`nın yaklaşık olarak 65 km güneyinde, Artvin şehir merkezinin kuş uçuşu yaklaşık olarak 4 km güneybatısında yer almaktadır. Proje sahasının topoğrafik kotu 1.700 m civarlarında olup çok engebeli bir arazi yapısına sahiptir.
Ancak, ihaleyi alan inşaat şirketi 12.05.2014 tarihinde aynı ruhsat sahası içinde "Cerrattepe Maden Sahası Açık İşletme" adı ile bu kez altın işletilmesi konusunda Artvin Valiliği`ne müracaat ederek proje tanıtım dosyası sunmuştur. Bu başvuru sonucunda açık işletme konusunda "ÇED Gereklidir" kararı verilmiştir. Karar ile birlikte 09.06.2014 tarihinde inşaat şirketi tarafından yeni bir müracaatta bulunulmuş ve mevcut altın madeninin açık işletme yöntemiyle üretileceği bildirilmiştir. Söz konusu projeye ilişkin, halkı proje hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla ÇED Yönetmeliğinin 9. maddesi gereğince 10/07/2014 tarihinde "Halkın Katılım Toplantısı" planlanmış ancak toplantı gerçekleştirilememiştir. Buna karşın "Halkın Katılımı Toplantısı" yapılmamasına rağmen kapsam belirleme ve özel format alınarak 28.08.2014 tarihinde "ÇED Raporu" hazırlanmıştır.
Hazırlanan ÇED raporu Rize İdare Mahkemesi`nce Aralık 2014 ‘te ‘`Bu alanda maden işletmesi olamaz`` gerekçesiyle reddedilmiştir. Şirket kararı temyiz için Danıştay`a başvurmuştur, ancak başvuru reddedilmiştir.
Bu karardan sonra iktidara yakınlığıyla ve halkımıza etmiş olduğu küfür ile tanınan bir holding devreye girmiştir. Holding, rödövans sözleşmesi ile faaliyetleri devir aldıktan sonra eski ÇED raporundaki eksiklikleri tamamladığı iddiasıyla yeniden başvuruda bulunmuştur. Yeni ÇED Raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hızla onandıktan sonra Orman Bölge Müdürlüğünden aynı hızda izinin alınmasıyla iş makinaları bölgeye gönderilmiştir.
Artvin Halkı; ‘`Bu alanda maden işletmesi olamaz`` mahkeme kararına rağmen Cerrattepe`de yapılmak istenen işletme faaliyetleri sonucunda, Çoruh Vadisinin etrafında yer alan bir büyük botanik bahçesinin yok edileceği, doğa koruma alanlarının tahrip edileceği, binlerce ağacın kesileceği, yörenin jeolojik-topografik özelliklerinden kaynaklı olarak heyelan riskinin artacağı ve 26 bin insanın yaşadığı bir kentin topyekün risk altına gireceği endişesi ile 29 Haziran 2015 tarihinden itibaren Cerrattepe`de nöbet tutarak konkasör şantiyesi kurmaya çalışan holdingin araçlarını ormana sokmamışlardır.
Bilindiği gibi; madenler, sanayinin temel girdilerini oluşturmakta ve doğru bir politika benimsendiğinde ekonominin gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak benimsenen yanlış politikalar, tam tersine ülke ekonomisinde olumsuz bir rol oynamakta, refah ve gelir adaletini bozucu bir etki yapabilmektedir. Eğer madencilik bilim ve tekniği ile hukuka uygun bir madencilik yapılmadığında yöre halkı ekonomik ve sosyal yönden zarar görmekte, işini kaybetmekte ve zorunlu göç ile karşı karşıya kalmaktadır.
Ülkemizde ki madencilik politikaları ve uygulamaları değerlendirildiğinde mevcut durumun hiç iç açıcı olmadığı rahatlıkla görülebilmektedir. En önemli doğal kaynaklarımızdan olan madenlerimiz, özellikle ham cevher ihracatı nedeniyle ucuz hammadde olarak ülke sanayisi ve ekonomisi içerisinde değerlendirilmesine olanak vermemekte, çok düşük katma değerli dış satıma karşı, yüksek katma değerli dış alım gerçekleşmekte, ülke ekonomisi sürekli açık veren dışa bağımlı yapısını sürdürmektedir.
Bir diğer dikkat çekmek istediğimiz nokta, "doğanın bize atalarımızdan miras kalmadığı, tam tersine gelecek kuşaklar için bizlere emanet bırakıldığı" gerçeğidir. İnsan varlığının ve faaliyetlerinin eko sistem içerisinde yer aldığını ve yer alması gerektiğini unutmamalıyız. Yani insan eliyle yürütülen faaliyetler, eko sitemle, sistemin devamlılığıyla uyum içerisinde olmalıdır. Sermayenin, daha fazla kar uğruna eko sitemi yok sayarak yürüttüğü faaliyetler, hangi faaliyet alanında olursa olsun kabul edilemez durumdur.
Maden Mühendisleri Odası, yukarıdaki uyarılara ek olarak, madencilik faaliyetleri de dahil olmak üzere herhangi bir ekonomik faaliyet için, yöre halkının ihtiyaçlarını, mağduriyetlerini dikkate almadan yapılmaya çalışılmasına karşı çıkmaktadır.
Ülke ekonomisine belirgin bir yarar sağlamayacak, elde edilen gelirlerin halkın refahının artırılmasına hizmet etmeyecek, toplumsal ihtiyaçlarımızın karşılanması için üretim sürecinde girdi olarak kullanmak yerine dış satımla, reel olarak, ekonomik kayba uğranılacak, eko sitemi tahrip edip yöre halkını mağdur edebilecek olan, rant sevdasıyla yandaş şirketler eliyle yürütülen derelere HES, yaylalara yol projeleri dahil olmak üzere tüm faaliyetlere son verilmesi gerekmektedir.
Özellikle vurgulamak istiyoruz ki, yapılması gerekli görülen her proje toplumsal uzlaşı ile yapılmalıdır. Böylesi bir yaklaşım sosyal kalkınmaya, ekonomik büyümeye, siyasetin gereklerine ve toplumsal barışa hizmet edecektir.
Saygılarımızla.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
16 Temmuz 2015, Ankara