TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Basına ve Kamuoyuna: III. Uluslararası Bor Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

Basına ve Kamuoyuna,

ÜÇÜNCÜ ULUSLARARASI BOR SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Bor Sempozyumu, 02 – 04 Kasım 2006 tarihlerinde Ankara MTA Salonlarında gerçekleştirilmiş olup Sempozyum sonuçları aşağıdadır:

- Dünya bor rezervlerinin yaklaşık % 75’ ine sahip olan Türkiye, dünyada bor ülkesi olarak adlandırılabilecek tek ülkedir. Sahibi bulunduğu bor madenleri, yüksek tenörü, rezerv büyüklüğü, işletme kolaylıkları ile gerek kalite ve çeşitlilik, gerekse de üretim maliyetlerindeki rekabet üstünlükleri açısından büyük avantajlara sahiptir. Bu nedenlerle, Türkiye’nin dünya bor pazarında lider olarak yer alması gerekmektedir.

- Dünya bor piyasası toplam 1,5 milyar Amerikan Doları düzeyindedir. Türkiye' nin bugün için bu pazardaki payı 400 milyon Dolar civarında seyretmektedir. Kamu tekelinden vazgeçilmesi durumunda özel firmaların daha rasyonel çalışacağı ve kazancın artacağı varsayımı doğru değildir. Çünkü, genel olarak   bor işletmeciliğinde ortalama maliyetler ile ortalama satış fiyatı arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Özel sektör işletmeciliğinin böylesi  bir kazanca yapabileceği fazla bir katkı yoktur. Aksine; özel şirketler arasındaki rekabet, 1978 öncesinde olduğu gibi fiyatların ve toplam ülke kazancının düşmesine neden olacaktır. Kaldı ki, yerli madencilik şirketlerinin uluslararası maden tekellerinin karşısında tutunabilecek güçleri bulunmadığından, bor rezervlerinin kısa sürede söz konusu tekellerin eline geçmesi de kaçınılmazdır.

- Bu nedenle; 5177 sayılı kanunla değişik 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 49. maddesinde belirtildiği üzere, 2840 sayılı kanun hükümleri saklı tutulmalı,  mevcut pazar payının arttırılması amacıyla rafine ürün kapasitesinin ve ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırımlar yapılmalı, pazarlama stratejilerinin oluşturulması ve etkin dağıtım ağlarının kurulması çalışmaları hızlandırılmalıdır. Bu süreçte; yasayla belirlendiği haliyle bor sahalarının mülkiyeti tartışmalarını geride bırakarak, katma değeri yüksek bor kimyasalları üretimi için çalışmak her kesimin öncelikli görevi olmalıdır.

- Bor rezervlerimiz, şüphesiz, ülkemizin en önemli ve kıskançlıkla gözetilmesi gereken doğal kaynaklarından biridir. Sanayi sektörlerinde yapısal dönüşümü ve madencilik sektöründe üretilen hammaddenin katma değeri yüksek nihai ürüne dönüşmesini hedefleyen bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi genel olarak madencilik sektörüne olduğu gibi bor madenciliğimize de büyük katkı yapacaktır. Bu çerçevede, bor rezervlerimizin kamu yararına ve ülke ekonomisine azami yararı sağlayacak şekilde işletilmesi bakımından araştırma-geliştirme faaliyetlerinin önemi ve bilim- teknoloji geliştirme ve uygulamaları büyük önem arz etmektedir.

- Bilim ve teknoloji üretimi, sanayileşmenin dolayısıyla madencilik sektörünün gelişmesinin ön koşuludur. Bugün için, toplam 1,5 milyar dolarlık dünya rafine bor pazarındaki ülke payının artırılması ve buna yönelik çalışma yapılması önemlidir, ancak yeterli değildir. Günümüzde bor minerallerini hammadde olarak kullanan sanayi sektörlerinin yıllık pazar payları çok daha büyük rakamlarla ifade edilmektedir. Türkiye’nin hedefi nihai ürün pazarları olmalıdır. Bu hedef,  araştırma - geliştirme faaliyetlerini, bilim ve teknoloji üretimini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin bilimsel alanda yetkinleşmesi, teknoloji geliştirme yeteneğini kazanması bakımından son derece önemlidir.

- Bor teknolojileri, pek çok bilim ve teknoloji alanını yakından ilgilendirmekte olup, çok disiplinli yapısı ile söz konusu alanlarla sürekli etkileşim içerisindedir. Bu teknolojilerin geliştirilmesi, çok farklı disiplinlerde, konularında uzmanlaşmış, araştırma - geliştirme yetenekleri yüksek personeli gerektirmektedir. Dolayısıyla, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK, Üniversiteler, Meslek Odaları ve sektördeki sanayi kuruluşları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi ve ortaklaştırılması, istenilen amaca ulaşılmasına büyük katkı yapacaktır.

-  Rafine bor ve özel bor ürünlerine yatırım yapılarak, bor minerallerine dayalı tesislerin ülkemizde kurulması sağlanmalıdır. Bor ürünlerinin hammadde olarak kullanıldığı sanayi alanlarının gelişmesine yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir. Bu sayede katma değerdeki artışa paralel olarak istihdam da artacak, dolayısıyla ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan işsizliğin çözümüne de yardımcı olunacaktır.

Kamuoyuna  saygıyla  duyurulur.

 

TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
Ankara, 04 Kasım 2006

 

 

Okunma Sayısı: 3213
Yayın Tarihi: 07.11.2006