Basına ve Kamuoyuna : İstanbul’ da Fiili Sıkıyönetim!… Saldırıları Kınıyoruz…

İşçiler, emekçiler yüzyılı aşkın bir süredir dünyanın her yanında 1 Mayıs‘ı işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlamaktadır. Ülkemizde ise 1 Mayıs kutlamaları siyasi erki elinde bulunduran iktidarların korkulu rüyası haline gelmiştir. Bu korku, halka ve emekçilere baskı, yıldırma ve sindirme saldırılarına dönüşmüştür.

Bugün dünyada  23‘ü AB ülkesi olmak üzere, ABD dahil 166 ülkede 1 Mayıs günü işçi bayramı olarak kutlanmaktadır.

Bu yıl da emekçiler, 1 Mayıs‘ta "SOSYAL ADALET,  EŞİTLİK, BAĞIMSIZLIK, DEMOKRASİ ve BARIŞ" özlemlerini bir kez daha dile getirmek için bir araya gelmişlerdir.

Günlerdir "provakasyon olacak" yalanı ardına saklanarak, emekçilerin yasal haklarını kullanmalarına engel olan hükümet, uygulamalarıyla kendisi provakasyon ortamı yaratmıştır. Hükümet çok açık olarak emekçiler üzerinden bir güç gösterisi gerçekleştirmiş ve sıkıyönetim dönemlerinde bile yaşanmayan zorbalığa başvurmuştur. DİSK merkez binası önünde sabah saatlerinde toplanan emekçilere çevik kuvvet polisleri, panzerler ve gaz bombaları eşliğinde saldırmıştır. Saldırı sonrası hastanelere ve meslek odalarına sığınan emekçilere gaz bombası atılmış yüzlerce kişi yaralanmış ve gözaltına alınmıştır.

Başbakan Tayyib Erdoğan‘ın "Ayaklar başı yönetmeye kalkarsa kıyamet kopar" şeklindeki açıklaması ile tırmanan şiddet 1 Mayıs günü tüm İstanbul‘u sarmış, kent adeta  işgal kuvvetlerince kuşatma altına alınmış görüntüsüne bürünmüştür. Başbakanın "ayak takımı" dediği işçiler, kamu çalışanları, köylüler, mimarlar, mühendisler, doktorlar, hemşireler, emekliler kısacası emekçiler bu ülkenin asli ve eşit yurttaşlarıdır.

Daha dün Anayasa Mahkemesi‘ne sunduğu savunmasında sıkça demokrasiden ve uluslararası normlardan bahseden AKP, bu saldırının altında kalacaktır. AKP yarattığı bu korku tünelinden çıkamayacaktır. Emekçilerin iki eli hükümetin yakasında olacaktır.

1977yılında kanlı 1 Mayıs‘ta Taksim meydanında 37 emekçi katledilmiştir. Olayın failleri hala ortaya çıkartılmamıştır. Birçok faili meçhul cinayet gibi bu olayda hafızalardan silinmek istenmektedir. Bu anlamda Taksim meydanının emekçiler için ayrı bir önemi vardır.

Taksim meydanını emekçilere kapatan zihniyet, aynı alanı maçlardan sonra fanatizme, yeni yıl kutlamalarına ve diğer etkinliklere açmakta bir sakınca görmemektedir.

Bu 1 Mayıs‘ta İstanbul valisinin "orantılı güç" kullanılacağı açıklaması emekçilere yapılacak saldırının bir işaretiydi. Oysa "orantılı güç" yerine "orantılı zeka" söz konusu olmalıydı.

Olayların sorumlusu olan hükümet ve devlet yetkilileri istifa etmelidir. Gözaltına alınan tüm emekçiler acilen serbest bırakılmalıdır. Saldırıları bir kez daha nefretle kınıyor, işçilerin ve emekçi halkımızın yanında olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz.

TMMOB

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

2 Mayıs 2008, Ankara