TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Bor ve Ürünleri Araştırma Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı'na İlişkin TMMOB Maden Mühendisleri Odası Görüşü

Bor ve Ürünleri Araştırma Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı'na İlişkin TMMOB Maden Mühendisleri Odası Görüşü

Bor ve Ürünleri Araştırma Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı‘na
İlişkin TMMOB Maden Mühendisleri Odası Görüşü

Bilindiği üzere, “Bor ve Ürünleri Araştırma Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı”na ilişkin çalışmalara Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam etmektedir.

Tasarı‘nın genel gerekçesinde; ülkemizin dünya ölçeğinde önemli bor rezervlerine sahip olduğu, ancak, elde olunan kazancın söz konusu rezerv ile orantılı olmadığı ifade edilmektedir. Tasarı ile, kurulacak Enstitü’nün amaçları; bor madeni katma değerinin yurt içinde kalmasına yönelik olarak bor sanayiin kurulmasını ve özel sektörün de bu sanayide yerini almasını sağlamak üzere değişik alanlarda kullanıcıların araştırmaları için gerekli bilimsel ortamı sağlamak, bor ve ürünlerini kullanan ve bu alanda araştırma yapan kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile işbirliği yaparak bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak, katkı sağlamak ve koordine etmek olarak ifade edilmektedir.

Tasarı‘nın genel gerekçesinden açıkça görüleceği üzere, söz konusu girişim herhangi bir politika, plan ya da program metnine dayanmamaktadır. Bor minerallerine dayalı teknolojilerin geliştirilmesi şüphesiz son derece önemlidir. Ancak, Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları temelinde oluşturulmayan ve söz konusu politikaların yansıtıldığı plan ve programlar çerçevesinde tasarımlanmayan yapıların olumlu sonuçlar verebilmesi mümkün değildir.

Konuyla ilgili çeşitli tarafların katılımı sağlanarak hazırlanmadığı bilinen söz konusu tasarının, üzerinde detaylı düşünülmediği, çeşitli yönleriyle tartışılmadığı, içsel ya da dışsal etkileşimleri de göz önüne alınarak kısa, orta ya da uzun vadeli stratejiler geliştirilmeden aceleyle gündeme getirildiği anlaşılmaktadır.

Ancak, ülkemizin gerek bugünü gerekse geleceği bakımından son derece önemli olan bor rezervlerimizle ilgili böylesi bir girişimin, ülkemiz bilim ve teknoloji politikaları ve giderek ülkemiz sanayileşme politikaları ile bir bütünlük içerisinde düşünülmeden, konunun ekonomik ve toplumsal faaliyetlerin çeşitli alanları ile olan ilintisi ve etkileşimleri sistemik bir bütünlük içerisinde gözetilmeden ve eklektik bir biçimde ele alınmış olması kaygı vericidir.

Unutulmamalıdır ki, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi bor teknolojilerinin geliştirilmesi konusu da; ekonomik, siyasi ve toplumsal boyutlarıyla sistemsel bir bütünlük, süreklilik ve siyasi kararlılık içerisinde ele alınarak oluşturulan "Ulusal Innovasyon Sistemi"nin entegre bir parçası olmalıdır. Bu anlayıştan farklı yaklaşımların başarıyı getirmesi tesadüflere kalacaktır.

Genel olarak teknoloji geliştirme çabasını, bilimde gelişme ya da bilimsel eğitim ve öğretimden soyutlayarak tasarımlamak ve stratejik planlama anlayışı çerçevesinde değil, eklektik bir takım girişimlerle yaşama geçirmeye çalışmak doğru olmayacaktır. Yine, ülke kaynaklarının tahsisinde herhangi bir değişiklik yapılmadan, örneğin araştırma - geliştirme faaliyetlerine Gayri Safi Milli Hasıla‘dan ayrılan pay yüzde 1,5‘lar seviyesine yükseltilmeden, sadece yönetsel yapılara bel bağlamak sonuç getirmeyecektir.

Enstitü‘nün amaçları; bor ve ürünlerinin geniş bir kullanımını, yeni bor ürünlerinin üretimini ve geliştirilmesini teminen değişik alanlarda kullanıcıların araştırmaları için gerekli bilimsel ortamı sağlamak, bor ve ürünlerini kullanan ve/veya bu alanda araştırma yapan kamu ve özel hukuk kişileri ile işbirliği yaparak bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak, koordine etmek ve bu araştırmalara katkı sağlamak şeklinde ifade edilmektedir.

Ortaya konulan amaçlar, kurulacak yapının bir araştırma enstitüsü olmaktan çok bir koordinasyon ve finansman kurumu olacağını göstermektedir. Bu bakımdan, böylesi bir yapıya "Bor ve Ürünleri Araştırma Enstitüsü" adını vermek, ileride bor minerallerine dayalı kurulması muhtemel bir teknoloji geliştirme merkezinin de önünü kesmek anlamına gelmektedir ki, bu önemli bir hata olacaktır.

Eğer, böylesi bir girişimden amaçlanan, mevcut bor rezervlerimizden ülkeye en fazla katma değerin sağlanması ise, kurulması gereken bir "Bor ve Ürünleri Geliştirme Kordinasyon ve Finansman Kurumu" değildir. Oluşturulacak "Bor Ürünleri ve Teknolojileri Araştırma ve Geliştirme Merkezi”nin hedefi ise, yüksek katma değer yaratan ileri bor ürünleri teknolojilerinin geliştirilmesi olmalıdır.

Bu merkezin, aşağıda sıralanan yeteneklere sahip olması gerekmektedir:

- bor uç ürün üretim yöntemlerine ilişkin yeni teknolojileri edinebilme, bu teknolojileri özümseyip kullanabilme,

- uç ürün geliştirme, yeni ürün tasarımlayabilme,

- yeni ürün tasarımıyla birlikte üretim yöntemini de geliştirme ve yeni üretim yöntemleri tasarımlayabilme,

- geliştirdiği ya da yeni tasarımladığı üretim yönteminin gerektirdiği üretim makinelerini tasarımlayabilme ve üretebilme,

- tasarım ve üretim süreçlerinin gerektirdiği teknolojik araştırma-geliştirme faaliyetlerini sürdürebilme,

- söz konusu teknolojilerin kaynağını oluşturan bilimi üretebilme,

- araştırma, geliştirme, tasarım, üretim ve pazarlama süreçlerinin hem kendi içlerindeki hem de aralarındaki ilişkileri düzenleyen yöntemleri geliştirebilme,

Bu hedef ve amaçlar, gerek sermaye gerekse kadro bakımından daha büyük bir yapıyı gerektirmektedir. Bor konusundaki teknolojik dışa bağımlılığın aşılmasında böyle bir yapının varlığı önemlidir. İthal teknolojilerin bir yere kadar yararlı olabileceği ve ülkenin teknoloji geliştirme yeteneğinin kalıcı olmasının sağlanmasında kendisinin kuracağı bilimsel temelin ön koşul olduğu unutulmamalıdır.

Bor teknolojileri, pek çok bilim ve teknoloji alanını yakından ilgilendirmekte olup, çokdisiplinli yapısı ile söz konusu alanlarla sürekli etkileşim içerisindedir. Bu teknolojilerin geliştirilmesi, çok farklı disiplinlerde, konularında uzmanlaşmış, araştırma - geliştirme yetenekleri yüksek personeli gerektirmektedir. Dolayısıyla, bor teknolojilerinin geliştirilmesi bakımından en uygun ortam, Tübitak gibi çok sayıda disiplini ve teknoloji alanını bünyesinde barındıran yapılardır.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, aşağıda, tasarının kalan maddeleri ile ilgili değerlendirmelerini, tasarının genel gerekçe, amaç ve kuruluşuna ilişkin ortaya koyduğu yukarıdaki görüşlerini saklı tutmak kaydıyla aktarmaktadır.

1) Enstitü‘nün görevleri; "bor ve ürünlerinin kullanımı, yeni bor ürünlerinin üretimi ve geliştirilmesi amacıyla teorik ve uygulamalı araştırma yapmak, yaptırmak, yapmayı özendirmek, araştırmalar için gerekli bilimsel ortamı ve alt yapıyı sağlamak, laboratuvarlar kurmak, kurulmasına destek vermek, mevcut ve/veya kurulacak laboratuvarları teçhizat ile desteklemek, bor ve ürünlerini kullanan ve bu alanda araştırma yapan kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile işbirliği yaparak koordinasyonu sağlamak, bor ve ürünlerinin geniş bir şekilde kullanımı, yeni bor ürünlerinin üretimi ve geliştirilmesi alanındaki bilimsel araştırmaların teknolojik yeniliklere süratle dönüşebilmesi için yöntemler geliştirmek, bu alandaki teknolojilerin yurt dışından transferi için gerekli çalışmaları yürütmek, özel sektörün bor ve ürünlerinin kullanımı hakkındaki çalışmalara katılımını sağlayacak programlar yapmak, sanayi sektörünün Enstitü ile işbirliği yapmasını sağlayacak programlar geliştirmek, mevcut ve geliştirilecek yeni bor ürünlerinin çevre ve insan sağlığı üzerine etkilerinin araştırılmasına yönelik araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu işbirliğini verimli kılacak ortamı oluşturmak, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ile gerçek ve tüzel kişilerin bor ve ürünlerinin geniş bir şekilde kullanımı, yeni bor ürünlerinin üretimi ve geliştirilmesi hakkında araştırma isteklerini değerlendirmek, sonuçlandırmak ve bu ürünleri piyasaya sunmak, bu konularda araştırma yapan gerçek ve tüzel kişileri finansman, personel ve teçhizat ile desteklemek, Türkiye’nin taraf olacağı bor ve ürünleri ile ilgili Ar-Ge işbirliği anlaşmalannın hazırlanması ve müzakeresinde Hükümete yardımcı olmak ve bu anlaşmaların izlenmesinde ve uygulanmasında görev almak, Eti Holding A.Ş.’nin talep edeceği Ar-Ge projelerini gerçekleştirmek, ulusal ve uluslararası kongre, seminer gibi bilimsel toplantılara bilimsel ve maddi katkı sağlamak, desteklemek, düzenlemek ve bunlara katılmak, görev alanına giren konularda Türkçe ve yabancı dillerde kitap ve periyodik yayınlarda bulunmak ve bu tür yayınları desteklemek, dokümantasyon, enformasyon sistemleri, bilgi bankaları, kütüphane ve arşiv gibi bilimsel destek hizmetleri sağlamak, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla bu konuda işbirliği yapmak" şeklinde belirlenmiştir.

Uzun yıllardan beri, TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından da kurulması gerekliliği her platformda dile getirilen "Bor Araştırma Merkezi"nden beklenilen; bor uç ürün teknolojilerini geliştirebilmesi, kullanabilmesi, yeni bor uç ürünlerini tasarımlayabilmesi ve üretim yöntemlerini geliştirebilmesi, üretim için gereken makineleri tasarımlayabilme ve üretebilmesi, söz konusu teknolojilerin kaynağını oluşturan bilimi üretebilmesidir. Ancak tasarıda belirtilen görev tanımlarında bu hususların hiçbiri yoktur. Dolayısıyla, kurulan yapı, hiçbir şekilde bir teknoloji geliştirme merkezi değil, bir koordinasyon ve finansman kurumudur.

2) Bor ve ürünleri ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmaları Eti Holding bünyesinde yıllardan beri yürütülmektedir. Eğer, söz konusu olan, özel bor kimyasalları dışındaki rafine bor ürünlerinin üretimi ve geliştirilmesi ise, mevcut yapı geliştirilerek korunmalıdır. Mevcut yapı varken yeni bir yapının oluşturulması zaman ve kaynak israfına neden olacağı gibi Eti Holding’e rakip oluşumlar yaratacağından, ülkemizin borlardan elde etmekte olduğu gelirlerin de düşmesine yol açacaktır.

3) Enstitü personeli 1 Başkan, 3 Koordinatör, 13 Uzman, 2 Laborant, 2 Tekniker, 1 Savunma Uzmanı, 2 Sekreter, 2 Büro Görevlisi ve 2 şoför olarak belirlenmiştir. Bu kısıtlı kadro ile Enstitü‘nün, gerçek bir teknoloji araştırma merkezinin işlevini yerine getiremeyeceği gibi, tasarıda belirlenen görevlerin bile altından kalkamayacağı son derece açıktır. Ayrıca, Enstitü gelirleri olarak ifade edilen kaynaklar ile bor teknolojilerinin geliştirilebileceğini düşünmek fazla iyimserlik olacaktır.

4) Ülke ekonomisi için son derece önemli olan bor rezervlerimizin, gerek ulusal çıkarlarımız gerekse kamu yararı açısından kamu eliyle aranması, işletilmesi ve pazarlanması, özellikle karşısında çokuluslu bir tekelin varlığı da göz önüne alındığında, doğaldır ve gereklidir. Bu nedenle, kurulacak enstitünün, Eti Holding A.Ş.‘ye 2840 sayılı yasa ile tanınan haklar alanına giremeyeceği net olarak ifade edilmelidir.

5) Enstitü bünyesinde, doğrudan Yönetim Kurulu‘na bağlı bir "Bilim Kurulu" oluşturulmalıdır.

6) Yönetim Kurulu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın göstereceği üç üye, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun bağlı olduğu Bakanlık, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin göstereceği birer üye ve üniversite öğretim üyelerinden bir üye olmak üzere toplam yedi üyeden oluşmaktadır. Yönetim Kurulu’nun yedi üyesinden beşinin Bakanlıklar tarafından belirlendiği bir yapıda idari özerklikten bahsedilmesi mümkün değildir.

7) Bilim ve teknoloji geliştirme iddiasındaki bir kurumun Yönetim Kurulu üyelerinde aranacak özellikler arasında, bürokratlığın değil ama, bilim adamlığı vasfının öne çıkarılması doğru olacaktır.

8) Yönetim Kurulu‘nda, bor madenlerinin aranması, işletilmesi ve pazarlanmasından sorumlu Eti Holding A.Ş. ile teknoloji araştırma ve geliştirme çabalarında mühendisin doğrudan rolü bakımından Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği‘nin temsiliyeti önemlidir. Yönetim Kurulu‘nda, sadece enstitünün yerleşkesinde bulunduğu üniversiteden bir öğretim üyesinin bulunması yeterli değildir.

9) Enstitü‘nün çalışma ilke ve programları ile, öncelik verilecek araştırma projelerinin belirlenmesi görevlerinde, oluşturulacak "Bilim Kurulu"nun etkinliği sağlanmalıdır.

10) Enstitü Başkanının niteliği konusu belirsizdir. Başkanın, en azından Yönetim Kurulu üyeliği için istenen niteliklere sahip olması gereklidir. Enstitü Başkanının seçimi, oluşturulacak Bilim Kurulu tarafından yapılmalıdır.

11) Enstitü Sayıştay denetimine tabi olmalıdır.

Bor ve Ürünleri Araştırma Enstitüsü‘nün konuyla ilgili çeşitli tarafların katılımı sağlanmadan, üzerinde kapsamlı düşünülmeden ve çeşitli yönleriyle tartışılmadan hazırlandığı ve Acil Eylem Planı‘nda yer verilmiş olması nedeniyle görev savmak için aceleyle gündeme getirildiği anlaşılmaktadır.

Ancak, tasarı ile oluşturulacak yapı, ileride bor minerallerine dayalı kurulması muhtemel gerçek bir teknoloji geliştirme merkezinin de önünü kesebilecektir. Dolayısıyla, söz konusu tasarı geri çekilmeli ve ilgili tüm tarafların katılımıyla yeni bir tasarı oluşturulmalıdır.

Bor rezervlerimiz, şüphesiz, ülkemizin en önemli ve kıskançlıkla gözetilmesi gereken doğal kaynaklarından biridir. Sanayi sektörlerinde yapısal dönüşümü ve madencilik sektöründe üretilen hammaddenin katma değeri yüksek nihai ürüne dönüşmesini hedefleyen bilim ve teknoloji politikalarının geliştirilmesi genel olarak madencilik sektörüne olduğu gibi bor madenciliğimize de büyük katkı yapacaktır. Bu çerçevede, Maden Mühendisleri Odası, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bor rezervlerimizin kamu yararına ve ülke ekonomisine azami yararı sağlayacak şekilde işletilmesi bakımından araştırma-geliştirme faaliyetlerinin önemini ve bilim ve teknoloji geliştirme ve uygulamada mühendisin vazgeçilemez konumunu vurgulamayı ısrarla sürdürecektir.

TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
Nisan 2003, Ankara

Okunma Sayısı: 2873
Yayın Tarihi: 29.04.2003