ÇAYIRHAN TERMİK SANTRALİNİ VE LİNYİT İŞLETMELERİNİ KAPSAYAN ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ DERHAL DURDURULMALIDIR!
ÇAYIRHAN TERMİK SANTRALİNİ VE LİNYİT İŞLETMELERİNİ KAPSAYAN ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ DERHAL DURDURULMALIDIR!
Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan ihale duyurusunda; Çayırhan Termik Santralı, Çayırhan Linyit İşletmesi tarafından kullanılan taşınırlar, Çayırhan Termik Santralı ile Çayırhan Linyit İşletmesi tarafından kullanılan taşınmazlar “Varlık Satışı” ve Ruhsatlar ise “İşletme Hakkının Verilmesi” yöntemi ile bir bütün halinde 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümleri kapsamında özelleştirileceği belirtilmiştir.
1980’li yıllarda uygulamaya konulan neoliberal politikaların bir sonucu olarak; özelleştirme süreçleri eğitimden sağlığa, madencilikten enerji sektörüne kadar her alanda etkisini göstermiştir. Bu süreçte, kamu kurumlarına yapılması gereken yatırımların kesilmesiyle bu kurumlar zarar eder hale getirilmiş, kamu yararını gözetecek iyileştirmeler yapılmamış, yedek parça ve personel ihtiyaçları karşılanmamış, adeta çürümeye terk edilmiştir.
Türkiye’nin köklü madencilik kuruluşları olan Türkiye Taş Kömürü Kurumu ve Türkiye Kömür İşletmeleri’nde başlayan özelleştirme uygulamaları, sektörde kamu denetimini ve üretim gücünü zayıflatmıştır. Rödövans ve ruhsat devri gibi yöntemlerle Kurumlar, üretim ve pazarlama açısından kömür sektöründe bir denge ve güç unsuru olmaktan uzaklaştırılmış, ülke enerji arz dengesinde çok önemli bir durumda bulunan kömür sektöründe sermayeye bağımlı hale getirilmiştir. Soma, Zonguldak, Elbistan ve Tunçbilek gibi büyük havzalarda ruhsatlar parçalanarak firmalara dağıtılmış, yapılan bu özelleştirmeler sonucunda, iş güvenliği ve üretim alanlarında çok büyük sorunlar baş göstermiştir. Soma, Amasra gibi ülke kömür madenciliği açısından önemli havzalarda meydana gelen büyük faciaların ana nedenlerinden biri de; havza madenciliğinin ve kamu işletmeciliğinin terk edilerek yapılan rödövans, ruhsat devri ve özelleştirme uygulamalarıdır.
Çayırhan havzasında ise TKİ tarafından yapılan ekonomik anlamda büyük ve mekanize sistem gibi son teknolojik yatırımlar özel sektöre devredilmiştir. TKİ tarafından ileri düzey teknoloji ile kurulmuş mekanize sistem sayesinde kamu kaynaklarıyla rahatlıkla üretim yapılabilecek Çayırhan havzasında 2000 yılında yapılan işletme devri ile kamu, linyit üretiminden çekilmiştir. Çayırhan havzasındaki rezervler 2020 yılında firmanın işletme devri sözleşme süresinin sona ermesiyle birlikte, yüzde 51’i TKİ'ye ait TKİ iştiraki Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilmeye başlanmıştır.
Ancak, şimdi yine aynı hatayı tekrarlayan bir özelleştirme süreci ile karşı karşıyayız. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan ihale duyurusu incelendiğinde; 2000 yılında kamu kaynakları ve işletmeciliği ile rahatlıkla işletilebilecek söz konusu sahaların özel sektöre devredilmesi hatasının daha büyüğünün bugün iktidar tarafından tekrarlanmak istendiği görülmektedir.
Geçmiş yıllarda yapılan özelleştirmelerde, kamuoyu tepkisini önlemek, hatta mümkün olursa kamuoyu desteğini sağlamak için yoğun bir özelleştirme propagandası yapılmıştır. Kurumların üretim maliyetlerinin yüksek olduğu, bu hali ile Devletin ve halkın sırtında bir kambur olduğu, özelleştirmeler ile ancak bu yükten kurtulanacağı gibi aslında gerçekle alakası olmayan spekülasyonlar, sürekli olarak toplumu özelleştirme süreçlerine hazırlamak amacıyla kullanılmıştır. 1970 li yıllarda kamu işletmeciliğini esas alan bir anlayışla yerli kömüre dayalı termik santraller ve hidroelektrik santraller ile ülkenin enerji ihtiyacı tamamen yerli kaynaklardan sağlanabilirken; bugün ülke, enerjide büyük oranda dışa bağlı bir duruma getirilmiştir.
Madencilik ve enerjide piyasacı bir anlayış enerjide ve enerji hammaddelerinin temininde ülkeyi daha da dışa bağımlı bir hale getirecektir. Çayırhan Termik Santrali ve Çayırhan Linyit İşletmelerinde üretim, iştirakler veya özel sektör yerine Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından yapılmalıdır. Ülkenin ve bölgenin ciddi bir enerji krizine girdiği ve enerji hammaddelerinin kontrolünü ele geçirmek için yıllar süren savaşların yaşandığı bir süreçte, 1980’li yılların iflas etmiş neoliberal politikalarını baz alarak yapılacak özelleştirmelerden uzak durulmalıdır. Çayırhan Termik Santrali'ni ve Çayırhan Linyit İşletmeleri’ni kapsayan tüm özelleştirme süreçleri derhal durdurulmalıdır.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
20 Eylül 2024, Ankara