TMMOB Maden Mühendisleri Odası

ÇEVRE MÜCADELESİ YAŞAM MÜCADELESİDİR!

ÇEVRE MÜCADELESİ YAŞAM MÜCADELESİDİR!

ÇEVRE MÜCADELESİ YAŞAM MÜCADELESİDİR!

Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı olduğundan hareketle, 1972 yılında Stockholm’de toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı’nda, 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak ilan edilmiştir.

Dünyanın yaşadığı çevre sorunları ve küresel tehditler her yıl daha da artmaktadır. Ne yazık ki küresel ölçekli çevre sorunlarının bazıları geri dönüşü mümkün olmayacak düzeylere ulaşmıştır. Temiz su kaynaklarının azalması, okyanus ve çevre kirliliği, giderek sıklaşan aşırı hava olayları, tarımsal üretimin azalması, gıda krizi, savaşlar, çevresel felaketler ve biyoçeşitliliğin azalması gibi sorunlar vahşi ve sınırsız bir doğa sömürüsüne dayalı kapitalizmin yarattığı küresel sonuçlardan bazılarıdır.

Giderek artan ve geriye döndürülemez boyutlara ulaşan bu sorunlar nedeniyle yaşam mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olan çevre mücadelesinin önemi çok daha artmıştır. Kar hırsının ve gündelik çıkarların insanlığın ve gezegenimizin geleceğini tehdit etmesine izin veremeyiz. Gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir dünya bırakabilmek için, küresel bir krize dönüşen çevre sorunlarının çözümünde, bütüncül politikaların, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi ve uygulanması gerekir. Çevre politikalarının sanayi, kentleşme, ulaşım, enerji politikaları ile birlikte değerlendirilmesi asgari bir gerekliliktir.

20 yıldır iktidarda bulunan AKP dönemi boyunca ülkemizdeki çevre sorunları da sistematik olarak artmıştır. Kapitalist sömürü ilişkileri, iktidarın rant politikaları ve alınmayan önemler nedeniyle sorunlar giderek büyümekte, ülkemizin geleceğini tehdit eder boyutlara ulaşmaktadır. Ormanların, kıyıların, nehirlerin, meraların birer rant alanına dönüştürülmesi, doğal varlıklarımızın yok olmasına neden olmakta ekolojik denge bozulmaktadır.

Hasankeyf, Allianoi, Phaselis gibi tarihi mekanlarımız; Uzungöl, Salda Gölü gibi benzersiz su varlıklarımız; Fırtına Vadisi, Kazdağları, Munzur, İkizdere gibi ekosistemlerimiz sermaye için yaratılacak rant kapısı olarak görülmekte ve birer birer yok edilmektedir. Halkın ve bilim insanlarının itirazlarına rağmen iktidarın ısrarcı olduğu Kanal İstanbul Projesi ise, bütün bir Marmara Bölgesinde geri dönülmez bir coğrafik, ekolojik, ekonomik, sosyolojik, kentsel ve kültürel bir felaket yaratacaktır.

Bu yıkım politikaları yetmezmiş gibi, nükleer güç olma hevesiyle yapılmak istenen Nükleer Santraller de ülkemizin geleceği için büyük bir çevresel tehdit durumundadır. Ülkemizin ve coğrafyamızın geleceğini tehdit eden bu tehlikeli yoldan derhal dönülmelidir. Sanayi, tarım, enerji, ulaşım ve kentleşme politikaları belirlenirken çevre politikalarını önceleyen bir yaklaşım benimsenmelidir.

Kar hırsının ve gündelik çıkarların insanlığın ve gezegenimizin geleceğini tehdit etmesine izin veremeyiz. Anayasamıza göre "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir". Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir dünya bırakabilmek için, ekolojik bir krize dönüşen çevre sorunlarının çözümünde, bütüncül politikaların, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi ve uygulanması gerekir.

TMMOB olarak, çevreyle uyumlu bir kalkınma ve sanayileşme için, derelerimizin, ormanlarımızın, tabiat varlıklarımızın korunması için, insanlarımızın sağlıklı bir çevrede huzur içinde yaşaması için mücadele etmeye, mesleki teknik bilgimizi bu doğrultuda seferber etmeye devam edeceğiz.

EMİN KORAMAZ

TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Okunma Sayısı: 1039
Yayın Tarihi: 05.06.2022