Enerji Planlamalarında Öncelik Yerli Kaynaklarımıza Verilmelidir
Bugün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Adana’nın Yumurtalık İlçesi’nde bir Alman konsorsiyumunca inşa edilen Sugözü Termik Santralı‘nı hizmete açacaklardır.
Söz konusu termik santralın kurulu gücü 1.210 MW olup, yurt dışından ithal edilecek olan kömürle çalışacaktır.
Türkiye, Sugözü Termik Santralı‘nın çalışabilmesi için, her yıl yaklaşık 500 milyon Dolar dövizi başka ülkelere ödeyecektir.
Sadece 150-200 kilometre uzakta bulunan Adana Tufanbeyli İlçesi’nde ve Kahramanmaraş Elbistan Havzası’nda 3,5 milyar ton termik santrallerde tüketime uygun kömür rezervleri bulunmaktayken, binlerce kilometre uzaktaki Kolombiya’dan Türkiye’ye kömür ithal edilecektir.
Söz konusu santralın, Alman firması STEAG AG tarafından, Kolombiya Hükümeti‘nden alacağına karşılık kendisine verilecek kömürle işletileceği bildirilmektedir.
Sugözü Santralı, ülkemizin ulusal çıkarları göz önünde tutularak kurulmamaktadır. Burada söz konusu olan Alman Firması’nın alacaklarının tahsilidir.
Dünya üzerindeki tüm ülkeler enerji maliyetlerini düşürmek amacıyla elektrik üretiminde önceliği kendi kaynaklarına vermektedirler. Ülkemizde ise, elektrik enerjisi üretmek için kullanabilecek kaynaklar sınırlı olmamasına karşın, elektrik enerjisi üretiminde öncelik, -anlaşılmaz bir şekilde (!)- yerli kaynaklara değil, yabancı kaynaklara verilmektedir.
Ülkemizde elektrik üretiminde kullanılabilecek 8,5 milyar ton linyit rezervi bulunmaktadır. Bir ülkede geniş kömür rezervlerinin bulunması, o ülke için enerji arz güvenliğinin sağlanması bakımından çok büyük bir avantaj anlamına gelmektedir. Temiz kömür teknolojilerinin bugün ulaştığı nokta göz önüne alındığında, söz konusu kaynaklardan çevresel etkilerin de en aza indirilerek elektrik enerjisinin üretilmesi en akılcı uygulama olacaktır. Ancak, yerli kaynaklara dayalı yeni yatırımlar yapılmamasının yanı sıra, mevcut kömüre dayalı termik santraller kapasitelerinin çok altında çalıştırılmaya mecbur bırakılmaktadır.
Büyük ölçekli kömür üretimi, bir çok ülkenin ekonomik ve toplumsal kalkınmasında önemli bir rol oynamaktadır. Kömür madenciliği, işsizlik ve yoksulluğun yüksek olduğu kırsal bölgelerde, gerek doğrudan gerekse söz konusu faaliyetin yarattığı yan ekonomik faaliyetler sonucu binlerce kişiye istihdam olanağı sağlamaktadır. İstihdam ile yaratılan gelir, kırsalda üretilen mal ve hizmetlerin tüketilmesi bakımından da yaşamsaldır. Ayrıca, kırsal bölgelerde ulaşım, su, eğitim ve iletişim gibi ekonomik ve sosyal altyapının sağlanmasına yönelik önemli katkısı da bulunmaktadır.
Enerji güvenliğini tehdit eden, pahalı ve ülke içinde yaratılan katma değerin de döviz olarak yurt dışına aktarılmasına neden olan projelerden acilen vazgeçilmeli, istihdam ve katma değer yaratan yerli kaynaklarımıza dayalı projelere öncelik verilmelidir.
Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır. Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması, bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması açısından yerli kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Elektrik enerjisi arz-talep dengesinin sorunsuz sürdürülebilmesi için ulusal kaynaklarımıza öncelik veren, rasyonel bir ulusal enerji politikası oluşturulmalı, bu politika, iktidar değişiklikleri ve siyasetçi tercihlerine göre değiştirilmemelidir. Yerli linyit ve su kaynaklarımız değerlendirilmelidir. Yeni kaynak bulunmasına yönelik aramalara zaman kaybedilmeden başlanılmalı, yerli kaynaklarımızın verimli ve çevreye zarar vermeksizin kullanımlarına yönelik araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmalarına gereken önem verilmelidir.
Kamuoyunun bilgisine sunarız.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
Ankara, 24 Şubat 2004