TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Erzurum’un Aşkale İlçesi’nde Çalıştırılan Kükürtlü Maden Ocağı’nda, 8 Ağustos 2003 Tarihinde Meydana Gelen İş Kazası

Erzurum’un Aşkale İlçesi’nde çalıştırılan Kükürtlü Maden Ocağı’nda, 8 Ağustos 2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ocakta üretim yapılan kısmın bir bölümü göçmüş, 3 işçi yaralanmış, 7 maden işçisi ise yaşamını yitirmiştir.

2002 yılına kadar Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) tarafından çalıştırılan Erzurum Aşkale Kükürtlü Kömür Ocağı, maliyetlerin yüksekliği ve verimsizlik gerekçeleriyle kapatılmış, yine aynı yıl rödovans (kiralama) ihalesine çıkılarak ihaleye teklif veren tek şirket olan Erzurum Aşkale Çimento Sanayii A.Ş.’ye ruhsatı TKİ de kalmak üzere devredilmiştir.

Söz konusu şirket, 2002 yılı Aralık ayında üretime başlamış ve kazanın olduğu tarihe kadar ocaktan yaklaşık 10.000 ton kömür üretimi gerçekleştirmiştir. Bu üretimin karşılığı olarak iktisadi kamu hizmeti kuruluşunun aldığı rödovans (kira) ücreti 12 milyar Türk Lirası olmuştur. Yapılan sözleşme gereği şirketin yılda 20.000 ton kömür üretimini gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Kazanın oluştuğu kömür ocağı, koşulları itibariyle ülkemizdeki en zorlu üretim yerlerinden birisidir. Yüzeyden yaklaşık 250 metre derinde ve son derece güç doğa koşullarında çalışmayı gerektirmektedir. Kömür üretimi yapılan noktalara ortalama 30 derece eğimli yer altı yollarından ulaşılabilmekte, üretim, 60–70 derece eğimli, ince kömür tabakalarından yapılmaktadır. Yanıcı ve patlayıcı gazları da ihtiva eden ortam, kaza olasılığı bakımından son derece büyük riskler taşımaktadır. Söz konusu güç koşullarda üretim yapılabilmesi, birikim, deneyim ve uzmanlık gerektirmektedir.

Kaza sonrası Odamız tarafından da ocakta incelemeler yapılmış, işletmeyi çalıştıran şirket tarafından; böylesine güç çalışma koşullarına uygun üretim yapabilecek yeterlikte deneyime sahip olmayan teknik eleman ve işçi çalıştırıldığı belirlenmiştir.

Söz konusu şirket tarafından deneyimsiz personel istihdamı, işletme yönteminin hatalı uygulanmasına ve emniyet tedbirlerinin gerektiği gibi alınamamasına neden olmuş, kaza kaçınılmaz hale gelmiştir.

Buna karşın, şirketin üretim yaptığı yaklaşık 8 aylık süre içerisinde, böylesine büyük risk taşıyan işyerinin ilgili birimlerce gerektiği şekilde denetlenmediği anlaşılmıştır.

Yine, işletmede çalışanların, yaptıkları işle hiçbir şekilde orantılı olmayan son derece düşük ücretlerle çalıştırıldıkları, iş güvencelerinin bulunmadığı ve sendikalaşma çalışmalarının işten atılma nedeni olduğu belirlenmiştir.

Maden Mühendisleri Odası, söz konusu olayla ilgili olarak, aşağıdaki tesbit ve önerilerini kamuoyu ile paylaşmayı bir görev bimektedir:

1) Madencilik, doğası gereği içerdiği riskler nedeni ile özellik arz eden, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetimi gerektiren dünyanın en ağır iş kollarından birisidir. Söz konusu deneyim ve uzmanlık, uzun yıllar hatta nesiller gerektirmektedir. Son 25 yıldır devletin küçültülmesi, kamunun faaliyet alanının daraltılması ile iktisadi etkinlik ve verimliliğin sağlanacağı savı ile uygulanılmaya çalışılan girişimler sonucu, ülkemiz madencilik sektörü yarı yarıya küçültüldüğü gibi, nesillerin bilgi ve deneyim birikimi de darmadağın edilmiş, edilmektedir.

Bir yandan ülkemiz madencilik kuruluşlarındaki mevcut birikimin reddedilerek, madencilik üretimlerinin yetersiz, donanımsız ve deneyimsiz kişi ve kuruluşlara bırakılması, bu yapılırken diğer yandan kamusal denetimin iyice gevşetilmesi böylesi kazaların kaçınılmaz olmasına neden olmaktadır.

2) Türkiye’nin önündeki engelin kamu kuruluşları olduğu, devletin küçültülmesi ve kamunun faaliyet alanının daraltılması ile ülke sorunlarının çözülebileceği söylemi son 25 yıldır yoğun propaganda desteği ile söylenegelmektedir. Bu söylemin madencilik sektörüne yansıması, “kamu madencilik kuruluşlarının kapatılması, özelleştirilmesi, rödovans ile devredilmesi ya da en azından kamu kuruluşlarının yapmakta olduğu işlerin özel şirketlere gördürülmesi gereği” olmuştur. Ancak bu güne kadar, madencilik sektöründe özelleştirme ve özelleştirmeye yönelik olarak yapılan rödovans ve benzeri çalışmaların hiçbirisinden olumlu bir sonuç alınamamış, madencilik sektörü giderek küçülmüş, buna karşın sektördeki iş kazaları artmıştır.

3) Üzerinde önemle durduğumuz, sektörde bilim ve teknolojinin uygulayıcısı olan teknik eleman istihdamının önemi, kaza ile bir kez daha ve acı bir şekilde gündeme gelmiştir. Yürürlükte olan yasal mevzuata göre her maden sahasına bir “fenni nezaretçi” uygulaması yürümemekte, pratikte önemli sorunlara neden olmaktadır. Söz konusu nezaretçi sisteminde her nezaretçi Türkiye’nin herhangi bir yerindeki 10 sahaya aynı anda bakabilmekte ve maden sahalarına ayda sadece 2 kez gitmeleri yeterli sayılmaktadır. Bu durum maden sahalarındaki üretimin verimsizliğine neden olduğu gibi iş güvenliği bakımından da sorunlara neden olmaktadır.

Her maden işletme faaliyetinde iş güvenliği ve üretim için yeterli sayıda maden mühendisinin daimi istihdamı zorunlu olmalı, işletmenin özelliklerine ve taşıdığı risklere göre söz konusu mühendisin gerekli deneyime sahip olması mutlaka sağlanmalıdır. Bu husus, mevcut Maden Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler ile daha da geriye götürülmekte, teknik eleman istihdamı ya da eğitim gibi hususların birer maliyet unsuru olarak görülmesi sonucu, işletmelerde “emanet maden mühendisi istihdamı” gibi son derece akıl dışı noktalara getirilmek istenmektedir.

Madencilik sektörünün geliştirilmesine yönelik oluşturulacak tüm amaç ve hedefler ile uygulamalar her şeyden önce bilimsel ve teknik temeller üzerine geliştirilmelidir. Bu çerçevede söz konusu teknolojilere uyum sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiş deneyimli teknik eleman ve işgücü varlığı önemlidir. Sektördeki teknik eleman istihdamının süratle arttırılması, iş güvenliği ve genel verimliliğin artışı bakımından son derece önemlidir.

4) Rödovans uygulaması, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun birçok hükmüne aykırı uygulamalar içermekte olup, uygulamada önemli sorunlara neden olmaktadır. Türkiye Taşkömürü Kurumu ve Eti Holding A.Ş. tarafından da uygulanmaya çalışılan bu sistem ile; deneyim ve uzmanlık bakımından yetersiz firmalara madencilik üretimleri verilmekte, böylelikle hem maden kaynaklarımızın uygun olmayan üretim yöntemleriyle heba edilmesine, hem de çok sayıda ölümlü iş kazasına neden olunmaktadır.

Yine, son derece düşük ücretlerle kaçak ve sendikasız işçi çalıştırmaya müsait olan rödovans sisteminde çeteleşme ve cevher kaçakçılığı da söz konusu olup, kamu kuruluşları ve yöneticileri sıklıkla kendilerini çetelerle karşı karşıya bulmaktadır. Yıllardır sürmekte olan rödovans uygulamasından vazgeçilmesi ve kamu kurumlarındaki mevcut potansiyellerin doğru planlamalar ve akılcı yönetim ile ülke kalkınmasına yönelik harekete geçirilmesinde ülkemiz adına büyük yarar bulunmaktadır.

Kamuoyunun bilgisine sunarız.

TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU

Ankara, Ağustos 2003

Okunma Sayısı: 6314
Yayın Tarihi: 22.08.2003