TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Hatalı Enerji Politikaları Ülkemiz Güvenliğini Tehdit Ediyor

Son günlerde Rusya ile Ukrayna arasında bir doğal gaz krizi yaşanmıştır. Rusya ile Ukrayna, doğal gaz fiyatlarının artışı konusunda anlaşamayınca, Rusya Ukrayna’ya verdiği gazı kesmiş, Ukrayna da topraklarından geçip Batı Avrupa’ya giden doğal gaz hattından “izinsiz” olarak gaz almaya başlamıştır. Bu durum, net doğalgaz alıcısı olan ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir. Ülkemiz yılda 14,5 milyar metreküp ile Rus gazının en büyük tüketicileri arasında bulunmaktadır. Bu rakamın 6-8 milyar metreküpü Ukrayna üzerinden gelmektedir. Krizin tekrarlaması durumunda ülkemizin de ciddi biçimde olumsuz etkileneceği açıktır.

 Günümüzde, elektrik enerjisinin ucuz, kaliteli, zamanında ve güvenilir şekilde temini ülke yönetimlerinin öncelikli konuları arasındadır. Bu anlamda enerjinin planlama ve yönetim boyutları önem kazanmaktadır. Özellikle, dünyada sık sık gündeme gelen enerji veya enerji hammaddeleri krizleri, ülkeleri, enerji politikalarını olası krizleri gözeterek planlamaya, kaynak kullanımında dikkatli olmaya ve ekonominin enerjiye olan bağımlılığını azaltacak önlemleri almaya yöneltmiştir. Bu çerçevede ulusal kaynakların etkin ve rasyonel kullanımları ülkelerin enerji yönetimleri için hayati önem taşımaktadır.

Dolayısıyla, enerji planlamaları, bir ülkenin geleceğini, -refahını ve aynı zamanda krizlerini de- belirlemektedir. Bu anlamda, ülke enerji yönetimlerinin ileriye dönük planlama hatası yapma keyfiyetleri bulunmamaktadır. Hata yapıldığında bunun bedelinin çok ağır ödendiği hepimizce görülmüştür, görülmektedir.

Elektrik enerjisi, başta kömür, petrol ve doğalgaz olmak üzere fosil yakıtlardan, uranyumdan, su, güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilmektedir. Söz konusu enerji kaynakları sınırlı olan ülkeler için bu durum, yüksek elektrik enerjisi maliyetleri anlamına gelmekte, yüksek maliyetler doğrudan sanayi sektörlerini etkilemekte, sanayileşmeyi sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle, dünya üzerindeki tüm ülkeler enerji maliyetlerini düşürmek amacıyla elektrik üretiminde önceliği sınırlı da olsa kendi kaynaklarına vermektedirler.

Çevresinde, özellikle fosil kaynaklarca zengin bir coğrafya bulunan Türkiye, enerji kaynakları bakımından zengin ülkeler arasında yer almamaktadır. Bununla beraber, ülkemiz, toplam 8,3 milyar ton görünür linyit rezervine sahip bulunmakta olup, kömür rezervlerinin büyüklüğü bakımından dünyada 11. sıradadır. Yine, yıllardır ihmal edilen aramalar ile yeni kömür yataklarının bulunup geliştirilme olasılığı yüksektir. Söz konusu yatakların atıl bekletilerek elektrik üretiminde kullanılmaması, ülkemiz sanayi sektörlerinin gelişmesi bakımından son derece sakıncalıdır.

Türkiye’nin, kömür bakımından zengin ülkeler arasında, elektrik üretiminde kaynak kullanım davranışı bakımından, önemli ölçülerde farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Söz konusu ülkelerin hemen tamamının, bir diğer yerli kaynağın ağırlıklı kullanımı söz konusu değilse, yerli kömürlerinin kullanımına yönelmiş oldukları görülmektedir. Bu ülkeler arasında, dış kaynağa en fazla bağımlı hale gelmiş ülkenin Türkiye olduğu açıktır.

Uzun yıllardır ülkemizdeki enerji yönetimlerinin planlamalarında bilimsellik ya da rasyonelliğin olduğunu söylemek mümkün değildir. Ülkemizin içine girdiği ekonomik krizlerde enerji yönetimlerinin payı, ciddi olarak sorgulanılmalıdır. 2005 yılı ilk sekiz ayı itibariyle, Türkiye elektrik üretiminin %43,5’i ithal doğalgazdan, %25,6’sı hidrolik kaynaklardan, 19,3’ü yerli kömürlerden, %6,2’si ithal kömürlerden ve %5,4’ü ise diğer kaynaklardan üretilmiştir. Ülkemiz, doğalgazı satın aldığı Rusya’dan bile daha yüksek oranda elektrik üretiminde doğalgaz kullanmaktadır. Tamamen yurtdışına bağımlı olduğumuz doğal gazın 1985 yılında %1 bile olmayan payının hızla yükselmesi, enerjide dışa bağımlılığı daha da arttıracak, dünyada ortaya çıkabilecek muhtemel bir enerji krizi durumunda, Türkiye‘nin çok büyük yaralar almasına neden olacaktır.

İhtiyacımız olan enerjinin, yerli kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır. Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması bakımından yerli kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Tüm dünyanın üzerinde önemle durduğu enerji güvenliğinin sağlanması bakımından, yerli kaynaklardan karşılanamayan ihtiyaçların da çeşitlendirilerek riskin azaltılması yaşamsal önem taşımaktadır.

İlgilileri uyarmak amacıyla benzerlerini defalarca yaptığımız, ve malum nedenlerden ötürü yetkililerce dikkate alınmak istenmeyen açıklamalarımızın bir yenisini daha kamuoyuna saygıyla duyururuz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
07.01.2006

Okunma Sayısı: 2910
Yayın Tarihi: 07.01.2006