HÜKÜMET, SERMAYEYE UCUZ İŞGÜCÜ YARATMAK İSTİYOR
AKP iktidarının; madenlerimizi, ormanlarımızı, derelerimizi, doğal zenginliklerimizi, tarihi ve kültürel değerlerimizi ranta ve talana açmasına ilişkin uygulamalarına ve özel yaşamın kontrol altına alınması ile ilgili haksız düzenlemelerine karşı yükselen halk muhalefetinin şiddet ile baskı altına alınmaya çalışıldığı şu günlerde, bir yandan da kamu yararı ve bilimsel ölçütler hiçe sayılarak düzenlenen uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.
AKP döneminde meslek alanlarımızı ve mühendislik öğretimini doğrudan etkileyen birçok olumsuz düzenleme yapılmıştır. Şimdi ise teknik öğretmenlere "mühendis" unvanı verilmesi hazırlıkları yapılmaktadır. YÖK‘ün 80 bin civarındaki teknik öğretmenin mühendis unvanı almasına olanak sağlayacak hazırlıkları söz konusudur. Üstelik bu adımlar, kamuoyuna, "reform/iyileştirme", "işsizliğe çözüm" diye sunulmaktadır. Oysa; yükseköğretime yönelik alınan kararlarda plansızlık, mühendislik eğitimi düzeyinin düşmesi, ucuz işgücü kaynağı yaratılması karakteristik bir durum arz etmektedir. Yükseköğretime ilişkin kararlar, ülke ihtiyacına yönelik ve bir planlama dâhilinde değildir. Mühendislerin % 25‘inin işsiz ya da meslek dışı işlerde çalıştığı ülkemizin bir gerçeğidir. İşsizlik, düşük ücretler, sağlıksız çalışma koşulları ve güvencesizlik mühendisliğin adeta "kaderi" olmuştur.
Asıl olarak teknik öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulan ve müfredatı buna uygun düzenlenen Teknik Eğitim Fakültelerinin, mühendislik eğitimi veren fakültelerle bir ve aynıymış gibi değerlendirilmesi meslek eğitimi felsefesine aykırı olacaktır. Eğitim fakültelerinin nitelik ve amacı farklı, mühendislik fakültelerinin ise çok daha farklıdır. Mühendislik eğitimi ve istihdam olanakları bağlamında gerçek bu iken, bir de Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun olanları, iki yarı yıl gibi "hızlandırılmış" eğitime tabi tutarak mühendis ilan etmek teknik hizmetlerin niteliğinin daha da düşmesine neden olacaktır.
Mühendislik formasyonu öğretilen formüllerden ibaret değildir. Mühendislik muhakemesi için 4 yıllık eğitim süreci bile yetersiz görülürken, ilave ders alınarak mühendislik unvanı dağıtılması bilimsel gerçekliğe sığmaz ve toplumu kandırmaktan öteye geçmez. Bütün bilimsel ve teknik veriler Teknik Eğitim Fakültelerinde uygulanan programın mühendislik için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Mühendislik eğitiminin ve mühendislik mesleğinin sorunlarının, teknik öğretmenleri "mühendisleştirerek", mühendislerin sayısını artırarak çözülmesi mümkün değildir. Bu yolla sorun çözülmeyecek, yeni sorunlar açığa çıkacaktır.
"Bedava unvan" dağıtımı uygulaması bilime ve mühendislere, hatta bırakın üniversiteye hazırlanan öğrencileri, SBS‘ye girmiş ortaokul öğrencilerine de büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığı teknik öğretmenlerin içine itildikleri işsizlik sorunuyla kabul edilebilir hale getirmek mümkün değildir. Ülkemizde işsizlik çok ciddi bir sorundur. Bu sorunu yaratan, teknik eğitim fakültelerini kapatarak teknik öğretmenlerin istihdam alanlarını yok eden siyasal iktidar, teknik öğretmenler nezdinde yarattığı mağduriyeti yeni mağduriyetler yaratarak "sözde çözmeye" kalkmaktadır. Bunu mühendislerin kabul etmesini beklemek; bilimsel ve teknik olarak da, kamu yararı açısından da, çalışanların hakları açısından da akıl dışıdır.
Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sorunları olduğu bilinmektedir. Ancak bu sorunlar, onları mühendis ilan ederek değil, üretim sürecini yeniden düzenleyerek, ara eleman ya da teknik elemanları hukuki statüye kavuşturarak, üretim sürecindeki önemlerini görünür kılarak aşılabilir.
Bu yanlış kararın yeni mağduriyetler yaratmadan derhal geri alınması gerekmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
20 Haziran 2013, Ankara