TMMOB Maden Mühendisleri Odası

İKTİDAR ENERJİ İHTİYACININ KARŞILANMASINDA ÜLKEYİ DIŞA BAĞIMLI HALE GETİREN PİYASACI VE PLANSIZ POLİTİKALARINDAN VAZGEÇMELİ, ACİL ÖNLEMLERİ VAKİT KAYBETMEDEN ALMALIDIR!!

İKTİDAR ENERJİ İHTİYACININ KARŞILANMASINDA ÜLKEYİ DIŞA BAĞIMLI HALE GETİREN PİYASACI VE PLANSIZ POLİTİKALARINDAN VAZGEÇMELİ, ACİL ÖNLEMLERİ VAKİT KAYBETMEDEN ALMALIDIR!!

İKTİDAR ENERJİ İHTİYACININ KARŞILANMASINDA ÜLKEYİ DIŞA BAĞIMLI HALE GETİREN PİYASACI VE PLANSIZ POLİTİKALARINDAN VAZGEÇMELİ, ACİL ÖNLEMLERİ VAKİT KAYBETMEDEN ALMALIDIR!!

Enerji üretimi için gerekli birincil kaynaklara ulaşmada uygulanan özelleştirme, taşeronlaştırma, rödovans, ruhsat devri, ruhsatların bölünmesi ve yap-işlet modeli gibi liberal politikalar, enerji tedarikinde ülkemizi dışa bağımlı hale getirmiştir.  Bu liberal politikalar ile birlikte birincil kaynakların tedarikinin sağlandığı ülkelerde yaşanan savaşlar ve istikrarsızlıklar enerji arz güvenliği açısından ülkemizi daha da sorunlu bir noktaya gelmiştir.

2022 yılının ilk 5 ayında enerji üretiminde birincil kaynaklarda ithal kömürün taşkömürü ile birlikte ilk sırada yer aldığı görülmektedir. 2021 yılında %16,56 oranla 3. sırada bulunan ithal kömür, Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’nin verilerine göre; 2022 yılı Mayıs ayı sonu itibari ile taşkömürü ile birlikte %17,26 oranına ulaşarak ilk sıraya yerleşmiştir. Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından işletilmesi gereken Zonguldak havzasında ve Türkiye Kömür İşletmeleri ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi tarafından işletilen ruhsatlarda kamu işletmeciliği terk edilmiştir. Kamu yararının hiçbir şekilde gözetilmediği yüksek rezervli birçok saha, ruhsat devri ve rödövans sözleşmeleriyle özel sektöre devredilmiştir.  Ancak, bu sahalar faaliyete bile geçirilememiştir. Dolayısıyla, TEİAŞ’ın açıkladığı %17,26 ( 23.106 GWh) oranının büyük kısmının ithal kömür olduğu anlaşılmaktadır. Her geçen gün daha da stratejik bir konuma gelen enerji arz güvenliği sorununun çözümü çaresiz olarak ithal kömürde aranmaya çalışılarak ülkenin kıt kaynakları da ziyan edilmektedir.

Birincil kaynak olarak enerji üretiminde yerli kaynakların değerlendirilmesini önceleyen bir politikayı benimsediğini her fırsatta müjdeyle açıklayan iktidarın, vaatlerinin slogandan öte geçemediğinin en önemli göstergesi enerji üretimindeki ithal kaynakların payının her geçen gün artmış olmasıdır. 

AKP iktidarı, enerji arz güvenliği bakımından liberal politikalarından vazgeçmemektedir. Maden havzalarında özelleştirme, rödovans, ruhsat devri, ruhsatların bölünmesi ve yap-işlet modelleriyle piyasacı anlayışını sürdürmeye ısrarla devam etmektedir. TKİ Soma Eynez ocağı özelleştirmesi bunun açık bir örneğidir. Özelleştirmeye karşı direnen Soma Eynez işçilerinin mücadelelerini destekliyoruz. Yanlarındayız. İzlenen tüm bu liberal politikaların neticesinde; artan enerji maliyetleri vatandaşın faturasına yansıtılmış ve zaten geçim sıkıntısı içerisinde olan halkın sırtına bir de artan elektrik faturaları yüklenmiştir.

Bölgede yaşanan savaşlar ve krizler sonucunda; enerji arz güvenliğinin daha stratejik bir konu durumuna gelmesi karşısında acil önlemler alınması kaçınılmazdır. Bu önlemlerden en önemlisi de yerli kaynakları önceleyen ve dışa bağımlılığı azaltan bir anlayışın politika olarak benimsenmesidir. Politika oluşturmada bilim ve bilimsel bilginin her alanda olduğu gibi enerji temini bakımından da esas alınması ve enerji alanında faaliyet yürüten meslek örgütlerinin, sendikaların, üniversitelerin görüşlerinin alınması gerekmektedir. İktidarın mevcut dayatmacı ve toplumun kendisi ile aynı düşünmeyen diğer bileşenlerini yok sayan anlayışından vazgeçmesi de bu aşamada bir seçenek değil zorunluluk haline gelmiştir.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.

  • Ülkenin yerli ve yenilenebilir nitelik taşıyan enerji kaynaklarına dayalı bir enerji politikası oluşturulması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
  • Ülkemizin enerjide büyük oranda dışa bağımlı olduğu bir ortamda, yerli enerji hammaddelerinin üretiminde; hizmet alımı, rödovans ve ruhsat devri gibi yöntemler yerine, kamu kurumlarının kendi işçisi ve ekipmanıyla faaliyetlerini gerçekleştirdiği bir sistem oluşturulmalıdır.
  • Yerli enerji kaynaklarından olan linyitin ve taş kömürünün işletilmesinde havza madenciliği ilkeleri esas alınmalıdır.
  • Maden Kanunu, Enerji Kanunu ve ilgili mevzuatlar kamu işletmeciliği esaslarına göre yeniden düzenlenmelidir.
  • Teknolojik açıdan dışa bağımlılığı önleyecek ARGE çalışmaları yapılmalı, enerji makine ve donanımlarının yurt içinde üretimini sağlamak üzere yerli sanayi ve üniversitelerle işbirliği sağlanmalıdır.
  • Enerji depolama konusuna ağırlık verilmeli, gerekli yatırımlar ve çalışmalar hızla gerçekleştirilmelidir.
  • Enerji ve enerji hammaddesi üretimi yatırımları çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan bir bütün olarak analiz edilmeli, projeler toplumsal yarar göz önünde bulundurularak uygulanmalıdır.

Saygılarımızla.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
18 Temmuz 2022, Ankara

 

 

Okunma Sayısı: 637
Yayın Tarihi: 18.07.2022
Fotoğraf Galerisi