İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ ALANINDA YASAL DÜZENLEME ACİLEN YAPILMALIDIR.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından organize edilen "İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası" kapsamında 04-10 Mayıs 2010 tarihlerinde etkinlikler düzenlenmektedir. Ülkemizde bu alanda bazı çalışmalar yapılmakla birlikte, hala ciddi eksiklikler bulunmaktadır.
Yaşam en temel insan hakkıdır. Dünyada her gün milyonlarca insan, engellenebilecek ve hukuken de engellenmesi zorunlu olan iş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmekte, meslek hastalıklarına yakalanmakta veya sakat kalmaktadır. ILO‘ nun 2009 yılı açıklamalarına göre dünyada her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte, her 15 saniyede bir işçi ve her gün yaklaşık 6 bin 300 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir.
Ülkemiz, iş kazalarında ön sıralarda yer almaktadır. Son yıllardaki kaza istatistikleri incelendiğinde, özellikle madencilik sektöründe iş kazalarının belirgin bir şekilde artarak devam ettiği görülmektedir. Odamız kayıtlarına göre, 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92‘ye yükselmiş, 2010 yılının ilk 4 ayında ise 35‘e ulaşmıştır. Ülkemizde meslek hastalıkları ile ilgili yaygın bir çalışma yoktur ve çalışanlar bazı hastalıkların meslek hastalığı olup olmadığını bilememektedir. Ülkemizde meslek hastalıkları; gerek tanısının konulması ve tedavinin düzenlenmesi, gerekse rehabilitasyonunun sağlanması açısından çok sorunlu bir alandır. Bu nedenle ülkemizde meslek hastalıklarına tanı konulması süreci yeniden ele alınmalıdır. İş kazalarındaki dolaylı harcamalar, doğrudan harcamaların 4 ile 10 katı arasında gerçekleşmektedir. Bu nedenle iş kazalarının sosyal güvenlik sistemine maliyeti büyük meblağlara ulaşmaktadır. ILO‘ ya göre gelişmekte olan ülkelerin iş kazaları ve meslek hastalıkları maliyetleri, gayri safi yurt içi hasılalarının (GSYİH) % 4‘ ü tutarındadır. Buna göre ülkemizin 2008 yılı GSYİH‘ si dikkate alınırsa iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyeti 38 milyar TL‘dir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılan İş Kanunu ve ilgili yönetmelikleri, tüm sektörlerde olduğu gibi madencilik sektöründe de etkin denetlemenin yapılabilmesi bakımından yetersizdir. Çıkarılan mevzuatlar yaşamın gerçeklerine uygun olmalıdır. Ülkemizdeki işyerlerinin % 98‘inin 50‘den az işçi çalıştırdığı, tüm çalışanların % 70‘inin 50‘den az işçi çalıştıran işyerlerinde çalıştığı, iş kazalarının % 63‘ünün de 50‘den az işçi çalıştıran işyerlerinde meydana geldiği bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının istatistiklerinde belirtilmesine rağmen çıkarılan mevzuatlarda 50‘den az işçi çalıştırılan iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı çalıştırılmasına gerek görülmemiştir. Bu işyerleri iş güvenliği hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Bu nedenle açılan davalarda mahkeme, yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesini durdurmuştur. İlgili tarafların görüşleri dikkate alınmadan çıkarılan mevzuatların uygulama şansının olmadığı bir kez daha görülmüştür. Odamızca, bu konuda bilimsel ve teknik pek çok çalışma yapılmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, mevzuatındaki eksiklikleri tamamlamasının yanı sıra denetim elemanı olarak yararlanacağı kadrolarını, özellikle madencilik sektörünün risk durumunu göz önüne alarak maden mühendisi istihdamını da artırarak denetimlerini sıklaştırmalıdır.
Esnek/kuralsız çalışmayı, işçileri başka işverenlere kiralamayı, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren; kıdem tazminatları, fazla mesai ücretleri ve sendikal hak ve yetkileri budayan 4857 sayılı İş Yasası yerine bütün tarafların katılımı ile demokratik; iş güvencesi ve iş güvenliğinin birbirini tamamladığı, tüm çalışanlar için insana yakışır norm ve standartta yeni bir iş yasası hazırlanmalıdır. Ayrıca İş Güvenliği Yasası, meslek Odalarının ve ilgili tüm tarafların da görüşü alınarak acilen çıkarılmalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
06 Mayıs 2010, Ankara