TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Maden Kanunu Değişiklik Tasarısı’na İlişkin Değerlendirme

Maden Kanunu Değişiklik Tasarısı’na İlişkin Değerlendirme
 

3213 Sayılı Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonlarında görüşülmüş ve Meclis Genel Kurulu’na gönderilmek üzere son şeklini almıştır. Tasarı, bugün Meclis Genel Kurulu’nda ele alınacaktır.

Genel olarak bakıldığında, ülkemiz madencilik sektörünün istenilen düzeyde gelişmemiş olmasının nedeni yanlızca mevcut Maden Kanunu değildir. Diğer pek çok alanda olduğu gibi; madencilik alanında da yol alamayışımızın belirgin nedenleri arasında; stratejik öngörüyle insan kaynakları planlamasını da göz önüne alan ulusal kalkınma modellerinin bir türlü geliştirilememesidir. Uluslararası finans kuruluşlarının güdümünde ekonomik ve sosyal politikaların uygulanmaya çalışılması, özellikle son yirmi yılda planlama düşüncesinin tamamen bir kenara bırakılması, ekonominin sanayileşme ve yatırım artışlarına dayalı dengeli bir yapıya kavuşturulamaması, sanayileşmenin olmazsa olmaz koşulu olan teknoloji üretimini sağlamak amacıyla geliştirilmesi ve uygulanması gereken ulusal bilim ve teknoloji politikalarımızın olmayışı, yönetsel yapılardaki verimsizlik, yolsuzluk ve yozlaşma bulunmaktadır. Sorunların yanlış tespit edilmesinin, doğru olmayan çözüm arayışlarına ve dolayısıyla yeni sorun alanlarına yol açması kaçınılmazdır.

Mevcut şekliyle tasarıya ilişkin genel değerlendirmelerimiz aşağıdadır:

1) Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, ancak, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu çerçevede, madencilik sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır. Bu husus, hazırlanan tasarıda da ihmal edilmektedir.

2) Ülkemizin en değerli yeraltı zenginliklerinden olan bor madenleri üzerinde; rekabeti kamu aleyhine çevirebilecek arama ve işletme hakları talepleri sürdürülmektedir. Ancak tasarıda son haline getirilen madde ile “Bor sahalarının daraltılması sonucu, terkedilen sahalarda yapılacak aramalarla bulunacak bor rezervleri, ilgili kamu kurumuna devredilecektir” ibaresi; geçici maddeler kapsamına alınarak, işletmecilikte kamu lehine olan hakları ortadan kaldıracaktır. Bor sahalarının kamunun elinden alınarak özelleştirilmesi, sonuç olarak, dünyada tekel olan Rio Tinto’nun uzantısı ve Etibank’ın tek rakibi US Borax’ın eline geçmesine ortam sağlayacaktır. Bu nedenle bor sahalarının kamu mülkiyetinde kalmasından taviz verilmemeli, taslakta geçici maddelere alınan ifadeler tasarının ana maddelerine eklenmelidir.

3) Kanun değişikliği ile Ereğli Taşkömürü Havzası, Maden Kanunu kapsamına alınmakta ve Türkiye Taşkömürü Kurumu’na havzadaki sahaları devretme hakkı verilmektedir. Bununla beraber, ülkemiz kömür madenciliğinin, 1978 yılında ruhsatların birleştirilerek havza madenciliğine geçilmiş olması nedeniyle büyük ölçüde gelişme sağladığı göz ardı edilmektedir. Havza madenciliği ile rasyonel işletmecilik yapılabilmekte ve kaynak kaybı önlenebilmektedir. Benzeri yetkilerin geçmişte nasıl kötü yönde kullandırıldığının da unutulmaması gerekir. Bu bakımdan, tasarıya sonradan eklenen ve kuruma devir hakkı tanıyan madde tasarıdan çıkarılmalıdır.

4) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın madencilik sektörünün gereksinimleri göz önüne alınarak yeniden yapılandırılmasına ve yetişmiş teknik elemanlarca güçlendirilmesine ilişkin hiç bir düzenleme tasarıda mevcut değildir. Yasal mevzuatın uygulanması ve uygulamaların denetlenmesi bakımından, mevcut yönetsel yapıların yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunların çözülmemesi, etkin kamu denetiminin sağlanmasındaki zaafiyetin devam etmesine neden olacaktır.

5) Madenler, milyonlarca yılda oluşan, tüketildiğinde yenilenemeyen kaynaklardır. Bu nedenle mutlaka etkin bir planlama yapılarak üretilmelidir. Üretim yapılırken, ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınmalı, çevreye duyarlı bir şekilde ve kamu yararı öncelikli olarak değerlendirilmelidir. Madencilik faaliyetlerinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle barışık, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve iş güvenliği ve işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi, bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkündür. Bu durum, sektörde bilim ve teknolojinin uygulayıcısı olan teknik elemanların istihdamını gerekli kılmaktadır. Tasarıda bazı madenlerin proje ve işletme denetimlerinin Valiliklere devredileceği belirtilmektedir. Valiliklerde ve İl Özel İdarelerinde bu görevleri yerine getirebilecek yeterlilik ve sayıda teknik eleman kadrolarının ivedilikle oluşturulmaları önem arzetmektedir.

Madencilik sektörünün ülkemiz kalkınması bakımından önemi açıktır. Bu çerçevede, Maden Mühendisleri Odası, dün olduğu gibi bugün de üretimden yana tavrını sürdürmektedir. Ancak, söz konusu üretim; kamu yararı öncelikli, çevreye duyarlı ve sanayi sektörleri ile entegre olarak yapılmalıdır. Kanun değişikliğinin Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi sırasında yukarıda sıralanan olumsuzlukları ortadan kaldıracak değişikliklerin yapılmasını milletvekillerimizden talep ediyor ve konunun hassasiyetle takipçisi olacağımızı duyuruyoruz.

Kamuoyunun bilgisine sunarız.

TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
Ankara, 26 Mayıs 2004

Okunma Sayısı: 2232
Yayın Tarihi: 26.05.2004