TBMM’DE GÖRÜŞÜLMEKTE OLAN TORBA KANUN İLE HALKIMIZIN ELİNDE KALAN SON VARLIKLARI OLAN TTK ve TKİ ÖZELLEŞTİRİLEREK YOK EDİLECEKTİR.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından TBMM`de görüşülmekte olan "Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 58. maddesinde yapılmak istenen değişiklikle TTK ve TKİ`nin özelleştirilmesine ilişkin olarak 5 Ekim 2017 tarihinde basın açıklaması yapılmıştır.
TBMM`DE GÖRÜŞÜLMEKTE OLAN TORBA KANUN İLE
HALKIMIZIN ELİNDE KALAN SON VARLIKLARI OLAN TTK ve TKİ ÖZELLEŞTİRİLEREK YOK EDİLECEKTİR.
Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 58 inci maddesi ile 3213 sayılı Maden Kanunu`nun ek 1 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında değişiklik yapılmak istenmektedir.
Değişiklik öngören madde şu şekildedir;
"Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir."
Maddenin gerekçesi ise "madde ile 3213 sayılı Maden Kanunu`nun ek 1 inci maddesinde değişiklik yapılmak sureti ile Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye yetkili kılınmaktadır. Böylelikle, atıl vaziyetteki sahaların ekonomik, güvenli ve rantabl şeklinde değerlendirilmesine olanak sağlanmaktadır. Ayrıca rödövans süreleri kısıtlı olduğundan dolayı iş sağlığı ve güvenliğine yönelik uzun vadeli moderne teknolojiye uygun yatırımlar yapılamamaktadır. Düzenleme ile belirtilen gerekçelere göre uzun vadeli yatırım yapılabilmesinin önü açılmaktadır." şeklinde açıklanmaktadır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; mevzuatımızda rödövans sözleşmeleri için herhangi bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır. Rödövans sözleşmeleri ile faaliyet yürütülen ruhsat sahalarında süre kısıtlamasından bahisle, iş sağlığı ve güvenliğine yönelik uzun vadeli modern teknolojiye uygun yatırımlar yapılamamakta olduğu gerekçesini göstermek bahane olmaktan öte geçemeyecektir.
3867 sayılı Ereğli Kömür Havzasındaki Ocakların Devletçe İşlettirilmesi Hakkında Kanun ile Devletçe işlettirilmesi kararlaştırılan Ereğli Kömür Havzasındaki madencilik faaliyetleri, Devlet adına Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafınca yürütülmektedir. Ülkemizdeki taşkömürü varlığının bulunduğu Zonguldak havzasındaki kömür ocakları1940 yılında çıkarılan 3867 sayılı Kanunla devletleştirilmiştir.
Teknolojik gelişmeler sayesinde, birim çelik üretimi için kullanılan kömür miktarı geçmişe göre bir miktar azalmış olmasına karşın (1 ton çelik için 630 kg kömür) dünya çelik üretiminin % 70`i kömür ve kok kullanılarak yapılmakta olup bu sektör için taşkömürü vazgeçilmez bir temel girdidir.
1974 yılında ülkemizin taş kömürü üretimi yaklaşık 5.000.000 ton gerçekleşmişken, 2016 yılında tüvenan ve satılabilir olmak üzere toplam 2.407.225 ton kömür üretimi gerçekleştirilebilmiştir. Yıllar içerisinde gerçekleşen bu büyük düşüşün nedeni ise emek yoğun yürütülen taş kömürü üretiminde istihdam edilen işçi sayısıdır. 1974 yılında 39.399 kişi olan TTK işçi sayısı, 2016 yılında 8.501 kişiye düşmüştür.
Nitekim bu durum TTK tarafından hazırlanmış bulunan 2016 yılı faaliyet raporunda "Kömür üretimindeki azalışın sebepleri" başlığı altında şu şekilde ifade edilmiştir;
"İşçi Noksanlığı: Kurumumuza 2009 yılı başında işe alınan pano üretim işçilerinin üretimi arttırması yönünde olumlu etkileri görülmekle birlikte bunun yanında yer altında üretime destek işçilerinin noksanlığı hat safhaya ulaştığından mevcut faaliyetlerin idamesi için mevcut pano ayak üretim işçilerinden yararlanıldığı için bu işçilerden 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılı için yeterli randıman alınamamıştır. Kurumumuzda üretimin sürdürülebilirliği ve mevcut altyapının korunması amacıyla 2.700 pano ayak üretim işçisi ve 1.922 üretime destek işçisi olmak üzere toplam 4.622 işçinin alınması için 20.11.2014 tarihinde Enerji Bakanlığı kanalıyla T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığına başvuruda bulunulmuş olup olumsuz yanıt alınmıştır."
Bilindiği üzere ülkemizin yegane taş kömürü havzası Ereğli Kömür Havzasıdır. Yıllardır bu havzaya dair denenen özelleştirme girişimlerinin son hamlesi getirilen taslak ile gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Öyle ki bu defa Türkiye Taşkömürü Kurumu`nun yanına Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu`nun elinde kalan son birkaç sahada eklenmektedir.
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu`nun raporlarına göre TKİ`nin toplam linyit üretimindeki payı 20 yıl önce %85 civarındayken 2015 yılı itibariyle %20`ler civarına kadar gerilemiştir. Kömür sektörüne 1989 yılından itibaren giren EÜAŞ`nin payı ise bir ara %50`ler düzeyine kadar yükselmişken son yıllardaki özelleştirmeler ve üretim aksamaları nedeniyle 2015 yılındaki payı %20`nin de altına düşmüştür.
EÜAŞ`nin kömür sektöründe yükselmesi, linyit üretim işletmelerinin TKİ`den EÜAŞ`ye devredilmesi yoluyla gerçekleşmiştir. Bu kapsamda; 1989 yılında Sivas-Kangal Linyitleri işletmesi, 1995 yılında Afşin–Elbistan Linyitleri İşletmesi, 2000 yılında Çayırhan`daki Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi TKİ`den alınarak EÜAŞ`ye devredilmiştir. Son özelleştirme sürecinde ise TKİ`nin Milas, Yatağan ve Orhaneli`ndeki linyit sahaları özelleştirilmek amacıyla EÜAŞ`nin bağlı ortaklıkları YEAŞ, KEAŞ ve SEAŞ`a transfer edilmiştir.
Son olarak özelleştirmeler kapsamında; Sivas-Kangal Havzası ile Seyitömer Havzası kömürleri 2013 yılında ve Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallarını besleyen kömür sahaları 2014 yılı sonunda ve Orhaneli sahası ise 2015 yılında özel sektöre devredilmiştir.
1999 yılında ülkemizde gerçekleşen linyit üretimi yaklaşık 65.000.000 ton olarak belirtilmektedir. 2015 yılı itibarı ile ise ülkemizde yaklaşık 58.000.00 ton linyit üretimi gerçekleşmiştir. Geçen 16 yıllık süre içerisinde ülkemizde üretilen linyit miktarında bir artış meydana gelmediği gibi, yaklaşık 7.000.000 tonluk bir azalma gerçekleşmiştir. Bu süreç içerisinde yaşanan tek değişiklik hükümetler eliyle devletten özel sektöre sermaye transfer edilmesinin ötesine geçmemiştir.
Şöyle ki;
1999 yılında gerçekleştirilen 65.000.000 ton linyit üretiminin yaklaşık 60.000.000 tonu TKİ ve EÜAŞ tarafından gerçekleştirilmişken; 2015 yılında gerçekleştirilen 58.000.000 ton linyit üretiminin 23.000.000 tonu TKİ ve EÜAŞ tarafından gerçekleştirilmiştir.
Nisan 2016 tarihi itibariyle ülkemizde 421 adet linyit, 1 adet taşkömürü ve 17 adet asfaltit olmak üzere toplam 439 adet ruhsat bulunmaktadır. Bunların 39 adedi kamu ve 400 adedi ise özel sektörün elinde bulunmaktadır. Söz konusu tarih itibariyle, bu ruhsatlardan sadece 120 adedi normal faaliyetine devam etmekte olup, geri kalanının ya faaliyeti durdurulmuş ya da geçici tatil edilmiştir.
1998 yılında yaklaşık 8.000.000 ton kömür ithalatı gerçekleşirken, 2015 yılı kömür ithalatı ise yaklaşık 34 milyon ton düzeyinde gerçekleşmiştir.
2000 yılında 39,2 milyon ton düzeyinde olan TKİ Kurumu satılabilir üretimi gerçekleştirilmişken, TKİ Kurumu ocaklarından 2015 yılında satılabilir kömür üretimi ise 12,9 milyon ton düzeyinde olmuştur. Bu üretimin 4.957.705 tonu yeraltı yöntemi ile üretilmiş olup % 97`si yani yaklaşık 4.800.000 tonu TKİ adına özel sektör tarafından rödövans ve çeşitli üretim sözleşmeleri adı altında üretilmekte olup, TKİ`nin yeraltı üretim kültürü bitirilmiştir.
2001 yılı tarihi itibarı SGK kayıtlarına göre kömür madenciliğinde faaliyet gösteren işyeri sayısı 47`si Kamu, 459`u özel sektör olmak üzere toplam 506`dır. Çalışan işçi sayısı ise 29.613`ü kamu, 13.244`ü özel sektör olmak üzere toplam 42.857 kişidir. SGK 2017 yılı Nisan ayı istatistiklerine göre ise kömür madenciliğinde faaliyet gösteren işyeri sayısı 29`u Kamu, 600`ü Özel Sektör olmak üzere toplam 629`dur. Çalışan işçi sayısı ise 10.772`si kamu, 27.022`si özel sektör olmak üzere toplam 34.742 kişidir. Yani 2001 yılından 2017 yılına kömür sektöründe istihdam edilen çalışan sayısı yaklaşık ¼ oranında azalmıştır.
Hükümetin yıllardır yürütmüş olduğu kömür politikası, kömür sektöründe üretimi artıramadığı gibi istihdam edilen işçi sayısını da sürekli olarak azaltmıştır. Üretim açısından karlı olan TKİ uhdesinde bulunan sahalar yıllar içerisinde özel sektöre devredilmiş, hazırlanan tasarı ile ise TKİ uhdesinde kalan son kömür sahaları yine özel sektöre ihale edilecektir.
TTK`nın ise eli kolu hükümet tarafından bağlanmış, işçi istihdamının önüne geçilerek üretim yapamaz duruma gelen kurum, uygulanan politikalar ile zarar eder hale getirilmiştir. Fiili olarak zarar eder hale getirilen kurumun uhdesinde bulunan, ülkemizin tek taş kömürü rezervi ise kanunun gerekçesinde belirtilen rantabl şeklinde işletilebilmesi için değil rant için özelleştirilmek istenmektedir. Öyle ki fiili olarak özelleştirileceği açık olan kanun metninde durumun gizlenmesi ve gelecek olan tepkilerden korunmak için "özelleştirme kelimesi yerine", "ihale etme yetkisi" adı altında yeni kavramlar üretilerek Kanun metni TBMM`nden geçirilmeye çalışılmaktadır.
Sonuç olarak yukarıda da belirtilen rakamlardan anlaşılacağı üzere başta üretime ve istihdama hiçbir katkısı olmayan özelleştirme ve madencilik politikalarından derhal vazgeçilerek başta Zonguldak, TTK ve TKİ olmak üzere ülke madenciliğine hiçbir yararı olmayacak bu kanun tasarı maddesinin mutlak surette tasarıdan çıkarılması gerekmektedir.
Kamuoyuna saygılarımızla;
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
5 Ekim 2017, Ankara