TMMOB Maden Mühendisleri Odası

DENİZLİ-SARAYKÖY-TEKKEHAMAM JEOTERMAL SAHASINDA GÖZLENEN SICAK SU ÇIKIŞLARINA İLİŞKİN İNCELEME RAPORU

DENİZLİ-SARAYKÖY-TEKKEHAMAM JEOTERMAL SAHASINDA GÖZLENEN
SICAK SU ÇIKIŞLARINA İLİŞKİN İNCELEME RAPORU

DENİZLİ-SARAYKÖY-TEKKEHAMAM JEOTERMAL SAHASINDA GÖZLENEN SICAK SU ÇIKIŞLARINA İLİŞKİN İNCELEME RAPORU

Denizli ili Sarayköy ilçesi ile Aydın ili Buharkent ilçesi sınırları içerisinde yer alan Tekkehamam jeotermal sahasında, tarım alanlarında yaşanan kontrolsüz sıcak su çıkışların tarım ürünlerine zarar vermesi şikayeti üzerine Maden Mühendisleri Odası (Maden MO) Yönetim Kurulu (YK) olayın yerinde incelenmesine karar vermiştir. YK tarafından görevlendirilen,  Maden MO Jeotermal Komisyon üyeleri Saffet DURAK, Mehmet TUĞRAN, Emre BABÜR ve İzmir Şube Başkanı Aykut AKDEMİR’den oluşan bir heyet 11.03.2021 tarihinde olayın yaşandığı jeotermal sahada inceleme yapmışlardır.

 

Heyet üyeleri, bölgede jeotermal elektrik üretim tesisi işleten şirketin ve sivil toplum kuruluşu (STK) Büyük Menderes İnisiyatifi yetkilileriyle yaşanan sorunlar ile ilgili görüşmeler yapmışlar, yüzeye sıcak su çıkışlarının bulunduğu jeotermal sahada da incelemelerde bulunmuşlardır. Arazide yapılan görüşmeler ve gözlemler ile birlikte Aydın ve Denizli Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinin duyurularında yer alan nihai ÇED raporları da değerlendirilerek, tespit edilen durumun ve önerilerin kamuoyu ile paylaşılmasına karar verilmiştir.

 

Bu çerçevede;

  1. Sahada yapılan inceleme de sıcak su çıkışı gözlenen yerlerden birinin tamamen yeni bir çıkış noktası olduğu, bir diğerinin ise eski bir doğal çıkış noktası olduğu tespit edilmiştir. Fakat bölgedeki işletmeler jeotermal akışkan üretimine başladıktan sonra doğal çıkışların azaldığı ve/veya tamamen kesildiği, son dönemlerde ise çıkışların yeniden başladığı da ilgililer tarafından belirtilmiştir. Kontrolsüz yüzeye çıkan jeotermal suyun tarım arazilerine ve ağaçlara zarar vererek kurumalarına yol açtığı tespit edilmiştir.

 

  1. STK yetkilileri, söz konusu sıcak su çıkışlarının, bölgede elektrik üretim tesisini işleten bir şirketin yüzeye yakın formasyonlara jeotermal akışkanı reenjeksiyon etmesinden kaynaklandığını ifade etmişlerdir.

 

  1. Şirket yetkilileri, söz konusu çıkışların bölgede son dönemlerde yaşanan depremler neticesinde başladığını, işletme faaliyetlerinden kaynaklanmadığını, kontrolsüz çıkışların çevreye zararını önlemek için drenaj kanalları açılarak tahliyesinin sağlandığını, güncel olarak sığ kuyulara reenjeksiyon yapılmadığını, derin kuyuların üretim/reenjeksiyon amaçlı kullanıldığı, ayrıca sorunun tespiti amacıyla bir tracer (izleyici) testi programlandığını ve kısa sürede testlerin başlayacağını ifade etmişlerdir.

 

Heyetin değerlendirmesi;

  1. Yaşanan sorunun kaynağını yüzeysel gözlemlerle göre tespit etmek mümkün değildir. Yüzeye sıcak su çıkışları, bölgede meydana gelen depremler tarafından tetiklenmiş olsa bile, salt depremlere bağlamak yanlış olur.  ÇED raporlarına göre sığ derinliğe indirilmiş (150 m) koruma borusunun altında bulunan rezervuarın üretim ve reenjeksiyon amaçlı kullanıldığı belirlenmiştir. Sığ derinlikteki kuyulara basılan akışkanın debi ve basıncına bağlı olarak, doğal kırık, çatlaklar ve oluşan yapay çatlaklar boyunca veya iyi çimentolama yapılmayan kuyularda boru arkasından yüzeye çıkması da ihtimal dâhilindedir.

 

  1. Şirket tarafından, yüzeye sıcak su çıkışlarının reenjekte edilen akışkan olup olmadığını tespit etmek amacıyla yapılacak izleyici testi, sıcak su çıkışların kaynağını tespit etmek için kullanılabilecek yöntemlerden birisidir. Ancak izleyici testinin tek başına doğru sonuç vermemesi de mümkündür.

 

  1. Tekkehamam sahasında karşılaşılan sorun aslında sadece bu saha ile sınırlı olmayıp, yüzeyde bir çıkış olduğu için gözle görülür bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Diğer jeotermal sahalarda da aynı sorunların yaşandığı kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle sığ derinliğe yapılan reenjeksiyon uygulamaları derhal durdurulmalı ve akışkanın derin rezervuaralara reenjeksiyon yapılması sağlanmalıdır. 

 

  1. Yüzeyde gözlenen sıcak su çıkışının bir diğer nedeni de renejeksiyon yapılan kuyulardaki koruma borularında oluşabilecek yırtık, delik, çatlak gibi deformasyonlardır. Bu nedenle reenjeksiyon amaçlı kullanılan kuyularda ivedilikle “Mekanik Kuyu Bütünlüğü Testleri” başlatılmalıdır. Dünyada genel bir uygulama olarak, gerek petrol ve doğalgaz kuyuları, gerekse jeotermal kuyular periyodik olarak “Mekanik Kuyu Bütünlüğü Testleri” ile denetlenmekte ve koruma borularında veya çimentolarda herhangi bir sorun ile karşılaşılması halinde tamir edilmesi cihetine gidilmekte, tamir edilemeyecek kadar hasarlı kuyular ise gerekli önlemler alındıktan sonra terk edilmektedir. Dünyada 2016 yılı itibariyle, son yüzyılda açılmış olan 1,8 milyon petrol ve gaz kuyusunun periyodik kontrolleri sonucu, bu kuyuların yaklaşık % 35’inde problem saptanmıştır. Bu nedenle petrol ve gaz kuyularından daha zorlu koşullarda çalışan jeotermal kuyular için bu kuyuların periyodik olarak kontrol edilmesi büyük öneme sahiptir. Sık sık asitleme yapılan ve ısı gerilimine maruz kalan kuyularda bu tür deformasyonların olması kaçınılmazdır. Her ne kadar çevre mevzuatında bazı düzenlemeler ve kısıtlamalar olsa bile Dünyada uygulanmakta olan jeotermal kuyuların açılmasını, işletim ömürleri süresince periyodik olarak kontrol edilmesini ve belli kurallar çerçevesinde terk edilmesini kapsayan düzenlemeler ne yazık ki ülkemizde yoktur. Herhangi bir reenjeksiyon kuyusunda kaçak olması halinde, jeotermal akışkan istenmeyen formasyonlara giderek yeraltı sularını kirletebilecektir. Yüzeye çıkış olmaması halinde de bu durum yıllarca fark edilmeyecek, kirlenme giderek yayılacaktır.

 

  1. Bu nedenle bu testler sadece tek bir saha ile sınırla kalmayıp, dünyada olduğu gibi mevzuat ile zorunlu hale getirilerek ülkemizdeki tüm reenjeksiyon kuyularında yürütülmelidir. Ancak bu sahada gözlenen çıkışların sebebinin tespit edilebilmesi amacıyla öncelikle bu bölgedeki tüm reenjeksiyon kuyularında ivedilikle başlatılmalıdır. Kullanılmayan kuyular ise tekniğine uygun olarak çimento ile kapatılarak sızdırmazlığı sağlanmalıdır.

 

Sonuç olarak, Tekkehamam jeotermal sahasında meydana gelen sıcak su çıkışları bilgi, deneyim, mevzuat eksikliği ve denetim yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu tür sorunların yaşanacağını daha önce de dile getiren Odamız, mevzuat eksikliğini gidermek amacıyla jeotermal sondajlar yapım yönetmeliği için çalışmaları başlatmış ve kısa sürede ilgili kurum ve kuruluşlara sunulacak hale getirmiştir. Bu yönetmelik, jeotermal kuyuların açılması, işletilmesi, periyodik kontrolü ve terk edilmesini kurallara bağlayacaktır. Bu düzenlemenin yürürlüğe girmesi durumunda, jeotermal kuyuların ve sondaj faaliyetlerinin çevreye verebileceği zararlar en aza indirilebilecek, bilimsel ve teknik gerekliliklere uygun, dolayısıyla yöre halkıyla barışık üretim yapılabilmesi yönünde bir adım atılmış olacaktır.

 

Bir kez daha belirtmek istiyoruz ki; jeotermal enerji ucuz, temiz ve yenilenebilir nitelikte yerli bir enerji kaynağıdır. Bu enerji kaynağının bilimsel ve teknik kurallara uygun, yöre halkının faydalanabileceği şekilde, toplumsal çıkarlar gözetilerek işletilmesi, hem yöre halkıyla ve çevreyle barışık bir faaliyet yürütülmesi, hem de ülke kaynaklarının etkin ve verimli kullanımını sağlayacaktır.

Saygılarımızla

 

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

20 Nisan 2021, Ankara

Okunma Sayısı: 831
Yayın Tarihi: 08.07.2021