TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI KÖMÜR VE ENERJİ RAPORU-2020
Dünyada ve ülkemizde enerjiye olan talep artarak devam ettiğinden, enerji kaynaklarına sahip olmak veya bu konuda söz sahibi olmak her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Yaşadığımız coğrafyada ya da dünyanın diğer bölgelerinde, çok değil son 20 yılda enerji kaynaklarını kontrol etmek için yaşanan güç mücadelelerine baktığımızda konun önemini daha iyi görmekteyiz.
Sanayileşme ve endüstrileşme devam ettiği sürece artan insan nüfusunun talep ve beklentilerini karşılamak için daha fazla enerjiye ihtiyaç duyulacağı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Vatandaşların enerjiye olan talebini karşılamak, yaşanan bu enerji mücadelesinden ve bunun olumsuz sonuçlarından daha az etkilenmek için ülkemizin enerji ihtiyacını kendi kaynaklarından sağlanması asıl hedef olmalıdır. Enerjinin ucuz, sürekli ve güvenilir kaynaklardan sağlanması için öncelikle yerli enerji kaynaklarından faydalanılması gereklidir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarında teknoloji ve maliyet açısından son yıllarda büyük gelişmeler sağlanmasına rağmen, halen Dünya birincil enerji arzında kömür ve petrol ilk iki sıradaki yerini korumaktadır. 1973-2017 yılları arasındaki dönemde; Dünya’da petrolün payı %46,2’den %34’e düşerken, aynı dönemde kömürün payı 3,5 puan artışla %24,5’dan %28 düzeyine ulaşmıştır.
Enerji konusunda ülkemiz açısından en büyük sorun uygulanan yanlış politikalar sonucunda giderek artan dışa bağımlılıktır. Enerji kaynaklarının uluslararası ilişkilerin ve diplomasinin en önemli araçlarından biri olması, enerjide dışa bağımlılık sorununun ciddiyetini daha da artırmaktadır. Türkiye, 1970 yılında toplam talebinin %77’sini kendi kaynaklarından karşılarken, 80’li yılların sonunda bu oran %50’ye düşmüş, 2017 yılında ise ihtiyacının ancak %20’sini kendi kaynaklarıyla karşılayabilecek duruma düşürülmüştür. Bu durum ülkemizin ekonomisi ve dış ticaret açığını da olumsuz olarak etkilemektedir. Enerji talebindeki payı %60 civarında olan petrol ve doğalgazda %90 civarında dışa bağımlılık söz konusudur.
Enerjide dış bağımlılıktan kurtulmanın en önemli araçlarından birisi yerli kaynakların kullanımının artırılmasıdır. Bu anlamda kömür yerli kaynaklar arasında özel bir öneme sahiptir. Ülkemizde mevcut kömür rezervleri gerektiği kadar işletilemediği gibi uluslararası standartlara uygun ve yeterli miktarda rezerv araştırma çalışmaları da yapılmamaktadır. Kömür konusunda Ar-Ge çalışmalarının artırılması ile birlikte kömürden daha verimli ve daha temiz faydalanılmasının önü açılabilir. Böylece hem dışa bağımlılık azaltılabilir, hem enerji girdi maliyetleri düşürülebilir hem de kömürün üretilmesinden Ar-Ge çalışmalarına doğrudan ve dolaylı olarak önemli istihdam imkânları sağlanabilir. Diğer yerli kaynaklar olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ve bu konuda da Ar-Ge ve teknoloji gelişimiyle maliyet, istihdam ve dış bağımlılık konularında ilerleme sağlanabilir.
Sonuç olarak enerji planlaması ve üretiminde artık yeni bir politikaya ve anlayışa ihtiyaç olduğu kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Enerji arz talep dengesinin kaynaklar ve bölgeler bazlı planlamasının yeniden yapılması, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmesi, üretimde verimlilik, tüketimde tasarrufun esas alınması, ülkemiz insanına ve sanayisine ucuz, kesintisiz ve güvenli enerjinin sağlanması yeni enerji politikasının ana ilkeleri olmalıdır.
Raporun meslektaşlarımıza ve sektör temsilcilerine yararlı olacağına inancıyla, bu raporun hazırlanmasında büyük emekleri olan Odamızın Enerji Çalışma Grubu üyelerine çok teşekkür ederiz.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
18 Ağustos 2020, Ankara