TMMOB Maden Mühendisleri Odası

10 Ekim Ankara; 1 yıl oldu, Unutmayacağız!

10 Ekim Ankara; 1 yıl oldu, Unutmayacağız!

 10 Ekim Ankara; 1 yıl oldu, Unutmayacağız!

10 Ekim Ankara Katliamının üstünden 1 yıl geçti. İstanbul Emek, Meslek ve Demokratik Kitle örgütleri katliamın 1. yılında Kadıköy‘de toplanarak katliamda yaşamını yitirenleri andı. Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak anmaya katılım gösterdik.

Anma‘da yapılan basın açıklaması şu şekilde;


UNUTMADIK ! AFFETMEYECEĞİZ!

10 Ekim Katliamı`nın üzerinden 1 yıl geçti. Tam 1 yıl önce Ankara`nın orta yerinde iktidarın yürüttüğü savaş politikasına karşı, barışı, kardeşliği, eşitliği savunan binlerce insanın ortasında bombalar patlatıldı. "Bombalar patlamasın, insanlar ölmesin" diyenlerin taleplerine ölümle karşılık verdiler. Suruç Katliamı`yla başlayan yeni savaş ve katliam döneminin en büyük saldırısı Ankara`da gerçekleştirildi.

101 insanımızı, arkadaşlarımızı, dostlarımızı bu ülkenin aydınlık yüzlü insanlarını Ankara Gar`ı önünde bizden aldılar. 1 yıldır 365 gündür acımızla, öfkemizle yaşıyoruz.

Ankara Katliamı`nın kimler tarafından, hangi amaçla gerçekleştirildiğini ilk günden beri biliyor ve bu gerçekleri haykırıyoruz.

Yaşadığımız 1 yılın her günü bu gerçekler defalarca kez ispatlandı. Bu topraklarda yaşanan bütün katliamlardaki iktidar rolü Ankara Katliamı`nda da karşımıza çıkmaktadır. İçişleri Bakanlığı, valilik, emniyet müdürlüğü kısaca bütün devlet yetkililerinin bilgisi ve gözetiminde bir katliama maruz kaldığımız bugün çok daha net bir biçimde görünüyor. IŞİD çetelerini büyütüp, palazlandıran, koruyup kollayan iktidar bu katliamın sorumlusudur.

Diğer yandan yaptığı her eylemi sahiplenen IŞİD`in Ankara Katliamı`nı sahiplenmemesi İŞİD militanlarının taşeron olarak kullanıldığı bir kontrgerilla katliamı izlenimi yaratmaktadır. Davutoğlu`nun "Ankara patlamasından sonra oyumuz arttı" sözünü unutmadık, asla unutmayacağız.

Geçirdiğimiz 1 yıllık süre zarfında katliamın ortaya çıkartılması için somut adım atılmadı. Olay örgüsü rahatlıkla çözülebilecekken bunun özellikle yapılmadığını görüyoruz. Çünkü olayın içerisinde İçişleri Bakanlığı var, valiler var, emniyet var, istihbarat var yani iktidar var. 9 ay sonra hazırlanan, eksikleri hukukçular tarafından da defalarca vurgulanan, itiraz edilen ve kabul edilen iddianame de bunu ispatlar nitelikte. Olay örgüsüne ve gerçek sorumlulara dokunmayan iddianameye bakılırsa göstermelik yargılamalar ve cezalarla katliamın üstü örtülecek.

Saray/AKP politikalarına itiraz etmekte, bu politikaları durdurmak istemekteki ısrarcılığımız ve haklılığımız ortadadır. 7 Haziran seçim sonuçlarını kabul etmeyerek Kürt halkına, sosyalistlere, Alevilere, tüm ilerici kesimlere karşı açılan savaşın sonuçları acıdır.

Milyonlarca insanın barış talebine iktidarın cevabı savaş olmuştur. Ölen yüzlerce insan, yerle bir edilen şehirler, bodrumlarda yakılan insanlar... Savaş, katliam, baskı ve faşizmle savaş suçlarına yeni suçlar eklenmeye devam etmiştir. Barış isteyenlerin sesi ise baskıyla, faşizmle kısılmak istenmiştir. Akademisyenler, eğitim emekçileri, yazarlar sırf barış istedikleri için görevlerinden uzaklaştırılmakta, cezaevlerine atılmaktadır. En temel insani talep olan barış bugün iktidarın en çok korktuğu taleptir.

Yıllardır Suriyeyi cehenneme çeviren ve Suriye cehennemini de ülkemize taşıyan emperyalist politikadaki ısrar sürmektedir. İŞİD bahane edilerek esas itibariyle Kürtlerin statü taleplerini engellemeye dönük Suriye topraklarına yapılan harekatta cihatçı çetelerle kol kola girilmektedir. İktidar IŞİD`le pek farkı olmayan cihatçıları destekleme politikasının sonuçlarının ne kadar tehlikeli olduğunu ise yaşayarak görüyoruz. Ülkemizde artık kimsenin can güvenliği yoktur. Bu topraklar artık meydanlarında, caddelerinde, düğünlerinde bile bomba patlayan bir katliam coğrafyası haline gelmiştir.

Saray/AKP iktidarının 14 yıldır ülkeyi yönetme biçiminin en kötü sonuçlarından birisi de geçtiğimiz 15 Temmuz`da yaşanan kanlı darbe girişimi olmuştur. İktidar bir darbe girişimine maruz kalmıştır ama yürüttüğü politikalarla ülkeyi darbe koşullarına sürüklemiştir. Bu yüzden darbenin aynı zamanda sorumlusudur. Şimdi ise ülkeyi darbeciler nasıl yönetecekse aynı şekilde yönetmektedir. OHAL`le, KHK`larla, bırakalım hukuku, kuralların bile olmadığı bir keyfiyet hüküm sürmektedir. Savaş politikalarında ısrar edilmekte, baskı, faşizm artırılmaktadır. Binlerce eğitim emekçisi keyfi usullerle görevden alınmakta, birçoğu tutuklanmaktadır. Televizyonlar, gazeteler, radyolar kapatılmakta, her türlü muhalif ses susturulmak istenmektedir. İktidar ülkeyi OHAL koşullarında istediğini istediği biçimde uyguladığı keyfi KHK`larla yönetmek istiyor ve bunu sürekli kılmak istiyor.

Kısacası ülkemizi yönetenler savaş politikalarıyla, baskıyla süren bir sömürü düzenini kalıcı hale getirmek istiyor.
Biliyoruz ki 10 Ekim Ankara Katliamı bu sürecin en önemli dönemeçlerinden biri. Onbinlerce insan savaş politikalarının bitmesi, 1 yıldır yaşadıklarımızın yaşanmaması için hep bir ağızdan "barış" diye haykırıyorduk. Bizi susturmak istediler. Çünkü iktidarda kalma araçları artık savaş olmuştu, barış diyenlerin kazandığında iktidarlarının son bulacağını düşündüler. 101`imizi aramızdan aldılar, yüzlercemizi yaraladılar, milyonlarcamız 1 yıldır acı ve öfkeyle yaşıyoruz. Ancak barışa olan umudumuzu, kardeşliğe duyduğumuz özlemi, eşitliğe olan inancımızı yok edemediler, edemeyecekler.

Ankara Katliamı`nın katillerini biliyoruz. Mücadelemiz onlardan hesap sorma mücadelesidir. Ve Ankara`da 10 Ekim`de yitirdiğimiz dostlarımızı unutmayacağız. Barışa, eşitliğe, kardeşliğe dair verdiğimiz her mücadelede onlar olacak.

İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu
10.10.2016

Fotoğraflar; TMMOB İstanbul İKK, Sendika.Org

Okunma Sayısı: 313
Yayın Tarihi: 10.10.2016
Fotoğraf Galerisi