3. MADEN MAKİNALARI SEMPOZYUMU AÇILIŞ KONUŞMASI
Oda Başkanımız Mehmet TORUN‘un sempozyum açılış konuşması:
Sayın Konuklar, Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Öğrenciler,
Öncelikle sizleri Odam ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Maden kazalarında yaşamını yitiren maden mühendislerini ve tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyorum. 6 Şubat ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde Afşin‘de yaşanan maden kazasında halen kayan malzemenin altında bulunan meslektaşımız dahil 9 kişinin akıbetleri konusunda yetkilileri açıklamaya yapmaya ve sorumluluklarının gereklerini yapmaya davet ediyorum.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin alt kuruluşlarına ve bazı belediyelere yapılan baskınların zamanlamasına dikkat çekerek, bu uygulamaların siyasi bir baskı ve yıldırma operasyonu görüntüsü verdiğini belirtmek istiyorum. Hukuk devletine yakışan ve adalet duygularını zedeleyen yöntemlerin dışına çıkılmasının kimseye bir yararı olmayacağının bilinmesini istiyoruz. Yine bilinmelidir ki hukuk bir gün herkese lazım olacaktır.
Sayın Konuklar,
Ülkemizin kaynakları, küresel güçlerin baskısından bağımsız bir şekilde değerlendirildiğinde, Türkiye küresel rekabette yer alabilecek potansiyele sahiptir. Bilimi ve teknolojiyi esas alan, AR-GE ve yenilenmeye ağırlık veren, dış girdilere bağımlı olmayan, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören sanayileşme politikaları uygulandığında durum ülkemiz lehine değişecektir. Böylece sanayi yatırımlarında daha rasyonel seçimler yapılabilecek, ülkenin doğal kaynakları daha iyi değerlendirilebilecek, emek ve kaynak yoğun üretimden ileri/yüksek teknoloji yoğunluğu olan bir üretim ve sanayi yapısına ulaşılabilecektir. Bu bağlamda ulusal bilim ve teknoloji politikaları oluşturulmalı, madencilik sektörü bu politikalar içerisinde yerini almalıdır.
Ülkemizde maden makinaları sektör oluşumuna yönelik çalışmalar kararlı bir gelişme çizgisi göstermemektedir. Ulusal bir politikanın eksikliği, üretim ve yatırım yerine rantı esas alan ekonomi politikaları, kullanılmış makinaların ülkeye girişinin teşviki, sektörün yönlendirilmesinde ve teşvik edilmesindeki yetersizlik, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yeterince pay ayrılmaması, madencilikle ilgili kamu kurumlarının parçalanması, işlevsizleştirilmesi, özelleştirme politikalarıyla bu alandaki kamu yatırımlarının azaltılması ve gerekli yatırımların öngörülmemesi yerli kaynaklarımızı değerlendirmek yerine ithalata yönlenilmesi sektörün gelişememesinin ve teknoloji düzeyini artıramamasının en önemli nedenleridir.
Sanayi içinde katma değeri yüksek, rekabet yeteneği olan bir makina imalat sektörü pek çok sektöre "girdi" olan ürünleri verdiğinden ve geniş bir yan sanayi ile çalıştığından dışa bağımlılığı da azaltmaktadır. Ülkemiz için bu konu özellikle önemlidir. Gelişmiş bir makina imalat sanayi, daha az dışa bağımlılık, daha az döviz harcaması ve daha az açık veren bir dış ticaret dengesi demektir.
Bütün bu nedenlerle söz konusu sektör, tüm gelişmiş ülkelerde birinci sırada ele alınmakta ve sektörün geliştirilip korunması bir devlet politikası olarak benimsenmektedir. Özellikle küresel krizle birlikte başta ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya olmak üzere küresel ekonomiyi ellerinde tutan güçler bu politikalarını ön plana çıkarmışlar, yerli sanayiyi koruyucu ve iç pazarı geliştirici kamusal önlem ve teşvikleri artırmışlardır.
Esasen, ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sıkıntıların aşılması, sanayimizdeki fason yapının kırılması, ithalata bağımlı, düşük teknolojili üretim sisteminin aşılması için başkaca bir seçeneğimiz de bulunmamaktadır.
Ülkemizde özellikle yeraltı madenciliğinde teknoloji kullanımı istenilen düzeyin çok altındadır. Madencilik potansiyeli ve ekonomik göstergeleri bizden çok daha geride olan ülkeler bile gerek yeraltı gerekse yerüstünde kullandıkları makinaların büyük bölümünü kendileri üretirken, ülkemizde bu alanlarda kullanılan makinaların büyük çoğunluğunun hala ithal ediliyor olması düşündürücüdür. Bu amaçlar doğrultusunda üretim yapacak yerli üreticiler teşvik edilmelidir.
Maden makinaları üretimi teşvik edilerek dışa bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır. Ülkemizde yerli akredite kuruluş olmaması nedeniyle yeni direktiflere göre elektriksiz cihazlarda ve plastik materyallerde de aranan başta alev sızdırmazlık ve ATEX belgeleri olmak üzere sektörün belge gereksinimi yurtdışından sağlanmaktadır. Bu nedenle, yerli akredite belgelendirme kuruluşları oluşturulmalıdır. Sektörde yeni teknolojilerin kullanımı ve teknik eleman istihdamının artırılması verimliliği artıracaktır. Maden makinalarını kullanacak ara eleman eğitimi için sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak gerekli altyapı çalışmaları yapılmalıdır.
Birincisi Kütahya‘da düzenlenen bu sempozyumun ikincisi 160 yıllık kömür madenciliği geçmişine sahip, çeşitli maden makinaları ile teçhizatının üretilmesi ve geliştirilmesinde öncülük etmiş olan Zonguldak‘ta düzenlenmiştir. Odamızca üçüncüsü düzenlenen Sempozyumun mevcut sorunların çözümüne, ülkemize ve sektörümüze katkı koyacağına inanıyoruz. Bu düşüncelerle sempozyumu destekleyen kamu ve özel tüm madencilik kuruluşlarımıza, bildiri sunarak katkı koyanlara, bizzat katılarak bizleri onurlandıranlara, ayrıca madencilik fuarına katılan firmalarımıza ve bu fuarın gerçekleşmesi için emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Mehmet TORUN