TMMOB Maden Mühendisleri Odası

3 MART 1992 KOZLU GRİZU FACİASI ANMA

3 MART 1992 KOZLU GRİZU FACİASI ANMA

HERKESİN ADİL VE ELVERİŞLİ ÇALIŞMA KOŞULLARINDA ÇALIŞMA HAKKI VARDIR.

 

Bugün 03 Mart 1992‘de meydana gelen ve 263 maden emekçisini kaybettiğimiz Kozlu Grizu Faciası‘nın 19. yıldönümü. Bu kaza, dünya madencilik tarihinde yaşanan en büyük maden kazalarından birisi olarak tarihe geçmiştir. Bu vesileyle iş kazalarında hayatını kaybeden tüm maden emekçilerinin saygıyla anarken, iş kazalarının yaşanmadığı bir hayat diliyoruz.

Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Maden kazaları incelendiğinde olayın; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Ülkemiz, iş kazalarında dünyada ön sıralarda yer almaktadır. Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. Odamız kayıtlarına göre, 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92‘ye çıkmıştır. 2010 yılında 105 kişi hayatını kaybetmiştir. 2011 yılında ise bugüne kadar 20 maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Ancak bu sayıların daha yüksek olduğu tahmin edilmekte ve hayatını kaybedenler içerisinde meslektaşlarımız da bulunmaktadır.

Ne yazık ki, ülkemiz işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli önlemlerin alınması maliyet arttırıcı unsurlar olarak algılanmakta ve bu konuda yasaların, yönetmeliklerin öngördüğü önlemleri almaktan kaçınılmaktadır.

 

Bu durum işverenlerin ve özellikle de Çalışma Bakanlığı‘nın konuyla ilgili gerekli özeni göstermemesinden kaynaklanmaktadır. Oysa bir ülkenin iş sağlığı ve güvenliğine yönelik politikaları o ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla insanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren, işçi sağlığı ve iş güvenliğini bir maliyet unsuru olarak gören ve bu yüzden iş kazalarının giderek arttığı bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemez. İşveren kesimi ve kamu işvereni konumundaki devlet, neo liberal ekonomik politikaların da etkisiyle konuya gereken özeni göstermemektedir. İş güvencesinin azalması, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmanın yaygınlaşması, sosyal güvenlik ve güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik, her yıl meydana gelen binlerce iş kazasının nedenleri arasındadır.

 

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki yetersizlikler ülkemizin en önemli sorunlarından biri olarak karşımızda durmaktadır. Bu alana, geçmişten günümüze kadar şöyle bir baktığımızda yetersiz veya yasak savma kabilinden alınan önlemler, yapılmayan/yapılamayan veya kâğıt üzerinde kalan denetimler, uygulanmayan veya iş olsun (!) diye uygulanan eğitimler nedeniyle yaşadığımız kazalar yaşanmaktadır. Kaybedilen binlerce insan hayatı ve geride bırakılan gözü yaşlı insanlar bunun en somut göstergesidir.

 

Madencilik sektörü özellikle de kömür madenciliği ülkemizde gündeme hep ne yazık ki, toplu ölümlü iş kazalarıyla geliyor. Ne yazık ki, sektördeki ölüme yol açan iş kazaları (!) sayısı azalmak yerine artmaktadır. En son Afşin-Elbistan‘da 4 gün arayla meydana gelen heyelan nedeniyle, 9‘u hala toprak altında, yitirilen 11 kişiyle yeni acılar eklendi yüreklerimize.

 

Çalışma yaşamında önemli olan işçinin güzel ölmesi değil, işçinin sağlıklı ve güvenli bir biçimde uzun yıllar ülke üretimine katkıda bulunmasıdır. Bu konuda daha başka acılar yaşanmadan ölümlere, yaralanmalara ve maddi kayıplara neden olan kazaların ve meslek hastalıklarının önlenebilmesi amacıyla gerekli olan düzenleme, araştırma ve geliştirme programlarının bilimin ışığında yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu amaçla; ilgili bakanlıkların, madencilik kurum ve kuruluşlarının, üniversitelerin, sendikaların ve madencilik sektörünün ve Maden Mühendisleri Odası‘nın birliktelik ve işbirliği yapmaları zorunludur.

 

Ülkemizdeki işyerlerinin büyük bir çoğunluğunda işçi sağlığı ve güvenliği açısından büyük eksikler vardır ve bu eksikler Çalışma Bakanlığı tarafından denetlenememektedir. Bu nedenle madencilik işkolunda, çalışanların sağlığı, iş güvenliği, alınacak önlemler, yapılacak yatırımlar ve bunların yerinde ve sürekli olarak denetlenmesi oldukça önemlidir. Denetim eksikliğinin temel nedeni ise Çalışma Bakanlığı‘nın yeterli denetim kadroları oluşturamamasıdır. Ayrıca bu denetim elemanlarının, bilgi ve birikimi olandan değil, yandaşlardan oluşturulma çabaları da dikkate alınırsa iş kazalarının neden bu kadar çok olduğu ve neden bu kadar çok işçinin gereksi yere öldüğü kolayca anlaşılır.

 

Madencilik sektöründe son yıllarda artarak devam eden ve faciaya dönüşen kazalar, bilimsel ve teknik alt yapı eksikliği kadar uygulanan yanlış politikaların bir sonucu olarak karşımızdadır. Uygulana bu politikalarla genelde madencilik ve özelde de kömür madenciliği sektöründe kamu kurumları süreç içinde asli işlerinden çekilmiş, özelleştirme, taşeronlaştırma, kiraya verme, hizmet alımı gibi yöntemlerle kamu madenciliğinden vazgeçildiği bir noktaya gelinmiştir. İnsanı merkezine almayan maksimum üretim ve kâra odaklanmış, bilimsel ve teknolojik altyapıdan uzak, eğitimli işgücünün ve sendikalaşmanın olmadığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığı bir kömür madenciliği yaratılmıştır.

Bu değerlendirmeler ışığında görüş ve önerilerimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

  • Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamaları iptal edilmelidir.
  • Kar öncelikli ve ucuz işgücüne dayalı çalışma anlayışı terk edilmelidir.
  • Kazaların önlenebilmesi için bilimsel ve teknik yatırımların yanı sıra, örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, çalışma yaşamı ile birlikte çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamları da iyileştirilmelidir.
  • İş güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazalarının önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmelidir. Yasal mevzuatlarda yapılacak düzenlemelerle denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekirken, çıkarılan yönetmeliklerde denetimin özelleştirildiği ve ticarileştirildiği, meslek odalarının görüşlerinin dikkate alınmadığı görülmektedir. Bu anlayıştan vazgeçilmelidir.
  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın, yerinde ve sürekli denetimleri yapabilmeleri için, kadrolarının maden mühendisleri ile güçlendirmesi gereklidir.
  • Sektörde ulusal düzeyde acil durum planı ve risk haritaları çıkarılmalı ve saha denetimleri bu doğrultuda yapılmalıdır.
  • İşçi sağlığı ve güvenliği yasası, TMMOB‘nin görüşleri de dikkate alınarak acilen çıkarılmalıdır.
  • İş kazalarının önlenmesi çalışmaları başta olmak üzere, Ulusal madencilik politikalarının oluşturulması için, Enerji ve Tabii Kaynaklar  Bakanlığı‘nın koordinatörlüğünde tüm sektör bileşenlerinin, meslek odalarının ve üniversitelerin katılacağı Madencilik Şurası acilen toplanmalıdır.
  • Madencilik Bakanlığı kurulmalı ve sektöre hak ettiği önem verilmelidir.

Gelişmiş ülkelerdeki iş güvenliği bilinci; çalışanların yıllar süren mücadeleleri, sendikalar ve meslek örgütlerinin duyarlı davranışları ve devletin konuya olumlu yaklaşımı ile güçlenmiştir.

 

İş kazalarında yaşamlarını yitiren emekçileri saygıyla anıyor, tüm emekçilere iş kazalarının olmadığı mutlu bir yaşam diliyoruz.

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

ZONGULDAK ŞUBESİ, 03 MART 2011

Okunma Sayısı: 1468
Yayın Tarihi: 03.03.2011
Fotoğraf Galerisi