3. ÖĞRENCİ KURULTAYI AÇILIŞ KONUŞMASI
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı‘nın Kurultay Açılış Konuşması
Sevgili Arkadaşlar,
Hepimiz biliyoruz ki; mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek. Dolayısı ile bu mesleğin örgütünün, TMMOB‘nin de sorumlulukları ona göre fazlalaşıyor.
Biz, bir yandan insana ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da üyelerimizi haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz.
Öte yandan, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile gene bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.
Peki, TMMOB nasıl bir örgütlenme içerisinde ve bu örgütün ayırt edici özellikleri neler? Öncelikle TMMOB hakkında birkaç bilgiyi sizinle paylaşmak istedim:
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulmuştur. Birliğimize, Çevre, Elektrik, Fizik, Gemi Makinaları İşletme, Gemi, Gıda, Harita ve Kadastro, İnşaat, Jeofizik, Jeoloji, Maden, Makina, Metalurji, Meteoroloji, Kimya, Orman, Petrol, Tekstil, Ziraat Mühendisleri Odaları ile Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, İç Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası bağlıdır. Üye sayımız bugün 380.000‘e ulaşmıştır. Kamu çalışanı hariç, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının mesleklerini yapabilmeleri için ilgili odasına üye olmaları yasal zorunluluktur.
TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmektedir. Onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek zorundadır. TMMOB bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek kararlılığındadır. TMMOB bu çalışmalarını bilimin ve tekniğin ışığında, bilim insanlarının yol göstericiliğinde ve 50 yılı aşkın geçmişinin birikimi ile yürütmeye kararlıdır.
TMMOB‘nin yol haritasının kenar çizgilerini 70‘lerde Sevgili Başkanımız Teoman Öztürk şöyle ifade etmişti, TMMOB bugün de bu sözlerin ışığında çalışmalarını sürdürüyor:
Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği,
Baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde,
Bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil,
Emekçi halkımızın hizmetine sunmak için,
Her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız.
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB kendi iç hukukuyla yarattığı ilkeleri ile çalışmalarını yürütür. Bu ilkelere göre,
TMMOB ve bağlı Odaları;
Mesleki demokratik kitle örgütüdür. Demokrat ve yurtsever karakterdedir. Emekten ve halktan yanadır. Anti-emperyalisttir, Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder. Politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygular. Karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. Bağlı Odaları ile birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. Demokratik Kitle Örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir.
Sevgili arkadaşlar,
TMMOB de Öğrenci Üyelik, TMMOB Öğrenci Kolu Yönetmeliği esaslarına göre yürütülmektedir. TMMOB Öğrenci Kolu Yönetmeliği, 1998 de yapılan TMMOB 36.Olağan Genel Kurulu‘nda kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. O günden bu yana da örgütlülüğümüz içerisinde Öğrenci üyelik çalışması ve öğrenci üye örgütlülüğü önemli mesafeler kaydetmiştir. Odamız tarafından düzenlenen bu etkinlik de bunun önemli bir göstergesidir. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği olan tüm arkadaşlarıma TMMOB Yönetim Kurulu adına teşekkür ediyorum.
Peki, "TMMOB"nin bizimle ilişkisi nasıldır?" diye sorarsanız, Onu Yevtuşenko sözleri ile tanımlayalım. Şöyle demiş:
"Gençlere yalan söylemek yanlıştır, yalanların doğru olduğunu göstermek yanlıştır, yeryüzünde işlerin yolunda gittiğini söylemek yanlıştır. Gençler, ne demek istediğiniz anlar. Gençler halktır. Onlara, güçlüklerin sayısız olduğunu söyleyin. Yalnız gelecek günleri değil; bırakın, yaşadıkları günleri de açıkça görsünler. "Engeller vardır" deyin, "Kötülükler vardır" deyin. Varsa var ne yapalım: Mutluluğun değerini bilmeyenler mutlu olmazlar ki. Çocuklar; rastladığınız kusurları bağışlamayın, tekrarlanırlar sonra, çoğalırlar."
Evet, sevgili arkadaşlar: Bu örgüt size asla yalan söylemeyecektir.
TMMOB örgütlülüğüne hoş geldiniz.
Oda Başkanımız Mehmet Torun‘un Kurultay Açılış Konuşması
Ülkemizin dört bir yanından gelen, yürekleri insan ve ülke sevgisiyle dolu, aydınlık yüzlü Genç Madenciler, Sevgili Öğrenciler.
Öncelikle sizlerle birlikte olmaktan çok mutlu olduğumuzu belirtmek istiyorum. Odamızın geleceği olan sizlerle birlikte olmamızı sağlayan ve bu çalışmaya destek veren bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Hoş geldiniz.
2004 yılında Öğrenci Çalıştayı ile başlayıp, 2007 yılında I. Öğrenci Kurultayı, 2009 yılında 2. Öğrenci Kurultayı ile gelişen öğrenci örgütlülüğümüz bugün yaptığımız 3. Kurultayla daha da büyümüştür. Odamız, 400bine yakın üyesi olan büyük bir topluluğun TMMOB‘nin 23 odasından birisidir. Bu örgüt; mesleki, demokratik kitle örgütüdür. Bu örgüt, demokrat ve yurtsever karakterdedir. Bu örgüt, emekten ve halktan yanadır, antiemperyalisttir. Yenidünya düzeni teorilerinin, neoliberal politikaların, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunur. Madenlerimizin;bu ülke halkının yararına üretilmesini, talan edilmemesini savunur.
2010 yılı Mart ayında yaptığımız Odamızın 42.Genel Kurulu açılışında şöyle demişiz:
"AKP iktidarı kendi statükosunu yaratmak ve güçlendirmek için belli argümanları da kullanarak "demokrasi" mücadelesi verdiğini söylemektedir. Ancak AKP‘nin dayandığı sınıfsal konum ve destek aldığı güçler incelendiğinde bu söylemin doğru olmadığı ve iktidarını güçlendirmek için uğraş verdiği görülmelidir. Emek ve demokrasi güçlerine karşı sindirme ve şiddet kullanmaktan başka bir şey düşünemeyen bu yapıların demokrasi mücadelesi verdiğini düşünmek siyasi saflıktan başka bir şey değildir. Bu yanılgıya düşmeyeceğimizi herkes bilmelidir. İnsani taleplere dahi sırt çeviren ve kazanılmış hakları gaspeden bu zihniyetin demokrasi ve emek sözlerini ağızlarına almaması gerekmektedir.
Üniversitelerde dinci kadrolaşmalarla gelecek kuşakların beyinlerini esir alma çalışmaları bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Bilimin ve üniversitelerin insanlık tarihi boyunca yüklendiği esas görevin, inanç sistemlerinin dogmalarına karşı çıkmak, doğaya ve toplumsal yaşama ait tüm süreçlerin nasıl gerçekleştiğini bilimsel temelde ve akıl süzgecinden geçirip incelemek ve sorgulamak olduğu bilinmektedir. Eğitim, öğretimle ilgili sorunları çözmek ve üniversiteleri bir bilim ve teknoloji üretme merkezleri yapmak yerine, buraları "büyük bir camii" olarak düşünen karanlık düşünceleri kabul etmek mümkün değildir. Yapılması gereken; emek ve demokrasi güçlerinin birlikteliğiyle bağımsız, özgür, laik, kardeşçe yaşanan, gerçek demokrasinin yaşandığı bir sosyal hukuk devletinin yaratılması olmalıdır."
Bugün bu tespitlerin doğruluğu daha da netleşmiş, AKP iktidarı YÖK marifetiyle üniversiteleri ele geçirmiş ve öğrencileri susturmaya çalışmaktadır. Ama "özgür ve demokratik üniversite" için mücadele eden genç arkadaşlarımız bu sarmalı kıracaktır. Bu mücadelede yalnız olmadığınızı, yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum.
Sevgili öğrenciler,
Zorlu bir süreci, bin bir güçlüğü aşarak üniversitelerimizin maden mühendisliği bölümlerinde maden mühendisi eğitimi almaya hak kazandınız ve bu öğrenim sürecine devam etmektesiniz. Kendisi de yeterince zorlu olan bu öğrenim sürecinin sonunda, birer meslektaşımız olarak,yani birer maden mühendisi olarak gerek meslek yaşamında, gerekse de bu çatı altında, yani Maden Mühendisleri Odası çatısı altında bir arada olacağız. Birçok meslek alanı için, meslektaşlık gerekli eğitim sürecinin tamamlanmasından sonra kazanılan bir hak olsa da, Odamız, üstbirliğimiz olan TMMOB‘a bağlı birçok Odanın yaptığı gibi, meslektaşlık ilişkisini öğrencilik sürecinden başlatmayı gerekli görmektedir. O nedenle sizlere genç meslektaşlarım diye seslenmek istiyorum.
Sevgili Genç Meslektaşlarım,
Bildiğiniz gibi, bazı mesleklerin yapılabilmesi için, ilgili meslek kuruluşlarına üye olunması Anayasadan kaynaklı bir zorunluluktur. Mühendislikte bu tür mesleklerden biridir. Kamuda çalışanları istisna sayarsak, serbest çalışan her maden mühendisi mesleğini yürütebilmek için Odamıza üye olmak zorundadır. Bu zorunluluğun dışında Odamız, geçmişten gelen bilgi, birikim ve deneyimleri ile örgütlü olmanın, örgütlü yaşamanın doğruluğunu savunmaktadır. Çağdaş insanın, aydın insanın örgütlü bireyler olması gerektiğini, çağdaş toplumların da ancak örgütlü toplumlar olabileceğini düşünmekteyiz.
Bu nedenlerle, bizler yakın gelecekte aynı mesleği paylaşacak olan sizlerle daha öğrenciliğiniz sırasında tanışmayı,kendimizi ve mesleği size anlatmayı, Oda örgütümüzü sizlerin desteği ve katılımıyla daha da güçlendirmeyi anlamlı bir görev olarak kabul ediyoruz. Bu düşüncelerle başlattığımız öğrenci üye çalışmalarımızın bugün geldiği noktada, ikinci eğitimle 27 üniversiteden 1200‘e yakın öğrenci üye sayısına ulaşmış bulunmaktayız ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Sevgili genç meslektaşlarım,
Az önce de söylediğim gibi zorlu bir süreci aşarak üniversitelerimizin maden mühendisliği bölümlerine girdiniz. Bu andan itibaren yaşam sizin için belki de daha zorlu hale geldi. Yaşadığınız en temel sorunlar ekonomik ve sosyal sorunlardır. Yaşam koşullarının giderek ağırlaştığı, üstelik ekonomik kriz nedeniyle bu ağırlaşmanın katlandığı günümüz koşullarında öğrenime devam edebilecek maddi kaynağı sağlamak en temel sorunlardan birisidir. Anayasal bir hak olan üniversite öğreniminin, paralı hale getirilmesiyle bu zorluklar bir kat daha artmaktadır. Ayrıca yurt, yemek ve ulaşım giderleri, diğer eğitim giderleri ile zorunlu sosyal giderler de düşünüldüğünde üniversite öğrenimi giderek zenginlerin ulaşabildiği bir hizmet haline dönüşmektedir.
Devlet üniversitelerinin paralı hale getirilmesi ve paralı üniversitelerin açılması bir başka önemli soruna daha neden olmuştur.Bilimsel araştırma merkezleri olması gereken üniversiteler, böylece ticarethaneye dönüştürülmektedir. Bugün üniversitelerimiz bilim-teknik alanında eğitim-öğrenim ilişkisinin yaşanacağı ortamlar olması gerekirken, "öğrenci ilişkisi"nden uzaklaşılarak, müşteri ilişkisi kurma yolunda hızla ilerlenmektedir.
Bir başka sorun üniversitelerin kendi kimliğinden ve niteliğinden uzaklaştırılarak adeta lise seviyesine indirildiği gerçeğidir. Bugün üniversitelerimiz bağımsız bilimsel araştırma çalışmalarından önemli ölçüde uzaklaştırılmıştır. Üniversite öğreniminin ezberci, tek yanlı,anti-bilimsel içeriği, soran-sorgulayan öğrenci yapısından uzaklaşılması, öğrenciyi de dışlayan, anti demokratik öğrenim ve idari yapısı,üniversitelerimizi olması gerekenin çok gerisine düşürmüştür.
Sonuçları itibarıyla bütün bunlar kadar önemli bir başka soruna değinmeden geçemeyeceğim. Bu sorun da üniversitelerin,ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal vb. sorunlara yaklaşımı, yaşanılan çok boyutlu sorunlar karşısında durduğu siyasal yer, aldığı tutumla ilişkilidir.
Tüm dünyada üniversite ve üniversiteli kimliği,toplumun diğer kuruluşlarından ve bireylerinden bir anlamda önemli bir farklılaşmanın ifadesi olmuştur. Çünkü üniversiteler insanlığın genel gereksinimleri doğrultusunda bilimsel araştırma yapma, bilimsel bilgi toplama,üretme ve yayma merkezleri olarak düşünülür. Bunu sağlamanın yollarından biri,belki de en önemlisi üniversitelerin ve yetiştirdikleri öğrencilerinin niteliğiyle ilgili olanıdır.
Yani, üniversiteler içinde bulunulan tarihsel-toplumsal dönemi anlayan ve algılayan, yaşadığı toplumun sosyal,siyasal vb. sorunlarına duyarlı olan, bu sorunlara toplumun ve insanlığın genel çıkarları doğrultusunda çözümler arayan ve sorunların çözümü konusunda sosyal ve siyasal olarak taraf olabilen bireyler yetiştirmek zorundadır.
Günümüzde çok yaygın olarak karşılaştığımız, dar anlamda kendi geleceğini düşünen, bireyci, toplumsal sorunlara algılamaktan uzak, bu sorunlara tavır almaktan korkan, tüketici, kolaycı, apolitik, ya daırkçı-gerici-kafatasçı öğrenci yapısı üniversite ve üniversiteli kimliğiniyozlaştırmakta, onları sınırlı eğitime sahip sıradan bireyler haline getirmektedir.
Oysa üniversiteler ve üniversiteli gençler,öğrendikleri bilgi ve taşıdıkları enerji ile toplumun en aydın kesimi, yol göstericileri, liderleri olmak durumundadır. Böylesi bir nitelik sizleri, fikirlerinizi, davranışlarınızı sıradan olmaktan çıkartarak toplum tarafından örnek alınması, izlenmesi gereken kişiler haline getirecektir.
Sevgili genç meslektaşlarım,
Bizler biliyoruz ki; mesleki çalışmalarımız dahil tüm insani faaliyetlerimiz, içinde yaşadığımız ekonomik ve sosyal düzenin kalıpları tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle mühendis kimliğimizin yanında, başka bazı kimlikler de taşıdığımızın farkında olmalısınız. Bu kimliklerden ikisi oldukça önemlidir
Birinci kimliğiniz "insan kimliği" dir.Bu kimlik size, yaşamınız boyunca her an, her sorun ve her durum karşısında,yapacağınız değerlendirmelerde öncelikli bakış açısı olmalıdır. Çünkü insanlık var olma kaynağımızdır. Çünkü insan olmadan hiçbir şey olunamaz. Çünkü mühendislik; insan refahını, insan yaşamını geliştirmeyi temel alan bir meslek disiplinidir.
İkinci kimliğiniz, çalışma yaşamında elde edeceğiniz konuma göre değişen sınıfsal kimliğiniz olacaktır. Kiminiz emekçi bir mühendis olup ücretli çalışacaksınız, kiminiz kendi bürolarını kurup kendi işini yapacak, kiminiz ise kendisine ait ya da değil, şirketlerde yönetsel sorumluluk üstlenerek, meslektaşlarınızın işvereni olacaksınız. Gelecekte taşıyacağınız bu farklı konumlar sizin sorunlara yönelik görüş ve tavırlarınızı da farklılaştıracaktır. Bu sistemin kaçınılması çok zor bir kuralıdır. Ancak,bu farklılaşma hiçbir zaman topluma ve insanlığa sırtınızı dönmenize neden olmamalıdır. Her durumda ve her koşulda insandan yana olmayı becerebilmelisiniz.
İşte üniversite ve üniversiteli olgusunu eşsiz kılan da budur. Ancak; üniversitelerimiz, taşımaları gereken bu niteliklerden uzaklaştırılarak sıradanlaştırılmaktadır. Onların bu hale getirilmesi, yani bağımsız bilimsel araştırmalardan uzaklaştırılmaları, çıkar çevrelerinin ve geri siyasetin alanları haline getirilmeleri, bilimsel olmayan, toplumsal olmayan öğrenim içerikleri, anti-demokratik yapıları, soran-sorgulayan,"aydın" kimliğine sahip öğrenci yerine itaat eden, kolaycı, hazırcı,bireyci öğrenci yetiştirmeleri rastlantı değildir.
Sevgili meslektaşlarım, biliyoruz ki bu durum sadece üniversitelerde yaşanan bir sorun değildir. Yaşamın her alanında vardırve açık bir mücadelenin göstergeleri ya da sonuçlarıdır.
Bu mücadele, tüm toplumun ürettiklerinin paylaşımı mücadelesinin bir parçasıdır. Çünkü cehalet, bu paylaşımdaki adaletsizliği gizleyen en önemli araçtır. Bugün gerek ülkemizde gerek dünyada,toplumsal olarak üretilen devasa değerlere el koyan azınlık bir insan grubu vardır. Bu grup zenginliğini, çoğunluğun yoksunluğu pahasına sağlamaktadır. İşte bu durum, yaşamın her alanında sırtımızı dönemeyeceğimiz, dönmememiz gereken bir mücadeleye zemin olmaktadır.
Bu nedenlerle üniversiteler olması gereken kimliğinden uzaklaştırılarak içleri boşaltılmakta, böylece "eğitimli cahil" bireyler yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu mücadele bugün sizler nezdinde üniversitelerde yaşanan, yaşanması gereken mücadeledir. Bu mücadele bugün üniversitelerimizde "parasız-bilimsel-demokratik eğitim" mücadelesidir.Bu mücadele bugün demokratik üniversiteler yaratma mücadelesidir.
Sizlere 1970‘lerin Türkiye‘sinden bir üniversite manzarası aktarmak istiyorum. "O dönemler talebe birlikleri çok güçlü ve saygın idi. Üniversitede öğrencilere hizmet veren bütün işletmeler ve birimler talebe birliği yönetiminde idi. 2500 kişiye yemek veren aş ocağı, satın alma birimi, yemek pişirme, yemek servisi TB tarafından yapılıyordu. Meyve ve sebzelerimiz kendi araçlarımızla halden satın alınıyordu. Kızılay‘ın desteği ile yemekler ucuza veriliyordu. Üniversitenin bütün binalarında kantinler vardı. Üniversitede hocaların anlattığı derslerin notları çoğaltılıp (teksir ile) öğrencilere dağıtılıyordu. Öğrencilerin en büyük sorunlarından biri olan staj yerlerini Birlik hakkaniyetle dağıtıyordu. Birliğe güven o kadar fazla idi ki öğrenci kimliklerini Birlik kendi mührüyle dağıtıyordu. Bu yalnız İTÜTB‘ye verilmiş bir ayrıcalıktı. Her öğretim yılının ilk günü yapılan açılış törenlerinde Rektörden önce Birlik Başkanı konuşuyordu."
Bugün ise üniversitelerde "kimlik kartı ile kredi kartının bir arada"verilmesi normal bir şeymiş gibi değerlendirilmekte, tepki gösterenlere yargı tehdidi savurulmaktadır.
Sevgili Meslektaşlarım,
Bir çoğunuz, yakın zamanda üniversitelerden mezun olacak ve çalışma yaşamına gireceksiniz. Mevcut koşullar ve mevcut sorunlar içerisinde birer yurttaş ve meslektaş olarak var olacaksınız. Kiminiz için bu yeni yaşam, şu an yaşadığınız zorluklardan çok daha ağır olabilecektir.Yaşayacağınız bu yeni dönemde, yukarıda bahsettiğim mücadeleyi görmezden gelerek yaşanamayacağını bilmelisiniz. Bu; bin yıldır devam eden iyi ile kötü,doğru ile yanlış, haklı ile haksız, sömürenle sömürülen, ezenle ezilen arasındaki mücadelede, üniversite döneminde edinmeniz gereken gerçek üniversiteli kimliğiyle davranarak toplumun aydınları, yol göstericileri, liderleri olmak zorundasınız.
Bütün bu duygu ve düşüncelerle yürüdüğünüz yolda,yürüdüğümüz yolda hepimize kolaylıklar diliyorum.
1. Öğrenci Üye Kurultayımızda söyleyip, bugünkü Kurultayımızda devam ettirdiğimiz gibi bizler "Aydınlık bir gelecek için, karanlığı kazıyoruz".
YAŞASIN TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜ.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELEMİZ.