4. Maden Makinaları Sempozyumu Sona Erdi.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından 23-24 Mayıs 2013 tarihlerinde İzmir`de düzenlenen 4.Maden Makinaları Sempozyumu sona erdi.
6 oturum halinde düzenlenen ve 1. oturuma trafik kazasında kaybettiğimiz İzmir Şube Yazmanı M. Sezai TİMUR‘un adının verildiği sempozyuma 200 delege katılmış ve 36 bildiri sunulmuştur.
Sempozyum ile eş zamanlı olarak düzenlenen, sektördeki teknolojik gelişmelerin sergilendiği ve 57‘si yabancı toplam 207 firmanın yer aldığı "Minex 2013 Madencilik Fuarı" da sempozyum süresince ziyaret edilmiştir.
Oda Başkanımız Mehmet TORUN‘un Sempozyum Açılış Konuşması
Konuşmama başlarken çok yakın zamanda elim bir trafik kazası sonucu çok genç yaşta aramızdan ayrılan Odamızın devrimci, demokrat yurtsever yöneticisi, yol arkadaşımız Mehmet Sezai Timur‘u saygıyla anıyorum. Işıklar içinde yatsın. Onu unutmayacağız.
Yine Hatay - Reyhanlı‘da patlama sonucu yaşamını yitiren vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bölgemizde yaşanan savaşın bir an önce sonlandırılması ve barışın hakim kılınması için yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmesini talep ediyoruz.
Değerli Konuklar,
Ekonomi; sosyal üretimde insanların kendi aralarında kurdukları ilişkilerin, yani sosyal üretim ilişkilerinin gelişme yasalarını ortaya koyar. Kalkınma, günümüzde çağdaşlaşma ve modernleşme kavramları ile eşanlamlı kullanılmaktadır. Egemen görüş, günümüzde sanayileşmeyi teknolojik gelişme temelinde tanımlamakta, teknolojinin gelişmesinin ve ilerlemenin bir göstergesi olarak kullanmaktadır. Azgelişmiş ülkelerin mevcut son teknolojileri kullanarak ve ancak gelişmiş/sanayileşmiş toplumların geçtiği düz bir evrim çizgisini izleyerek sanayileşeceği, azgelişmişlikten kurtulmanın tek yolunun gelişmişlerin izlediği sanayileşme politikalarını uygulamak olduğu söylenmektedir. Böyle bir sanayileşme modelini; sorgulanamaz, değiştirilemez ve müdahale edilemez birşey olarak görmek, ortaya çıkan politik, ekonomik, ekolojik her türlü olumsuz sonucu kaçınılmaz ve katlanılması gereken iktisadi ve teknik zorunluluk olarak görmek doğru değildir. Yaşanabilir bir dünya, bugün ve gelecek için tüm insanlığın ortak hedefi olmalıdır.
Küreselleşmenin özellikle ulusal sanayiler üzerinde önemli olumsuz etkileri ve yıkıcı sonuçlara yol açan tahribatları bulunmaktadır. Sanayide küçük ve orta boy işletmeler giderek tekelleşen büyük firmaların ve yabancı çok uluslu şirketlerin boyunduruğu altına girmektedir. Bu işletmeler fason üretimle dünya pazarlarına düşük kâr marjıyla çalışarak imalat yapmaktadır. Bazıları ise ulusal pazarda dahi başarıya ulaşmak şansına sahip olamamaktadır. Küresel rekabet, konvansiyonel üretimde küçük sanayi için yok olma rekabetine dönüşmüştür.
Bu etkiler altında bulunan makina imalat sanayimiz kararlı bir gelişme çizgisi gösterememiştir. Sanayi politikalarının olmaması, ekonomik krizler, tutarsız ihracat politikaları, yatırım malları ithalatında korumacılık faktörüne öncelik verilmemesi ve yatırımlarda sektöre öncelik tanınmaması bunun başlıca nedenleridir. Özellikle 1998‘lerden sonra işçi başına katma değer, ücret başına katma değer düşmüş, istihdam kapasitesi azalmış, teknoloji düzeyinde önemli bir değişim olmamıştır. Ölçek sorunu hala büyük önem taşımaktadır. Özgün ürün yaratabilmek ise sektörün hedeflerinin başında yer almaktadır. Makina imalat sanayi, sanayi sektörleri içinde yatırım malı üreten temel sektördür. Makina ekipman ve yedek parçalarının imal edildiği, "mühendislik sanayileri" denilen alt sektörlerin tamamını kapsar. Bu sektörün diğerlerinden farkı, her aşamada projelendirme, mühendislik ve AR-GE tasarımlarını öngörmesi ve gerçekleştirmesidir.
Ülkemizin kaynakları, küresel güçlerin baskısından bağımsız bir şekilde değerlendirildiğinde, önemli bir potansiyele sahiptir. Bilimi ve teknolojiyi esas alan, AR-GE ve yenilenmeye ağırlık veren, dış girdilere bağımlı olmayan, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören sanayileşme politikaları uygulandığında durum ülkemiz lehine değişecektir. Böylece sanayi yatırımlarında daha rasyonel seçimler yapılabilecek, ülkenin doğal kaynakları daha iyi değerlendirilebilecek, emek ve kaynak yoğun üretimden ileri/yüksek teknoloji yoğunluğu olan bir üretim ve sanayi yapısına ulaşılabilecektir. Bu bağlamda ulusal bilim ve teknoloji politikaları oluşturulmalı, madencilik sektörü bu politikalar içerisinde yerini almalıdır.
Ülkemizde madencilik sektörünün genelinde özellikle de yeraltı madenciliğinde teknoloji kullanımı istenilen düzeye ulaşamamıştır. Madencilik potansiyeli ve ekonomik göstergeleri bizden çok daha geride olan ülkeler bile gerek yeraltı gerekse yerüstünde kullandıkları makinaların büyük bölümünü kendileri üretirken, ülkemizde bu alanlarda kullanılan makinaların büyük çoğunluğunun hala ithal ediliyor olması düşündürücüdür. Bu amaçlar doğrultusunda üretim yapacak yerli üreticiler teşvik edilmelidir.
Değerli Konuklar,
Odamızca dördüncüsü düzenlenen Sempozyumun mevcut sorunların çözümüne ve sektörümüze katkı koyacağına inanıyoruz. Bu düşüncelerle sempozyumu destekleyen kamu ve özel tüm madencilik kuruluşlarımıza, bildiri sunarak katkı koyanlara, bizzat katılarak bizleri onurlandıranlara, ayrıca madencilik fuarına katılan firmalarımıza, bu sempozyumun ve fuarın gerçekleşmesi için emeği geçenlere teşekkür ederim.
Mehmet TORUN