4. MADEN MAKİNALARI SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ
TMMOB Maden Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından düzenlenen 4. Maden Makinaları Sempozyumu, 23-24 Mayıs 2013 tarihlerinde İzmir‘de gerçekleştirilmiştir.
Sempozyumda; ülkemizde çeşitli sektörlerde kullanılmakta olan maden makinalarının kullanıcıya tanıtılması, verimliliklerinin ve ekonomiye katkılarının araştırılması, bu alandaki teknik ve bilimsel gelişmelerin ilgili çevrelere aktarılması, araştırmacı, işletmeci, imalatçı, firma temsilcisi ve yöneticilerin aynı platformda buluşturularak etkin bir iletişimin sağlanması amaçlanmıştır. 200 delegenin katıldığı sempozyumda toplam 36 adet bildiri sunulmuştur.
Sempozyum paralelinde, İZFAŞ ve Odamız tarafından düzenlenen "Minex 2013 Madencilik Fuarı", 23-25 Mayıs 2013 tarihleri arasında İzmir-Fuar alanında gerçekleştirilmiştir. Fuara, 57‘si yabancı toplam 207 firma katılmış ve 7.000 metrekare kapalı alanda ürünlerini sergilemişlerdir.
İki gün süren sempozyum kapsamında dile getirilen görüş ve öneriler aşağıda özetlenmiştir:
Ekonomi; sosyal üretimde insanların kendi aralarında kurdukları ilişkilerin, yani sosyal üretim ilişkilerinin gelişme yasalarını ortaya koyar. Kalkınma, günümüzde çağdaşlaşma ve modernleşme kavramları ile eşanlamlı kullanılmaktadır. Egemen görüş günümüzde sanayileşmeyi; teknolojik gelişme temelinde tanımlamakta, teknolojinin gelişmesinin ve ilerlemenin bir göstergesi olarak kullanmaktadır. Azgelişmiş ülkelerin mevcut son teknolojileri kullanarak ve ancak gelişmiş/sanayileşmiş toplumların geçtiği düz bir evrim çizgisini izleyerek sanayileşeceği, azgelişmişlikten kurtulmanın tek yolunun gelişmişlerin izlediği sanayileşme politikalarını uygulamak olduğu söylenmektedir. Böyle bir sanayileşme modelini; sorgulanamaz, değiştirilemez ve müdahale edilemez bir şey olarak görmek, ortaya çıkan politik, ekonomik, ekolojik her türlü olumsuz sonucu kaçınılmaz ve katlanılması gereken iktisadi ve teknik zorunluluk olarak görmek doğru değildir. Yaşanabilir bir dünya, bugün ve gelecek için tüm insanlığın ortak hedefi olmalıdır.
Küreselleşmenin özellikle ulusal sanayiler üzerinde önemli olumsuz etkileri ve yıkıcı sonuçlara yol açan tahribatları bulunmaktadır. Sanayide küçük ve orta boy işletmeler giderek tekelleşen büyük firmaların ve yabancı çok uluslu şirketlerin boyunduruğu altına girmektedir. Bu işletmeler fason üretimle dünya pazarlarına düşük kâr marjıyla çalışarak imalat yapmaktadır. Bazıları ise ulusal pazarda dahi başarıya ulaşmak şansına sahip olamamaktadır. Küresel rekabet, konvansiyonel üretimde küçük sanayi için yok olma rekabetine dönüşmüştür.
Bu etkiler altında bulunan makina imalat sanayimiz kararlı bir gelişme çizgisi gösterememiştir. Sanayi politikamızın olmaması, ekonomik krizler, tutarsız ihracat politikaları, yatırım malları ithalatında korumacılık faktörüne öncelik verilmemesi ve yatırımlarda yerli sektöre öncelik tanınmaması bunun başlıca nedenleridir. Özellikle 2000‘lerden sonra işçi başına katma değer düşmüş, istihdam kapasitesi azalmış, teknoloji düzeyinde önemli bir değişim olmamıştır. Ölçek sorunu hala büyük önem taşımaktadır. Makina imalat sanayi, sanayi sektörleri içinde yatırım malı üreten temel sektördür. Makina ekipman ve yedek parçalarının imal edildiği, "mühendislik sanayileri" denilen alt sektörlerin tamamını kapsar. Bu sektörün diğerlerinden farkı, her aşamada projelendirme, mühendislik ve AR-GE tasarımlarını öngörmesi ve gerçekleştirmesidir.
Ülkemizin kaynakları, küresel güçlerin baskısından bağımsız bir şekilde değerlendirildiğinde, önemli bir potansiyele sahiptir. Bilimi ve teknolojiyi esas alan, AR-GE ve yenilenmeye ağırlık veren, dış girdilere bağımlı olmayan, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören sanayileşme politikaları uygulandığında durum ülkemiz lehine değişecektir. Böylece sanayi yatırımlarında daha rasyonel seçimler yapılabilecek, ülkenin doğal kaynakları daha iyi değerlendirilebilecek, emek ve kaynak yoğun üretimden ileri/yüksek teknoloji yoğunluğu olan bir üretim ve sanayi yapısına ulaşılabilecektir. Bu bağlamda ulusal bilim ve teknoloji politikaları oluşturulmalı, madencilik sektörü bu politikalar içerisinde yerini almalıdır.
Ülkemizde madencilik sektörünün genelinde özellikle de yeraltı madenciliğinde teknoloji kullanımı istenilen düzeye ulaşamamıştır. Madencilik potansiyeli ve ekonomik göstergeleri bizden çok daha geride olan ülkeler bile gerek yeraltı gerekse yerüstünde kullandıkları makinaların büyük bölümünü kendileri üretirken, ülkemizde bu alanlarda kullanılan makinaların büyük çoğunluğunun hala ithal ediliyor olması düşündürücüdür. Bu amaçlar doğrultusunda üretim yapacak yerli üreticiler teşvik edilmelidir.
Her sektörde olduğu gibi maden makinaları sektöründe de işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik gerekli tedbirler yeterince alınmadığı için her gün iş kazası ve meslek hastalıklarıyla karşılaşmaktadır. Gelişen teknolojiye bağlı olarak gerekli tedbirler alınmalıdır. Kullanılan araç, gereç ve yöntemlerdeki iyileştirmeler, güvenlik sistemlerinin otomasyon kontrollü olması ve sinyalizasyon sisteminin yaygınlaşmasıyla kaza riski ve iş kazaları azalacaktır.
Maden makinaları üretimi teşvik edilerek dışa bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır. Sektörde yeni teknolojilerin kullanımı ve teknik eleman istihdamının artırılması verimliliği artıracaktır. Sektörde AR-GE çalışmalarına ayrılan kaynak artırılarak çalışmalara hız verilmeli, Oda-Üniversite-Sanayi işbirliği güçlendirilmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
29 Mayıs 2013, İzmir