TMMOB Maden Mühendisleri Odası

45. DÖNEM II. TEMSİLCİLER TOPLANTISI DÜZENLENDİ

45. DÖNEM II. TEMSİLCİLER TOPLANTISI DÜZENLENDİ

TMMOB Maden Mühendisleri Odası 45. Dönem II. Temsilciler Toplantısı 3-5 Mart 2017 tarihleri arasında Antalya` da düzenlendi. Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel` in açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, Çalışma Programımızın sunulması ve 2016 Yılı Çalışma Raporunun değerlendirilmesi ile devam etti. Şube ve Temsilcilik yöneticilerimizin katılımı ile Temsilciler Yönetmeliğimiz görüşülmesi karşılıklı bir eğitim çalışmasına dönüştürüldü. Toplantının son oturumunda; Oda Etkinliklerinin Düzenlenmesi Konusunda Bilgilendirmenin ardından Dilek ve Önerilerle toplantımız sonlandırılmıştır.

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel‘ in 45. Dönem II. Temsilciler Toplantısının açılışında yaptığı konuşma;

Saygıdeğer Şube Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerim,

Odamız kurullarının saygıdeğer üyeleri,

Değerli Bölge, İl-İlçe ve İşyeri Temsilcilerim,

Sevgili Öğrenciler,

Hepinizi TMMOB Maden Mühendisleri Odası 45. Dönem Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası 2.Temsilciler Toplantısı`na ve  5. Öğrenci Kurultayına  hoş geldiniz sefalar getirdiniz.

Sevgili Dostlar;

Hepinizin de bildiği üzere 44. Dönemde henüz çok yeni bir yönetim iken Soma ve Ermenek faciaları ile başlayan ölümler Diyarbakır, Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamlarıyla devam etmiştir.

Siyasi iktidarın "stratejik derinlik" politikası iflas etmiş ve İŞİD terörü ülkemizi mesken tutmuştur. Siyasi iktidarın 7 Haziran seçimlerini kaybetmesi üzerine başlayan terörize ortam ülkeyi yaşanmaz hale getirmiş ve ölümler, katliamalar, çatışmalar ülkemizi Ortadoğu kaosuna sokmuştur.

Saygıdeğer Temsilciler,

Sevgili Öğrenciler,

Odamız 45. Dönemine gelindiğinde ise sorunlar iyice artmış Soma ve Ermenek`in yerini Şirvan Faciası alırken patlamalar Diyarbakır, Adana, Gaziantep, Bursa, İstanbul, Ankara ve Kayseri`de devam etmiş, yaşanan katliamlarda yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 2016 yılı ülkemizde sadece bombaların patladığı, katliamların yaşandığı bir ülke olmakla kalmamış 19 Aralık`ta Rusya Büyükelçisinin öldürülmesiyle siyasi suikastların da yaşandığı bir ülke olmuştur.

Katliamlarda yitirdiğimiz tüm vatandaşlarımız için ülkemize, halkımıza ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz ve bu katliamlara neden olanları ve terörü bir kez daha sizlerin huzurunda kınıyoruz.

Sevgili Yol Arkadaşlarım,

Değerli Dostlar,

15 Temmuz kanlı darbe girişiminin bastırılmasının ardından ülkemiz bu kez de bir "sivil darbe döneminin" içerisine sokuldu. TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak 15 Temmuz`un hemen akabinde yaptığımız basın açıklamasıyla "Darbeye de Diktaya da Hayır" diyerek yaşadığımız bugünleri görmüş ve halkımızı uyarmıştık.

15 Temmuz`un akabinde ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan KHK`lar ile iktidarın suçlarına ortak olmayı reddeden akademisyenler, mühendis, mimar ve şehir plancıları, memurlar, tüm kamu çalışanları işlerinden, aşlarından edildi. 150 binin üzerinde kamu görevlisi işten çıkarıldı ya da açığa alındı.

OHAL KHK`ları ile aralarında çok iyi tanıdığımız, yol arkadaşlığı yaptığımız, odamızın kurullarında ve temsilciliklerinde görev almış, yaşamları boyunca özgür, demokratik, laik bir ülke için kararlı bir duruş sergilemiş; iş ve emek mücadelesini sendikal faaliyetler üzerinden yürütmüş; terörün her türlüsünü lanetlemiş; cemaat - tarikat yapılanmaları içinde olmak bir yana, bu yapılanmaların devlet içinde örgütlenmelerine şiddetle karşı çıkmış meslektaşlarımız da kamuda ki görevlerinden ihraç edilmişlerdir.

Yaşanan ihraçlar nedeniyle, okullarda, üniversitelerde ders verecek öğretmen ve öğretim görevlisi; bakanlıklarda çalışma yürütecek mühendis, belediyelerde hizmet üretecek memur kalmadı. 15 Temmuz, siyasi iktidar tarafından fırsata çevrilerek meclis devre dışı bırakılmış ve KHK`lar ile pek çok yasada kalıcı değişiklikler yapılmıştır.

OHAL` in ilanıyla 2016 yılı sonuna kadar 178 medya kuruluşu ve 1425 dernek kapatıldı. Çok sayıda gazeteci ya gözaltına alındı ya da tutuklandı.

Sürekli olarak milli iradeden bahseden siyasi iktidar, sırf kendinden olmadıkları için, sırf kendine muhalefet ettikleri için halkın oylarıyla seçilmiş olan milletvekillerini, belediye başkanlarını görevden almıştır.

Saygıdeğer Yol arkadaşlarım,

Sevgili Öğrenciler;

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, insan haklarına saygılıdır ve insan haklarının ayaklar altına alınmasına karşıdır.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, evrensel hukuka ve değerlerine inanır ve insanların temel hukuk normlarına aykırı olarak işten atılmasına karşıdır.

Bilinmelidir ki, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, insanca bir yaşam, onurlu bir gelecek için hukuk dışı uygulamaların karşısında olmaya devam edecektir.

Bilinmelidir ki, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, bilimden, emekten ve halktan yana olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

Bilinmelidir ki, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, demokrasiden, özgürlükten, laiklikten ve eşitlikten yana olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

Bilinmelidir ki TMMOB Maden Mühendisleri Odası savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunmuştur ve savunmaya da devam edecektir.

Saygıdeğer Temsilciler;

Sevgili Öğrenciler;

Siyasi iktidar, OHAL` i fırsat bilerek tüm iktidar dönemi boyunca çıkaramadığı ülke, doğa ve emek düşmanı akıl almaz yasaları peş peşe çıkarmaya devam etmektedir.

OHAL koşullarının sunduğu olağandışı yetkilerden yararlanan siyasal iktidar, 5 Şubat 2017 tarihinde yayınladığı bir KHK ile TÜRKSAT, PTT, TELEKOM, BOTAŞ, TPAO, ETİ Maden, ÇAYKUR, Borsa İstanbul, THY, Ziraat Bankası ve Halk Bankası gibi ülkemizin 11 büyük kamu kurum ve kuruluşunun hisseleri ile birçok ildeki devlet arazilerini Türkiye Varlık Fonu`na aktardı.

Bu KHK ile neredeyse tüm ülke servetimiz, Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan itibaren halkımızın emekleriyle kurulan aydınlanmacı kurumlarının varlıkları, kültür varlıkları, kıyılar, ormanlar, meralar, emekçilerin işsizlik ve kıdem tazminatları için biriken fonlar bir Anonim Şirkete devredilerek uluslararası sermayeye önce ipotek edilecek sonra peşkeş çekilecektir.

KHK ile Varlık Fonu`na devredilen ETİ Maden İşletmeleriyle 2840 sayılı yasa ile devlet eliyle Bor Madenlerimiz önce özelleştirilecek sonra da peşkeş çekilecektir.

Odamız Bor` ların özelleştirilmesine karşı geçmişte vermiş olduğu mücadeleyi vermeye devam edecektir.

Odamız, Anayasa`ya, kamu yararına ve sosyal hukuk devletine aykırı olan ve bu ilkeleri tasfiye eden KHK`lara karşı mücadele edecektir.

Sevgili Katılımcılar;

İktidarın baskıcı uygulamalarından söz ederken örgütümüze yönelik saldırıları da unutmamamız gerekir. İktidarın gözden düşürerek, etkisiz hale getirmek için çabaladığı, fiili ve hukuki müdahalelerde bulunduğu kurumlardan biri de TMMOB ve bağlı Odalarıdır.

Siyasi iktidar 2010 yılından itibaren TMMOB`yi özel olarak gündemine almış ve 12 Eylül sonrası yine bir KHK ile TMMOB Yasası`na eklenen ancak 35 yıl boyunca hiçbir iktidar tarafından uygulanmayan Odalar üzerinde bakanlıkların idari ve mali denetim maddesini gündeme getirmiştir.

Ne odamızın, ne birliğimizin ne de birliğe bağlı diğer odalarımızın idari ve mali yönden bir denetim kaygısı bulunmamaktadır. Odamız siyasi iktidarın aklının alamayacağı kadar temiz, şeffaf ve hukuka uygundur. Bu nedenledir ki itirazımız denetime değil, siyasi iktidarın üzerimizde kurmak istediği vesayetedir.

Mevzuatımız gereği TMMOB ve odalarının mali denetimi, Genel Kurullarda seçilen Denetleme Kurullarınca, İdari Denetimi ise Yönetim Kurulu ve Genel Kurullarca yapılmaktadır. TMMOB ve Odalarının her türlü karar ve uygulaması için her zaman hukuki yollar da açıktır ve yargı denetimi vardır. Şunu herkes bilsin ki, TMMOB ve bağlı Odalarının bütün karar ve tasarrufları Bakanlığın değil başta üyelerimiz olmak üzere tüm halkımızın bilgi ve denetimine açıktır.

Bakanlığın bu girişimiyle amaçlanan açıktır. TMMOB ve Odalar üzerinde Anayasanın ilgili hükümlerine rağmen hiyerarşik bir ilişki tesis edilmek, yönetimler korkuyla sindirilmek istenmektedir. TMMOB ve bağlı meslek odaları "kanunsuz" bir şekilde yapılmak istenen idari ve mali denetimi kabul etmeyecektir. Mesleğimize ve meslek örgütlerimizle ilgili yapılan her türlü yetkisizleştirmeye, etkisizleştirmeye ve tasfiye etme istemine karşı sessiz kalmayacağız, mesleğimize, odalarımıza ve TMMOB` ne sahip çıkacağız.

Sevgili Dostlar;

OHAL Yasaları ve KHK`lar ile temel hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, yazılı ve görsel medyanın hükümet propagandası dışında aykırı seslere kapatıldığı, yaşanan katliamlarla ülke tarihimizin en kanlı, en karanlık ve en belirsiz günlerinden geçiyoruz.

Ülkemiz terör örgütlerinin merkezi haline gelmiş durumdadır. Her geçen güne yeni bir katliamla uyanıyoruz. Sınır ötesi kara operasyonu ile içerde ve dışarıda savaş hali ülkemizi geri dönüşü mümkün görünmeyen büyük bir yıkıma doğru sürükleniyoruz.

Adeta bir Ortadoğu ülkesi gibi her yeni güne yeni bir acıyla uyanır olduk. Can güvenliği endişesi ekonomik istikrarsızlığın, yoksulluğun işsizliğin önüne geçti. Sokaklarımız boşaldı. Gelecek güzel günlere olan inancımız kalmadı.

Böylesine karanlık bir ortamda Anayasa değişikliğine gidiyoruz. Bilindiği üzere, Anayasa, sadece devletin örgütlenme biçimini değil aynı zamanda bütün yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan temel belgedir. Bu nedenle,  anayasa "toplumsal uzlaşma belgesi" olarak tanımlanmaktadır.

Uzlaşma metninin hazırlanışı ve değiştirilmesinde izlenen yöntem demokrasinin evrensel ilkelerine göre açık, şeffaf olmayı, toplumun tüm katmanlarında sağlıklı bir şekilde tartışılmasının sağlanmasını ve nihayetinde toplumsal mutabakatı gerektirir. Gerçek demokrasilerde anayasa değişikliği çoğunluk iradesine indirgenmez, esas olan çoğulcu biçimde sürece katılıp, tartışıp, uzlaşmadır. Ülkemizde ise siyasi iktidar sayısal çoğunluk bende mantığıyla kendi hazırladığı anayasa değişikliği paketini TBMM`ne getirmiş ve aynı hızla da meclisten geçirmiştir.

Yol ve yöntemin sorunlu olması yanında, paketin kendisi halkın güncel taleplerini içermemenin ötesinde bir rejim değişikliğini hedeflemektedir. Bu anayasa değişikliği ile birlikte ülkemizde 12 Eylül Anayasası tarafından dahi korunan, parlamenter sistemin olmazsa olmazı olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin yerle bir edileceği,  yasama, yürütme ve yargı mekanizmalarının tek kişide toplandığı otoriter-totaliter bir rejime geçiş söz konusudur.

Saygıdeğer Temsilciler;

Sevgili Öğrenciler;

Şu çok iyi bilinmelidir ki; Siyasal Partiler ve Seçim Yasası`na dokunmadan yani siyasal partileri demokratikleştirmeden, yapılacak Anayasa değişikliği ve atılacak her adım, iktidarın kalıcı kılınmasına hizmet edecektir.

Halkın taleplerini karşılamayan, toplumsal, politik örgütlenmelerin aktif bir rol üstlenmediği hiçbir anayasa girişimi Türkiye`de "demokrasinin" de "istikrarın" da önünü açamaz. Anayasa değişikliği, nice çatışmalar yaşamış, darbeler geçirmiş, demokrasisi zaman zaman büyük yaralar almış bu ülkenin bugüne kadar gördüğü en ağır tehdittir.

TMMOB Yönetim Kurulu, Anayasa Değişiklik Teklifinin TBMM`de kabul edildiği gün "Anayasa Değişikliğine HAYIR" kararı almış ve bu kararını kamuoyu ile paylaşmıştır. Odamız da bu kararı desteklemektedir.

TMMOB ve Maden Mühendisleri Odası;

•60`lı yıllardan beri adım adım kurgulanan piyasacı, emek ve doğa düşmanı, laiklik karşıtı düzeni kalıcılaştırılacağı için,

•Fiili olarak uygulanan dinci-mezhepçi dikta rejimine yasal statü kazandırılacağı için.

•Bağımsızlık, Cumhuriyet, demokrasi, laiklik bütünlüğüne darbe vuracağı için,

•Çoğulcu ve katılımcı bir anlayışla hazırlanmayarak toplumsal çatışmayı sürekli kıldığı için,

•OHAL koşullarında hazırlanarak, OHAL koşullarında halkoyuna sunulacağı için,

Bu Anayasa Değişikliği teklifine HAYIR demektedir HAYIR diyecektir.

TMMOB ve Maden Mühendisleri Odası;

•Partili Cumhurbaşkanı`nın yasama, yürütme, yargı; devlet, siyaset, toplum ve iktisadi yaşamın bütünü üzerinde otokratik bir hâkimiyet kurmasına hizmet eden;

•Parlamenter demokrasiyi, yasama, yargı, yürütme kuvvetleri arasındaki denge, fren ve denetleme mekanizmalarını yok eden;

•Meclisin yasamaya dair tek ve en üst yetkili organ olma özelliğini; bağımsız yargının varlık koşullarını ortadan kaldırmaya çalışan;

Bu Anayasa değişikliği teklifine HAYIR demektedir. HAYIR DİYECEKTİR.

Saygıdeğer Meslektaşlarım;

Sevgili Öğrenciler;

Referanduma kısa bir süre kalmış ve kampanyalar başlamış durumdadır. Mesleğin ve meslektaşın sorunlarını ülke sorunlarından ayırmayan Odamız, ülkemizde yaşanan her sorunu üyesinin sorunu olarak gördüğünden dolayı kalan sürede siz temsilcilerimiz aracılığı ile tüm üyelerimizle birebir ilişkiye geçerek meslektaşlarımızın HAYIR oyu vermesini sağlamayı görev olarak kabul etmiştir.

Yapılan son kamuoyu yoklamaları referandumun olası sonuçlarına dair eğilimleri HAYIR` dan yana olarak göstermektedir. Kendi içlerinde uzlaşmaz çelişkiler bulunan bir çok farklı kesim farklı saiklerle de olsa HAYIR oyu vereceklerini birbiri ardına açıklıyor. Çok geniş kesimlere yayılan "Hayır" kampanyalarının aynı yöne akması için çaba gösterilmesi gerekiyor.

Saygıdeğer Meslektaşlarım;

Sevgili Öğrenciler;

Ülkemiz bu halde iken, sorunlarımız bu kadar çokken, yanlış politikalar ve uygulamalar almış başını giderken madencilik sektörü, maden mühendisleri ve öğrenciler nasıl olabilirler ki?

Ülkemizde yaşamdan ve emekten yana istihdam ve iş güvenliği politikalarının olmaması nedeniyle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası‘nın 2012 yılının ortasında yürürlüğe girmesinden sonra da facialar yaşanmaya devam etmektedir. "Mükemmel" bir yasa çıkardığını söyleyenler 2012-2014 yılları arasında ki 2 yıllık süre içerisinde yasayı 2 kez değiştirmek zorunda kalmışlardır. Son değişiklik ise 2016 yılı aralık içerisinde yapılmıştır. Mükemmel yasaya göre çıkarılmış olan yönetmeliklerin kaç kez değiştirildiğini ise düzenlemeyi yapanlar dahi bilmemektedir.

Madencilik alanında Soma`dan ve Ermenek`ten sonra yapılan mevzuat değişiklikleri de İSG alanında yapılanlardan farklı değildir. "Ben yaptım oldu" anlayışı ile yayınlanan "Başbakanlık Genelgesinde" olduğu gibi bir gün mecliste ilgili komisyonda maden kanunu taslağını gördük. Taslak 4 günlük mesainin sonunda, sektörün ihtiyaçlarına çözüm üretmeyen, madenciliği mühendislik bilim ve tekniğinden uzaklaştıran, devletin denetim sorumluluğundan kaçınarak yapılan yasa nedeniyle tüm sorumluluğu YTK` lar aracılığı ile mesleki güvenceleri yok edilen maden mühendislerine bırakan, teknik hatalarla dolu bir kanun çıkarılmıştır. Bu nedenledir ki 6 ayda çıkarılacağı söylenen uygulama yönetmeliği hala çıkarılamamıştır. Sektör ve çalışanlar ne yapacağını bilemez haldedir. Sektör her geçen gün küçülmekte, işsizlik, geleceksizlik ve güvencesizlik artmaktadır.

Ülke içerisinde sektörün ve üyelerimizin sorununu çözmek bir yana daha da artıranlar uluslararası arenaya çıkarak YTK` lar aracılığı ile mesleğimize vurmuş oldukları darbeye bir darbe daha ekleyerek Türk usulü CRISCO yapılanmasına giderek UMREK` i kurmaya çalışmaktadırlar.

Sektörümüzün ve mesleğimizin önündeki her türlü engele karşı mücadele ettik ve etmeye de devam edeceğiz. YTK` yı da UMREK` i de Anayasa Mahkemesine götürdük. YTK yönetmeliğini Danıştay`a taşıdık. Yargı kararlarını bekliyoruz.

ATEX` e ilişkin Bakanlar Kurulu Kararını ve İSG Yönetmeliğini yargıya götürdük ve her ikisinde de yürütmeyi durdurma kararı aldık.

Sevgili Dostlar;

Soma Faciasından sonra yaşanan ölümler son bulsun, Soma milat olsun dedik. Ama ne Soma`dan ne de Ermenek`ten önce olduğu gibi ne sesimizi duyan oldu ne de dinleyen. Yaşanan facialardan ve ölümlerden sonra yapılan düzenlemeler devletin bu konudaki itirafı niteliğindedir. Bu nedenledir ki Soma`da ve Ermenek`te olası kasttan ve bilinçli taksirden yargılanması gerekenler yetkisi ve mesleki güvencesi olmayan mühendisler değil, defalarca uyarmamıza rağmen gereğini yapmayan, bilimi ve tekniği maden ocaklarına sokmayan ve ülkemizde Santa Barbara döneminin madenciliğinin yapılmasına neden olanlardır.

Soma`dan sonra "gerekli önlemler alınmazsa faciayı bekleyen yüzlerce ocak var." dedik ve önerilerimizi sunduk ancak önerilerimiz dikkate alınmadı, feryadımıza kulak verilmedi. Bizleri dinlemeyip biz gerekeni yapacağız diyenler ne yaptı? Koskoca bir hiç.

Soma`dan sonra ne yaşandı? 28 Ekim 2014`de Ermenek faciası yaşandı.

Ermenek`ten sonra ne yaşandı? 17 Kasım 2016`da Şirvan Faciası yaşandı.

Ne yazık ki yine haklı çıktık. Neden haklı çıktık? Çünkü soruna maden mühendisliği bilim ve tekniğini esas alarak yaklaşıyoruz. Neden haklı çıktık. Çünkü bilime emekten, halktan yana bakıyoruz. Haklı çıktığımıza sevindik mi? Asla!..

Saygıdeğer Temsilciler,

Sevgili Öğrenciler;

Artık sözün bittiği yerdeyiz. Facialar yaşanmaya devam ettiği sürece, halka, doğaya ve bilime aykırı madencilik yapılmaya devam edildiği sürece bu gemide hep birlikte batacağız.

Facialardan önce de sonra da söylediğimiz gibi Soma ve benzeri faciaların milat olması için sektörümüzün gelişimi için geliştirdiğimiz önerileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

-Kamu yararını önceliğine alan ulusal madencilik politikası oluşturulmalı ve yaşama geçirilmelidir.

-Riskli ve tehlikeli bir sektör olan madencilik bilgi birikimi ve deneyim gerektirmesi nedeniyle sektörde özelleştirmelere son verilmelidir.

-Sektörde ekonomik nedenlerle yapılan taşeronluk yasaklanmalıdır.

-Maden Kanunu ve İSG mevzuatındaki değişiklik çalışmaları demokratik katılımcı bir anlayış ile üniversitelerin, sendikaların, meslek odalarının, sektörün ve bürokrasinin katılımı ile gerçekleştirilmelidir.

-Sektörün önünü tıkayan ve mahkeme kararı ile yürürlüğü durdurulan ancak uygulamasına devam edilen Başbakanlık Genelgesi derhal iptal edilmeli ve hukuki süreç yaşama geçirilmelidir.

-Madencilik Bakanlığı kurulmalı ve taşra teşkilatı oluşturulmalıdır.

- Meslek odalarının, sendikaların, üniversitelerin, sektörün ve devletin ortak olarak temsil edildiği, bilimin ve insan yaşamının olmazsa olmazı olduğu çalışmaların yapılacağı "Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu" kurulmalıdır. Bu kurum tarafından yapılacak çalışmalar her türlü siyasi baskıdan arındırılarak bilimin ve tekniğin ışığında yürütülmelidir.

Sevgili Öğrenciler;

Böyle bir ülkede vatandaş olarak yaşamak,

Böyle bir ülkede maden mühendisi olarak çalışmak,

Böyle bir ülkede üniversite öğrencisi olarak okumak ve geleceği planlamak,

Gencecik ve tertemiz yürekleriniz pırpır atarken sizlere böylesine karamsar bir tablo çizmek inanın ki beni sizlerden fazla üzmektedir. Ancak umudumu kaybetmiyorum. Çünkü sizlere inanıyoruz ve sizlere güveniyoruz.

Bizlere düşen sizlerin özerk demokratik üniversite mücadelesinde sizlere destek olmaktır ve olacağız.

Bizlere düşen sizlerin eğitim, barınma ve staj sorunlarında sizlere yardımcı olmaktır ve olacağız.

Bizlere düşen geleceğin Genç Madencilerinin yetişmesine yardımcı olmaktır ve olacağız.

Bizlere düşen güvenli gelecek, güvenceli iş taleplerinize yardımcı olmaktır ve olacağız.

Bizlere düşen geleceğin Oda kadrolarını yetişmesini sağlamaktır ve sağlayacağız.

Sevgili Öğrenciler;

Maden Mühendisleri Odası gücünü örgütlü üyesinden almaktadır.

Maden Mühendisleri Odası üyeleriyle birlikte üretmektedir. Üyeleriyle birlikte yönetmektedir.

Bu nedenledir ki bunları ancak birlikte yapabilirsek, bir arada olursak yapabiliriz ve başarabiliriz.

Odamızı, yüreğimizi ve kollarımızı açtık sizleri bekliyoruz.

Saygıdeğer Yol Arkadaşlarım, Meslektaşlarım;

Sevgili Öğrenciler;

Odamızı bugünlere taşıyan ve an itibariyle aramızda olamayan ancak yürekleri ve yüreklerinde ki sevgi ile burada olan Oda ve Şube Başkanlarımıza, Yönetim, Denetleme ve Onur Kurulu Üyelerimize, Temsilcilerimize, Delegelerimize ve tüm Üyelerimize Odamıza vermiş oldukları hizmetlerden dolayı sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyor ve hayatta olmayanları bir kez daha saygıyla anıyorum.

Önümüzde ki süreçte yine hep birlikte yapacağımız kongreleri, sempozyumları, çalıştayları, eğitimleri ve genel kurulları, yürüdüğümüz bu karanlık yolun sonunda, doğacak güneşin altında, dostların arasında, güneşin sofrasında, yeryüzünün aşkın yüzü olduğu bir ülkede kutlayacağımız güzel günlerin geleceği inancıyla hepinizi sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.

Saygılarımla;

 

Ayhan YÜKSEL

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

04 Mart 2017, Antalya

Okunma Sayısı: 631
Yayın Tarihi: 07.03.2017
Fotoğraf Galerisi