8. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi Sona Erdiı.
Odamız ve Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından Afyonkarahisar‘da düzenlenen ve 13 Aralık 2012 tarihinde başlayan MERSEM‘2012 8. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi 15 Aralık 2012 tarihinde sona ermiştir.
Yaklaşık 300 delegenin katıldığı kongrede 87 bilimsel çalışma değerlendirilmiş ayrıca "Mermer Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri" konulu bir panel düzenlenmiştir. Kongre kapsamında, teknik ve sosyal içerikli geziler yapılmıştır.
Oda Başkanımız Mehmet Torun‘un 8. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi Açılış Konuşması
Konuşmama başlamadan önce maden kazalarında yaşamını yitiren maden mühendislerini ve tüm maden emekçilerini saygıyla anıyorum. Afyonkarahisar‘da meydana gelen cephanelik patlamasında hayatını kaybeden meslektaşımız Mücahit COŞKUN‘u ve 24 askerimizi de bu vesileyle saygıyla anıyorum.
1995 yılında Odamız tarafından başlatılan Mermer Sempozyumunun bugün Uluslararası bir etkinlik haline gelmesinin mutluluğunu yaşıyoruz. Etkinliğimizin bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız.
Ülkemiz, doğal kaynaklar açısından önemli bir potansiyel taşımaktadır. Ancak ülke ekonomisinde madenciliğin önemli bir yeri olduğu söylenemez. Türkiye, üretilen madensel kaynak çeşitliliği açısından 152 ülke arasında, 29 maden türünde yapılan üretim baz alındığında 10. sırada yer almaktadır; ancak üretici ülkelerin dünya pazarı içindeki payları sıralamasında % 0.16 oranı ile 52. sıradadır. Gelişmiş ülkelerde madencilik sektörünün GSMH‘daki payı % 8‘lerde iken, ülkemizde bu oran % 1,1 ile % 1,4 arasında değişmektedir. Bu rakama imalat sanayi içinde gösterilen cam, çimento gibi mamuller eklense dahi yine de istenilen seviyelere gelinmediği açıktır. Esasen bu oran madenciliğin önemini ya da ekonomimiz içinde madenciliğin önemini ifade etmemektedir. Madenciliğin öneminin, madencilik ürünlerinin ülkemiz sanayisi için gerekliliği ve ülkemizin ekonomik bağımsızlığı açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu noktada yapılması gereken, ülkemizin gelişmesinde doğal kaynaklarımızın ekonomik katkısını verimli şekilde sağlayacak ciddi, tutarlı bir madencilik politikasının oluşturulması ve uygulanmasıdır.
Doğaltaş sektörümüz; çeşit ve rezerv zenginliği, sektör deneyimi, hammadde bolluğu, deniz ulaşımında nakliye kolaylığı, dinamik sektör yapısı, kullanılan yeni teknolojiler ve geniş renk skalası ile dünya doğaltaş piyasasında önemli bir yere sahiptir. Sektörde yaklaşık 1.500 adet doğaltaş ocağı, fabrika ölçeğinde 2.000 kadar tesis, orta ve küçük ölçekli 9.000 atölye faaliyet göstermektedir. İstihdam edilen kişi sayısı 300.000 civarındadır.
1990‘li yılların başında 40 milyon dolar civarında olan doğaltaş ihracatımız 2000 yılında 188,7 milyon dolara, 2005 yılında 805,6 milyon dolara ulaşmıştır. Mermer ihracatı her yıl bir önceki yıla göre artarak devam etmiş ve 2006 yılında 1 milyar dolar sınırını geçmiştir. 2011 yılında ise doğaltaş ihracatı bir önceki yıla göre % 6,6 artarak 1,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Bu gelişmelerle birlikte sektörün sorunları da artmıştır. Ülkemiz doğaltaş sektöründeki sorunlar; eğitim, yönetim ve organizasyon, standardizasyon, pazarlama, teknoloji geliştirme ve buna bağlı yeni ürünleri müşteriye sunma konularındaki yetersizlikler ayrıca pahalı enerji kullanımı ve karşılaşılan yoğun bürokrasiden kaynaklanmaktadır.
Rekabet gücü yüksek olan bu doğal kaynağımızdan en iyi şekilde yararlanılması için Devletin bakanlık seviyesindeki desteğine ve teşviklerine ek olarak, sektörde faaliyet gösteren kişi ve firmaların bir araya gelerek üst düzeyde örgütlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, fiyatta rekabet yerine kalitede rekabete önem verilmesi bu sektörde ülkemiz yararına olacaktır.
Sektörde yaşanan iş kazalarının önlenmesine yönelik olarak Odamızca gerçekleştirilen mesleki eğitim ve işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin sürekliliği ve yaygınlaştırılması önemlidir. Sektörde çalışanların örgütlülüğü ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi iş kazalarının azalmasında önemli bir etken olacaktır.
Diğer tüm sektörlerde olduğu gibi madencilik sektöründe de çevresel etkilerin gözardı edilmesi mümkün değildir. Bu çerçevede, doğaltaş sektöründe atıkların değerlendirilmesi ve çalışılan alanların düzenlenerek doğaya yeniden kazandırılması büyük önem arz etmektedir. Ancak, sektörün önemini dikkate almayarak üretemez duruma getirmek yerine, tüm tarafların işbirliğiyle sorunları çözmek için gerekli çalışmalar acilen başlatılmalıdır.
Sektörün gelişimi bakımından önemli bir sorun, üretim ölçeğine ilişkindir. Sektörün, ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan ağırlıklı küçük ölçekli üreticilerden oluşan yapısı, maliyetlerin artmasına ve ihracat gelirlerinin giderek düşmesine yol açmaktadır. Sektörde üretim ölçeğinin artırılması, verimliliğin artması ve kaynak kullanımında etkinliğin sağlanması bakımından en büyük katkıyı yapacaktır.
Doğaltaş sektöründe, bilim ve teknolojiyi süratle ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürebilme mekanizmaları hayata geçirilmeli, araştırma ve geliştirme faaliyetleri teşvik edilmelidir. Bu çerçevede, Oda-üniversite-sektör işbirliğini, sektörün gereksinimleri doğrultusunda geliştirmek önemlidir. Sektörün kullanabileceği bilim ve teknoloji üretimine yönelik araştırma-geliştirme faaliyetleri için, üniversite-sanayi ortak araştırma merkezleri, teknoloji geliştirme bölgeleri kurulmalıdır.
Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı burada iken iki konuyu özellikle paylaşmak istiyorum.
Hükümetin torba yasaya koyduğu ve bütçe görüşmelerinden sonra TBMM gündemine taşıyacağı çalışmada pek çok kanun değişikliğinin yanında TMMOB Yasasında da değişiklik istenmektedir. Bu değişiklikle TMMOB‘yi etkisizleştirmeye ve zayıflatmaya yönelik bir sonuç alınacağı düşünülmektedir. Bu düşüncenin doğru olmadığını ve kabul edilemez olduğunu belirtmek istiyorum. Ayrıca bu uygulamanın demokrasi anlayışı açısından da yanlış olduğunu belirtiyor ve bu tasarının geri çekilmesini talep ediyoruz.
İkinci olarak meslektaşlarımızın aldıkları eğitim ve deneyimleri gereği, DSİ yeraltı suları ve HES projelerinde, derivasyon tünellerinde imza yetkili olmalarını ve kilit personel olarak çalışmaları gerektiğini belirtiyor ve bu konuda hakkımızın teslim edilmesini talep ediyoruz.
Bu amaçlar doğrultusunda, Odamızın sekizincisini düzenlediği Uluslararası Mermer Kongresi‘nin ülkemizin ve sektörün sorunlarının çözümüne katkı koyacağına inanmaktayız. Bu düşüncelerle; Kongreyi destekleyen kamu ve özel tüm madencilik kuruluşlarımıza, bildiri sunarak katkı koyanlara, bizzat katılarak bizleri onurlandıranlara ve bu Kongrenin gerçekleşmesi için emeği geçen herkese teşekkür ederiz.