TMMOB Maden Mühendisleri Odası

“BEN YAPTIM OLDU” MANTIĞIYLA YASA YAPILAMAZ!

Maden Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmaların TBMM‘ ye gönderilmek üzere tamamlandığı görülmektedir. Odamız, Maden Kanununa yönelik düşünce ve taleplerini hem sözlü hem de yazılı olarak defalarca ilgili bakanlık yetkililerine iletmiştir. Odamız, davet edilmeyerek ve görüşleri alınmayarak hazırlanan sözkonusu çalışmada taleplerimize de yer verilmemiştir. 11.500 maden mühendisini temsil eden ve üyelerinin çok büyük çoğunluğu sektörde çalışan Odamızın özellikle çalışmaların dışında tutulmaya çalışılmasını manidar karşılıyoruz. Aynı zamanda sektörün görüşlerinin alınmamasını da doğru bulmadığımızı belirtmek istiyoruz.

Bilindiği üzere, madenler, milyonlarca yılda oluşan, tüketildiğinde yenilenemeyen kaynaklardır. Bu nedenle mutlaka etkin bir planlama yapılarak üretilmelidir. Üretim yapılırken, ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınmalı, çevreye duyarlı bir şekilde ve kamu yararı öncelikli olarak değerlendirilmelidir. Madencilik faaliyetlerinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle uyumlu, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve iş güvenliği- işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi, bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkündür. Ülkemizde yasalar çok çabuk eskimekte ve yerine yeni bir yasa koyma ihtiyacı doğmaktadır. Bunun pek çok nedeni bulunmaktadır. Yasa oluştururken tüm tarafların görüşlerinin alınmaması ve belli grupların taleplerinin birebir yer bulması çıkan yasanın uygulanabilirliğini zorlaştırmaktadır. Maden Kanunu da daha çıkar çıkmaz tartışmalara neden olmuş, toplumun geniş kesimlerince eleştirilmiştir. Bugünlerde yasada değişiklik çalışmalarının nedeni de Anayasa Mahkemesi‘nin verdiği iptal kararıyla ilgilidir. Herhangi bir yasa, her şeyden önce, bir öncelikler-niyetler manzumesine yani bir politika metnine dayanmak zorundadır. Ancak, mevcut Maden Kanununda yapılması öngörülen değişiklikler için ortaya konulan gerekçeler, en başından itibaren madencilik sektörünün genel sorunlarını tam olarak kavramamış ve çağdaş çözümler üretmeye yönelik tasarımlanmamıştır. İnsanı ve insan emeğini merkeze koyan, bir yandan madencilik faaliyetlerinde kamunun etkin gözetim ve denetimini sağlarken, diğer taraftan söz konusu faaliyetlerin çevre ve ekosistemlerin korunmasını da gözeten, temel olarak ekonomik kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılarak gelir dağılımının düzeltilmesi hedeflerine yönlendirilen bir "ulusal madencilik politikası" Maden Kanunu‘nun temeli olmalıdır. Bu husus, gerek toplumun yararı gerekse madencilik sektörünün gelişimi bakımından son derece büyük önem taşımaktadır. Sorunların yanlış tespit edilmesinin, doğru olmayan çözüm arayışlarına ve dolayısıyla yeni sorunlara yol açması kaçınılmazdır. Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik önemi, fazla miktarlarda üretilerek yurt dışına hammadde olarak satılıp döviz elde edilmesinde değil, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu çerçevede, madencilik sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır. Bu hususların ihmal edilmesi halinde gelecekte de yasanın tartışılmasına devam edilecektir.

Sektörde yaşanan ve toplumu derinden yaralayan iş kazalarının önlenmesiyle, meslektaşlarımızın özlük haklarının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik önerilerimizi hiç dikkate almayan karar vericiler, gelecekte yaşanacak olumsuzluklardan sorumlu olacaklarını unutmamalıdır. Bu anlamda, kamu denetiminin artırılması ve kaliteli hale getirilmesi için çalışma yapmak yerine, denetimin özelleştirilmesi çalışmalarının da dikkatle  değerlendirilmesi gerekir.

100 yıldır Maden Kanunu kapsamı dışında çalıştırılan taşocakları, 5 yıldır kanun kapsamına alınmış ve bu doğrultuda çalıştırılmaktadır. Bu süreçte, taşocaklarının  yarattığı  sorunlar kısmen azalmaya başlamışken tekrar kanun kapsamı dışına alınmaya çalışılması sektörün yararına olmayacaktır.

Yasa değişikliğinden sonra, itirazlar sonucu hukuken iptal edilebilecek konularda anlaşılmaz şekilde ısrar edilmesi sektörü ve çalışanları zor durumda bırakacaktır.Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar ile demokratik kitle örgütlerinin yapıcı işbirliği ile mümkündür. Söz konusu tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir sektör planının ya da plan uygulamasının başarılı olması mümkün değildir. Bu gerekçelerle "ben yaptım oldu" mantığıyla hazırlanan yasa değişikliğinin ülkemizin ve sektörün yararına olmayacağına inanıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

YÖNETİM KURULU

12 Mart 2010, Ankara

Okunma Sayısı: 2549
Yayın Tarihi: 12.03.2010