TMMOB Maden Mühendisleri Odası

9. MADEN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI AÇILIŞ KONUŞMASI (19 KASIM 2016)

9. MADEN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI AÇILIŞ KONUŞMASI (19 KASIM 2016)

Sayın Başkanlarım,

Saygıdeğer Dekanlarım ve Enstitü Müdürlerim,

Değerli Bölüm Başkanlarım ve Akademisyenler,

Sevgili Meslektaşlarım ve Öğrenciler;

Hepinizi TMMOB Maden Mühendisleri Yönetim Kurulu ve şahsım adına saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum. Odamız Adana Şube Başkanlığı ve Çukurova Üniversitesi ile birlikte düzenlenen 9. Eğitim Çalıştayı`na hoş geldiniz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Birliğimiz ve pek çok odamız ile birlikte 60 yılı aşan onurlu bir geçmişe sahiptir. Maden Mühendisleri Odası, bu süre içerisinde daima bilimden, emekten ve halktan yana olmuştur. Hayatın her alanına müdahil olmuş olan odamız mesleki demokratik bir kitle örgütü olarak mevzuatımızdan gelen görev ve sorumluluklarımızla birlikte toplumsal yaşama ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda müdahil olmayı ihmal etmemiştir. Bu nedenledir ki sürekli olarak siyasi iktidarların hedefi haline gelmiş ancak tüm baskılara karşın hiçbir zaman çizgisinden taviz vermemiştir.

İlgili Bakanlıkların denetimi ile vesayet altına alınmaya çalışılan odalarımız demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe, laikliğe ve barışa olan bağlılığını her türlü antidemokratik baskıya rağmen sürdürmeye devam edecektir. Antidemokratik uygulamaların sahipleri ve savunucuları bilmelidirler ki 15 Temmuz Kalkışması da benzeri düşüncelerin ürünleri olup bunları önlemenin olmazsa olmaz koşulu da demokrasiye, laikliğe, barışa ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkmakla olur. Unutulmamalıdır ki hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Demokrasi ve laiklik herkesin yaşam güvencesidir.

Saygıdeğer Konuklar;

- Mesleki sorunlarımızı toplumsal sorunlardan ayrı tutmamak,

- Mesleki gelişimimizle birlikte mesleki etik değerler, işçi sağlığı ve güvenliğine uygun ulusal madencilik politikası geliştirmek,

- Bu amaçlarla maden mühendisliği eğitim çalışmalarına katkıda ve müdahalede bulunmak,

TMMOB Maden Mühendisleri Odası`nın öncelikli görevleridir.

Son 30 yıldır ülkemizde ve dünyada yaşanan neo liberal politikalar sonucu yaşanan özelleştirme, taşeronlaştırma, esnekleştirme, kuralsızlaştırma ve denetimsizleştirme uygulamaları toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi mesleğimizde de önemli sorunların yaşanmasına neden olmuştur. Küresel politikalar kalkınma modellerinin ucuz emek gücüne dayanmasına, istihdam politikalarının örgütsüzleştirme üzerinden kuralsızlaşmasına ve mühendis emeğinin değersizleştirilmesine neden olmuştur. Son günlerde ülkemizde yaşanan iş cinayetleri ve sonuçları yaşadığımız bu sorunların somut bir göstergesidir. Soma Faciası göstermiştir ki maden mühendisleri de artık işçileşmiş ve sömürülen emek kesimi içerisindeki yerini almıştır.

Yaşanan bu süreçler sorunların çözümünün bir parçası olan maden mühendisliği eğitiminin tartışılmasını ivedi bir görev olarak önümüze koymaktadır. Üyelerinin sorunlarına sahip çıkma görevi olan Odamız eğitim çalıştaylarını bu temelde ele almaktadır.

Maden Mühendisleri Odası olarak eğitim alanında sektörde yaşadığımız en önemli sorun istihdam ve istihdam sorunlarının çözümüne yönelik eksikliklerdir. İstihdam sorununun öncelikli nedeni ihtiyaç fazlası olan kontenjanlar olup 2007 yılında iki binli rakamlara ulaşan kontenjanların odamız tarafından yürütülen mücadele sonrasında 640 civarına düşmesidir. Ancak bu sayı halen fazla olup bu sayının bir kısmının akademik kadroları ve yetersiz sınıf ve laboratuvar koşullarında yetişen öğrencilerden oluşması yaşadığımız sorunların ağırlaşmasının diğer bir nedenidir.

Son yıllarda kontenjanlar konusunda yaşadığımız diğer bir sorun ise mühendisliğin olmazsa olmazı olan planlamadan yoksun bir şekilde bölüm sayılarının ihtiyacın çok üzerinde artırılmasıdır. Bölüm artışları ile birlikte bölüm kontenjanlarındaki abartılı artışlar ve yetersiz sayıdaki öğretim üyeleri ile sürdürülen mühendislik eğitimi sorunları ağırlaştırmaktadır.

Yıllardır planlamadan yoksun olarak sayıları artırılan bölümlere ve kontenjanlara itiraz eden odamız ne yazık ki yine haklı çıkmıştır. Maden Mühendisliği eğitimi alanında öğrenciler açısından yaşadığımız istihdam sorunları ne yazık ki önümüzde ki dönemde akademisyenler içinde artarak devam edecektir. Yıllar önce açılan bölümlerin mevcut sorunlarının çözülerek eğitime devam etmesini ve yeni bölüm açılmamasını savunan Odamız bu bölümlerin iyileştirilerek ve kontenjanlarının planlanarak eğitime devam edilmesinin daha doğru olabileceğini ortaya koymaktadır. Her ne hikmetse burada da fatura bu durma sebep olanlara değil siz değerli üyelerimize çıkarılmaktadır.

Gelişen teknoloji mühendislik disiplinleri arasındaki sınırların belirsizleşmesine ve tartışılmasına neden olmaya başlamıştır. Bu tartışma süreci ders müfredatlarının gelişen teknoloji ve mesleki ihtiyaçlar anlamında yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılmıştır.

Yaşanan tüm bu sorunların yanında sadece maden mühendisliği alanında değil tüm mühendislik eğitimlerinde yaşanan en önemli sorun mühendislik eğitiminin olmazsa olmazı olan staj sorunudur. Bu gün ülkemizde gerek TMMOB gerekse odalar tarafından yürütülen tüm mücadeleye rağmen sorunun çözüm mercileri maalesef çağrılarımıza kulak tıkamaktadırlar.

Yaşanan ve siyasi iktidar tarafından çözümlenmesi gereken tüm bu sorunlar mühendisleri başarısızlığa sürüklemekte ve toplumun gözü önünde değersizleştirmektedir. Başarısızlıklar ve değersizleşme istihdam sorunlarıyla birleştiğinde meslek etiğinin tartışılmasına neden olmaktadır.

Bugün ülkemizde eğitimli işsizlik oranı resmi rakamlara göre % 20`ye yakındır. Maden mühendisliği eğitimi alanların neredeyse % 30`u meslek dışı işlerde çalışıyor ya da işsizdir. Meslek alanlarımızda işsizlik yaklaşık olarak % 25`ler seviyesine ulaşmıştır. Çalışan üyelerimizin yaklaşık % 75`i yoksulluk sınırının altında ücret almakta, önemli bir kesimi de meslek dışı alanlarda çalışmaktadırlar.  Bunlar kayıtlara geçmiş bilinen işsizlik rakamları olup, kayıtlara geçmeyen bir o kadar daha mühendis bulunmaktadır.

Ülkemizin içerisinde bulunduğu olumsuz tablonun değiştirilmesi mümkündür. Yurttaşlarımızın özgür ve refah içerisinde yaşayacağı bir Türkiye mümkündür. Bunun için bu ülkeyi yönetenler her şeyden önce bütün bu olumsuz gidişin nedeni olan ABD ve küresel sermaye patentli IMF politikalarından vazgeçmeli, yüzünü kendi halkına çevirmelidir. Ülkemizin kalkınma planları ulusal bilim, teknoloji, yenilenme ve sanayileşme politikaları temellerine oturtulmalıdır. Ülkemiz tüm alanlarda ve tüm sektörlerde kendi ulusal planlarını yapmalıdır. Bilimi teknolojiye, teknolojiyi uygulamaya dönüştüren mühendislerin daha donanımlı ve birikimli olarak yetişeceği ve mezuniyet sonrası bilgilerini yenileyebilecekleri, geliştirebilecekleri eğitim olanakları, üretim ve çalışma ortamları sağlanmalıdır.

Mevcut politika ve uygulamaların yerine; planlamacı bir anlayışla, toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan ulusal eğitim politikaları yaşama geçirilmelidir.

Böylesi bir eğitim politikası ve yapılanmasının temel hedefleri:

  • Ülkenin gereksinim duyduğu teknik elemanları ihtiyaç oranında yetiştirmek,

  • Bilimsel bilgiyi üretmek,

  • Eşit ve ücretsiz eğitim sunmak,

  • Üniversite eğitimini özerk ve demokratik ortamlarda sürdürmek, 

  • Belletme ve ezbercilik yerine öğrenmeyi, verileri kabul etmek yerine araştırma yeteneğini geliştirmek,

  • Öğrencilerin teknik eğitimi yanında sosyal ve kültürel eğitimlerini de tamamlamak,

  • Bu anlayışa uygun nitelik ve sayıda öğretim üyesi yetiştirmek, 

  • Çok sayıda niteliksiz mühendis yetiştirecek çok sayıda donanımsız üniversite ve bölüm açmak yerine, ülke ihtiyaçlarını gözeten yeterli eğitim kadrosu ve kütüphane, derslik, laboratuvar, yurt vb. alt yapısı tamamlanmış kuruluşlar oluşturmak, 

  • Şimdiye kadar açılmış bulunan üniversitelerin kalite düzeyini artırmak ve kalite eşitsizliğini ortadan kaldırmak, eksik alt yapılarını tamamlamak,

  • Eğitimde kalite standartlarını oluşturarak mühendislik bölümlerinin kalitesini bu kriterlere göre denetlemek, 

  • Ülkemizde verilen lisans diplomalarının uluslararası düzeyde tanınmasını sağlamak,

  • Ders müfredatlarını değişen ihtiyaçlara göre düzenlemek.

Saygıdeğer konuklar;

TMMOB Maden Mühendisleri odası olarak yaşadığımız tüm bu sorunların nedeni olarak küresel ve neo liberal politikaları görmekte olup yaşanan süreçte ülkemize biçilen rol gereği eğitim ve öğretim hizmetlerinin metalaştırıldığını ve piyasalaştırıldığını görmekteyiz. Bu nedenledir ki iki yıl önce İstanbul`da düzenlediğimiz 8. Eğitim Çalıştayının ana temasını "Ne İçin", "Kimin İçin" ve "Nasıl Bir" EĞİTİM olarak seçmiştik.

Saygıdeğer konuklar, sizlerin de katkılarıyla bu sorulara ve sorunlara doğru ve etkin cevaplar bulduğumuzda mesleğimize ve meslektaşlarımıza belki de en değerli katkıyı sağlamış olacağız. Katkılarınızla düzenlenecek olan bu çalıştayın sonuçları Odamız tarafından tüm Maden Mühendisliği Bölümlerine, Yüksek Öğretim Kurumu`na ve ilgili bakanlıklara iletilecektir.

Bu çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen başta Adana Şubemiz ve Çukurova Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü olmak üzere sunum yapan  değerli konuklarımıza, çalıştayımıza katılım sağlayan dekanlarımıza, enstitü müdürlerimize, bölüm başkanlarımıza ve akademisyenlerimiz ile geleceğimiz olan sevgili öğrencilere çok teşekkür ederim.

Hepiniz tekrar Oda yönetimi ve şahsım adına saygı ile selamlıyorum.

 

Ayhan YÜKSEL

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

19 Kasım 2016, Adana

Okunma Sayısı: 485
Yayın Tarihi: 20.11.2016