AÇLIK GREVLERİ VE CEZAEVLERİNDEKİ ÖLÜMLERE KARŞI EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU OLARAK ÇAĞRI YAPIYORUZ;(25.03.2019)
BASINA VE KAMUOYUNA
21 yy da yaşam hakkının uluslar arası anlaşmalar ve anayasada güvence altına alınmasına rağmen özellikle son 2 yıllık ohal süreciyle birlikte ülke bir rejim degişikligine gitmiş ve demokrasinin olmasa olmazı kuvvetler ayrılığı neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. yaşanan darbe süreci bazı güçlerin eline hayal bile edemeyecekleri yetkileri vermiştir. bununla birlikte yıllarca mücadele edilerek elde edilen kazanımlar birbir ortadan kaldırılmıştır. ülkenin ve halkımızın geleceği karanlığa teslim edilmiştir. özellikle kürt sorunun çözümü noktasında derin eller halkın beklentilerini yok saymış ve hukuk bireyselleştirilmiştir. bu süreç topluma istikrar gibi sunularak algı operasyonları yapılmıştır. özellikle siyasilerin kürsü dokunulmazlıkları yok sayılarak halkların iradeleri cezaevlerine konmuştur. kürt sorunun çözümünün muhataplarıyla yapılabilecegi gerçegi yok sayılarak anti demokratik uygulamalar üst seviyeye çıkmıştır. bu sürece demokratik tepkilerin önü kapatılmıştır. tamda bu süreçte hakkariden millet vekili seçilen Leyla güven ülke demokrasi üzerindeki tecride karşı açlık grevine başlamış ve hukukun bireysellikten çıkarılıp özüne göre uygulamalarına dönüşmesi için açlık grevine girmiştir daha sonraki süreçte bu açlık grevleri dalga dalga yayılarak cezaevlerine yansımıştır. bizler emek örgütleri olarak ülke demokrasisi için açlık grevleri taleplerinin bir an önce hükümet tarafından karşılanması ve adım atılarak ölümlerin önüne geçilmelidir. Ancak süreç uzadıkça ölümler cezaevlerinden çıkmaya başladı.
Cezaevlerine başta hekimler olmak üzere bağımsız heyetlerin ziyaretine izin verilmediği için eylemcilerin sağlık durumlarıyla ilgili sağlıklı bilgiler alınamamaktadır. Avukatlar ve ziyarete giden tutuklu yakınlarından edinilebilen kısıtlı bilgiler eylemcilerde ciddi kilo kayıplarının yaşandığı, sağlık sorunlarının ortaya çıktığı ve kritik eşiğin aşıldığını işaret etmektedir. Kimi cezaevlerinde yaşamsal önemde olan B1 vitamininin verilmediği, Açlık grevi eylemcilerinin yaşamı için risk oluşturan tek kişilik hücrelerde tutulduğu da gelen bilgiler arasındadır.
Aylardır artan katılımlarla şuan itibariyle cezaevlerinde ve dışarıdan açlık grevlerine katılanların sayısı 5000 i aşmış durumdadır. devam eden açlık grevlerinde tüm diyalog ve çözüm çağrılarımıza ve uyarılarımıza rağmen ne yazık ki cezaevlerinden ölüm haberleri gelmeye başlamıştır. Bu süreçte cezaevlerinde 4 ,yurt dışındada bir ölüm haberi geldi .Tutukluların cenazeleri; merasim yapılmasına ve dini vecibelerin yerine getirilmesine izin verilmeden devlet yetkilileri tarafından adeta "kaçırılarak" gömüldü.
Tutukluların cenazesinin ailelere yapılan dayatmalarla gece saatlerinde dini vecibeleri dahi yerine getirilmeden defnedilmesinin ne evrensel hukukta ne de dini inançta yeri yoktur. Unutulmamalıdır ki yakınını gömme hakkı yasalarla dahi düzenlenmesine gerek olmayacak derecede doğal ve kadim bir haktır. Bütün medeniyetlerde herkesin ailesinin geleneklerine örf ve adetlerine uygun olarak, onurlu bir şekilde gömülme, akrabası olan veya kendisine çok yakın olan bir kişiyi defnetme, ahlaki görevlerini yerine getirme fırsatına sahip olma, son yolculuğuna uğurlama, matem tutma ve ölüyü anma hakkı vardır. Herkesin kutsal bir değeri ve hatıra sembolü olan bir mezara sahip olma hakkı vardır ve bu hak, kanunla yazılı olarak düzenlenmeyi bile gerektirmeyecek kadar doğal ve tartışmasız bir haktır.
Bilindiği gibi uzun süreli açlığın; insan vücudu üzerinde çok olumsuz etkileri mevcuttur. Sürecin bir aşamasından sonra açlık grevlerine bağlı ölümlerin yaşanabildiği, geçmiş acı deneyimler bize göstermiştir. Bir kez daha ölümlere, Cezaevlerinden daha fazla cenazenin çıkmasına ve Açlık grevlerine bağlı kalıcı hasarlara tanıklık etmek istemiyoruz.
Emek ve Meslek örgütleri varoluşundan bu yana insan yaşamı, sağlığının korunması ve geliştirilmesi noktasını varlık sebebi olarak görmüştür. Bizler insan yaşamını her türlü kavram ve kaygının ötesinde ele alır, her şeyin merkezine insanı, yaşamını ve sağlığını koyarak şekillendirir. Emek ve meslek örgütleri olarak Cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerinin yaşamamın esas alınarak çözülmesini, Mahpusların onurlarına saygı gösterilmesini, hiçbir tutuklu ve hükümlünün tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmaması ve cezaevleri sivil izlemeye açık hale getirilmesi gereğini bir kez daha belirtiyoruz.
Yarın geç olabilir. Önüne geçilebilir nedenlerle kimsenin kalıcı olarak zarar görmemesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi benzer süreçlerde ortaya çıkan daha fazla can kayıplarının bir daha yaşanmaması için başta hükümet ve ilgili yetkililerin esas çabayı göstermesi gerekenler olduğunu belirterek herkesi bir kez daha ve ACİLEN duyarlı ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Bilinmelidir ki; aslolan Yaşamdır. Umarız ve dileriz ki; daha fazla Ölüm Değil, Yaşam Kazanır!
DİYARBAKIR EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU