Azrail madenlerde taşeron patron kılığında dolaşıyor.
Birgün gazetesinin İstanbul Şube Başkanımız Nedret Durukan ile yaptığı röportaj, 27 Nisan 2013 tarihinde yayınlandı.
Azrail madenlerde taşeron patron kılığında dolaşıyor
İş cinayetleri konusunda ilk akla gelen işkolu madencilik. Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nedret Durukan, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre Türkiye‘deki madenlerde Avrupa ülkelerine nazaran 4.5 kat fazla ölümlü kaza meydana geldiğini hatırlatarak, yanlış uygulamalardan iş güvenliği eksikliğine, yatırım yapılmamasından eğitimsizliğe, denetimsizlikten giderek artan taşeronluk sistemine bir dizi soruna değindi.
Durukan, "Türkiye‘deki madenlerde son yılların verilerine göre (Meclis Araştırma Raporu-SGK Yıllıkları-ILO sektör verileri) ölüm oranı yüz bin işçide 70 işçinin altına hiçbir zaman düşmemiş. Bize en yakın ülke Portekiz; onlar da bizim yarımız düzeyinde" bilgisini verdi. "Bu veriye kaçak madenlerdeki kazalar dahil değil" diyen Durukan, gerçek durumun istatistiklerden daha da kötü olduğuna dikkat çekti.
APARTMAN BAHÇESİNDE OCAK
Nedret Durukan, kaçak madenlerdeki denetimsizliğin boyutunu "Bir süre önce Zonguldak‘tan madende göçük haberi geldi. Biz hangi maden diye aranırken, bir apartman bahçesindeki kaçak ocakta işçinin göçük altında kaldığını öğrendik" şeklinde somut bir örnekle açıkladı.
Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Durukan, "Birkaç işçi çalıştırıp, görüntüyü de bir şekilde kapatıyorlar. Bu tür olaylar kayıtlara, iş kazası diye de geçmiyor. ‘Duvar yıkıldı, toprak kaydı, ölüm yaşandı‘ diye geçiştiriliyor. Çünkü oralarda ne çalışma izni var ne de çalışanlar SGK‘li. Bu kazaların kaydı yok. Zonguldak bölgesinde kaçak ocaklar sadece böyle küçük boyutlu da değil, zaman zaman basına da yansıyan büyük kaçak ocaklar oluyor" dedi.
Kaçak ocakların derhal kapatılması gerektiğini belirten Durukan, ölümlü kazaları önlemek için diğer ocaklarda da taşeronluk uygulamasının gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
MADENCİLİK BAŞKA İŞE BENZEMEZ
"Madencilik bütünlüklü yapılması gereken özel bir işkoludur, başka işe benzemez" diyen Durukan, işi taşeron Şrmalara bölmenin yarattığı sorunları şöyle açıkladı: "Hazırlık çalışmasını taşerona verdiğinizde, bazı işleri taşerona devrettiğinizde, işin bütünlüğü kayboluyor. Madencilik çok ağır bir iş, çok dikkatli olunması gereken bir iş. Başka bir işkoluyla kıyaslanamaz, gelişmiş teknoloji yani yatırım gerektiriyor. İşçiler yeterli beslenmek zorunda, işçiler yeterince dinlenmek zorunda, bunların yetersizliği de kaza sebebidir. Doğru yatırım yapılmak zorunda, uygar ocaklarınız olmak zorunda. Şöyle düşünün, eskiden bir insanın kâr elde ettiği yer şimdi alt taşeronlara bölünmüş durumda. Bütün taşeronlar ve ana işletme kâr elde etsin diye uğraşılıyor. Ben size 50 liraya bir yemek, bir de 5 liraya bir yemek yapsam, iki yemeğin de aynı olduğu söylenebilir mi? İçinde aynı malzemeler olabilir mi? Yani başından sonuna, bir silsile halinde facialara davetiye çıkarıyoruz."
***
Kozlu‘da 8 maden işçisi neden öldü?
NEDRET Durukan, taşeron uygulamasının madenlerde yaşattığı riskin, 7 Ocak 2013‘te 8 işçinin ölümüyle sonuçlanan Kozlu‘daki son kazada net biçimde görülebileceğini belirterek, şöyle konuştu:
"Son kazayı örnek vereyim. Metan degajı; biriken gazın zaman içinde belli zayıf noktalardan püskürmesidir. Bu püskürme, kamuoyunda genellikle patlamayla karıştırılılır. Gaz basınçla püskürür, önünde ne varsa onu da fırlatır. Kozlu‘da işçiler bunun altında kaldı. Metan gazı havanın da yerini aldığı için, boğularak öldüler. Biz maden mühendislerine üniversitede ilk öğretilen şeylerden biri metan gazı drenajının gerekliliğidir. Metan belirli aralıklarla, belirli uzunluklarda sondaj yapılarak drene edilir, bu tür olayların önüne geçilir. Kozlu‘da metan drenajı işi taşerona verilmiş, taşeron da fazla para harcamamak için sondaj derinliğini yetersiz tutmuş. Taşeronun elinde, ölçümleri yapacak yeterli cihazın bile olmadığı söylentisi var. Raporlarında Şrma sondajı yaptığını söylüyor. O zaman bu kaza nasıl olur? 7 Ocak‘ta Kozlu‘da meydana gelen kazanın ardından, 10 Ocak 2013 tarihinde bir rapor hazırladık. Kaza ile ilgili tespitleri detaylı olarak anlattık. Zaten Sayıştay‘ın 2012 ‘ deki raporunda da, burada kaza olmaması tesadüf deniyor."
***
İşçi eğitimleri yetersiz
AĞIR işkollarında işçilerin eğitiminin önemine değinen Nedret Durukan, madencilikte bu konuda da yetersiz kalındığını kaydetti:
"Herhangi birini maden ocağına sokamazsınız. Yıllar önce bir işçi alımı vardı TTK‘de, televizyonlara da yansıdı, işçi adayları arasından seçim yapmak için insanlara kalas taşıtıyorlardı. Elbette güce de ihtiyaç var, ama bir o kadar da bilgiye ihtiyaç var. Herhangi bir işyeri gibi iki saat anlatıp, madenciyi işe yollayamazsınız. İş eğitimi prosedürleri belli ama hiçbir işveren bu eğitimi işçisine yeterli derecede vermiyor. Eğitime harcanacak zaman iş kaybı sayılıyor. Bizde kanunlar vardır ama
ne yazık ki uygulama aşamasında yazılana
riayet edilmez, işte denetim bu anlamda
çok önemli."
***
İş kazaları önlenebilir; teşvik ve yatırım gerekli
NEDRET Durukan, madencilik sektöründe yaşanan iş cinayetlerinin önlenebilir olduğunu, öncelikle taşeronluk uygulamasının kaldırılması gerektiğini ifade etti. Durukan, diğer sorunlar için gerekli çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı: "Evet iş güvenliği pahalı, madencilikte ise daha da pahalı, çünkü kömürde kullanılacak her şey antigrizu olmalı. Bu zorunluluklar, özel sektör için teşviklerle, KDV‘lerde indirimlerle, küçük işletmeler için bazı desteklerle aşılabilir. Tabii öncelikle devletin ciddi yatırımı gerekiyor. Ardından karnı doyan, insanca koşullarda çalışan bir emekçi proŞli ortaya koyacaksınız. Gerekli donanımı ocağa koyacaksınız. Bilgi mühendiste var, o zaman onun söylediğine kulak vereceksiniz. Devlet erklerinin ne söylediğiyle değil, bilim, teknoloji ne diyorsa buna göre hareket edeceksiniz."
***
Mühendis enflasyonu sorun yaratıyor
NEDRET Durukan, madencilikte, istihdam ihtiyacının 10 katı mezun veren eğitim sisteminde de önemli hatalar bulunduğunu söyledi. Durukan, şu çarpıcı açıklamalarda bulundu: "Türkiye‘de tüm dünyaya yetecek kadar maden mühendisi yetiştiriliyor. İş bulabilen mühendislerin arkasında, işsiz kalan arkadaşları bir tehdit oluşturuyor. Her şart altında çalışmaya mecbur kalıyorlar. 20‘nin üzerinde üniversitenin yetiştirdiği maden mühendislerinin hiçbiri birbirine eşdeğer değil. Sırf bölüm olsun diye açılmış bölümler var. Eğitim özgürlüğü bir bütün olarak düşünülmeli, sektörün ihtiyacına göre mezun verilmeli ki, çalışan mühendisler kendilerini tehdit altında hissetmesin. Siz dünyanın en iyi maden mühendisi, en iyi maden işçisi olsanız bile, böylesi ağır bir işte yetersiz parayla, yetersiz beslenmeyle, yetersiz dinlenme ile kazaya sebebiyet verebilirsiniz. Devlet işletmesinde çalışan yetkili mühendisler bile, taşerona işin gereğini yaptıramadıklarını söylüyor. Taşeronun kendi mühendisi de işsiz kalma korkusu yüzünden gidişata ya ses çıkaramıyor, ya da sesini çıkardığında etkisi olmuyor."
***
Mühendis günah keçisi
MADENLERDEKİ kazalardan sonra, sorumluluğun mühendislere yüklendiğini ve mühendislerin tutuklandığını kaydeden Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nedret Durukan, "Taşerondaki mühendisin, hiçbir etkisi olmaz. Orada söz sahibi bir patron var. Size maaşınızı veren patrona nasıl dur diyeceksiniz, nasıl yatırım yapmaya ya da üretimi durdurmaya ikna edeceksiniz. Sistem hızla, en az parayla, en fazla üretim yapmayı hedeşiyor. Oradaki işçiler de, mühendisler de çok ağır şartlarda uzun saatler, güvencesiz, sendikasız çalışıyorlar. Sorun bir sistem sorunudur kişilere mal edilemez" derken yetkisiz kılındığı bir yerde doğacak sorunlardan mühendisin sorumlu tutulmasının adil olmadığını belirtti.
***
Soma‘da kazaya davetiye mi çıkarıldı?
MANİSA‘nın Soma ilçesinde birbiri ardına meydana gelen kazalarda, biri mühendis olmak üzere 4 emekçi yanarak ölmüştü. Söz konusu ocakta yetersiz denetime dikkat çeken Nedret Durukan, olayı şöyle anlattı:
"Terk edilen bir ocakta tekrar üretime başlamak kolay değildir. Söz konusu ocakta katlar arası çok yakın, yukarıdaki eski imalat katlarından işçilerin çalıştığı katlara kömür yanarak düşüyor. Tekrar eden olaylardan anladığımız şu ki burada yanlış bir yöntem izleniyor. Teknik elemana yeterli ücret vermeyen, uzun çalışma saatleri uygulayan bu tip işletmelerde, tecrübeli eleman istihdamı da düşük kalıyor. İş, ehil ellerce yapılmıyor. Zannediyorum, daha önce terk edilen yerlere emniyet amacıyla bırakılan topukların içinde cevher kaldığından, onları da almaya çalışıyorlar. Sebebi kâr hırsı. Ocak hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız bile, burada tekrar eden bir durum olduğunu görerek inceleme yapmanız gerekir. Biz daha önce de Soma‘dan kötü haberler geleceğini söyledik. Öngörülen şey oldu. O yüzden bu tip ocaklarda hızla ciddi denetimler yapılmalı, alınabiliyorsa tedbir alınmalı, olmuyorsa ocak kapatılmalı."
***
Trakya‘daki madenlere dikkat!
MADENLERİMİZDE sahanın zorluğu ve ölümlü kazalar nedeniyle gözlerin genelde Zonguldak‘a çevrili olduğunu, ancak Trakya‘daki ve başka yerlerdeki ocaklarda da sıkıntılar olduğunu söyleyen Durukan buralardan da üzücü haberlerin gelebileceği uyarısında bulunuyor. Durukan madenlerdeki ölümlerin önüne geçmek için ilk yapılacak iş için ise, "Belki çok klasik olabilir ama işçilerin, mühendislerin hepsi sendikalı olsa bu işler buralara gelebilir miydi? Ve sendikalar yeterli örgütlenmeye sahip birer işçi örgütü olarak güçlenebilselerdi bu işler buralara gelmez, yapılacak toplu sözleşmeler bu önlemleri zaten içerirdi. Sendikalı işçileri, mühendisleri yeterli önlem alınmamış koşullardaki ocağa sokamazdınız" dedi.
***
Uyarmak TMMOB‘un vicdani sorumluluğu
HÜKÜMET yetkililerinin, odaların madenlerdeki iş güvenliği konusundaki açıklamalarına sinirlendiğini de belirten Durukan, "Biz bunları söylediğimizde de, ‘Bir takım odaklar bu konuda konuştu‘ deniyor. TMMOB, kamu kurumu niteliğinde 1954‘ te kurulan, yasalarla görevi, yetkisi, işleyişi belirlenmiş bir meslek örgütüdür, halkına sorumluluğu vardır, doğruları söylemeye mecburdur. Ben mühendisim, her ölen emekçi haberini duyduğumda içim parçalanıyor. Çünkü ben bu işin, bilimini, teknolojisini öğrendiysem sorumluluğum var. Zaman zaman işyerlerini geziyor meslektaşlarımızın sorunlarını dinliyor ve bazı tespitler yapıyoruz ancak oda olarak yaptırım gücümüz yok. Odalarımız donanımlı üyelere sahip olmasına, eğitimler vermesine karşın, işyerlerinde denetim ve yaptırım yetkisi yoktur. Görevi ve yasal hakkı olan mesleki denetim de son zamanlarda engellenmektedir ve bu da sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır. Yetkili ya da sorumlu olmasak bile bu işi bilen meslek sahipleri ve meslek örgütü olarak sektöre, emekçilere ve madenlerin gerçek sahibi olan halkımıza karşı mesleki ve vicdani sorumluluk duyuyoruz ama erk sahipleri bu vicdani sorumluluğu yeterince hissetmiyorlar ki bizlere kulak vermiyorlar" diye konuştu.