BALIKESİR DURSUNBEY KAZASI
KAZALARIN KADER OLARAK GÖSTERİLMESİNE SON VERİLSİN
Balıkesir‘in Dursunbey ilçesinde özel sektöre ait yeraltı kömür işletmesinde 23 Şubat 2010 tarihinde grizu patlaması sonucu meydana gelen iş kazasında 1‘i maden mühendisi, 13 kişi hayatını kaybetmiş, 6‘ sı ağır, 20 işçi de yaralanmıştır. Kazanın duyulmasının ardından Odamız yetkilileri ve iş güvenliği uzmanlarımız olay yerine hareket ederek gelişmeleri yakından izlemiştir.
Kazanın meydana geldiği ocak ile ilgili bilgiler aşağıya çıkartılmıştır;
•· Kazanın meydana geldiği ocakta kömür üretimi "yeraltı üretim yöntemi"yle gerçekleştirilmektedir.
•· 3 vardiya üretim yapılan ocakta 160 kişi çalışmaktadır. Vardiyalarda yaklaşık 52 işçi çalışmaktadır.
•· Ocağa, 456 metre uzunluğunda 16 derece eğimli desandre (eğimli galeri) ile inilmektedir.
•· Ocağın havalandırılması mekanik olarak yapılmakta, hazırlık çalışmalarında ise tali havalandırma yapılmaktadır.
•· Ocakta tehlikeli ve zararlı gazların ölçümü merkezi erken uyarı sistemi ve taşınabilir el cihazları ile yapılmaktadır.
•· Ocakta tahlisiye istasyonu ve eğitimli tahlisiye ekipleri mevcuttur.
Söz konusu ocakta bilirkişi incelemesi tamamlanmamış olup, kazanın nedenleri henüz netlik kazanmamıştır.
Son yıllardaki kaza istatistikleri incelendiğinde, özellikle madencilik sektöründe iş kazalarının belirgin bir şekilde artarak devam ettiği görülmektedir. Odamız kayıtlarına göre, 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92‘ye yükselmiş, 2010 yılının ilk iki ayında ise 19‘a ulaşmıştır. Özellikle yeraltı kömür madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün sektörlerin başında yer almaktadır. Bu nedenle, madencilik sektörü daha yakından izlenmeli, değerlendirilmeli ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmelidir.
Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. Bu nedenle bugün her yeraltı kömür işletmesinin zorunlu kullanması gereken alev sızdırmaz makine ve donanımların bir ocakta var olmasının "örnek ocak" olarak adlandırıldığı eksik ve yanlış bir anlayışa sahip olunduğunun altını çizmekte yarar görüyoruz.
Kazalar incelendiğinde, madenlerin özelliklerine uygun olan işletme yöntemlerinin seçilmediği ve yeraltı madenciliğinde güvenli bir çalışma ortamının yaratılmasında olmazsa olmaz unsurlar olan havalandırma, tahkimat ve nakliyat projelerinden birinin veya birkaçının eksik ya da hatalı yapıldığı gözlenmektedir. Bunlara, çalışanların çalışma yaşamındaki ekonomik ve sosyal sorunları, eğitimsizlik, çalışanların ve/veya işi yapan firmaların deneyimsizliği de eklendiğinde, kazalar bir anlamda kaçınılmaz hale gelmektedir.
Odamızın sürekli olarak vurguladığı gibi; madencilik, doğası gereği içerdiği riskler nedeni ile özellik arz eden, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetimi gerektiren en riskli iş koludur. Ülkemizdeki madencilik kamu kurum ve kuruluşlarının bu bilgi ve deneyime ulaşması uzun yıllar gerektirmiştir. Ancak, 80‘li yılların başından itibaren uygulanan yanlış politikalar, ülke madenciliğini küçültmüş; madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmış ve dağıtmaya da devam etmektedir. Bu birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine, üretimin teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması kazaları beraberinde getirmektedir.
Kaza riski oranı en yüksek işkolu olan madencilikte, işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik yatırım ve önlemlerin alınması çok önemlidir. Bilim ve teknolojiden uzak yapılan maden işletmeciliği, gerekli yatırımların yapılmaması, hızlı ve yüksek kazanç sağlanabilmesi için üretim zorlamaları, çalışanların örgütsüzlüğü, yoksulluğu ve bunlara bağlı olarak oluşan yetersiz beslenme, ailesel sorunlar ve benzeri durumlar kazalara adeta davetiye çıkarmaktadır.
Kazaların oluşmasına neden olan etkenlerin, Odamızın ve ilgili bakanlıkların, madencilik kurum ve kuruluşlarının, üniversitelerin, sendikaların koordinasyonu ile birlikte en kısa zamanda masaya yatırılması, detaylandırılması ve çözümlendirilebilmesi için acil olarak eylem planı hazırlanması gerekmektedir.
Maden Mühendisleri Odası olarak kısa süre önce Bursa - Mustafakemalpaşa ilçesinde yaşanan grizu faciası sonrasında da söylediğimiz ama henüz somut bir cevap alamadığımız çözüm önerilerimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşmakta yarar görüyoruz:
•1. Kazaların önlenebilmesi için bilimsel ve teknik yatırımların yanı sıra, örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, çalışma yaşamı ile birlikte çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamlarının da iyileştirilmesi zorunludur.
•2. İşçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımları teşvik edilerek desteklenmelidir.
•3. İş güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazalarının önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmelidir. Yasal mevzuatlarda yapılacak düzenlemelerle denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekirken, çıkarılan yönetmelikte denetimin özelleştirildiği ve ticarileştirildiği, iş güvenliği mühendislerinin görev, yetki ve sorumluluklarının net olarak tanımlanmadığı, meslek odalarının görüşlerinin dikkate alınmadığı görülmektedir.
•4. İş Kanunu ve ilgili yönetmelikleri, madencilik sektöründe etkin denetlemenin yapılabilmesi bakımından yetersizdir ve ciddi sakıncalar içermektedir. Söz konusu mevzuat, yeniden gözden geçirilerek madencilik sektörünün özellik arz eden sorunları da göz önüne alınarak yeniden düzenlenmelidir. İş güvenliği yasası Odaların da görüşü alınarak acilen çıkarılmalıdır.
•5. Kaza sonrası organizasyon ve koordinasyonun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir birim tarafından yürütülmesi, buna ilişkin planlamaların bu birim tarafından geliştirilerek kaza sonrası yaşanan belirsizliklerin giderilmesi büyük önem arz etmektedir. Nitekim son kazada yaşanan olumsuzluklar bu konunun önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
•6. Tüm maden işletmelerinde maden üretimi, mutlaka yeterli sayıda maden mühendisi nezaretinde yapılmalıdır. İşyerinde her vardiyada daimi olarak maden mühendisi bulundurmayan işletmelere üretim izni verilmemelidir.
•7. Teknik nezaretçi ve iş güvenliğinden sorumlu olan mühendis ücretini, denetlemek durumunda olduğu işyeri sahibinden almakta olup bu durum mühendisin işletme ile ilgili kararlarında özgür davranmasını engellemektedir. Bu açıdan, teknik nezaretçinin ve iş güvenliğinden sorumlu mühendisin özgürce karar verebilmesi ve görevini layıkıyla yerine getirebilmesi amacıyla, ücretini oluşturulacak bir fondan alması için gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
•8. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetim elemanı olarak yararlanacağı maden mühendisi kadrolarını çoğaltarak denetimlerini artırmalıdır.
•9. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın madencilikten sorumlu birimi olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘ne, yasa ile "madencilik faaliyetlerinin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine uygun yürütülmesini takip etme" görevi de verilmiştir. Bu kuruluş, madencilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik olarak yeniden yapılandırılarak, iş güvenliği ile ilgili denetim birimini oluşturmalı, personel kadrosu gerek nicelik gerekse nitelik bakımından geliştirilmelidir.
•10. Maden Mühendisleri Odası‘nın görevi ve yasal hakkı olan mesleki denetimin engellenerek üye denetimini yeterince yapamaması da sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır. Bu çerçevede gereken yasal düzenlemeler zaman geçirilmeden yapılmalıdır.
•11. Her işletmede risk değerlendirmesi yapılmalı, değerlendirme sonucunda çalışması uygun olmayan işletmeler kapatılmalıdır.
Yukarıda belirttiğimiz üzere, sistematik yanlışlıklardan kaynaklanan sorunlar görmezden gelinerek ve geçmiş kazalardan ders çıkarılmayarak, kazaların gerçek nedenlerini ortadan kaldıracak somut adımlar atılmadan günü kurtaracak şekilde sorumluluğu sadece maden mühendislerine ve kişilere yükleyerek çözüm aramanın doğru olmadığına inanıyoruz.
Maden Mühendisleri Odası olarak, 11.500 üyesi ve yoğun bilgi birikimine sahip uzmanlarıyla sektörde yaşanan sorunların çözümü için katkı sunmaya devam edeceğimizi belirtir, kazada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anar, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı dileriz.
28.02.2010
TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
ZONGULDAK ŞUBESİ YÖNETİM KURULU