TMMOB Maden Mühendisleri Odası

BASIN AÇIKLAMASI

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Türkiye Taşkömürü Kurumu Haziran 2004 tarihinde "Maden Kanunu" kapsamına alınmış, bu tarihe kadar sadece işletme yetkisi bulunan kuruma işlettirme yetkisi de verilerek yeni bir sürece girilmiş ve yine bu tarihe kadar hukuksal olmayan rödevans ve özelleştirme uygulamalarının bu kanunla birlikte önü açılmış ve Kurum yıllardan beri yaparak uzmanlaştığı hazırlık, üretim ve kömür yıkama gibi asli işlerini birer birer terk etmeye başlamıştır. Tüm karşı duruşlarımıza rağmen bu uygulamalar hızla devam etmiş, kamu adına yapılmasını savunduğumuz çalışmalar bilinçli bir şekilde terk edilmiştir. Ülkemizdeki tüm kamu kuruluşlarında ve TTK‘da üretim, verimlilik ve yönetim açısından yaşanan olumsuzlukların tek nedeni olarak çalışanlar gösterilmekte bundan kurtulmanın yolunun da söz konusu kuruluşların çeşitli yöntemlerle elden çıkarılarak özelleştirilmesi olduğunun altı çizilmektedir. Özelleştirme politikalarına her sorunu çözecek sihirli bir değnek olarak bakılmakta ve kurtuluşumuzun bu yolla olacağı müjdelenmektedir! Oysa gerçek hiç de böyle değildir. Yaşadığımız örnekler bunun böyle olmadığını, özelleştirmenin daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk, daha çok açlık getirdiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

Maden Mühendisleri Odası, sektördeki özelleştirme uygulamalarına karşı tavır alan, kişisel veya grupsal çıkarı değil, kamu çıkarını savunan ve bu amaçla çalışmalarını sürdüren, mücadele eden anayasal bir kurumdur. Kamu Kurumu niteliğinde bir meslek Kuruluşu olan Odamıza, başta anayasa olmak üzere yasalar ve ana yönetmeliğimiz ile çok sayıda genel kurul kararı; kamu çıkarlarını savunmak ve kamusal denetim yapmak görevini vermiştir. Bu doğrultudaki girişimlerimiz ve açıklamalarımızdan rahatsızlık duyanların, örgütümüze ve organlarımızda görev alan kişilere karşı hasmane bir tutum içine girmelerini ve yaptığımız etkinlikleri baltalamalarını kabul etmek mümkün değildir. Odamız; yanlış ve haksız olduğunu düşündüğü uygulamalar hakkında basın açıklamaları dahil her türlü yasal denetim yollarını kullanarak kamuoyunu bilgilendirmektedir. Bugüne kadar böyle yapmıştır, bundan sonra da böyle yapacaktır.

 

Türkiye Kömür Kongrelerinin, Batı Karadeniz Taşkömürü Havzası‘nda, Zonguldak ili ve yakın çevresinde gerçekleştirilmesinin en önemli nedeni, bu havzadaki taşkömürü yataklarıdır. Bu kongrelerde; başta taşkömürü ve linyit olmak üzere ülkemizin katı fosil enerji yakıtlarının üretimi, hazırlanması ve enerji ve sanayi üretiminde kullanımına ilişkin her türlü soruna bilimsel yaklaşım ve tartışmalarla çözüm aranmaktadır. Son yıllarda dünyanın içinde bulunduğu enerji darboğazı göz önüne alındığında kömür madenciliğinin ülkemiz için öneminin stratejik olduğu konusu da şüphe getirmez bir gerçektir. Maden Mühendisleri Odası, yıllardır ortaya koyduğu çabalarla, ülkemiz kömür üretim sektörünün gelişip genişlemesi ve ülkemizin geleceğe yönelik enerji gereksiniminde kömürün yerinin önemini, ülke ekonomisine katkısını her platformda etkin bir şekilde dile getirmektedir. Giderek artan enerji gereksinimi, kömür madenciliğini cazip hale getirmiş ve ülkemiz özel sektör yatırımcılarının da ilgisi bu sektöre giderek artmıştır. Özel sektör, bütün dünyada olduğu gibi doğası gereği, en az yatırımla ve en düşük maliyetlerle daha fazla kazanç elde etme, düşük maliyetli iş gücü kullanma ve devlet desteğinden de azami ölçüde yararlanma eğilimindedir. Sosyal bir devlet yapısına sahip olmak isteyen ülkelerde, etik olmayan bu bakış açısını dengeleyecek ve kabul edilebilir seviyelere çekilmesini sağlayacak güç, başta devletin kendi politikaları olmak üzere, ilgili meslek odaları, sendikalar ve sivil toplum örgütleridir. Burada devlete düşen görev denetim mekanizmalarını doğru işletmesi ve adaletli politikalar uygulamasıdır. Maden Mühendisleri Odası, ülkemizdeki kömür madenciliğinin devlet eliyle kamu adına yapılması tarafında yer almasına rağmen özel sektör gerçeğinin de farkındadır. Ancak, yukarıda belirtildiği gibi devletin olanaklarını ve çalışanların işgücünü sömüren anlayışlara karşı çıkmanın temel mesleki ve yurttaşlık görevi olduğunu da çok iyi bilmektedir. Özelleştirme bir vurgun aracı değildir. Her türlü üretim alt yapısı özenle hazırlanmış bir işletmeyi "buyurun götürün" anlayışı ile özel sektörün emrine vermenin adı özelleştirme değil başka bir şeydir.

 

Son yıllarda, ülkemizdeki "Kamu İktisadi Teşebbüsleri" ve diğer devlet kurumlarında görülen keyfi yönetim ve beraberinde gelen başıbozukluk, kurum yöneticilerinin, devletin bir memuru olduklarını unutmalarına ve kurumların sahibi olduklarına inanmalarına yol açmıştır. Hiyerarşi, bilgi ve tecrübe ile değil de parti yandaşlığı ile atanan, görevde yükseltilen veya mevcut konumunu muhafaza etmeye çalışan bu kişiler, zaman içerisinde kendilerini daha güçlü hissetmekte ve vazgeçilmez olduklarını düşünmeye başlamaktadırlar. Bazı devlet kurumlarının başlarındaki yöneticiler, halkın öz varlıkları olan kurum olanaklarının paylaşımlarının sadece kendi tasarruflarında olduğunu düşünmektedirler. Gelişmekte olan ülkemizin var olan kıt kaynaklarından azami ölçüde yararlanmak, özellikle küçük şehirlerde var olan az sayıdaki bu olanakların kamu yararı gözetilerek kullanılmasını sağlamak devletin ve devlet kurumlarının başlarındaki yöneticilerin görevlerindendir.

 

Yukarıda da belirtildiği gibi bazı kurum/kuruluş yöneticileri, keyfi uygulamalarla! yönetimleri altında bulunan kurum ve kuruluşları bilerek veya bilmeden zarara uğratacak yaptırımlar içine soktuklarını yasal tepkilerle ortaya koyan, ve bu konularda yasal girişimler başlatan kişi veya kurumları da gözdağı vermek maksadıyla kişisel baskılar veya kurum olanaklarını kullanmaktan mahrum etme anlayışı ile hareket etmektedirler.

 

Son günlerde yaşanan ve Maden Mühendisleri Odası başta olmak üzere diğer mesleki ve sivil toplum örgütleri tarafından kamunun dikkatine sunulan basın bildirisi ve öncesinde savcılığa yapılan suç duyurusu ile gündeme getirilen Amasra Süreci TTK yönetimini oldukça rahatsız etmiş ve kızdırmıştır. Konu gündeme getirilmeden önce her türlü başvurusu sözlü ve yazılı olarak yapılan ve sonuçta Kurum İş güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığı‘nda gerçekleştirilmesinde kurum yöneticilerince mutabık kalınan 16. Türkiye Kömür Kongresi‘nin kurum salonlarında gerçekleştirilmesi talebi, kurum yöneticilerinin ani bir manevrası ve Kurum salonlarının müsait olmadığı gerekçesiyle geri çevrilmiştir. Ne ilginçtir ki! verilen bu ani karar Odamızın yaptığı basın bildirisi ve Bartın‘daki suç duyurusundan sonradır. Bu mazeretin gerçek olmadığı açıkça ortadadır. Odamızın maden platformu ve diğer örgütlerle birlikte hareket ederek, süre uzatımı verilmesine ilişkin olarak yapmış olduğu girişimler ve basın açıklaması bu olayın gerçek nedenidir.

 

Kurum yöneticileri tarafından sergilenen keyfi uygulamalar, kısıtlı olanaklarıyla gelişme çabası içerisindeki ülkemizde, madencilik bilimi ve üretiminin gelişmesi açısından emek sarf eden kesimlerce hayret ve endişeyle karşılanmaktadır. TTK üst yönetimleri, 1978‘den günümüze kadar 2 yılda bir Zonguldak‘ta gerçekleştirilen Kömür Kongreleri‘ne hep sahip çıkmış (delege ile katılım, reklam ve/veya sergi vb.) ve kurum olanaklarından Kömür Kongrelerini el verdiği ölçüde hep desteklemiştir. Ancak, yukarıda belirtilen son gelişmeler sonrasında TTK üst yönetimi, kendi bünyesinde çalışan maden mühendislerini delege olarak göndermemek dahil ellerinden gelen her türlü yaptırımı uygulayarak ve bir anlamda ülkemiz açısından oldukça önem arz eden bir bilimsel kongreyi her türlü iyi niyetli girişimlerimize rağmen boykot ettiklerini belirterek, Odamızı kendilerince cezalandırmak düşüncesindedirler

 

TTK Yönetiminin Odamıza karşı almış olduğu bu tavır etik sorunların dışında yasal yetki ve görevlerinin açıkça ihlali olarak kayıtlara geçmiştir. Durumun takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.

 

Aynı zamanda Odamızın üyesi olan bu kişilere önerimiz, örgütlerle kavga etmeye ve görevini mesleki etik değerlerin bilinci ile yürütmeye çalışan meslektaşlarımızın üzerindeki baskılara son vermeleridir.

 

Son olarak, bir kez daha tekrarlamak isteriz ki; Odamız anayasadan, yasalardan, tarihsel mirasından ve mücadele geleneğinden aldığı sorumluluğunu tüm engelleme ve baskı politikalarına karşı sürdürmeye devam edecektir.

 

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

 

6 Mayıs 2008.

 

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

ZONGULDAK ŞUBESİ YÖNETİM KURULU

 

 

 

 

Okunma Sayısı: 1603
Yayın Tarihi: 06.05.2008