BASIN VE KAMUOYUNA
İKTİDARI, TEK TARAFLI UYGULAMALARA SON VERMEYE,
TOPLUMUN TALEPLERİNİ DİKKATE ALMAYA ÇAĞIRIYORUZ
TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak tamamlamak üzere olduğumuz 46. Dönemin bu son günlerinde gelecek döneme umutla bakmak istiyoruz. Ancak AKP iktidarı açıklama ve uygulamaları maalesef geleceğe umutla bakmamıza olanak vermiyor. İktidar tüm toplumun geleceğini derinden etkileyecek konularda, toplumun geniş kesimlerinin isteklerini dikkate almadan, tek taraflı kararlar almaya devam ediyor.
Bu kararlardan biri Libya’ya asker gönderme kararıdır. Oysa topumun temel taleplerinden biri Barıştır. Barış, gelecek güvencesi, çalışma hakkı, yaşama hakkı, refah olanağı demektir. Barış, kıt kaynaklarımızın, insana/topluma ayrılarak yaşam kalitemizin yükseltilebilmesi olanağıdır. Barış, bebekler için süt, çocuklar için kreş-okul, gençlere gelecek umudu-iş, yaşlılar için huzur, tüm toplum için refah olanağıdır. Bu nedenle barış hem toplumsal düzeyde, hem Ortadoğu ve bölgemizde, hem de dünya ölçeğinde temel taleplerimizden biridir.
Oysa iktidar toplumun bu temel talebini dikkate almak, ülkemizde ve bölgemizde barış politikaları uygulamak yerine, sınır ötesi ülkelere asker gönderme kararı ile savaş politikalarına her geçen gün daha fazla yönelmekte ve ülkemizi bir bataklığının içerisine sürüklemektedir.
AKP iktidarını bu savaş politikalarından derhal vaz geçmeye, Libya dahil sınır ötesi ülkelere asker gönderme tezkereleri geri çekmeye, acilen içte ve dışta barışı esas alan politikalar uygulanmaya çağırıyoruz.
İktidarın tek taraflı uygulamaları bununla da kalmıyor. Toplumsal olarak şiddetle karşı çıkılan kent projelerinde de toplumu, meslek odalarını, bilim ve tekniği göz ardı ederek, dayatmalarına devam ediyor. Bu durumun son ve en keskin örneği, bir felaket projesi olan ‘Kanal İstanbul’dur. Tam bir kent yağması, rant ve çıkar ilişkileri içerisinde projelendirilen olası Kanal, taşıdığı çevresel ve sosyal riskler açısından büyük bir yıkım girişimidir. Toplumun bu Proje çerçevesinde itirazlarını dikkate almak gerekirken “İsteseniz de, itemeseniz de bu projeyi yapacağız” sözleri İktidarın toplumla çatışan, dayatmacı tavrını açıkça ortaya koymaktadır.
Uluslararası rant boyutu da bulunan bu yıkım projesine “Ya İstanbul, ya Kanal” şiarı ile itiraz ediyor, “Kentimize, Yaşamımıza Geleceğimize” sahip çıkıyor, AKP iktidarını kent yağmasına yol açacak bu projeden derhal vazgeçmeye çağırıyoruz.
Bu Projeye milyarlarca dolar aktarmayı göze alan siyasi iktidar, maalesef insanlarımızın sokaklarda donarak ölmesine, elektrik faturasını ödeyemeyen 4 kişilik “Yetişkin” kardeşlerin, 3 kişilik “Delen” ailesinin çocuğuyla birlikte, cebinde parası ve gelecek umudu kalmayan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel ÜNLİ’nin intihar etmelerine engel olacak kaynakları bulamamaktadır. Daha da kötüsü bir üniversite öğrencisinde bile “gelecek umudu” bırakmayan bu düzenin, bu politikaların ve uygulayıcısı olan bu iktidarın bir an önce son bulması daha fazla insanın acı çekmesine engel olacaktır.
Bir başka gündem maddesi ‘Gezi eylemleri’ne yönelik haksız yargılamalar konusudur. 2013 yılında toplumun AKP iktidarının politikalarına bir itirazı olarak gündeme gelen ‘Gezi eylemleri’ ülkenin gidişatına yönelik toplumsal kaygıları dile getiren bir süreçtir. Milyonlarca yurttaşımızın kent merkezlerinde, yerellerde bizzat katılarak dahil olduğu bu gösteriler hem demokratik bir hak, hem de toplumsal bir görev olarak algılanmalıdır. Bu yanıyla yargılanamaz ve cezalandırılamaz niteliktedir.
Sadece “Gezi Parkı” değil, sanat da yargılanamaz ve cezalandırılamaz. Oysa GRUP YORUM şahsında muhalif sanat cezalandırılmaya çalışılıyor. GRUP YORUM’un çalışmalarını sürdürdüğü İstanbul’daki İdil Kültür Merkezi’ne bir yıl önce düzenlenen operasyonun ardından gözaltına alınan ve tutuklanan üyelerinden İbrahim Gökçek ve tahliye edilen Helin Bölek açlık grevini ölüm orucuna dönüştürdü. İçeride ve dışarıda gördükleri baskıları gerekçe göstererek başlattıkları eylemde “Gökçek” 245, “Bölek” 242'üncü gününde. İktidarın görevi toplumun taleplerini algılayarak bu baskılara son vermekken, ilkel bir intikam hırsıyla GRUP YORUM üyelerinin ölümüne seyirci kalıyor. Bu tavrı onaylamıyor, iktidarı devlet ciddiyetiyle davranmaya, olası ölümleri engellemeye çağırıyoruz.
AKP iktidarının bütün bu toplumsal talepleri göz önüne alarak gerekli demokratik adımları atması gerekirken, suni darbe tartışmaları ile gündemi değiştirmeye, muhalefeti sindirmeye, yandaşlarından ise iktidarına daha fazla destek sağlamaya çalışıyor.
Mevcut iktidarı, halkımızın taleplerini dikkate almayan, toplumla açıkça inatlaşan, ben yaptım oldu diyen dayatmacı yönetim anlayışına son vermeye, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini, farklılıkları dikkate alan, toplumsal uzlaşmacı bir yaklaşıma yönelmeye, insan haklarına saygıya, demokrasi ve evrensel hukuk ilkelerine uymaya çağırıyoruz.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
18 Şubat 2020, Ankara