BEN YAPTIM ANLAYIŞI MADENCİLİĞİ BİTME NOKTASINA GETİRMİŞTİR.
BEN YAPTIM ANLAYIŞI MADENCİLİĞİ BİTME NOKTASINA GETİRMİŞTİR.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN DEMOKRATİK KATILIM ANLAYIŞI İLE ULUSAL MADENCİLİĞİMİZ KÜRESEL POLİTİKALARA KARŞI DESTEKLENMELİDİR.
Bilindiği üzere demokratik ülkelerde ulusal düzlemde herhangi bir mevzuat değişikliği yapılacağı zaman izlenmesi gerekli olan yol bellidir. Yapılacak olan mevzuat değişikliğine ilişkin çalışmalar uzman kuruluş tarafından hazırlandıktan sonra tüm bakanlıklar ile ilgili kurum ve kuruluşlar ile meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların görüşleri alınarak hazırlanır. Ancak ülkemizde son yıllarda yapılan değişikliklerde demokrasinin evrensel kuralları yerine ben yaptım oldu anlayışı etkin olmaktadır. Yaşamın pek çok alanında önemli sorunlara yol açan bu anlayış son yıllarda madencilik alanında çok daha büyük sorunlara açmış durumdadır.
2012 yılında yayınlanarak yürürlüğe giren ve sektörde Haziran Genelgesi olarak adlandırılan Başbakanlık genelgesi nedeniyle sektör adeta durma noktasına gelmiştir. Bu genelgenin neden olduğu sorunlar ve genelgenin yasaya aykırı olduğu sektörün tüm tarafları ile birlikte siyasi iktidarın üyeleri ve Bakanlık yetkilileri tarafından da bilmesine rağmen kimse gerçekleri ifade edememektedir. Başbakanlık genelgesine karşı şimdiye kadar sektör ve üyelerimiz adına itirazlarımızı defalarca belirtmiş olmamıza rağmen siyasi iktidar tarafından hiçbir girişimde bulunulmamıştır.
Başbakanlık genelgesinden sonra kamuoyunda "Taşeron Yasası" olarak ta bilinen yasanın içerisine 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma‘da meydana gelen faciadan sonra yasaya belirli amaçlar için madencilikle ilgili bir takım düzenlemeler eklenmiştir. Madencilik alanında maden emekçilerinin lehine yapılmış olan değişiklikleri desteklemekle birlikte insanca bir yaşam hakkına sahip olmaları için daha da geliştirilmesinden yana olduğumuz belirtmek isteriz. Ancak Torba Yasa‘daki madencilikle ilgili olarak yapılan düzenlemelerin de ben yaptım anlayışının devamından farklı değildir.
Yapılan düzenlemeler ile yeraltı maden işletmelerinde erken emeklilik, yeraltında 6 saat çalışma ve 2 asgari ücret maaş ve benzeri değişiklikleri öngörmektedir. Ancak bu değişikliklerin sonuçlarının neler olabileceği yönünde hiçbir çalışma yapılmamış ve yapılan uyarılar da dikkate alınmamıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi işçiler ve üyelerimiz lehine olan bazı değişiklikleri desteklemekle birlikte bu değişikliklerin sektörde ne gibi sorunlara neden olabileceği yönünde bir açıklama yapmayı görev biliyoruz.
Bulunduğumuz süreçte yasanın TBMM Genel Kurulunda kabulü ve Cumhurbaşkanı tarafından onayı ile birlikte Zonguldak‘ta 22 yeraltı kömür işletmesi işçilerine çıkış vererek üretimi durdurmuşlardır. Bu durumu Ermenek, Gediz, Trakya ve diğer madencilik havzalarının izleyeceği ve yaklaşık 100 işyerinin kapanacağı, 10.000 işçinin işsiz kalacağı tahmin edilmektedir.
Bilindiği üzere metalik maden ve kömür madenleri uluslararası piyasada fiyatlandırılmaktadır. Bu nedenle üretim maliyetleri satış fiyatını değiştirmemektedir çünkü satış fiyatı küresel piyasada belirlenmiştir. Ancak bu değişiklikler ile yerli maden üretim fiyatlarının işçilik maliyetlerinde yüzde 25-35, toplam maliyetlerinde ise yüzde 12 ile 15 oranında artışlara neden olmuştur. Bu maliyet artışları özellikle kömür madenciliğimizi olumsuz etkilemektedir.
Torba Yasa‘da yapılacak değişikliklerin madencilik sektöründe istihdam ve üretim sorunlarına yol açmaması için hem maden emekçilerini hem de sektörümüzü küresel politikalara karşı koruyacak gerekli tedbirler alınmalıdır.
Bu amaçla ilk yapılması gereken "ben yaptım oldu" anlayışından uzaklaşarak daha önce de defalarca kez ifade ettiğimiz üzere ithal kömüre fon konularak ülke içerisinde yerli kaynaklarımızın güvenli bir şekilde üretilmesi amacıyla sektöre teşvik sağlanması ve sektörde taşeronlaşmanın yasaklanması gerekmektedir. Maden işverenleri tarafından da alınan teşviklerin işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında kullanılması gerekmektedir.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
15 Eylül 2014, Ankara