Bor elimizde mi kalacak?
BOR ELİMİZDE Mİ KALACAK?
Avrupa Birliği‘nde bor madeninin zahirli maddeler kapsamına alınması konusunda sürdürülen lobi faaliyetlerinin olumlu sonuçlanması durumunda, Türkiye dünyaya karşı en stratejik madeni boru kullanamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Avrupa Birliği‘nde borun tehlikeli maddeler sınıfına alınmasına yönelik girişimler yoğunlaştı. Bor, zehirli maddeler kapsamına alınırsa bor üretimine ve bor ürünlerinin kullanımına kısıtlamalar gündeme gelecek. Petrogas Dergisi‘nin haberine göre, Avrupa Birliği Konseyi, tehlikeli maddelerin sınıflandırılması ve etiketlendirilmesi çalışmaları kapsamında bor madenini zehirli maddeler sınıfına almaya hazırlanıyor. Karar AB Konseyi‘nde onaylanırsa bor ürünleri zehirli madde kabul edilecek ve ancak kuru kafa sembollü etiketlerle satılabilecek. Borik asit ve sodyum boratların tehlikeli madde olarak sınıflandırılması gerçekleşirse bor ürünlerinin kullanım alanlarına kısıtlamalar, bor üretimine de sınırlamalar getirilecek.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, 17 Nisan‘da gerçekleştirilen 2. Ulusal Bor Çalıştayı‘nda konuya ilişkin lobi faaliyetlerine dikkat çekerek, "Bizi sevmeyenlerin borun toksik olduğunu öne sürerek, boru zehirli bir madde olarak tanıtmaya çalışan ters bir lobi var. Bu lobi eğer etkin olursa borlar elimizde kalabilir. Ama tabii böyle bir şeye ne müsaade ederiz ne de göz yumarız" demişti.
BORUN İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLI OLDUĞU İDDİASI
Borun insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu savıyla AB gündemine getirilen girişimler, hayvanlar üzerinde yapılan deney sonuçlarına dayandırılıyor. Deneylerde, hayvanlarda ağız yoluyla yüksek dozda borik asit ve soydum borat alınmasının, üreme sağlığı üzerinde zararlara yol açtığı tespit edildi. İnsanlarda da yüksek dozda borun ağız yoluyla alınması durumunda aynı etkiye yol açacağı sonucuna varıldı. Ancak hayvanlarla yapılan bu deneylerin olumsuz sonuçlarından hareketle, insanlar üzerinde de benzer etkilere neden olabileceği değerlendirmesi Türkiye‘nin tepkisine yol açıyor. Deneylerde yüksek doz kullanımına dikkat çekilerek, insanlarda hiçbir zaman bu dozlara ulaşmayacağı belirtiliyor. Ayrıca hayvanlarda kısırlığa neden olan doz birikiminin, insanlarda kusmaya neden olmasından dolayı mümkün olamayacağı tespiti yapılıyor. ABD‘de yapılan borik asidin vücutta depolanmadığı ve vücuttan atıldığına dair araştırma sonuçları da bunu ortaya koyuyor, ancak bu AB tarafından pek de dikkate alınmıyor.
Türkiye‘de konuyla ilgili yapılmış araştırma sonuçları da borun insanlar üzerinde böyle bir etkisi olmadığını gösteriyor. Prof. Dr. Bekir Sıtkı Şaylı tarafından 1995-2001 yılları arasında borun bulunduğu bölgelerde yaşayanlar ve bor üretiminde çalışanlar üzerinde yapılan araştırmada, borun insanların üreme sağlığı üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi olmadığı sonucuna varıldı. Borla ilgili kuruluşlar da, üniversiteler iş birliğiyle bilimsel araştırmalar yürütüyorlar. Ancak bu araştırma sonuçları, AB
Konseyi‘nde çeşitli nedenler ileri sürülerek kabul görmüyor. Bazı Avrupa Birliği üyesi ülkeleri için borun zararlı olup olmadığının tartışılması bile tehlikeli madde olarak sınıflandırılması için yeterli neden kabul ediliyor.
KARAR ÇIKARSA NE OLACAK?
AB Konseyi‘nin kararının bu yönde çıkması durumunda, AB ülkelerinde başlayacak kısıtlamalar kısa sürede tüm dünyayı etkileyecek. Bor ürünleri olan boraks, borik asit ve sodyum perborat özellikle cam, seramik ve deterjan üretiminde yaygın olarak kullanılıyor. Borun zehirli maddeler kapsamına alınmasının gerçekleşmesi halinde başta cam, seramik ve deterjan üretimi olmak üzere tüm alanlarında kullanımı sınırlandırılacak. Borun yerine ise ikame ürünler kullanılmaya başlanacak.
Bor ürünleri, kullanıldığı alanlarda büyük bir paya sahip bulunuyor. Sadece deterjanda 6 milyar dolarlık bir pazardan söz ediliyor. Borun zehirli madde kabul edilmesi durumunda, bu pazarlar ikame ürünlerin eline geçmiş olacak. Bu yüzden AB Konseyi‘nin alacağı karar, bor üreticileri kadar ikame madde üreticileri için de önem taşıyor. Dünya bor rezervlerinin çok büyük bir bölümünün Türkiye‘de olması, diğer ülkeleri ikame ürün arayışına da yöneltiyor.
Konuya ilişkin bir açıklama yapan Maden Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, her madenin yerini ikamesinin alabileceğini, bunun bor için de geçerli olduğunu belirterek, "Geçmişte çok önemli bir maden olan cıva bugün üretilmiyor. İspanya cıva üretiminde liderdi. Türkiye‘de de üretiliyordu. Ancak daha sonra yan etkileri, olumsuz etkileri dikkate alınarak cıva üretimi durduruldu. Yerine başka maden ikame edildi" dedi.
Türkiye‘den sonra ikinci büyük üretici durumunda olan ABD‘de borun derinden çıkarılmasından dolayı maliyetlerin yükseldiğini, kalite sorunları yaşandığını ve rezervlerin bitme noktasına geldiğini vurgulayan Torun, ABD‘nin de şimdiden boru ikame edecek ürünler üzerinde yoğunlaşmaya başladığına dikkat çekti. Torun, bor yerine ikame ürünlerin kullanılması durumunda bundan en fazla etkilenecek ülkenin Türkiye olacağını, bu karara karşı her türlü girişimde bulunarak, borda alan daraltılmasına veya borun piyasadan çekilmesine yönelik çalışmaların önlenmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye‘nin şu anki tüketim hızıyla 400 yıllık bor madeni rezervi olduğunu belirten Torun, "Ülkemiz kaynaklarının çok daha iyi korunması, çok daha iyi değerlendirilmesi ve savunulması gerekli" diye konuştu.