"BOR TUZLARI, TRONA VE ASFALTİT MADENLERİ İLE NÜKLEER ENERJİ HAMMADDELERİNİN İŞLETİLMESİNİ, LİNYİT VE DEMİR SAHALARININ BAZILARININ İADESİNİ DÜZENLEYEN KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI" İLE İLGİLİ MİLLETVEKİLLERİNE YAZILAN YAZI
| Ankara; 08.11.2012 Sayı : 8893 |
Sayın Milletvekili,
Bilindiği üzere, yürürlükteki 2840 sayılı Kanun "Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır. Bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş olan ruhsatlar iptal edilmiştir." şeklinde düzenlenmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak 5 Mart 2012 tarihinde Başbakanlığa iletilen "Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Başbakan‘ın imzasıyla, 20 Mart 2012 tarihinde B.02.0.KKG.0.10/101 - 487/1319 sayılı yazıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı‘na gönderilmiştir. Kanun tasarısı, 31 Ekim 2012 tarihinde Enerji-Sanayi-Ticaret komisyonunda kabul edilmiş olup, bilahare TBMM Genel Kurulunda görüşülecektir.
Söz konusu tasarıya göre, Mevcut Kanunun 2. maddesine eklenen ve komisyonda kabul edilen fıkrada; "Bu madenlerin ruhsat sahaları ve rezervleri Devletin mülkiyetinde kalmak ve elde edilecek ürün ve atıkların satışı Devlet eliyle yapılmak kaydıyla; dekapaj, ürün çıkarma, kırma eleme, ayıklama ve yıkama, paketleme, tahmil - tahliye, nakliye ile temizlik ve diğer benzeri işler ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir." denilmektedir.
İstenen yasa değişikliğiyle bor, toryum ve uranyum madenlerinin üretiminin özel sektörce yapılmasının önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Özel sektörün üreteceği ürünlerin devletçe alımı garantilenmektedir. Bu tasarı kabul edildiğinde, madencilikte bir özelleştirme yöntemi olan "işletme hakkının devredilmesi"nin bor madenimiz için yolu açılacak ve yıllardır yapılamayan "borların özelleştirilmesi" başarılacaktır. Hükümet yetkililerinden gelen tüm aksi iddialara karşın ve gerekçesi ne olursa olsun bu değişiklik, 2840 sayılı Kanunla Devlet eliyle işletilmesi gereken bor madeninin özelleştirilmesi demektir Bor madenlerinin işletmesinin devredilmesi yoluyla gerçekleştirilecek böyle bir özelleştirme modeli, baştan beri bor madenlerini isteyen çevrelerin talebidir.
Bu değişiklikle toryum ve uranyum gibi nükleer enerji hammaddelerinin üretimi de devlet tekelinden çıkarılacaktır. Bunun sonucunda; günümüzün ve geleceğin enerji ve teknoloji dünyası için çok önemli olan ve ülkemizin geleceği açısından oldukça önem arz eden bor, toryum ve uranyum madenlerimiz uzun vadede çok uluslu şirketlerin eline geçecektir.
Rezervlerin ve ruhsat sahasının mülkiyetinin devlette kalması, hiçbir anlam ifade etmemektedir. Çünkü; kiralama yoluyla madenin rezervi tüketildiğinde mülkiyet kavramı, içi boşaltılmış bir kağıt parçasından ibaret olacaktır. Anayasanın 168. maddesi, "Tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir..." demektedir. Bu maddeye göre zaten mülkiyetin devredilmesi söz konusu olamaz. Ayrıca, "elde edilecek ürün ve atıkların satışı Devlet eliyle yapılmak kaydıyla" maddesi de yetersizdir. Çünkü, özel sektörün üreteceği ürünleri devlete hangi şartlarda ve hangi fiyatla satacağı belli değildir.
Bor, stratejik bir madendir. Dünya rezervlerinin yüzde 72‘si Türkiye‘de bulunmakta olup, son derece özel kimyasal yapıları vardır. Hammadde, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, büyük çoğunluğunda alternatifsiz olmak üzere, 250‘yi aşkın kullanım alanı bulunmaktadır. Bor mineralleri, ilave edildikleri malzemelerin katma değerlerini olağanüstü yükselterek, sanayinin adeta tuzu olarak kullanılmaktadır. Yerine ikamesi olmayan bor madenleri; uzay teknolojisinden, enerji sektörüne, nükleer teknolojiden, savunma sanayisinden elektronik sanayisine kadar çok geniş bir alanda kullanılan bir madendir. Cam sanayisinde, Seramik sanayisinde, Temizleme ve beyazlatmada, İnşaat ve çimento sanayisinde, Yanmayı önleyici/geciktirici madde olarak, Tarım alanında; Makine ve Metalurji, Sağlık sektöründe kullanılmaktadır. Gelecek yıllarda özellikle araç yakıtı ve yakıt depolayıcı olarak kullanılması halinde önemi çok daha artabilecektir.
Ülkemizin uluslararası saygınlığını ve dünya ülkeleri içindeki gücünü korumak açısından bor madenlerimiz mutlaka uygun şekilde değerlendirilmelidir. Söz konusu yasa değişikliği bu önceliğe hizmet etmediği gibi uluslararası şirketlerin uzun yıllardır peşinde oldukları bor madenimizi ele geçirmelerine giden yolu açacaktır.
Bu gerekçelerle, Kanun tasarısı TBMM‘ye geldiğinde milletin vekilleri olarak sorumluluğunuzun bilinciyle davranacağınıza inanıyor, vereceğiniz kararın ülkemizin geleceği ve halkımızın refahı açısından en doğru karar olacağını ümit ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Saygılarımızla,
Mehmet TORUN
Yönetim Kurulu Başkanı