“Çin granitine izin vermeyi düşünmüyorum”
Mersem Kongresi‘ne Afyonkarahisar protokolü ve mermercilik sektöründe büyük öneme sahip işadamları katıldılar. Sempozyum açılış konuşmalarında birçok konu ele alındı. Sempozyumda konuşan Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Ali Altuntaş, AKÜ‘nünyeni yapılan hastanesinde Çin graniti kullanmayı düşünmediklerini söyledi.Sempozyumda Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, madencilik ve doğaltaş sektörü hakkında bilgi verdi. Torun, "Hızla gelişen ve büyüyen doğal taş ve mermer sektörü, son 25 yılda madencilik sektö-rümüzün en önemli alt sektörlerinden biri haline gelmiştir. Doğal taş ve mermer sektörü, sadece madencilik sektörünün en önemli alt sektörlerinden biri olarak kalmamış, aynı zamanda gelişimini sürdürerek Türkiye ekonomisinin de en önemli yapı taşlarından biri olmaya aday duruma gelmiştir. Ülkemizde ciddi miktarda görünür doğal taş rezervi olduğu bilinmektedir. Sektör üretiminde her yıl hızlı bir artış gözlenmekte, yine mermer ve doğal taşın ihracattaki payı da aynı ivmeyle artmaktadır. Sektörün ulaştığı üretim ve buna bağlı ihracat artışı, eşzamanlı olarak yatırım, istihdam ve kalitenin de artmasını sağlamış, bununla beraber sektör ciddi sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır. Başta inşaat ve sanayi sektörleri ile entegrasyonu amaçlayan kısa, orta ve uzun dönemli stratejik planları da kapsayan bir Doğal Taş Politikası‘nın olmayışı en önemli eksikliktir. Ülkemiz, 1980‘li yılardan itibaren uluslararası sermayenin taleplerine uygun olarak ekonomik ve sosyal politikalar uygulamış, bunun sonucunda sanayi yatırımları azalmış, işsizlik artmış, sık sık yaşanan krizler sonucu yoksullaşma kronik hale gelmiştir. Bu politikalar; teknoloji düzeyini artıracak, AR-GE çalışmalarını hızlandıracak, yeni ürün geliştirmeye yönelik bir araştırma politikası sapta-yacak verimli, üretken bir yapı kurmayı da engellemiştir. Ülkemizdeki sanayi tesisleri gelişmiş ekonomilerin taşeronu olarak düşük katma değerli ürünlerle ihracata zorlanmıştır. Söz konusu çarpık yapıdan en fazla zarar gören sektörlerin başında madencilik sektörü gelmektedir. Sanayi sektörleri yerine hizmetler sektörünün genişlemesi, sanayi sektörlerine hammadde sağlayan madencilik sektörünü de zor durumda bırakmıştır. Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik önemi, sadece fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu anlamda, madencilik ve sanayi sektörleri karşılıklı olarak birbirlerini besleyen sektörlerdir. Entegrasyonları sağlandığı ölçüde büyürler. Dolayısıyla, ülke sanayisinin gelişememesi madencilik sektörünü de olumsuz etkilemekte, bu sektöre yapılabilecek yatırımlar, hızla hizmetler sektörüne kaçmakta ve madencilik sektörünün ülke ekonomisine katkısı giderek düşmektedir." dedi.
Torun ayrıca yoksulluğun azaltılması ve bölgesel eşitsizliklerin giderilmesinde madencilik sektörünün önemi son derece belirgin olduğunu belirtti. Torun; "Pek çok ülkede, madencilik sektörünün gelişimi ile madencilik faaliyetlerinin yapıldığı bölgenin ekonomik gelişimi arasındaki doğrudan ilişkinin somut örnekleri bulunmaktadır. Madencilik sektörü, doğrudan gelir yaratmasının yanında, düşük maliyette girdi sağlaması bakımından da yapıldığı bölgedeki sanayinin gelişimine katkı sağlamakta, yapıldığı bölgelerde önemli bir istihdam yaratmakta, yöre insanının mesleki ve teknik yeteneklerini artırmaktadır. Madencilik sektörü, fiziksel altyapının gelişimini de hızlandırmaktadır. Özellikle büyük ölçekli madencilik, yapıldığı bölgenin ekonomik gelişimine önemli yarar sağlamakta, eğitim ve sağlık hizmetleri yanında, ulaşım, enerji ve diğer altyapı hizmetlerini de beraberinde getirmektedir. Tüm madencilik sektörlerinde olduğu gibi, mermer ve doğal taş sektörü de çok zor koşullarda üretim yapmaktadır. Bu nedenle devlet tarafından desteklenmeli ve teşvik edilmelidir" diye konuştu.