COVİD-19 SALGINI DÖNEMİNDE ÜYELERİMİZİN HAKLARI KONUSUNDA HUKUKİ BİLGİLENDİRME
COVİD-19 SALGINI DÖNEMİNDE ÜYELERİMİZİN HAKLARI KONUSUNDA HUKUKİ BİLGİLENDİRME
Değerli üyelerimiz, bu hukuki bilgilendirme metni mevcut yasalara bağlı olarak hazırlanmıştır. Bu metinde geçen “işçi” kavramı 4857 Saylı İş Kanunu açısından ücretli çalışmayı ifade etmektedir. Bu nedenle metinde geçen “işçi” sözcüğünün ücretli çalışan maden mühendisi olarak algılanması gerektiğini belirtmek isteriz.
Herhangi bir salgın ve/veya hastalık durumunda çalışanların haklarının düzenlenmiş olduğu iki temel Kanun bulunmaktadır. Bunlar şu kanunlardır:
1- 4857 sayılı İş Kanunu
2- 6331 sayılı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
4857 sayılı İş Kanunu açısından salgın nedeniyle işin durması, “zorlayıcı sebep” ler arasındadır. Yine yaşanan salgın 6331 sayılı Kanunda yer alan “hayati tehlike” kavramı içerisinde değerlendirilmektedir.
İşyerinin salgın nedeniyle faaliyetini durdurması ve ücretsiz izne çıkarılma durumunda ne yapılabilir?
İşverenin çalışanına ücretsiz izin verebilmesi için çalışanının yazılı onayını alması gerekmektedir.
Çalışanın açık rızası ve yazılı onayı olmaksızın, çalışanın işveren tarafından ücretsiz izne çıkarılması durumunda; çalışan İş Kanunu çerçevesinde, iş akdinin fesih edildiğini kabul ederek, kıdem ve ihbar tazminatı talep edebilir veya işe iade davası açabilir. Bu davaların açılabilmesi için önce “Arabulucuya” başvurulması gerektiği unutulmamalıdır. (Kıdem tazminatı için çalışanın, en az 1 yıl çalışma kıdemine sahip olması gerekmekte; işe iade davası açılabilmesi için ise işyerinde en az 30 çalışan çalıştırılıyor olması, çalışanın bu işyerinde en az 6 aydır çalışıyor olması ve bu hakkın fesih bildiriminin tebliğinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekmektedir)
İş Kanunu’nun “Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi” başlıklı 22 nci maddesine göre;
“İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.
Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” hükmünün de bilinmesinde fayda olacaktır. İşverenin çalışma koşullarında değişiklik yapması durumunda, hangi hükümlerin uygulanacağı bu madde ile belirlenmiştir.
İş Kanunu’nun 40’ncı maddesi;
“24 ve 25 inci maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebepler dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir.” şekildedir.
Kanunun 24 ve 25 inci maddelerin (III) numaralı bentleri şu şekildedir;
“24/III. Zorlayıcı sebepler: İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa.
25/III- Zorlayıcı sebepler: İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması”
Yani salgın nedeni ile zorlayıcı sebepten dolayı çalışamayan veya çalıştırılmayan maden mühendislerine, bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenmek zorundadır. Bu sürenin sonunda ilgili maden mühendisi isterse, İş Kanunu’nun, “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı, 24/III maddesi hükmü uyarınca, iş akdini sona erdirebilir ve kıdem tazminatını isteyebilir, ancak iş akdini kendisi feshettiği için ihbar tazminatını hak edemez.
Çalışan maden mühendisi salgın nedeni ile iş sözleşmesini derhal haklı nedenle fesih edebilir mi?
İş Kanunu’nun, “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 24’üncü maddesi;
“Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
I. Sağlık sebepleri:
a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa.
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.” şeklindedir.
İlgili madde gereğince çalışan maden mühendisi, sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işverenin veya başka bir çalışanın COVİD-19 hastalığına yakalanması durumunda, iş sözleşmesini derhal haklı nedenle fesih etme hakkına sahiptir. Bu durumda kıdem tazminatını isteyebilir, ancak iş akdini kendisi feshettiği için ihbar tazminatını hak edemez.
COVİD-19 belirtilerini taşıyan maden mühendisi tedbir amacıyla işe gidemeyecek olursa ne yapabilir?
COVİD-19 belirtilerini taşımasından dolayı çalışan maden mühendisi işe gidemiyorsa, öncelikle hekiminden sağlık raporu almalıdır. Bu durumda raporlu olunan ilk 2 gün için ücret ödenmez ancak raporun üçüncü gününden sonra SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazanılır. Hasta olunmaması ancak karantina veya ilgili genelgeler gereğince, sokağa çıkma yasağı kapsamında olunması nedeniyle işe gidilemiyorsa; bu durum zorunluluk hali sayılacak ve yukarıda açıklandığı üzere bu durumda işveren bir haftalık ücretin yarısını ödemekle yükümlü olacaktır. Sonrasında işveren talebiyle veya işçinin talebiyle ücretsiz izin kuralları uygulanabilir veyahut kıdem tazminatı ödeyerek iş akdini feshedebilir.
İşyerinde salgın nedeniyle yeterli önlemlerin alınmamasına rağmen, faaliyetin sürdürülmesi durumunda ne yapılabilir?
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun hükümlerine göre işveren, işyerinde çalışanlarının sağlık ve güvenliği için her türlü önlemi almakla yükümlüdür.
İşyerinde ciddi ve yakın bir tehlike söz konusu ise, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “Çalışmaktan kaçınma hakkı” başlıklı 13’üncü maddesi gereği; ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit etmek ve kararı, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.
Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda kurula veya işverene başvurmaksızın, işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gitme hakkına sahiptir. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.
İş sözleşmesiyle çalışan maden mühendisleri, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir ve şartlarını taşımaları durumunda kıdem tazminatına hak kazanırlar. Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, bu duruma göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 25’nci maddesine göre işyerinde işin durdurulması hâlinde, yukarıda belirtilen hükümler uygulanmamaktadır.
Daimi Nezaretçilik Hakkında Bilgi
Bilindiği üzere 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 31’nci maddesi gereği maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetleri, maden mühendisi nezaretinde yani Daimi Nezaretçi gözetiminde yapılması zorunludur. Daimi Nezaretçi bulunmaksızın istihdam şartlarını sağlamadan maden işletme faaliyetinde bulunulması hâlinde idari para cezası uygulanarak maden işletme faaliyetleri durdurulur.
Maden Yönetmeliği’nin 128 inci maddesine göre; “Daimi nezaretçinin yasal izin, rapor veya görevli olduğu süreler tek seferde on beş iş gününü aşarsa yeni daimi nezaretçinin atanması zorunludur. Ruhsat sahibi, on beş iş gününe kadar olan süre içerisinde bir maden mühendisini nezaretçi olarak görevlendirir. Bu durum nezaretçi defterine yazılır.” şeklindedir.
İlgili mevzuat hükümleri gereği Daimi Nezaretçi bulunmayan sahalarda, işletme faaliyeti yürütülmemelidir. Daimi nezaretçinin yasal izin, rapor veya görevli olduğu süreler tek seferde on beş iş gününü aşarsa yeni daimi nezaretçinin atanması zorunludur.
Salgın döneminde maden işletmelerinde uygulanacak kurallar ve alınacak önlemler ile ilgili olarak Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün ivedi olarak bilgilendirme yapması gerektiğini de belirtmek isteriz.
Covid-19 salgınının bir pandemiye dönüştüğü, sokağa çıkma yasağının tartışıldığı, mahkemelerin acil durumlar haricinde faaliyetlerine ara verdiği bu olağan üstü koşullarda yukarıda belirtilen süreçlerin nasıl işleyeceği de elbette ki ayrı bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu nedenle ilk etapta üyelerimizin “işsizlik fonu” ve “kısa çalışma ödeneği” den yararlanması acil ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacaktır. Ancak bu çözümlerin palyatif çözümler olması nedeniyle “sosyal hukuk devleti” anlayışından yola çıkarak kamu otoritesi tarafından bu sorunların kökten çözülmesi için gerekli yasal ve siyasi adımlar atılmalıdır. Bu vesile ile her zaman “aynı gemide” olduğumuzu iddia edenleri de bu zor günlerde sözlerini tutmaya davet ediyoruz.
Oda Yönetim Kurulumuz bu süreçte hak kaybına uğrayan üyelerimize hukuki destek sağlamak için çalışmalarına başlamıştır. Yapılacak olan hukuki danışmanlık desteğinin usul ve esaslarına ilişkin çalışmalarımız en kısa zamanda üyelerimize duyurulacaktır.
Çalışmalarınızda başarılar ve sağlıklı günler dileriz.
Saygılarımızla,
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
1 Nisan 2020, Ankara