TMMOB Maden Mühendisleri Odası

DİCLE ÜNİVERSİTESİNDE YAPILAN 4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ ETKİNLİĞİ(04.12.2014)

DİCLE ÜNİVERSİTESİNDE YAPILAN 4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ ETKİNLİĞİ(04.12.2014)

Dicle Üniversitesinde yapılan 4 Aralık Dünya madenciler günü etkinliği Maden Mühendisliği Bölüm Başkan Sn. Prof.Dr. Mustafa Ayhan Hocanın açılış konuşmasıyla başlamıştır.

 

Maden Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesinin

Değerli Yöneticileri ve Meslektaşlarım

Değerli Akademisyenler

Sevgili Öğrenciler,

Madenler tüm insanlığın ortak değeri olup, sağlayacağı faydanın da toplumsal olması gerekir. Oysa maden emekçilerinin geliri, madenlerin ülkeye sağladığı zenginliğin çok uzağında kalır. Bazen grizuya, göçüklere, su baskınlarına ve gaz zehirlenmelerine maruz kalarak yaşamlarını yitirebilmektedirler.

Yenilenemez doğal kaynaklarmızdan olan madenlerimizin, çevre sorunu oluşturmadan verimli biçimde işletilmesi ve yüksek katma değer yaratacak şekilde son ürünlere dönüştürülmesi; ülkemizin gelişimi ve toplumsal refahımızın yükseltilmesinde önemli rol oynayacaktır. Ancak bunu başarmanın yolu, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınarak madencilerin çalışma koşulları ve yaşam standartlarının iyileştirilmesinden geçmektedir.

Tüm dünyada ve  ülkemizde 4 Aralıkta kutlanan madenciler günü veya bayramı, ülkemizden başlayan ve tüm dünyaya yayılan bir kutlama günüdür. Dünya madenciler bayramını ülkemizde son bir yılda yaşanan iş kazalarında yitirdiğimiz madenci şehitlerimizden dolayı buruk ve hüzün içersinde karşılıyoruz. Günümüzde ne yazık ki, maden sektörü sadece iş kazaları ve ölümlerle gündeme gelmekte, ülkenin kalkınmasına güven veren bir sektör olma özelliği arka planda kalmaktadır.  Dünyada kalkınmış ülkeler, madenciliğe verdikleri önem sayesinde bugünkü refah seviyelerine ulaşmışlardır. Ülke olarak madencilik sektörüne gereken önemi vererek, gelişmiş ve kalkınmış bir ülke olmanın yolunu açacak önlemleri almak zorundayız.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre Türkiye‘de her gün 172 iş kazası meydana gelmekte ve bu kazalar sonucunda her gün ortalama 4 işçi hayatını kaybetmekte, 6 işçi ise sürekli iş göremez hale gelmektedir. Türkiye, iş kazaları ve işçi ölümlerinde Avrupa‘da 1. Sırada, dünyada ise üçüncü sırada yer almaktadır.

Ülkemizde her yıl ortalama 1.500 çalışanın can kaybına yol açan iş kazaları yaşanmaktadır. İçinde bulunduğumuz yılda bugün itibariyle bu sayı 1723‘e ulaşmış bulunmaktadır. Maden kazalarında son yıllarda belirgin olarak artış söz konusudur. Odamız kayıtlarına göre; 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92‘ye çıkmıştır. 2010 yılında 105 işçi, 2011 yılında 77 işçi, 2012 yılında 61 işçi, 2013‘te 95 işçi maden kazalarında yaşamını yitirmiştir. 2014 yılında maden sektöründe iş kazaları sonucu 400 civarında insan hayatını kaybetmiştir.

Başta Soma ve Ermenek olmak üzere Zonguldak, Şırnak, Elazığ gibi maden işletme faaliyetlerinin yoğunlaştığı bölgelerde son dönemlerde iş kazalarında önemli bir artış gözlenmektedir.  

13 Mayıs 2014`te Soma‘da meydana gelen olay sonucunda, aralarında 5 maden mühendisi meslektaşımızın da bulunduğu 301 maden emekçisinin yaşamını yitirdiği bir facia yaşanmıştır.

28 Ekim 2014‘te ise Ermenek‘te, eski imalatta bulunan tahminen 10.000 metreküp suyun aniden ocak içerisindeki çalışma alanlarına dolması sonucu ocakta bulunan 26 işçiden 8 işçi kendi imkânları ile dışarı çıkmış olup, ocak içerisinde 18 işçi mahsur kalmıştır. Bu gün itibariyle bu işçilerin tümünün cansız bedenine ulaşılmış bulunmaktadır.

Bu durum Maden yasasının yeniden gözden geçirilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Yaşanan sorunların çözümü için; üniversiteler, sendikalar, meslek odaları ve ilgili devlet kurumlarının birlikte çalışmalarıyla, bilimin ve hukukun evrensel kurallarına uygun olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı yeniden düzenlenmelidir. Bünyesinde mevzuat, denetim, eğitim ve bilimsel araştırmalar yapılan birimlerin yer aldığı özerk bir Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu bir an önce kurulmalıdır.

İş Güvenliği Uzmanları ile İşyeri hekimlerinin mesleki bağımsızlığı ile iş ve ücret güvencesi devlet tarafından güvence altına alınmalıdır.

Sektörel bazda iş güvenliği uzmanları atanması gerekir. İş kazası sonucu hayatını kaybeden işçilerin ailelerine pisikolojik destek verilmelidir.

Sektörün kendine özgü yapısı ve sorunları göz önünde bulundurularak "Maden İş Kanunu" çıkarılmalıdır. Madencilik kurum ve kuruluşlarının yeniden yapılandırılarak "Madencilik Bakanlığı" kurulmalıdır.

Bir havzada bulunan madenlerin, bütüncül bakış açısı ile planlanması ve üretilmesi gerekir.  Aynı havzada farklı firmaların, değişik ya da aynı zamanda yaptıkları planlama ve üretimi birbirlerinden bağımsız, habersiz, birbirlerini olumsuz etkileyebilecek şekilde çalışmamaları gerekir. MİGEM ruhsatlandırma sürecinde havza madenciliğini göz önünde bulundurmalıdır. Ayrıca, sektörde uygulanan rodövans ve taşeronlaştırma uygulamalarına son verilmelidir.

Maden sektöründe yaşanan iş kazaları, maden yasası ve uygulamalarındaki eksiklikler sektörün küçülmesini beraberinde getirmiştir. Yoğun bürokrasi ve izinlerin zorlaşması mevcut sorunları bir kat daha arttırmıştır. Bunun yansıması olarak, madencilik yatırımlarında ve maden mühendisliği bölümlerini tercih eden öğrenci sayılarında ciddi düşüşler yaşanmıştır. Her geçen gün maden firmalar kapanmakta binlerce madenci işsiz kalmaktadır.

Bunun yanında özellikle doğal taş sektöründe Çin hükümetinin almış olduğu kararlardan dolayı ham blok üretimi ve ihracatında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bunun neticesinde bölgemizde de bir çok mermer ocağı kapatılmış, çalışanlar ise tek vardiya şeklinde faaliyetlerini sürdürmektedirler.

Özet olarak, bir zamanlar ya madencilik ya da çevre ikilemi, günümüzde madencilik eşittir iş kazası veya ölüm ikilemine dönüşmüştür. Bir yandan ileri teknoloji ve güçlü ekonomiye sahip olmayan ülkelerin doğal kaynaklarını mutlak suretle kullanması zorunluluğu ortadayken, diğer yandan bu faaliyetleri yürütürken iş kazaları ve ölümlerin önlenmesinin yolunun bulunması gerekir.

Bu anlamada, başta devletin sorumlu kurumları olmak üzere hepimize üniversiteler, meslek odaları, sendikalar ve tüm madencilere görev düşmektedir. Kısacası iş yeri sağlığı ve güvenliğini sağlayarak verimli üretimin yapılmasını sağlamamız gerekir.

Bugüne kadar sektörde çalışırken hayatını kaybeden madencileri saygıyla anıyorum. Hayatta olan madencilerimize de meslek yaşamlarında kazasız bir iş yaşamı diliyorum. Umarım yakın bir gelecekte sektörün içinde bulunduğu sorunların çözüleceği adımlar atılır.

Okunma Sayısı: 301
Yayın Tarihi: 05.12.2014
Fotoğraf Galerisi