TMMOB Maden Mühendisleri Odası

DOĞAL KAYNAKLARIMIZIN NİHAİ ÜRÜN OLARAK ÜLKEMİZ VE HALKIMIZ YARARINA EKONOMİMİZE KAZANDIRILMASI KONUSUNDA EKONOMİ BAKANLIĞINA YAZILAN YAZI

SAYIN ZAFER ÇAĞLAYAN

T.C. EKONOMİ BAKANI

İNÖNÜ BULVARI NO:36

06510 EMEK / ANKARA

Ankara; 01.03.2012

Sayı : 1009

 

Sayın Bakan,

Uluslararası Yatırımcılar Derneği‘nin (YASED) 31. Olağan Genel Kurulu‘nun açılışında yaptığınız konuşmanızda "Türkiye‘nin madenlerini çok ucuza ihraç ettiğini, ancak Türkiye‘nin 2-3 sente krom satarak zengin olamayacağını, Türkiye‘nin sadece demir-çelik hurda ithalatına 10 milyar dolar bedel öderken, alüminyum ve alüminyum eşya ithalatına 3,3 milyar dolar ithalat bedeli ödediğini, yerli kaynakları üretime çeviremediği için 1,5 milyar dolardan fazla bakır için ithalat gideri oluştuğunu" belirtmişsiniz. Yine konuşmanızda "Elde edilen madenler sıfır katma değerle ve sıfır teknoloji ile ihraç ediliyor. Bu, sürdürülebilir bir durum değil. Ben ülkemde çıkartmış olduğum en başta madenler olmak üzere bunları üretime dönüştürecek mekanizmaları oluşturmak zorundayım. Yoksa Türkiye, 2023 hedefini yakalayamaz" diyerek bugüne kadar uygulanan yanlış politikaları ortaya koyarak, yapılması gerekenleri vurgulamışsınız. Öncelikle bu doğru tespitleriniz için sizi kutlarız.

Odamız, yıllardır madencilik sektöründe uygulanan yanlış politikaları eleştirmekte ve yapılması gerekenleri bilimsel veriler ışığında dünyadaki örneklerle birlikte yetkililerle ve kamuoyuyla paylaşmaktadır.

Özet olarak "Kendi kaynaklarını yok sayan, kaynaklarını kullanmayan bir ülkenin kalkınması mümkün değildir. Madenler, kalkınmanın temel unsurlarından en önemlisidir. Ülkelerin kalkınmaları ve yaşam seviyelerinin belirleyicisi olarak kabul edilen sanayi, enerji ve tarım sektörlerinin temellerini de madencilik oluşturmaktadır. Son yıllarda uygulanan yanlış ekonomik politikalardan en fazla zarar gören sektörlerin başında madencilik sektörü gelmektedir. Sanayi sektörleri yerine hizmetler sektörünün genişlemesi, sanayi sektörlerine hammadde sağlayan madencilik sektörünü de zor durumda bırakmıştır. Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına hammadde olarak satılarak bir miktar döviz elde edilmesinde değil, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu anlamda, madencilik ve sanayi sektörleri karşılıklı olarak birbirlerini besleyen sektörlerdir. Entegrasyonları sağlandığı ölçüde büyürler. Dolayısıyla, ülke sanayisinin gelişememesi madencilik sektörünü de olumsuz etkilemekte, bu sektöre yapılabilecek yatırımlar, hızla hizmetler sektörüne kaçmakta ve madencilik sektörünün ülke ekonomisine katkısı giderek düşmektedir. Planlamadan vazgeçilmiş ve sektörün işlevi, ülkeye döviz girdisi sağlamak üzere yurt dışına hammadde ihracı yapma düzeyine indirgenmiştir. Öz kaynaklarımıza dayalı kalkınma modelleri uygulayarak sanayileşmiş refah toplumu yaratmak öncelikli politikamız olmalıdır. Odamız; doğal kaynaklarımızın her türlü talanına, tüm gücüyle karşı çıkacaktır." denilerek tüm halkımızın malı olan madenlerimizin ülkemize en fazla yararı sağlayacak şekilde kullanılmasını olmazsa olmaz bir öncelik kabul etmektedir.

Bu doğrultuda, 2010 yılında yapılan Maden Kanunu değişikliği çalışmalarında TBMM‘de "Madenlerin hammadde olarak ihracatının yapılmaması ve kendi sanayimizde kullanılması" için Odamızca verilen önerge ne yazık ki iktidar milletvekilleri ve sermayenin temsilcileri tarafından kabul görmemiştir. Sizin de belirttiğiniz gibi hammadde ihraç ederek kalkınmamız olanaklı olmadığı gibi, dünyada da bunun bir örneği bulunmamaktadır.

Bu değerlendirmeler ışığında Maden Mühendisleri Odası olarak, yakın zamanda açıklanacağı belirtilen yeni teşvik yasası tasarısının yasalaşma sürecinde, doğal kaynaklarımızın nihai ürün olarak ülkemiz ve halkımız yararına ekonomimize kazandırılması konusunda her türlü çalışmaya katkı koyabileceğimizi belirtir, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,

 

Mehmet TORUN

Yönetim Kurulu Başkanı

Okunma Sayısı: 821
Yayın Tarihi: 02.03.2012