Dün Susurluk, Bugün Şemdinli, Yarın Neresi?
Emek ve meslek örgütleri Şemdinli‘de ortaya dökülen karanlık ilişkiler ile ilgili olarak 17 Kasım 2005 tarihinde ortaklaşa basın toplantısı yaptı. Basın toplantısına; TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ile birlikte KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, ,DİSK Genel Başkan Yrd. Mahmut Seren ve TTB 2.Başkanı Metin Bakkalcı katıldı.
DÜN SUSURLUK, BUGÜN ŞEMDİNLİ, YARIN NERESİ?
Bugün bütün toplum, Susurluk kazasından tam dokuz yıl sonra yeniden karanlık ilişkilerle ve bilinmezlerle dolu bir yumağın çözülmesini bekliyor. Son günlerde başta doğu, güneydoğu bölgesinde olmak üzere ülkemizin çeşitli yerlerinde yaşanan saldırı ve bombalama olayları bütün toplumda derin kaygıya yol açtı. Bu olaylar yumağı içinde kimi devlet görevlilerinin isminin geçmesi, kiminin "suçüstü" yakalanması kiminin de hala açıklığa kavuşmamış olması, toplumun geniş kesimlerinde devlete ve demokratik geleceğe olan güveni ciddi ölçüde zedelemektedir.
Bizler emek ve meslek örgütleri olarak bu güne değin toplumun ve üyelerimizin sadece ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarıyla sınırlı mücadele yürütmedik. Her zaman toplumun demokratik sorunlarına karşı duyarlı davrandık ve demokrasi mücadelesini, ekonomik, ve sosyal mücadelenin bir parçası olarak gördük. Dahası bu konularda mücadelenin geliştirilmesinin ve yeni kazanımlara ulaşmanın biricik yolunun demokratik yaşamı geliştirmek ve güçlendirmekten geçtiğinin bilinciyle davrandık. Bu nedenle bizler bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman ve her koşulda demokratik yaşam mücadelesinin içinde bütün güçümüzle yer almaya devam edeceğiz. İş, ekmek, insanca çalışma ve yaşama mücadelesi ancak demokratik ortam altında verildiğinde kalıcı başarıya ulaşma şansını yakalayabilir.
Adını nasıl koyarsak koyalım çeşitli devlet olanak ve ilişkilerini kullanarak anayasal ve yasal zeminler dışında ilişkiler ve kurumlar geliştirmek demokratik toplumlarda görülmeyen ve olmaması gereken bir durumdur. Halkın söz ve karar süreçlerinde etkin biçimde yer aldığı demokratik yaşamda, halkla idare arasına girmeye çalışan , toplumsal ilişkilere yabancı hiçbir olayın yeri olamaz. zaten oldukça sorunlu ve zaaflı olan devlet yurttaş ilişkisi ve demokratik yaşam bu ilişkilerle tamamen tahrip edilmektedir.Bu konudaki tartışmaların ve iddiaların ardı-arkası kesilmiyor. Çeşitli zamanlarda bu yasadışı ilişki, ve davranışların üzerine gitmek, deşifre etmek ve tasfiye etmek için yakalanan fırsatlar iyi değerlendirilememiştir. Hiç olmazsa bu kez bu vahim olay doğru değerlendirilsin.. Bütün toplum olarak bu noktada duyarlı davranmak durumundayız.
Bu açıdan yaklaşıldığında son dönemde yaşanan olaylar bütün toplum gibi bizde de derin bir kaygı uyandırmaktadır. Demokratik yaşama kast edenlerinin ilişkiler ağı hangi kişi yada kuruma kadar uzanıyorsa oraya kadar izlerini sürmek, suçluların yargı önüne çıkmasını sağlamak gerekmektedir. Bizler, bu olayın sulandırılmasına, ötelenmesine, unutturulmasına, yönlendirilmesine, karartılmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Açıklamalarla, değişik yöntemlerle yargıyı baskı altına almaya, faillerin kimliğine göre çoklu hukuk normları yaratmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bugün siyasal iktidar bu sorumlulukla, emek ve meslek örgütleri olarak bizlerde bu doğrultuda atılan adımların destekçisi ve takipçisi olmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Artık daha fazla zaman kaybetmeye bir anlamı kalmamıştır.
Her türden toplumsal sorunun demokratik zeminlerde çözümünün önünü açmak için siyasal iktidar devlet içindeki bu yasadışı ilişkilerin ve davranışların tasfiyesini gerçekleştirmek durumundadır. Aksi takdirde daha önceki örneklerde görüldüğü üzere bu türden davranış ve ilişkiler, siyasetin ve dolayısıyla toplumun etkinliğini azaltmakta parlementer yaşamın, siyasal iktidarlarının sonunu getirmekte önemli rol oynamaktadır.
Şemdinli halkının sağduyulu davranışı yanında, başta hükümet olmak üzere, bütün parlamento bu ilişkileri açığa çıkarmak zorundadır. Toplum bir kez daha Susurluk soruşturmasının, araştırmasının ve davasının sonuçlarıyla karşılaşmak istemiyor. Çünkü bütün toplumun geleceği bu ilişkilerin her yönüyle açığa çıkmasına ve cezalandırılmalarına bağlıdır.
Bizler emek ve meslek örgütleri temsilcileri olarak toplumun bu beklentilerine yanıt verilmesi için üzerimize düşen görev ve sorumluluğu yerine getireceğimizi burada bir kez daha belirtmek isteriz.
Tüm toplumu; bu olayın gerçek sorumlularının açığa çıkarılıp yargılanana kadar olayın takipçisi olmaya, demokratik bir ortamda kardeşçe yaşam için ısrarcı olmaya davet ediyoruz.
DİSK, HAK-İŞ, KESK, MEMUR-SEN, TMMOB, TTB, TDB