TMMOB Maden Mühendisleri Odası

EVRENSEL | Amasra Maden Katliamı davasının 3. duruşması başladı: Tüm sorumlular cezalandırılsın.

EVRENSEL | Amasra Maden Katliamı davasının 3. duruşması başladı: Tüm sorumlular cezalandırılsın.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022’de 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin yaralandığı patlamaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması Bartın Adliyesi’nde yine adliye koridorunda görülmeye başlandı. 3. duruşmada patlamada yaralanan madenciler ile katliamda hayatını kaybedenlerin ailelerinin ifadeleri alınıyor.

Aileler, duruşmada katliamda hayatını kaybeden madencilerin fotoğraflarının olduğu bir tabloyu sanıkların göreceği bir yere koyulmasını istedi. Mahkeme başkanı talebi kabul etmedi.

Duruşma yaralı madenci Erol Bulduk’un ifadeleriyle başladı.

Taburcu olmasına rağmen vücudunun pek çok yerinde yanıklar olan ve tedavisi devam eden Bulduk ifadesinde, “14 yıldır madende çalışıyordum. Kaza anında -350 kotta, 9. Konveyör yüklemesindeydim. Hiç hatırlamıyorum olayı, çalışıyordum, uyandığımda hastanedeydim. Sanıklardan şikayetçiyim. Üretim baskısı vardı, tonajı alana kadar işi bırakmadık, bazen geç çıkardık bu yüzden. Ben 14 senelik işçiyim 4 defa gördüm taş tozu serpildiğini, taş tozu  -300 ve -350 kotta yoktu, sadece ayak arkasına serpilirdi.  Patlama öncesi günlerde işçilerden ‘Gaz vardı çalışamadık’ diyenler vardı. 15-20 günlük ana aspiratörün değişeceği için üretimin duracağını duymuştum öncesinde” ifadelerini kullandı.

Bulduk’un Avukatı Nuray Çolak, “Müvvekilim bakıma muhtaç halde, iki kolunu kullanamaz halde, eşinin ve çocuklarının desteğiyle hayatına devam edebiliyor” diyerek şikayetçi olduklarını ve davaya katılma talebinde bulunduklarını bildirdi.

“BUNUN HESABINI KİM VERECEK?”

Katliamda hayatını kaybeden Mehmet Bulut'un eşi Buse Bulut, "30 yaşında, 1 kız çocuk babasıydı. İş ortamında yaşadığı sorunları bana anlatırdı. Son zamanlarda sürekli baş ağrısı ve göz kızarıklıkları vardı. İşe gelmeyen işçilerin görevlerini de yaptıklarını anlatırdı. Kişilerin torpil kullanarak üretim alanına girmediklerini çok duydum. Rüşvet verip aşağı baretlerini gönderir, yukarıda keyif çatarlardı diye anlatırdı bana" dedi.

Hayatını kaybeden Remzi Özçelik'in eşi Hanife Özçelik, "Eşim sürekli işlerde sıkıntı olduğunu, rüşvet döndüğünü söylerdi. Havalandırmanın değişeceğini, içeride sıkıntılar olduğunu söylerdi. 'İs çok zor, hiç bize acımıyorlar' derdi. Eşim son günlerde eve hep yorgun geliyordu, hiç hasta olmayan adamın midesi bulanıyordu, başı ağrıyordu 'Bugün çok duman vardı' diyordu. Eşime kıyafet, çizme bile vermediler. Kaza öncesi çizmesi yırtıktı, o yırtık çizme ile çıkarıldı cenazesi. 2 yaşında kızım var, bunun hesabını kim verecek? Bu bir katliamdır" diye konuştu.

“KARDEŞİMİN VÜCUDU, KÖMÜR KARASIYDI”

Hayatını kaybeden madenci Emrah Kaval'ın anne ve babası ise mahkeme salonunda, "Biz nasıl yandıysak siz de yanın" diye sanıklara bağırarak şikayetçi olduklarını dile getirdi.

Madende hayatını kaybeden Ercan Akdeniz'in ablası ve hayatını kaybeden Sabri Ayaz'ın eşi Maviye Ayaz, "Annem engelli, babam hükümlü. Kardeşim bakıyordu anneme, kardeşime. Bütün suçlular bütün ihmalleri göz ardı etmişler. Eşim bazı insanların kayrıldığını söylüyordu. Suçlular dışarıda,  asıl suçlular daha büyükler. Onları soruşturun. Kardeşimin vücudu, kömür karasıydı, delik deşikti. Bunun hesabını nasıl verecekler. En ağır cezayı almalarını istiyorum tüm suçluların” ifadelerini kullandı.

Mehmet Kara'nın eşi Selda Kara ise, patlamadan önce eşinin "Yakında bizi havaya uçuracaklar" dediğini aktardı.

“YANGIN TÜPLERİNİ BİLE BELEDİYEDEN İSTEDİLER”

Deniz Baykal'ın eşi Meltem Baykal "Eşim son günlerde halsiz ve yorgundu. Olay günü tahlisiye ekibi var dediler. Ben oradaydım, eşimi arkadaşları çıkardı. Tahlisiye ekibi falan yoktu. Yangın tüplerini bile belediyeden istediler. O bile yokmuş" dedi.

Baykal: “Son dönemde mutsuzdu. Neden dediğimde işten demezdi, arkamızdaki sanıklar yüzünden derdi. Mobbing ve üretim baskısı vardı derdi. Düzeleceğim, şuradan bir kurtulayım derdi.”

“İŞTEN EVE KOLLARI OMUZLARI MOSMOR GELİR, İŞLERİN ÇOK YOĞUN OLDUĞUNU SÖYLERDİ”

Okan Akgül'ün eşi Tuğçe Akgül, "Eşim katledilmeseydi şu an 28 yaşında olacaktı. 2 kızımıza güzel bir gelecek sunmak için madene girmişti. Eşimin son zamanlarda aşırı baş ağrısı vardı, ağrı kesicisiz dolaşamaz olmuştu. Çoğu zaman işten eve kolları omuzları mosmor gelir, işlerin çok yoğun olduğunu söylerdi. Madene bakanlıktan denetleme geldiğinde eşime yeni kıyafet ve çizme verildiğini, denetlemeden sonra bunların geri alındığını biliyorum. Adaletin, sabahları uyanınca annelerine 'Babamı göremedim' diyen iki kız çocuğuna borcu olduğunu düşünüyorum" dedi.

Soner Ak yakınları söz aldı. Eşi Özge Ak: Benim de 3 çocuğum var, hepsi mezarlarına gidip ağlıyor. Yorgunluk ve gözaltında kararma vardı. Şef eşime "Bize kömür lazım, sizin keyfiniz lazım değil" demiş.


Katledilen Öner Yıldız'ın eşi Tuğba Öztürk Yıldız: Eşim hayattayken iş güvenliği olmadığını, mühendislerin görevlerini yapmadığını söylerdi. Denetimler gelmeden 3-4 gün önce haber verilirmiş, maden ona göre hazırlanırmış.



Yusuf Özerkan’ın eşi katılma talebinde “Eşim 2009’da iş başı yaptı helal para kazanan, çalışkan bir insandı. Kızlarım ve kendim adına şikayetçiyim. Kızlarım yetim kaldı. Yetkililer, işçilere ufak bir olayda gaz maskesi kullanırsanız 2 yevmiyeniz kesilir diyorlarmış ”dedi.

“OĞLUM ÜNİVERSİTEYİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDI, KIZIM OKUYAMADI”

Rıdvan Acet'in eşi Meral Acet, "Evde üç çocuk babasız kaldı. Değer miydi bir avuç kömür için bu kadar can almaya, oğlum üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı. Kızım okuyamadı, sürekli hastaneye kaldırıyoruz. Hakkımı helal etmiyorum" dedi.

Berkay Pinaroglu'nun annesi Saniye Pınaroglu ise, " Oğlum işe başladıktan 1,5 sene sonra iş kazası geçirip parmağını kırmıştı. Bunu kimse takip etmedi müesseseden. Yaşayan birisine saygısı olmayan bir müessese için 43 can sadece bir sayı olsa gerek. Sanıkların ifadelerine baktığımızda suçlu TTK Genel Müdürlüğü, o halde neden burada genel müdürlükten tek bir sorumlu bile yok? Burada sendika seçimleri nedeniyle havalandırmanın yenilenmesinin ertelendiğini söyledi oğlum. Ben oğlumun kömür karası çoraplarını kokluyorum, kokusu var mı diye. Sorumlu kim varsa, ihmali olan herkesten şikayetçiyim" dedi. Saniye Pınaroglu, katliamdan sonra oğlunu kaybedince yüz felci geçirmişti.

Sabri Akdere'nin annesi, " Oğlum eve hep yorgun gelirdi, midesi bulanır başı ağırırdı. Söyledim izin al, yevmiyemi keserler dedi. İşi bırak dedim, 'Çıkarsam ne yaparız' dedi.

Suat Demirkıran'ın ablası Kibariye Keskin, "Ben kardeşimle yaşıyordum. Kardeşim en ağır işlere sürüldü. Kardeşim bir kez eğitim aldı. Benim kardeşim maskesini takamadı, zehirlenerek öldü. Maske eğitimini yılda iki kere verdiklerini söylediler, yalan. Kardeşim kaza geçirdi, bir çizme bile bir ay sonra verildi. Arkada oturanlar, (sanıkları gösteriyor) annemi kalp hastası ettiler. Kardeşim 30 yaşındaydı ne istediniz bizden" diye haykırdı.

Öte yandan İzmir Barosu davaya  katılma taleplerini yeniden dile getirdi.

“UZUN SÜRE YOĞUN BAKIMDA YATTIM, HAFIZAMI KAYBETTİM”

Patlamadan yaralı kurtulan Umut Güneş de ifadesinde, "4 yıldır madende çalışıyorum. Olay anında -300 kot, 2. Rekup sağ kalın damarda çalışıyordum. Uzun süre yoğun bakımda yattım, hafızamı kaybettim. İhmali ve kusuru olanlara hakkımı helal etmiyorum. Babam kalp hastası oldu. Olduğumuz yere en yakın maske istasyonu 2 km uzaktaydı. Maskelerin sürelerinin yeterli olduğunu düşünmüyorum. 2019'da iş başı yapmadan önce teorik olan bir aylık eğitim aldık. Verilen eğitimler teorik bir eğitimdi. Maskeler bile açılmıyordu. Ben bu eğitimlerde maskelerin açıldığına şahit olmadım.  Olay günü bizim orada hemen elektrik kesintisi olmadı. Tam hatırlamıyorum" dedi.

“KAZA DEĞİL KATLİAM, KADER DEĞİL CİNAYET”

Dava sonrası açıklama yapan aile ve avukatlar maden katliamında hayatını kaybedenlerin isimlerinin bulunduğu, "Kaza değil katliam, kader değil cinayet cinayet" yazan bir pankart taşıdı. Açıklamada konuşan avukat Ceren Yılmaz, "Burada devletin madeninde üretim baskısı olmayacağı söylenmişti. Bugün söz alan ve madenden yaralı kurtulan Erol Bulduk, 'İşten çıkmamız gereken saatte işten çıkamıyorduk bu üretim baskısı değildir de nedir' diye sordu. Bunlar açıkça üretim baskısını ortaya koyan beyanlardı" dedi. Yılmaz, TTK Genel Müdürlüğünün soruşturmaya dahil edilmemesine de tepki gösterdi: "TTK yetkililerinin bu mahkeme salonunda sanık olarak yargılanmaları gerekiyor."

Avukat Evren İşler de açıklama yaparak, "Bütün planlamayı yapan, madene ilişkin her türlü satın almayı yapan TTK Genel Müdürlüğü. Bu kadar sorumluluğu net. Göz göre göre gelen katliamla beraber, göz göre göre sorumluların kaçırılmasını görüyoruz" dedi. Avukat Sercan Aran ise, " Aileler bu katliamın nasıl göz göre göre geldiğini anlattı bugün. Benzer katliamlar bir daha meydana gelmesin diye elimizden geldiğince mücadeleyi sürdüreceğiz" diye konuştu.

“BU BİR DAHA OLMASIN MÜCADELESİDİR”

Dava öncesi aileler, avukatlar, KESK’e bağlı sendikalar, Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Maden mühendisleri odası Zonguldak şubeden Başkan Çağlar Öztürk, Levent Yağcıoğlu, Nevzat Ünlü, Hüsnü Meydan ve Emek Partisi Karadeniz Bölge Örgütü adına Mustafa Aday’ın katıldığı bir açıklama yapıldı.

Açıklamada konuşan CHP Milletvekili Aysu Bankoğlu bakanlara çağrı yaparak “Şeffafsanız, bu işin arkasındaki sorumluların bulunmasını istiyorsanız, yaptığınız soruşturmaları açıklayın ve sorumlularla ilgili gerekli açıklamaları yapın” dedi.


Yeşil Sol Parti Milletvekili Özgül Saki de “Hakikat Enerji Bakanlığında, Çalışma Bakanlığında” diyerek aynı çağrıyı yeniledi. Bu duruşmanın bir “Hakikat arayışı” olduğunu ifade etti. Kendisinin de Zonguldaklı bir madenci yakını olduğunu söyleyen Saki, ailelerle dayanışma içinde olacağını söyledi.

Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, “Bu bir daha olmasın mücadelesidir. Bugün ailelerle, demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla bunun için buradayız. Bu sürecin sonunda, bir madenciyi daha ihmallerle kaybetmemek için bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız.” dedi.

Ailelerin avukatları TTK Genel Müdürlüğünün sorumluluğunun büyük olduğunu ve ailelerin kendilerinden yargı süreciyle ilgili “Söz” istediğini, sorumluluların gereken cezayı alması gerektiğini belirtti.

Aileler dava sürecinde doğruların konuşulması, davada hiçbir şeyin saklanmaması çağrısı yaptı. Bunun bir vicdan meselesi olduğunu ifade eden ailelerin ardından söz alan Emek Partisi üyesi Mustafa Aday da ihmallere dikkat çekerek “Kazaların sebebi aşırı kâr ve rant hırsıyla sürdürülen kapitalist politikalardır. Partimiz, yaşamını yitiren 43 madencimizin hesabını sormak için dava sürecinin sonuna kadar takipçisi olacaktır. Perşembe günü devam edecek duruşmaya İstanbul Milletvekilimiz İskender Bayhan da katılacaktır. Ailelerle dayanışmaya devam edecek, bu katliamın sorumlularının ceza alması için hep birlikte mücadele edeceğiz” dedi.



Haber için tıklayınız.




Okunma Sayısı: 1111
Yayın Tarihi: 24.07.2023