EVRENSEL | Denetlemeyen devlet, önlem almayan şirket: Maden mühendisleri günah keçisi değildir!
MMO genel kurul delegeleri İliç'te mühendislerin asli, yöneticilerin tali kusurlu ilan edildiğini belirterek “Denetlemeyen devlet, önlem almayan şirket: Maden mühendisleri günah keçisi değildir" dedi.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası 49. Olağan Genel Kurulu Delegeleri İliç maden faciası ile ilgili yaptıkları açıklamada, İliç'te de bilirkişi raporlarında ve savcılık tarafından yapılan işlemlerde sahadaki mühendisler gözaltına alınarak asli kusurlu olarak suçlanırken, Yönetim Kurulu ve Genel Müdür'ü temsilen görevlendirilen İşveren vekilinin tali kusurlu olarak ilan edildiği belirtilerek; “Denetlemeyen devlet, önlem almayan şirket: Maden mühendisleri günah keçisi değildir” denildi.
“BAKANLIKLAR VE ŞİRKET ELİYLE İŞÇİ VE ÇEVRE KATLİAMI GERÇEKLEŞTİ”
İliç faciası sonrasında yapılan incelemelerin, kamuoyunda paylaşılan bilgilerin ve soruşturma sürecinde ortaya çıkan gerçeklerin, görevlerini yerine getirmeyen şirket yetkilileri ve denetim görevini yerine getirmeyen Bakanlıkların eliyle bir işçi ve çevre katliamına (emekçilerin ve doğanın katliamına) neden olduğunu ortaya çıkardığı vurgulanan açıklamada; “Madencilik, bilimsel ve teknik doğruların ışığında hazırlanan projelere göre yapılmalıdır. Bu projelerin, bilime ve gereken teknolojiye uygunluğu, mevzuatlarla uyumu, işletmenin projeye ve mevzuata uygun bir şekilde üretiminin denetimi de ilgili Bakanlıklar tarafından yapılmak zorundadır” denildi.
Açıklamada, madencilik süreçlerinde Bakanlıkların görev ve sorumlulukları şöyle sıralandı:
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Maden ruhsatlarını veren, madenlerin aranmasından, projelerin teknik olarak uygunluğuna, madenlerin işletilmesine, işletme aşamasında projesine uygun çalışılmasına ve terk edilmesine kadar geçen tüm süreçleri onaylayan ve denetlemekle sorumlu olan kurumdur.
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı: Maden işletmelerini sınırlayan en önemli teknik projelerden bir tanesi ÇED Raporlarıdır. Bu raporlarda belirtilen, Maden işletmesinin sınırlarını, toz oluşumundan, çalışan sayısına, kullanılacak makine ekipmandan, tehlikeli ve tehlikesiz atıkların nasıl bertaraf edileceğine, yer altı sularından, yerüstündeki baraj, akarsu ve yerleşim yerlerine ve en sonda sahanın nasıl rehabilite edileceğine kadar tüm süreçler ÇED yönetmeliği, Çevre izin ve lisans yönetmeliği ve ayrıca Maden Atıkları Yönetmeliği'nde belirlenmiştir. Madenlerde yapılacak Liç Yığınlarının şev yüksekliklerinden, kapasitelerine, kullanılacak siyanürün kullanım limitlerinden atık barajlarına kadar tüm süreçler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın denetim ve takip sorumluluğundadır. İliç'te bulunan Yığın Liçi'ne verilen kapasite artışı ve yaşanan katliam göstermiştir ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu suça ortak olmuştur.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: Maden işletmelerinin belirtilen projeler ile işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun bir şekilde çalışıp çalışılmadığının denetimini ve takibini yapmakla görevlidir. Maden kazı sahası ve liç yığın alanındaki şevlerin kayma tehlikelerini kontrol etmekle sorumludur.
İçişleri Bakanlığı: Madenlerde yaşanan kazalar sonrasında arama kurtarma çalışmalarının yürütülmesi AFAD tarafından yapılmaktadır. AFAD tarafından çıkarılan Türkiye Afet Müdahale Planı TAMP ve İl Afet Risk Azaltma Planı İRAP'larda deprem, kimyasal döküntü gibi acil durumlarda neler yapılacağı belirtilmiştir. 6 Şubat depremlerinde madencilerin gösterdiği üstün çaba halkımız tarafından takdir edilmiştir. Ancak yaptığımız açıklamalarda da belirttiğimiz gibi AFAD bünyesinde, yapılan personel alımlarında Maden Mühendisleri yoktur. Maden kazalarında da müdahale edebilmek için madencilik bilgisine ihtiyaç vardır. Ancak Erzincan'da da görüldüğü üzere müdahale eden personelin, yöneticilerin madencilik bilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca siyanürlü altın işletmeciliğinin bulunduğu Erzincan İRAP planında maden ya da siyanür kazalarına karşı en ufak bir müdahale, hazırlık planı yoktur.”
ÇALIŞIRKEN ÖLMEK; ŞİRKETLER YERİNE YARGILANMAK İSTEMİYORUZ”
İliç faciası ile ilgili bilirkişi raporlarında ve savcılık tarafından yapılan işlemlerde sahadaki mühendislerin gözaltına alınarak asli kusurlu olarak suçlandığı, Yönetim Kurulu ve Genel Müdür'ü temsilen görevlendirilen İşveren vekilinin tali kusurlu olarak belirlendiği vurgulanan açıklamada şu ifadeler kullanıldı; “Maden işletmesi ve cevher hazırlama ve zenginleştirme tesislerini denetlemekle görevli Bakanlıklar bilirkişi raporu ve savcılık tutanaklarında yer almadı. Olay sonrası ifadeler göstermiştir ki İliç Faciası uzun süredir geliyorum demiş ve önlem alınmamış, üretim durdurulmamış.
Kanun ve Yönetmeliklerle bizlere tanımlanan yetkilerin içi boş ve yalnızca yaşanabilecek kazalardan sonra sorumlu tutulmamıza neden olan yetkilerdir. Bu yetkileri kullanmak durumunda kaldığımızda ya iş akdimizin feshi ya da sürgün tehdidi ile karşı karşıya kalıyor ve görevimizi yapamaz hale getiriliyoruz. Tüm madencilik sektörü biliyor ki, madenlerde önlem alınması için gerekli bütçeyi sağlayacak kişi ya da tehlike durumunda madeni durduracak fiili yetki Şirket Yönetim Kurulu ya da İşveren/İşveren vekilidir. Şirketlerin önlem almadığı durumlarda da gerekli işlemleri yapmak yukarıda görevleri belirtilen Bakanlıkların sorumluluğundadır!”
İliç ilk olmadığı, AKP iktidarı döneminde en az 2050 madencinin iş cinayetlerinde yaşamını kaybettiğinin altı çizilen açıklamada; “Sadece maden işçileri değil, 2002'den bugüne en az 35 maden mühendisi meslektaşımız bu önlenebilir facialarda hayatını kaybetti. Hayatta kalan meslektaşlarımız ise, denetlemeyen devlet önlem almayan şirketler yüzünden yargılandı, hapse girdi. İliç, Soma, Elbistan, Kozlu, Ermenek ve diğer tüm maden kazaları tekil bir sorun değil, AKP iktidarı tarafından yaratılan bir sistem sorunudur. Ve bugün burada; Maden Mühendisleri olarak tüm bu nedenlerle, bu ülkenin sosyal ve ekonomik her türlü sıkıntısını çeken bilim insanlarına, mühendislerine, emekçilerine, tüm halkımıza, sesleniyoruz; Maden "kazaları" kader değildir! Madenleri denetlemeyen Bakanlıklar, önlem almayan şirketler bu kazaların asıl sorumlularıdır ve yargılanmalıdır! Çalışırken ölmek, şirketler yerine yargılanmak istemiyoruz” denildi.
KAYNAK