HALKINSESİ | Mühendisler, Madencileri andı
Mühendisler, Madencileri andı.
TMMOB Zonguldak Şubesi geçtiğimiz yıl Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesi Müdürlüğüne bağlı kömür ocağında 43 madencinin yaşamını yitirdiği kazanın yıl dönümünde ilçede anma töreni düzenledi.
Anma törenine Maden Mühendisleri Odası Başkanı Çağlar Öztürk, Başkan Yardımcısı Levent Yağcı, maden mühendisleri ile madenciler katıldı.
Anma töreninde konuşan TMMOB Maden Mühendisleri Odası Çağlar Öztürk, “Bundan tam bir yıl önce 13 Ekim 2022 tarihinde TTK Amasra Müessese Müdürlüğünde meydana gelen grizu patlaması nedeniyle 43 maden emekçisi hayatını kaybetmiş, onlarca işçi de yaralanmıştır. Hepsini saygıyla anıyor ve tüm Amasra halkına başsağlığı diyoruz.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak facianın yaşandığı gün burada idik ve O gün söz verdik. Unutmayacağız, unutturmayacağız dedik. Her duruşmayı takip ettik, bilimsel raporlar ile davanın delillerinin karartılmasını engelledik, kamuoyunu bilgilendirdik.
BUGÜN DE AMASRA’YA SÖZÜMÜZÜ TUTMAYA GELDİK
TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz. Madencilik barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş koludur. İncelemeler sonucunda, maden kazalarının; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olması; bu facianın meydana gelmesinin en önemli nedenleridir. Madencilik bilim ve teknolojisi grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimine ve deneyimine sahiptir. Bu nedenle bu tip kazalar önlenebilir niteliktedir.
BU DEĞERLENDİRMELER IŞIĞINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ ŞUNLAR:
•Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanan kayıpları kader ve fıtrat anlayışıyla açıklamak bu tür kayıpların gelecekte de yaşanacağını düşündürmektedir.
•TTK gibi kamu kurumları her türlü siyasi baskıdan arındırılarak madencilik işletme kurallarına göre yönetilmelidir.
•Madencilik sektöründe acil durum planı ve risk haritaları her kurum, işletme ve bütün işyerleri için ayrı planlanmalı ve uygulanmalıdır.
•Metan yoğunluğu olan Zonguldak, Soma, Tunçbilek gibi havzalarda üretim planlaması aşamasında öncelikle metan drenajının her türlü ekonomik kaygıdan uzak bir şekilde dünya örneklerinde olduğu gibi yapılması, bölgenin olabildiğince metansızlaştırılması sonrasında hazırlık ve üretim çalışmalarına başlanılması gerekmektedir.
•Yeraltı kömür madenciliği bir kültürdür. Bu kültür geliştirilerek yaşatılmalıdır. Bunun için TTK ve TKİ gibi kamu kuruluşlarımız üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve mesleki eğitim anlamında okul görevi görmelidirler. Bu nedenle güçlendirilmeleri için yandaş yerine liyakatlı personeller ile gerekli çalışmalar zaman geçirmeden yapılmalıdır.
•Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır.
•Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır.
•Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır.
•Tüm çalışanların iş güvenliği mevzuatı uygulamaları ve karşılaşılacak muhtemel riskler konusunda bilinçlenmelerini sağlayacak mesleki eğitim politikaları belirlenerek gerçek anlamda yaşama geçirilmelidir.
•Yaşanan bu kazanın hukuki ve cezai sorumlulukları geçmişte olduğu gibi birkaç maden mühendisi meslektaşımıza yüklenmemelidir.
•Türkiye ekonomisine ciddi katkıları bulunan ve yeraltı kaynaklarının aranması, işletilmesi, zenginleştirilmesi, insanlığın hizmetine sunulması ve bu sahaların rehabilitasyonu gibi birçok kritik pozisyonda görev alan maden mühendislerinin aldıkları eğitimin de bu öneme yakışır olması gerekmektedir. Bu çerçevede Maden mühendisliği eğitiminde, sermayenin kar ihtiyacını önceleyen bir yaklaşım yerine, bilimin ve bilimsel bilginin esas alındığı bir yaklaşım benimsenmelidir.
•Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadroların liyakatsizliğinin bedeli geçmişte olduğu gibi cephede çalışan birkaç maden mühendisi meslektaşımıza yüklenmemelidir.
•Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, kazanın gerçek nedeninin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Facianın nedenlerinin belirlenmesi için kamu kurum ve kuruluşlarından istemiş olduğumuz bilgi ve belgeler Odamıza verilmemiştir.
•Maden mevzuatı; odağında insan ve doğa olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı ve bunun için ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır. Odamız böylesi üzücü faciaların bir daha yaşanmaması için tüm yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapmaya hazırdır.
Amasra faciasında hayatını kaybeden 43 maden emekçisi ile birlikte Soma’da, Kozlu’da, Karadon’da, Ermenek’te, Elbistan’da, Şırnak’ta, Siirt’te, Gediz’de benzeri facialarda hayatını kaybeden maden emekçilerini ve meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz” dedi.
Haber kaynağı için tıklayınız.