HASANKEYF YAŞAYACAK DİCLE ÖZGÜR AKACAK
BASINA VE KAMUOYUNA
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Katılımcılar, Saygı Değer Halkımız!
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, günümüze kadar korunabilmiş 12 bin yıllık Hasankeyf, bütün itiraz ve engellemelere rağmen maalesef bu gün yok olmakla yüz yüze. Dicle nehrinin kenarında bulunan bu kültürel ve doğal miras belli çevrelerin ekonomik ve siyasi çıkarlarında boğulmak üzere. Hasankeyf`i yaşatmak için yapılan girişimler, hazırlanan raporlar, sesini yükselten tüm kesimler baskıcı rejim tarafından susturulmaya, bastırılmaya çalışılmıştır. Bölgede gerçekleşen çatışmalı süreç de fırsat bilinip Hasankeyf`in ölümü hızlandırılmıştır. Bu cinayeti durdurmak için ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların üzerlerine düşen görevi yerine getirmelerini daha önce de ifade ettik.
Hasankeyf, UNESCO`nun on kriterinden dokuzunu yerine getirmesine rağmen ne Türk Hükümeti`nin ne de Unesco`nun Dünya Miras Listesi`ne alınması yönünde bir girişimi olmamıştır. Yine geçtiğimiz günlerde AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ, 2006 yılında Hasankeyf`teki kültürel mirasın korunmasına ilişkin yapılan başvuruyu "Kültür mirasının korunmasına yönelik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`ne (AİHS) dayandırılabilecek genel bir bireysel hak bulunduğuna dair Avrupa Konseyi üye ülkeleri arasında bir görüş birliği ya da eğilim şimdiye kadar söz konusu olmamıştır" diyerek başvurunun AİHS kapsamına girmediğine hükmetmiştir. Bir kez daha tarihi mirasın talan edilmesine göz yumulmuştur.
Hükümet ve sermaye grupları Ilısu projesi etrafında kenetlenmiş, yüzyılı tamamlayamayacak bir baraj için 12 bin yıllık tarihi talan etmiştir. Yöre halkı göçe zorlanmış, bölge insansızlaştırılmıştır. Böylece tarihi kent şantiye alanına daha rahat dönüştürülmüştür. Tarihi doku patlayıcılarla yerinden koparılmıştır. Vadiler doğal yapısını kaybetmiş, ağır iş makinelerine mahkûm edilmiştir.
Projenin sonlanması yolunda tarihi eserler yerlerinden kopartılıp taşınmıştır.
Keşfedilmemiş mağaralar, ilk kez gün yüzüne çıkarılabilmiş tarihi eserler yağmalanmıştır. Tüm bunlara seyirci kalan hükümet organları suç işlemiş ve bu suçu işlemeye devam etmektedir.
Bilinçli bir şekilde Toplumun hafızası ve mirası yok edilmeye çalışılsa da Hasankeyf`i binlerce yıllık tarihiyle hatırlatmaya ve bu talana karşı çıkmaya devam edeceğiz.
Ilısu Barajı Projesi`nin bitmesi ile 250`ye yakın höyük, 5 binden fazla mağara, tarihi camiler, minareler, kilise kalıntıları, sahabe kabirleri, türbeler, tarihi köprüler gibi eşsiz değerler sular altında kalacaktır. Tarihi eserlerin taşınarak tarihi kenti yeniden kurma girişimleri beyhudedir. Bu işleme başlanıldığı andan itibaren tarihi yapı zarar görmeye başlamıştır. Elverişsiz koşullar altında taşınan eserler tahrip olmuştur. Yıkımlar ve tahribatlar birkaç eserin kurtuluşunun arkasına gizlenemeyecek kadar büyüktür.
Hasankeyf ilçesinin yüzde 90 gibi büyük bölümü barajdan etkilenecek, aralarında köy ve mezraların da bulunduğu 199 yerleşim yeri sular altında kalacaktır. Barajda su tutulmaya başladıktan sonra bölgede iklim değişikliği yaşanacaktır. Yöreye özgü canlı çeşitliliği yok olmakla karşı karşıya gelecektir.
Ilısu Projesi sosyal açıdan da büyük bir facia getirecektir. Bu coğrafyada yaşayan yaklaşık 80 bin insanın yaşam kaynaklarının yok edilerek yoksulluğa mahkûm edilmesi anlamına gelmektedir. Köylerden civar kentlere yapılan göçler tarımsal üretimi büyük oranda yok edecektir. Kent yaşamını da ki şimdiden hissedilebiliyoruz, olumsuz etkileyecekti.
Coğrafyamızın önemli bir kısmını su altında bırakmayı hedefleyen Ilısu Projesi, ekolojik olarak büyük yıkım ve tahribatlara neden olacağı ortadadır. Sadece Türkiye coğrafyasında değil Ortadoğu`da da neredeyse bütün nehirler doğal özelliğini kaybetmiştir. İnsan eliyle yapılan suni müdahalelerle planlanan baraj gölüyle bölgesel iklimin de değişeceğini Fırat nehrinden anlayabiliriz.
Basra Körfezine kadar Dicle boyunca yaşama darbe vuracak Ilısu Projesi, ekonomik rant ve Ortadoğu özelinde siyasi çıkarlar için yapıldığı açıktır.
Ilısu barajı projesinin ortaya çıktığı günden bu güne her türlü itiraza rağmen yapımına devam edilmiştir. Ancak bizler direnişten vazgeçmeyerek birçok kesim tarafından imkânsız gibi görüleni, yani Ilısu Projesini durdurulmasını, başaracağımıza halen inanıyoruz. Ilısu Barajında su tutulmasına engel olmak için yine sesimizi yükselteceğiz. Su tutsa bile, suyun bırakılmaması için mücadeleye devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Proje tamamlansa bile barajın yıkımı için mücadeleye devam diyeceğiz.
Kent ve doğa katliamına izin veren, ortak tarihimiz ve ortak mirasımız üzerinden yıkımları başlatanları biliyoruz, bu mirasın sahipleri olan topluluk ve kültürleri kutuplaştıranları, yıkıp tekrar yapmayı politik yatırımlara çevirmek isteyenleri bizler çok iyi tanıyoruz.
Hasankeyf`te Sosyal, Politik, Ekolojik ve Kültürel Kırımın amaçlarını kuşaktan kuşağa anlatacağız. Bu kötülüğün aktörleri tarihte bu güzelim mekânları yok edenler olarak yerlerini alacaklar. Bunun için Hasankeyf`teyiz, Dicle`deyiz, Gitmiyoruz, Gitmeyeceğiz.
SİZE SESLENİYORUZ, BU SESE KULAKLARINIZI TIKAMAYIN ARTIK!
BM, AB ve ilgili uluslararası örgütler başta olmak üzere; Sanatçı, Aydın ve Yazarları, Ekoloji Hareketlerini, Kent Hareketlerini, Kadın Örgütlerini; STK`lar, Platform ve İnisiyatifleri, duyarlı Siyasi Parti ve Sendikaları, Meslek Örgütleri ve Odalarını, Bütün duyarlı çevreleri ve halklarımızı bir kez daha Hasankeyfi sahiplenmeye davet ediyoruz.
Bu kent insanlığın ortak mirasıdır, herkese aittir. Bu nedenle bu kentin yıkımının, taşınmasının ve satışının durdurulması için herkesi sorumluluk almaya ve bu kente sahip çıkmaya davet ediyoruz. Hasankeyf yıkılmış yağmalanmış olsa bile hala binlerce yıllık değerini korumaktadır. Geçmişten gelen bu mirası gelecek kuşaklara aktarabilmeliyiz. Geç kalındı, artık sona gelindi demeden Hasankeyfi yaşatmak için hep beraber ses olalım.Tarihimize geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkalalım.
TMMOB AMED İKK,KESK AMED,TMMOB BATMAN,KESK BATMAN,İHD BATMAN