III. ULUSLARARASI MADENLERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KONFERANSI VE SERGİSİ AÇILIŞ KONUŞMASI
1 - 4 Aralık 2018 tarihleri arasında Türkiye Madenciler Derneği (TMD) tarafından organize edilen III. Uluslararası Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı ve Sergisi‘ nde TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel‘ in yapmış olduğu açılış konuşması.
Değerli Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım,
TMMOB Maden Mühendisleri Odası 46. Dönem Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce maden ocaklarında meydana gelen onlarca faciada yaşamını kaybeden yüzlerce, binlerce maden emekçisini ve maden mühendisi meslektaşımızı saygıyla anıyorum.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Birliğimiz ve pek çok odamız ile birlikte 64 yıllık onurlu bir geçmişe sahiptir. Odamız, bu süre içerisinde daima bilimden, emekten ve halktan yana olmuştur. Hayatın her alanına müdahil olmuş olan odamız mesleki demokratik bir kitle örgütü olarak mevzuatımızdan gelen görev ve sorumluluklarımızla birlikte toplumsal yaşama ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda müdahil olmayı ihmal etmemiştir. Bu nedenledir ki sürekli olarak siyasi iktidarların hedefi haline gelmiş ancak tüm baskılara karşın hiçbir zaman çizgisinden taviz vermemiştir.
Saygıdeğer Konuklar;
Mesleki sorunlarımızı toplumsal sorunlardan ayrı tutmamak, mesleki gelişimimizle birlikte mesleki etik değerlere uygun ulusal madencilik politikası geliştirmek, işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının doğru çözümlere kavuşturulmasına yönelik güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi de mesleğimiz ve Odamızın temel görevleri arasındadır. Odamız uzmanlık alanlarımızla ilgili tüm konularda olduğu gibi işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda da geliştirici, iyileştirici çalışmalara katkıda bulunmayı en önemli görevlerinden biri olarak görmektedir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği tüm dünyada önemli bir problem olarak karşımıza çıkan, bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biridir. Çalışanlar için tüm yönleriyle sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulamaması, çalışma hayatının günümüzdeki en önemli sorunlarından biri durumundadır. Sorunların yoğunluğuna ve toplumsal tepkilere bağlı olarak da çözüm önerileri üretilmesi ve yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
Ancak yapılan tüm çalışmalara ve ihtiyaca rağmen dünyada ve ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları can almaya, sakat bırakmaya devam etmektedir. Çalışan işçi sayısına göre ölüm oranı, ülkelerin gelişmişlik derecesi ile ters orantılı biçimde değişmektedir.
-ILO verilerine göre (Creating Safe and Healthy Workplaces for All, Laborstat); Dünya`da 1,2 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında işgücü bulunmaktadır.
-Dünyada her 15 saniyede bir işçi, iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
-Her 15 saniyede 160 işçi, iş kazası geçirmektedir.
-Her gün yaklaşık 6 bin 400 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir.
-Her yıl yaklaşık olarak 350 bin kişi iş kazası, 2 milyon kişi meslek hastalıklarından dolayı hayatını kaybetmektedir.
-Her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte, 313 milyonu aşkın işçi ölümcül olmayan iş kazası geçirmekte ve 160 milyon kişi meslek hastalıklarına yakalanmaktadır.
-Ülkemizde her sabah evinden işine giden anne ve babalardan 4`ü akşam evine dönmemekte ve her yıl ortalama 1.700`ün üzerinde insanımız iş kazalarında yaşamını kaybetmektedir.
-Sektörümüzü incelediğimizde ise her yıl ortalama büyük facialar hariç 65-70 maden emekçisinin yaşamının kaybettiğini görmekteyiz.
-Sektörümüzün ve ülkemizin Soma, Ermenek, Elbistan ve diğer facialarından ders çıkarmadığı ölümlerin artarak devam ettiği görülmektedir.
Türkiye madencilik sektörünün İSG performansı değerlendirildiğinde karşımıza dört önemli tespit çıkmaktadır.
1- Ölüm oranları yüksektir; öylesine yüksektir ki, Türkiye kömür madenlerinde üretilen enerji birimi başına gerçekleşen ölüm olayları bakımından dünya şampiyonu olarak öne çıkmaktadır.
2- Ölüm oranları istikrarsızdır.
3- Diğer ülkelerin aksine, Türkiye` deki madencilik sektöründe ölüm oranları düşmemektedir.
4- Bir istisna dışında, 1995‘ten bu yana gerçekleşen (10 veya daha fazla ölüm olayının yaşandığı) başlıca tüm kömür madeni kazaları taşeron ve rödovans yöntemi ile işletilen kömür madenlerinde meydana gelmiştir.
Bu sonuçlardan yola çıkarak belirtmek isteriz ki, işyerlerindeki kazaların nedenleri, işçilerden veya mühendislerden kaynaklanmamaktadır. Kazaların asıl nedenlerini baret, emniyet kemeri gibi alınmayan basit önlemler olarak da görmüyoruz.
Kazaların asıl nedeni tüm dünyada emekçiler aleyhine geliştirilen özelleştirme, taşeronlaştırma, kuralsızlaştırma, esnekleştirme ve denetimsizleştirme olarak adlandırdığımız küresel politikalardır.
Kazaların asıl nedeni maden mühendisinin emeğini maliyet olarak gören, üretimi maden mühendisliği bilim ve tekniğine göre yapmayan anlayıştır.
Bizler bu nedenlerle maden ocaklarında meydana gelen ölümlere kaza, kader ya da fıtrat demiyoruz. İş kazalarını, meslek hastalıklarını "işin gereği" olarak gören anlayış, yeni iş kazalarına değil "iş cinayetlerine" davetiye çıkarmaktadır. Bu anlayışı kabul etmediğimizi ve geçmişte olduğu gibi gelecekte de karşısında olacağımızı kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.
Ülkemizde işçi, işveren ve devletten oluşan çalışma yaşamının emek aleyhine gelişimi nedeniyle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası`nın 2012 yılının ortasında yürürlüğe girmesinden sonra da facialar yaşanmaya devam etmiştir. Çalışma yaşamının ihtiyaçlarından, bilimin gereklerinden ve temel İSG politikalarından yoksun olarak çıkarılan bu yasa 6 yıllık süre içerisinde defalarca değiştirilmek zorunda kalmış olup ne işverenlerin ne de işçilerin ihtiyaçlarını karşılamamıştır.
Soma ve Ermenek facialarından sonra ölümlerin engellenmesi, madencilik sektörünün yaşadığı sorunların çözümü için maden kanunu ve ilgili mevzuatta "ben yaptım oldu" anlayışı ile yapılan değişikliklerde ne yazık ki sorunlara çözüm olmadı. Ölümlerde sorunlarda yaşanmaya devam etti. Çünkü yapılan mevzuat değişiklikleri söylendiğinin aksine "yerli ve milli madencilik" temelinde değil günü birlik politikalar şeklinde olmuştur. Eğer günü birlik politikalar temelinde olmasa son 3,5 yılda kanunun kaç kez değiştiğini herkes bilirdi. Muhtemelen değişiklik sayısını kanunu yapanlar dahi bilmemektedir.
Başta Soma ve Ermenek facialarında olmak üzere asıl sorumluluğun kimlerde olduğu son 4 yıl içinde maden mevzuatında yapılan değişiklikler göstermektedir. Gerçek sorumluluk YTK`lar ve Daimi Nezaretçilik düzenlemelerini yaparak sorumluluğu biz maden mühendislerine yıkmak isteyen anlayışlardır.
Maden Mühendisleri Odası olarak üyelerimizin haklarını korumak için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bilimi kuşların kanadına bağlayan maden mühendisini kuş misali günde 20`şer km den 40 km uçmaya zorlayan uygulamaya karşı haklı olan davamızda yürütmeyi durdurma kararı aldık. Benzeri konularda pek çok davamız devam etmekte olup bu konuda ki mücadelemize taviz vermeden devam edeceğiz.
Maden Mühendislerinin yaşadığı sorunların başında ise yeraltında yapılan işler de fazla mesainin yasak olmasına rağmen 12 saati aşan mesai süreleri, hafta tatili izinlerinin kullandırılmaması ve düşük ücretli güvencesiz çalışma koşullarıdır. Bu nedenle başta yeraltı madenciliğinin yapıldığı işyerleri olmak üzere tüm maden işletmelerinde İş kanunu ve Odamız asgari ücret uygulamalarına uyulması gerekmektedir.
Son üç yıldır her türlü engelleme ve davaya karşı üyelerimizden aldığımız destekle uyguladığımız Maden Mühendisleri için asgari ücret uygulamasına ve sözleşme şartına sıkı sıkıya bağlı kalacağız ve üyelerimizden aldığımız güçle bu mücadeleye devam edeceğiz.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak sektöre önerimiz mühendis emeğinin sektöre artı bir maliyet getirmesi bir yana ekonomik faydalar sağlayacağının bilincine varılmasıdır.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. Ülkemiz önemli bir ekonomik krizin eşiğinden geçmektedir. Sektörde yaşadığımız iş güvenliği, çevre ve politikasızlık sorunlarına ek olarak yaşadığımız ekonomik sorunlar devam ettiği sürece bu gemide birlikte batacağız. Bu geminin batmaması için madencilik sektörü olarak bir arada olmalıyız birlik olmalıyız.
Maden Mühendisleri Odası olarak ülkemizin ve sektörün gelişimi için 65 yıllık bilgi birikimimizle 19.000 üyemizle bilimin ışığında, hukukun temelinde kamu yararı doğrultusunda sektörün tüm bileşenleri ile birlikte olmaya hazır olduğumuzu yaşadığımız sorunların çözümü için önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikli olarak sürekli olarak belirtilen ancak alt yapısı bir türlü oluşturulmayan bir "ulusal madencilik Politikası" oluşturulmalıdır. Bu konuda TMMOB Maden Mühendisleri Odası üzerine düşeni yapmış ve 15 yıl önce temel ilkeleri yayınlamıştır.
-Riskli ve tehlikeli bir sektör olan madencilik bilgi birikimi ve deneyim gerektirmesi nedeniyle sektörde özelleştirmelere son verilmelidir.
-Sektörde uzmanlık gerektiren işler dışında ekonomik nedenlerle yapılan taşeronluk yasaklanmalıdır.
-Meslek odalarının, sendikaların, üniversitelerin, sektörün ve devletin ortak olarak temsil edildiği, bilimin ve insan yaşamının olmazsa olmazı olduğu çalışmaların yapılacağı "Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu" kurulmalıdır. Bu kurum tarafından yapılacak çalışmalar her türlü siyasi baskıdan arındırılarak bilimin ve tekniğin ışığında yürütülmelidir.
Biz maden mühendislerinin en önemli görevi madencilik alanında aramadan üretime, üretimden pazarlamaya kadar ki tüm sorunların çözümüdür. Bu nedenledir ki İSG alanında sorunların çözümü için en temel ihtiyacımız ise bir işyerine olan ihtiyacımızdır. İşyeri olmadan İSG olmaz İSG sorunu olmaz.
Ancak 2012 Haziran genelgesi ile başlayan ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle devam eden süreçte biz maden mühendisleri ve maden işçilerinin İSG sorunları yaşayacağımız işyerlerimiz bile neredeyse yok olma aşamasına gelmiştir.
Bu nedenledir ki maden sahaları üzerinde ki izne ilişkin engeller bir an önce kaldırılmalıdır.
Maden ruhsatları ve buna ilişkin izinler üzerinde "bilinmeyen makamlar tarafından bilinmeyen kriterlere göre verilmiş olan kararlar" bir an önce maden hukukunun kurallarına bağlanmalıdır.
Yapmış olduğumuz önermelerden de anlaşıla anlaşılacağı üzere TMMOB Maden Mühendisleri Odası örgütlü üyesinden, madencilik sektöründen ve halkımızdan aldığı güç ile doğruları söylemeye ve madencilik sektörünün sorunlarını dile getirmeye herkese ve her şeye rağmen devam edecektir.
Soma`lar, Ermenek`ler, Kozlu`lar, Şırnak`lar, Şirvan`lar yaşanmasın diye yapılan tüm çalışmalara ek olarak TMD tarafından gerçekleştirilen konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyorum
4 Aralık Dünya Madenciler Gününün arifesinde düzenlediğimiz bu konferansta maden işletmelerinde meydana gelen iş kazalarında hayatını kaybeden meslektaşlarımız ve maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyor, bu kazalarda görevleri gereği günah keçisi ilan edilen meslektaşlarımızın onurlu mücadelelerini destekleyeceğiz ve daima desteklemeye devam edeceğimizi bir kez daha bildiriyoruz.
Yarın "4 Aralık Dünya Madenciler Günü" bu mutlu günümüzü kutlamaya tüm üyelerimizle birlikte Ata`nın huzurunda Anıtkabir`de başlayacağız ve yurdun dört bir yanında doğacak güneşin altında, dostlarla birlikte güneşin sofrasında kutlamaya devam edeceğiz.
Yeryüzünün aşkın yüzü olduğu bir ülkede 4 Aralık Dünya Madenciler Gününü kutlayacağımız günlerin geleceği inancıyla hepinizi sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyor ve madenciler günümüzü kutluyorum.
Saygılarımla,
Ayhan YÜKSEL
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
3 Aralık 2018, İstanbul