Kadere bak!
KADERE BAK!
Balıkesir‘deki faciadan sonra maden sahibinin yaşananları değişmez bir kader gibi göstermesi, ‘bu kader hep işçileri mi öldürüyor‘ sorusunu akla getiriyor.
Yaklaşık 2.5 ay önce Bursa‘nın Mustafakemalpaşa ilçesinde 19 işçinin yaşamını yitirmesinin ardından, facianın adresi bu kez Balıkesir‘in Dursunbey ilçesi oldu. Şentaş Madencilik‘e ait kömür madeninde önceki gün akşam saat 17.30‘da büyük bir patlama meydana geldi. Patlama sonucu 13 madenci yaşamını yitirdi.
Sendika ve meslek örgütleri tarafından yapılan açıklamalarda 1 Haziran 2006‘da gerçekleşen grizu patlamasında 13 maden işçisine mezar olan maden ocağında, bir kez daha aynı vahşetin yaşanmış olmasının hükümetin, patronların her istediğini iki etmeden yerine getirmesi, işçileri köle koşullarında çalışmaya mecbur kılmasının sonucu olduğu belirtildi.
Sendikalar 2006‘da AKP Hükümetinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler‘in "Bunlar maalesef madencilikte olagelen kazalar. Maalesef, bu madenciliğin tabiatı icabı olabiliyor" sözleri hatırlatarak bu patlamanın bir kaza olmadığı, işçilere köle muamelesi çeken zihniyetin eliyle işlenmiş bir cinayet olduğunu belirtti.
CESETLER ELMALARLA YANYANA...
Madenin 16-24 vardiyasında 46 işçi görev yapıyordu. Grizu patlaması ve arkasından meydana gelen metan yanması sonucu yaralanan 29 işçi kendi imkanları ile dışarı çıktı. Yaralı madenciler, ambulanslarla çevredeki hastanelere taşındı.
Patlamada yaralanan işçiler, bölgede yanık merkezi bulunmaması ve uzman doktorun olmaması nedeniyle kilometrelerce uzaktaki kentlerdeki hastanelere sevk edildi. Ölen maden mühendisinin cesedi de bir taksinin bagajında götürüldü.
MMO Başkanı Mehmet Torun, kazanın ardından yaşanan aksaklık ve eksikliklere de dikkat çekerek hastanenin yetersiz olduğunu uzman hekimin bile olmadığını belirtti. Patlamada yanan insanların İzmit, İstanbul, Denizli, Balıkesir‘e gönderilmek zorunda kalındığını açıklayan Torun vefat eden maden mühendisinin ambulans bulunamadığı için bir taksinin bagajında götürüldüğünü dile getirdi.
Yaşamını yitirenlerin cesetlerinin soğuk hava deposunda gece boyunca elmaların yanına istiflendiğine dikkat çeken Torun, "İnsana değer verilen ülkede bunların olmaması gerekiyor." dedi.
ÖLÜM MADENCİNİN KADERİ Mİ?
Patlamanın meydana geldiği Şentaş Madeninin Sahibi Erhan Ortaköylü gazetecilere yaptığı açıklamada "Küçük bir kaza değil. Allah kimsenin başına vermesin ama biz madenciler bununla yaşamak zorundayız" dedi.
Aynı madende 2006 yılında meydana gelen patlamada da 17 madenci yaşamını yitirmişti. Olay yerine gelen zamanın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, "Madenciliğin tabiatı" demişti.
MMO Başkanı Mehmet Torun da aynı günlerde, özel şirketler üzerinde denetimin artırılması gerektiğini söyleyerek, "Maden Kanunu ile madenlerin denetimini İl Özel İdareleri‘ne açmak istiyorlar. Özel İdareler deneyimsiz ve kadro olarak çok yetersiz. Denetim özel idarelere verilirse kazalar daha fazla olur" diye konuşmuştu.
BAKANLIK RAPORLARI DENETİM YOK DİYOR
Son patlamanın ardından gözler yeniden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı‘na çevrilirken, alınacak kararlar merakla bekleniyor. Son olarak 2005‘te maden sektörü ile ilgili kapsamlı denetim yaparak maden ocaklarıyla ilgili rapor hazırlayan Bakanlık, ocaklardaki durumun vahametini de ortaya koymuş bir bakıma. Bakanlık müfettişlerince 44 ildeki yeraltı ve yerüstü madeninde yapılan denetimlerde 772 işletmeden yalnızca 47‘sinin kurulma izni, 87‘sinin de işletme belgesine sahip olduğu ortaya çıkarken, denetimler sonucunda sadece 5 işyeri kapatıldı.
20 GÜN ÖNCE DENETLENMİŞ
Patlamanın nedeni henüz netleşmedi ancak ilk bulgulara göre patlamanın, grizu patlaması sonucunda meydana geldiği tahmin ediliyor. Madende metan gazı biriktiği, dinamit patlatılması sonucu da grizu yanması meydana geldiği iddia edildi.Bu arada Çalışma Bakanlığı‘nın madende 20 gün önce denetim yaptığı öğrenildi. (HABER MERKEZİ)
Gazetemize konuşan MMO Genel Başkanı Mehmet Torun dört yıl önce aynı madende yaşanan kazayı hatırlatarak, "Daha önce yaptığımız ve Evrensel‘de yayınlanan bir çalışmamız vardı risk bölgeleriyle ilgili ve o zaman bu maden ocağını da en tehlikeli maden ocaklarından biri olarak belirlemiştik" dedi. Bu çalışma ile ilgili zamanın Enerji Bakanlığı ile çeşitli toplandılar yaptıklarını belirten Torun, 2006 yılında meydana gelen patlamadan sonra bu ocakta çeşitli yatırımlar yapıldığını söyledi. "Bazı teknik yatırımlar yapılmış, erken uyarı sistemi kurulmuştu bu ocakta. Bir kurtarma ekibi oluşturulmuştu. Ancak buna rağmen ikinci bir patlama meydana geldi. Şu anda ocakta inceleme yapan üç mühendis arkadaşımız var. Onların incelemeleri sonuçlanınca daha iyi anlayacağız" dedi.
Torun, 2006 yılındaki patlamada zamanın Enerji Bakanı Hilmi Güler‘in "takdir-i ilahi" sözlerine de değinerek, "Maden ocaklarında kazalar kader değildir. Burada en büyük sorumluluk Çalışma Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı‘ndadır" dile konuştu.