KRİZE KARŞI EMEĞİMİZE, MESLEĞİMİZE VE HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
KRİZE KARŞI EMEĞİMİZE, MESLEĞİMİZE VE HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, iktidarın yanlış ekonomi politikaları nedeniyle yaşanan krizin faturasının halka kesilmesine itiraz etmek amacıyla 19 Kasım 2018 tarihinde TMMOB`de bir basın toplantısı yaparak "Krize Karşı Emeğimize, Mesleğimize Ve Haklarımıza Sahip Çıkacağız!" başlıklı kampanya başlatıldığını duyurdu.
Basın toplantısında kampanyanın ana hatları ve talepler ifade edilerek mühendis, mimar ve şehir plancılarının haklarına sahip çıkmak için ülke çapında yürüteceği kampanya sürecine ilişkin bilgi verildi.
Kampanya kapsamında kitlesel basın açıklamaları, sorunlara yönelik çalıştaylar, TBMM ve Bakanlıklar ile görüşmeler, binalarımıza pankartlar asılması, broşür dağıtımları ve üyelere yönelik toplantılar yapılması gibi etkinlikler gerçekleştirilecek.
"Krize Karşı Emeğimize, Mesleğimize Ve Haklarımıza Sahip Çıkacağız!" ana başlığı ile yürütülecek kampanyanın beş alt başlığı ise şöyle;
- SGK`yı Göreve Davet Ediyoruz! Ücretli Çalışan Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Asgari Ücretlerine İlişkin Protokol İvedilikle Tekrar Yürürlüğe Konulmalıdır!
- Kamuda Çalışan Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Ücretleri ve Özlük Hakları İyileştirilmeli, Emeklilerin Koşulları İnsanca Yaşam Düzeyine Çekilmelidir!
- OHAL KHK`ları ile İhraç Edilen Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Bütün Hakları ile İşlerine İade Edilmelidir!
- TMMOB Yasasını Değiştirmeyi Amaçlayan Girişimlere Son Verilmelidir!
- Kriz Karşısında Emeğin Hakları Korunmalıdır!
TMMOB Yönetim Kurulu başkanı Emin Koramaz`ın kampanya sürecinin duyurusuna yönelik yaptığı açıklama metni şöyle;
KRİZE KARŞI EMEĞİMİZE, MESLEĞİMİZE VE HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ!
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Meslektaşlarım
Ülkemizde uzun süreden beri derin bir ekonomik kriz yaşanıyor. Halkın alım gücünü düşüren, işyerlerinin kapanmasına neden olan, işsizliği ve yoksulluğu artıran ekonomik kriz her geçen gün hayatlarımızı daha fazla etkiliyor.
Yaşadığımız bu krizin sadece döviz kurundaki yükselmelerden kaynaklanmadığını ve ABD ile yaşanan gerilimlere bağlı olmadığını daha önceki açıklamalarımızda dile getirmiştik. Bugün geldiğimiz noktada kur baskısının ortadan kalkmasına, ABD ile ilişkilerin normalleşmesine rağmen, ekonomik göstergeler krizin etkisinin daha da arttığını göstermektedir.
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre Ekim Ayı itibariyle Tüketici Fiyat Endeksi % 25.24, Üretici Fiyat Endeksi % 45 düzeyine çıkmıştır. Bakanlar Kurulu tarafından başlatılan Enflasyonla Topyekûn Mücadele Kampanyasına rağmen fiyat artışları kontrol altına alınamamış ve son 15 yılın en yüksek düzeyine ulaşmıştır.
Enflasyondaki bu artışın yanı sıra, yine TÜİK tarafından açıklanan veriler, ülke ekonomisinin hızla durgunluğa doğru sürüklendiğini göstermektedir. Sanayi Üretim Endeksi Eylül ayında bir önceki aya göre % 2.7 azalmıştır. Fabrikaların üretimi durdurması, yatırım projelerinin iptal edilmesi, şirketlerin konkordato ilanları ve toplu işçi çıkarmaları olarak hayatlarımıza yansıyan bu veri, Ağustos Ayında % 11.1 olarak açıklanan işsizlik oranının Eylül ayından itibaren çok daha yüksek düzeylere ulaşacağının habercisidir.
Ekonomik göstergeler esas alınarak yapılan tüm analizler, 2018 yılın üçüncü çeyreğinden itibaren ekonomik büyümenin duracağını ve 2019 yılı içinde Türkiye ekonomisinin küçüleceğini işaret etmektedir.
Halkın yaşamını sürdürmesini güçleştiren bu ekonomik krizin nedeni, yıllardır uygulanan yanlış ekonomi politikalarıdır. Yurt dışından sağlanan sıcak para akışına dayalı rant ekonomisi, ülkemizde düzenli ve giderek daha sık aralıklarla krizlere neden olmaktadır. Yaşanan her kriz, halkın daha fazla yoksullaşmasına, ülke varlıklarının değersizleşmesine neden olmaktadır. Emeğiyle geçinen kesimlerin krizler karşısında dayanma gücü azalmakta, krizlerin toplumsal maliyeti artmaktadır. İşsiz kaldığı için, borcunu ödeyemediği için, ailesinin geçimini sağlayamadığı, çocuklarına bakamadığı için depresyona girenlerin, kendini yakanların, intihar edenlerin haberleri hepimizin yüreğini acıtmaktadır.
Yanlış ekonomi politikalarıyla ülkeyi bu duruma sürükleyen yöneticilerin kriz karşısındaki tutumu, krizin toplumsal sonuçlarını daha da derinleştirmektedir. Uzun süre varlığı inkar edilen bu kriz karşısında siyasal iktidarın çözüm önerisi, ekonominin küçültülerek krizin bedelini emeğiyle geçinen yoksul kesimlere ödetmek olmuştur. Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları, vergiler ve kredi maliyetleri artarken, yoksul kesimlere sağlanan sosyal yardımlar, burslar ve sağlık yardımları giderek azaltılmaktadır. Kriz gerekçesiyle insanlar işsiz bırakılmakta, ücretler baskı altına alınmaktadır. Ülkemiz, sadece parası olanın para kazanabildiği bir rant ekonomisine mahkum edilmektedir. İşsizlik fonunda toplanan kaynak, işsiz kalanların hayatlarının idamesi için değil, bankaların ihtiyaçları için kullanılmaktadır.
Halkın günlük yaşamı bu denli kötüleşmişken, siyasal iktidar halkın sorunlarına çözüm bulmak yerine, 2019 yılında gerçekleşecek yerel seçimler öncesinde pembe bir tablo yaratmaya çalışmaktadır. Benzerleri daha önceki kriz dönemlerinde de gördüğümüz ve devlet hazinesini boşaltma pahasına atılan bu spekülatif adımlar, kur ve faizlerde kısa dönemli düzelmeler yaratsa da, uzun dönemde krizi daha da derinleştirmektedir. Nasıl ki 24 Haziran Seçimleri öncesinde yaratılan suni ekonomik büyüme Ağustos ayında büyük bir patlamaya yol açtıysa, 31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde yaratılmak istenen bu pembe tablo da, seçimler sonrasında büyük ekonomik-toplumsal patlamalara neden olacaktır.
Ülkemiz bu denli büyük bir krizle boğuşurken, iktidar sahipleri "savurganlık" ve "yolsuzluk" içinde yaşamaktadır. AKP`li Belediyelere kadar uzanan bu savurganlık ve yolsuzluklar, Sayıştay Raporlarında açık biçimde tespit edilmiştir. Halkı tasarrufa çağıran yöneticiler, büyük bir şatafat içerisinde yaşamaya devam etmektedir. Ülkeyi yönetenler lüks içerisinde yaşarken, halkın yoksulluğa mahkum edilmesini kabul etmiyoruz. Krizin bedelinin emekçilere ve yoksullara ödetilmesine hayır diyoruz!
Değerli Basın Emekçileri,
Yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen kesimler arasında Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları da yer almaktadır. Gerek kamuda, gerek özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, planlama, projelendirme, uygulama ve denetleme işlerini yürüten tüm meslektaşlarımız krizden olumsuz biçimde etkilenmektedir. Meslektaşlarımız, ülkemizdeki kriz ortamının yarattığı pahalılık, geçim sıkıntısı ve borçlanma gibi ortak sorunlardan etkilendiği gibi, mesleğimize özgü sorunlarla da boğuşmak zorunda kalmaktadır.
Kamuda çalışanlarımız siyasi baskı ve sürgün tehdidi altında, düşük ücret, kadro sorunu, özlük haklarının ihlal edilmesi, düşük ek göstergeler gibi birçok sorun ile yüz yüzedir. Güvencesiz-sözleşmeli istihdam modellerine yönelme, atamalarda liyakatin ortadan kalkması ve nihayet hukuksuz-keyfi ihraçlar gibi nedenlerle kamudaki teknik personelin iş yükü artarken, iş riski de giderek büyümektedir.
Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını yatırımların durması, projelerin iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması gibi sorunlardan etkilenmiştir. İşsizlik, esnek çalışma, güvencesizlik, sağlıksız çalışma koşulları ve reel ücret kaybı gibi sorunlar özel sektörde çalışan tüm meslektaşlarımızı tehdit etmektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
TMMOB, ülkemizde bulunan mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki-demokratik kitle örgütüdür. Meslektaşlarımızın ortak ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki etkinliklerini kolaylaştırmak ve mesleki çıkarlarımızı ülke çıkarları doğrultusunda koruyup geliştirmek örgütümüzün kuruluş amaçları arasında yer almaktadır. TMMOB örgütlülüğü olarak bizler, Anayasa`nın bizlere verdiği özel sorumluluk ve yetkilerin bilinciyle, kriz karşısında emeğimize, mesleğimize ve haklarımıza sahip çıkacağız. Meslektaşlarımızın ekonomik kriz altında ezilmesine izin vermeyeceğiz.
Bu doğrultuda, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Görüşmelerini ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarını da içeren önümüzdeki bir buçuk aylık dönemde, Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının mesleki, ekonomik ve özlük haklarının korunup geliştirilmesi için bir dizi faaliyet yürüteceğiz. Basın açıklamalarından Meclisin Plan ve Bütçe Komisyonu faaliyetlerine, kurum ziyaretlerinden çalıştaylara kadar uzanan farklı çalışmaları kapsayan bu kampanya dönemi hedefleri şöyle özetlenebilir:
- Kamuda çalışan meslektaşlarımızın ücret, atama, özlük hakları ve düşük ek gösterge sorunlarının ortadan kaldırılarak insanca yaşanabilir bir ücret ve çalışma yaşamının sağlanması.
- Birliğimiz ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında 2012 yılında imzalanan protokolün tekrar uygulanması sağlanarak, ücretli çalışan meslektaşlarımızın ücretlerinin yükseltilmesi, sigorta primlerinin gerçek gelir üzerinden yatırılmasının sağlanması.
- OHAL döneminde hukuksuz biçimde ihraç edilen meslektaşlarımızın bütün hakları ile birlikte işlerine iade edilmesi.
- TMMOB Örgütlülüğünü hedef alan baskıların ve yasal düzenleme girişimlerinin ortadan kaldırılması.
- Teknik emeği değersizleştiren ve işsizliğe mahkum eden neoliberal politikalar karşısında mesleki haklarımızın korunması ve kriz karşısında emeğin haklarının savunulması.
Değerli Basın Emekçileri,
2019 Yılı Ocak ayına kadar sürecek bu kampanya dönemi boyunca kamuoyuna dönük bilgilendirme faaliyetlerimizin yanı sıra, Mecliste Bulunan Siyasi Partilerin Grup Başkan Vekilleriyle, Sosyal Güvenlik Kurumu`yla, ilgili bakanlıklarla görüşmeler gerçekleştireceğiz.
Bunların yanında 45. Genel Kurulumuzda alınan kararlar uyarınca;15 Aralık 2018 tarihinde Kamuda Çalışan Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Çalıştayı, 22 Aralık 2018 tarihinde Ücretli Çalışan-İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Çalıştayı ve 5 Ocak 2019 tarihinde OHAL KHK`ları ile İhraç Edilen Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Çalıştayı gerçekleştireceğiz. Bu çalıştaylardan elde edilecek veri ve önerileri kamuoyu ve ilgili kurumlarla paylaşacağız.
Bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, halkın hizmetine sunmak için çabalayan mühendis, mimar, şehir plancıları ve onların örgütü TMMOB olarak kriz koşullarında haklarımıza, mesleğimize ve örgütümüze sahip çıkacağımızı bir kez daha dile getiriyor, bu yoğun çalışma programında tüm TMMOB örgütlülüğüne başarılar diliyorum.
Emin KORAMAZ
TMMOB Yönetim Kurulu Başkan