Maden İşletmelerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu Başladı.
Maden Mühendisleri Odası Adana Şubesi ile Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Maden Mühendisliği Bölümü tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Maden İşletmelerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu‘ başladı.
Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi‘nde düzenlenen ve Manisa‘nın Soma İlçesi‘nde yaşanan maden faciasında yaşamını yitiren 301 madenciye atfedilen sempozyumun açılış törenine Oda Başkanımız Ayhan Yüksel, CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, Adana Vali Yardımcısı Azmi Yeşil, ÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Fenercioğlu, Adana Şube Başkanımız Sabahatdin Sakatoğlu, ÇÜ Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Mahmut Kılıç, Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Semih Karademir ve çok sayıda bilim insanı katıldı.
22 Aralık 2015 tarihinde sona erecek sempozyum‘da çok sayıda bildiri sunulacaktır.
Oda Başkanımız Ayhan YÜKSEL‘in Sempozyum Açılış Konuşması:
Saygıdeğer Katılımcılar
Değerli Meslektaşlarım
Hepinizi Maden Mühendisleri Odası 44. Dönem Yönetim Kurulu ve şahsım adına saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum. Adana Şubemiz tarafından beşinci kez düzenlenen "Maden İşletmelerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu"na hoşgeldiniz.
19-20 Kasım 2015 tarihlerinde İstanbul`da düzenlenen Delme Patlatma Sempozyumu, 26-27 Kasım 2015 tarihlerinde Antalya`da düzenlenen Madencilik ve Çevre Sempozyumu ile 4 Aralık Dünya Madenciler Günü etkinliklerinin tamamının açılış konuşmalarında giriş kısımlar birbirinin neredeyse aynısıdır. Bu sempozyumun açılışı konuşmasının giriş kısmı da benzer olacak, çünkü hep söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz. Odamız çalışmaları ile ülkemizin özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinde yaşamını kaybedenleri;
"UNUTMAYACAĞIZ" – "UNUTTURMAYACAĞIZ"
Saygıdeğer Konuklar;
Değerli Misafirler;
2014 ve 2015 yıllarını kapsayan 44. Dönem, Odamız tarihine acılarla dolu bir dönem olarak geçecek ve anılacaktır.
13 Mayıs 2014`te Soma`da aralarında 5 maden mühendisi meslektaşımızın da bulunduğu 301 maden emekçisi,
28 Ekim 2014 tarihinde de Ermenek`te 18 maden emekçisi yaşamını kaybetmiştir.
Ayrıca 04 Ekim 2015 tarihinde Odamız 41. Dönem yönetim kurulu üyemiz sevgili Mehmet Güler bir trafik kazası,
Odamız İzmir Şube Başkanı Muhammet Yıldız ise 13 Ekim 2015 tarihinde geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu yaşamlarını kaybetmişlerdir.
Yaşadığımız felaketler ve acılar bunlarla da sınırlı kalmamış, 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşanan çatışma ortamında yüzlerce vatandaşımız yaşamını kaybederken, 10 Ekim 2015 tarihinde ülkemiz tarihinin en büyük katliamı Ankara`da yaşanmış ve 101 arkadaşımız, dostumuz, yoldaşımız katledilmiştir.
Diyarbakır, Suruç, Lübnan, Ankara ve Paris`te yüzlerce insanın ölümü ile sonuçlanan katliamlar tüm insanlığın vicdanını yaralamış ve geleceğe dair endişelerin artmasına neden olmuştur.
Odamız çalışmalarında emeği geçen 41. Dönem Yönetim Kurulu Üyesi sınıf arkadaşım Sevgili Mehmet GÜLER`i ve Odamızın temel taşlarından olan İzmir Şube Başkanımız saygıdeğer abim Muhammet YILDIZ`ı, iş kazalarında yaşamlarını kaybeden meslektaşlarımızı ve maden emekçileri ile özgürlük, barış, demokrasi ve eşitlik mücadelesinde yaşamını kaybedenleri sevgi ve saygı ile anıyorum. Işıklar içinde uyusunlar, yıldızlar yoldaşları olsun. Anıları mücadelemizde yaşayacaktır.
Saygıdeğer Konuklar,
Değerli Meslektaşlarım,
TMMOB Maden Mühendisleri Odası, küresel ve ulusal ölçekte madenciliğin gelişimi, sorunlarının önlenmesi ve giderilmesine yönelik idari, teknik, hukuksal ve politik süreçlerin öznesi olan demokratik mesleki kitle örgütüdür. Bu amaçla ülkemizin gelişimi, halkımızın refahının yükseltilmesi, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın gelişimi için bilimsel kongreler ve sempozyumlar yapmak öncelikli görevlerimiz arasındadır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının doğru çözümlere kavuşturulmasına yönelik güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi de mesleğimiz ve Odamızın temel görevleri arasındadır. Odamız uzmanlık alanlarımızla ilgili tüm dallarda olduğu gibi işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geliştirici, iyileştirici çalışmalara katkıda bulunmayı en önemli görevlerinden biri olarak görmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu‘nun (SGK) resmi istatistiklerine göre, 2001 ile 2012 yılları arasında işyerlerinde 13.162 ölüm olayı gerçekleşmiştir. Bu, günde ortalama iş kazası nedenli üç ölüme karşılık gelmektedir. SGK‘dan alınan en güncel verilere göre, bu süre zarfında en yüksek ölüm oranı inşaat ve ulaştırma sektörlerinde gerçekleşmiştir. Bununla birlikte, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hazırlanan bir araştırma raporuna göre, kazalarla karşılaşan işçi sayısının payının en yüksek olduğu sektör hem 2007‘de hem de 2012‘de madencilik olmuştur. Madencilik yalnızca ölüm olaylarının sayısı bakımından Türkiye‘deki en ölümcül iş kolu olmasa da, uluslararası güvenlik performansı en düşük olan sektördür. Ayrıca, kömür madenlerinde güvenlik konusu, kaza başına çok fazla sayıda ölüm olayı meydana geldiği için de dikkat çekmektedir.
Türkiye madencilik sektörünün İSG performansı değerlendirildiğinde karşımıza dört önemli tespit çıkmaktadır.
•Ölüm oranları yüksektir; öylesine yüksektir ki, Türkiye kömür madenlerinde üretilen enerji birimi başına gerçekleşen ölüm olayları bakımından dünya şampiyonu olarak öne çıkmaktadır.
•Ölüm oranları istikrarsızdır.
•Diğer ülkelerin aksine, Türkiye‘deki madencilik sektöründe ölüm oranları düşmemektedir.
•Bir istisna dışında, 1995‘ten bu yana gerçekleşen (10 veya daha fazla ölüm olayının yaşandığı) başlıca tüm kömür madeni kazaları özel şirketlerce veya taşeron ve rödevans yöntemi ile işletilen kömür madenlerinde meydana gelmiştir.
Saygıdeğer Konuklar;
Değerli Meslektaşlarım;
İş kazaları ve meslek hastalıkları ne "kader" ne de "fıtrattır". İş kazalarını, meslek hastalıklarını "işin gereği" olarak gören anlayış, yeni iş kazalarına değil "iş cinayetlerine" davetiye çıkarmaktadır. Bu anlayışı kabul etmediğimizi ve geçmişte olduğu gibi gelecekte de karşısında olacağımızı kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.
Ülkemizde yaşamdan ve emekten yana istihdam ve iş güvenliği politikalarının olmaması nedeniyle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası‘nın 2012 yılının ortasında yürürlüğe girmesinden sonra da iş cinayetleri artarak sürmektedir. "Mükemmel" bir yasa çıkardığını söyleyen siyası iktidar Soma ve Ermenek Facialarından sonra yasayı 2 yıl içerisinde 2 kez değiştirmek zorunda kalmıştır. Mükemmel yasaya göre çıkarılmış olan yönetmeliklerin kaç kez değiştirildiğini saymak ise değiştirenler tarafından dahi bilinememektedir.
6331 sayılı Yasanın hazırlanması ve değişikliklerin yapılması sürecinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sürekli olarak tek başına davranarak, sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşlerini önemsemeyerek yanlış kararlar almıştır.
İş kazalarının artışının nedenini yalnız 6331 sayılı İş Güvenliği Kanunu`nda aramak doğru değildir. Çalışma yaşamının ve iş cinayetlerinin en önemli nedeni neo liberal politikaların gereği olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile yaşama geçirilen özelleştirme, taşeronlaştırma, esnekleştirme, kuralsızlaştırma ve denetimsizleştirme uygulamalarıdır.
Madencilik alanında Soma`dan ve Ermenek`ten sonra yapılan yapılan mevzuat değişiklikleri de İSG alanında yapılanlardan farklı değildir. "Ben yaptım oldu" anlayışı ile yapılan "Başbakanlık Genelgesinde" olduğu gibi bir gün mecliste ilgili komisyonda maden kanunu taslağını gördük. Taslak 4 günlük mesainin sonunda, sektörün ihtiyaçlarına çözüm üretmeyen, madenciliği mühendislik bilim ve tekniğinden uzaklaştıran, devletin denetim sorumluluğundan kaçınarak yapılan yasa nedeniyle tüm sorumluluğu mesleki güvenceleri yok edilen maden mühendislerine bırakan, teknik hatalarla dolu bir kanun çıkarılmıştır.
Soma Faciasından sonra yaşanan ölümler son bulsun, Soma milad olsun dedik. Ama ne Soma`dan ne de Ermenek`ten önce olduğu gibi ne sesimizi duyan oldu ne de dinleyen. Yaşanan facialardan ve ölümlerden sonra yapılan düzenlemeler devletin bu konudaki itirafı niteliğindedir. Bu nedenledir ki Soma`da ve Ermenek`te olası kasttan ve bilinçli taksirden yargılanması gerekenler yetkisi ve mesleki güvencesi olmayan olası mühendisler değil, defalarca uyarmamıza rağmen gereğini yapmayan, bilimi ve tekniği maden ocaklarına sokmayan ve ülkemizde 18. yüzyıl madenciliğinin yapılmasına neden olan bürokrat ve siyasilerdir.
Facialardan önce de sonra da söylediğimiz gibi Soma`nın milad olması için meslek odalarının, sendikaların, üniversitelerin, sektörün ve devletin ortak olarak temsil edildiği, bilimin ve insan yaşamının olmazsa olmazı olduğu çalışmaların yapılacağı "Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu" kurulmalıdır. Bu kurum tarafından yapılacak çalışmalar her türlü siyasi baskıdan arındırılarak bilimin ve tekniğin ışığında yürütülmelidir.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu olarak başta 1954 yılından itibaren Odamızı, 2000 yılından itibaren Adana Şubemizi ve 2007 yılından itibaren beşinci kez düzenlenen sempozyumumuzu bu günlere taşıyarak bizlere bu onuru ve gururu yaşatan yönetim kurulu üyelerimiz, denetleme kurulu üyelerimiz, onur kurulu üyelerimiz ve birlik yöneticilerimiz olmak üzere sempozyumumuzun düzenlenmesinde emeği geçen düzenleme kurulu üyelerimize, yürütme kurulu üyelerimize, etkinliğin bilimsel niteliğini yükselten bilim kurulu üyelerimize, bildiri ve sunum hazırlayan bilim insanlarına, yönetimleriyle katkı koyan oturum başkanlarımıza, sempozyumumuza desteklerini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşları ile değerli yöneticilerine teşekkür eder saygılar sunarız.
Ayhan YÜKSEL
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
21 Aralık 2015, Adana