TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Maden Kanununda Değişiklik Teklifi Mecliste

Maden Kanununda Değişiklik Teklifi Mecliste

Meclise sunulmuş olan Maden Kanunu Değişiklik teklifi ile, I. Grup madenler ve mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılmakla sınırlı olmak kaydıyla diğer gruplardaki maden alanlarının il özel idarelerince ihale edilerek işletme ruhsatı verileceği hükmü getirilmektedir.

Ayrıca, Müracaatların, 1/25.000 ölçekli topografik harita koordinatları esas alınarak tespit edilen noktalarla sınırlandırılmış alanlar için I. Grup madenler ve mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılacak olan madenler için il özel idarelerine, diğer grup madenler için Genel Müdürlüğe doğrudan veya elektronik posta yolu ile yapılacağı esası benimsenmektedir.

Değişiklik teklifinin tam metnine buradan erişebilirsiniz.

Değişiklik teklifi ile ilgili Odamızın görüşü aşağıda verilmiştir.

-------------------------------------------------------------------------------------

MADEN KANUNUNDA  YAPILMASI DÜŞÜNÜLEN DEĞİŞİKLİK  HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİMİZ

Odamız, insanı ve insan emeğini merkeze koyan, bir yandan madencilik faaliyetlerinde kamunun etkin gözetim ve denetimini sağlarken, diğer taraftan söz konusu faaliyetlerin çevre ve ekosistemlerin korunmasını da gözeten, temel olarak ekonomik kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılarak gelir dağılımının düzeltilmesi hedeflerine yönlendirilen bir "ulusal madencilik politikası" oluşturmanın, gerek toplumun yararı gerekse madencilik sektörünün gelişimi bakımından son derece büyük önem taşıdığı görüşündedir.

1-)   Bilindiği üzere 5177 sayılı Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 05/06/2004 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunda değişiklik yapılmasının nedeni olarak, madencilik faaliyetlerinde karşılaşılan güçlüklerin giderilmesi ve Taşocakları Nizamnamesi kapsamındaki madenlerin Maden Kanunu kapsamına alınarak yatırımcıya “ruhsat güvencesi” sağlanması, ruhsatlarda gruplandırma getirilerek birbirinden bağımsız işletilebilecek madenlerin atıl kalmasını önlemek olduğu kanunun kabulünden önceki süreçte komisyonlarda dile getirilmiştir.

Kanun değişikliğinin üzerinden iki yıl geçmeden kanunda değişiklikler yapılması istemi yeniden Meclisimiz gündemine taşınmıştır. Yapılmak istenen değişiklikler  , Maden Kanunun 16. maddesinin 2. fıkrası için, “I. Grup madenler ve mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılmakla sınırlı olmak kaydıyla diğer gruplardaki maden alanları il özel idarelerince ihale edilerek işletme ruhsatı verilir. Maden Kanunun 16. maddesinin 7. fıkrası için, “Müracaatlar, 1/25.000 ölçekli topografik harita koordinatları esas alınarak tespit edilen noktalarla sınırlandırılmış alanlar için I. Grup madenler ve mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılacak olan madenler için il özel idarelerine, diğer grup madenler için Genel Müdürlüğe doğrudan veya elektronik posta yolu ile yapılır. Talep edilen alanın müsait olan kısmı müracaat tarihinde müracaat edene bildirilir ve on beş gün içinde harç ve teminatın yatırılması halinde ruhsat verilir. Yatırılmadığı takdirde bu alanlar başka bir işleme gerek kalmaksızın müracaatlara açık hale gelir.” şeklindedir.

Maden kanununda yapılmak istenen değişiklik bu şekliyle kabul edilecek olursa ülkemiz ekonomisinde istihdam ve yarattığı katma değer açısından çok önemli bir yere sahip olan mıcır üretiminin kontrolü tamamen İl Özel İdarelerinin kontrolüne bırakılacak, elinde yeterli yetişmiş teknik personel bulunmamasından dolayı, henüz 5177 sayılı kanun değişikliğiyle kendisine yüklenen görevleri yerine getirmekte zorlanan İl Özel İdarelerinin problemleri daha da artacaktır.

2-)   Kanun değişiklik teklifinde mıcır üretiminde kullanılmak üzere şeklinde ifade edilerek bahsedilen mıcır, kalker ve dolomit başta olmak üzere değişik kayaçlardan üretim yapılması sonucu elde edilen bir malzemedir. Kullanım amacı olarak bir çok alanda kullanılan mıcır özellikle hazır beton sanayinde kullanılmaktadır. Hazır beton sektöründe B 160 Beton Kalitesi

olarak ifade edilen beton karışımından 100 lt karışım elde edilebilmesi için 23 kg mıcır   (7-15), 23 kg mıcır (15-30) kullanılması gerekmektedir. Ülkemizde 2005 yılında kullanılan hazır beton miktarı göz önüne alındığı zaman rakamın 46.300.000.000 lt hazır beton üretildiği görülecektir.  Bu miktarda hazır beton üretmek için 21.298.000.000 kg (7-15,15-30) mıcır kullanılmaktadır.  Fiyat olarak tonu ortalama 5,50 YTL’den (Fiyatlar yörelere göre değişiklik göstermektedir) 117.139.000 YTL yapmaktadır. Ortaya çıkan rakam düzenlenmek istenen hususun ne kadar önem arz ettiğini ortaya koymaktadır.

Konuya başka bir açıdan bakılacak olunursa, başta mıcır olmak üzere kanun metninde belirtilen amaçlarla kullanılmak üzere kapsama alınan diğer madenlerinde kaynakları giderek tükenen madenlerdir. Bu kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi, maden sahalarından çıkarılan ürünlerin sektörün ihtiyacını karşılayacak standartlara ulaştırılmasının düşünülmesi gereken konular arasındadır. Durumla ilgili olarak mevcut Maden Kanunu sorunların giderilmesi açısından çözümler getirmiş ve uygulamada kanuna uygun yönetmelikler çıkarılarak  hayata geçirilmiştir. Geçmişte elde edilen tecrübeler, 1900’ lerde çıkarılmış olan Taşocakları Nizamnamesi’nin, Madencilik Sektörünün önüne sorunlar çıkardığını göstermiştir. Bu sıkıntının giderilmesi için, 5177 sayılı Kanun değişikliği sırasında yapılan çalışmalarda, Taşocakları Nizamnamesi’nin kaldırılarak Nizamnamenin kapsamındaki madenlerin Maden Kanunu kapsamına alınmasının gerekliliği söylenmiştir. Yapılan değişiklikle de sorunlar büyük ölçüde çözüme kavuşmuştur.

3-)   Yüksek Planlama Kurulunun, 13.10.2005 tarihli ve 2005/75 sayılı raporu ile Bakanlar Kuruluna sunulan “2006 Yılı Programı” Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilmiştir. Adı geçen raporda işletmelerin rekabet gücünün geliştirilmesi başlığı altında “Yeni Maden Kanunu ile madencilik konusundaki izinlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tek merci olmuştur. Ayrıca izinlerin tek merci tarafından koordine edilmesini de kapsayan Kalkınma Ajansları kurulması hakkında Kanun Tasarısı kanunlaşma aşamasındadır.” denmiştir. Raporda belirtildiği gibi izinlerin tek merci tarafından verilmesi işlemlerin standardı, çabukluğu ve güvenilirliği açısından önemlidir. Bu hususların sağlanması için Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun şubat ayında yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunla amaçlanan raporda belirtildiği gibi izinlerin tek merci tarafından  koordine edilmesidir. Bu çift başlılığın önlenmesi mevcut Maden Kanunu ve daha 3 ay önce yürürlüğe giren Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu Ve Görevleri Hakkında Kanunla sağlanmaya çalışılırken. Tekrar Taşocakları Nizamnamesine dönüş, işlemlerde çift başlılığın yaratılmasına neden olabilir.

4-)   Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız, Dr. Mehmet Hilmi Güler, Odamızın 50. Kuruluş Yılı vesilesiyle düzenlenen Madencilik Kurultayında yaptığı konuşmada, “Şimdi, Maden Yasası… Dediğim gibi enine boyuna tartıştık, hep bürokrasi diyorduk. İşte bürokrasiyi azalttık, evrak sayısını azalttık, müracaatları da kolaylaştırdık. Bunları oluşturduk. Burada, işte ne derler, biraz önce talandan falan bahsedildi,ben onun maddesini bulamadım. Maden Kanununda nerede o talanla ilgili şeyler var; ama, bazı şeyleri aslında zapt-ü rapta aldık; taşocaklarıydı, kumdu,çakıldı…Bunlar aslında zapt-ü rapta alındı. Sadece olayın gelir gider yönünden değil, aynı zamanda çevre yönünden de oraların nasıl çalıştırıldığını biliyorsunuz. Ve bunu da sizlerin görüşünüzü alarak yaptık. Yani bunu kapalı kapılar ardında, kimseye göstermeden hazırlayıp da çoğunluğumuza yasalaştırmadık. Hepiniz de vardınız; toplanıldı, edildi, günlerce tartışıldı. Hatta, özellikle yasanın mevcut halinin üzerinde çalışmalar yaptık.” hususlarını belirtmiştir.

Bakanımızda konuşmasında taşocaklarının, kumun, çakılın kontrol altına alınmasının, Maden Kanunu sayesinde sağlandığını vurgulamış; kanunun yasalaşmasından önce her kesimden görüşlerin alınarak, tartışmalar yapılıp belirli mutabakatlara varılarak, kanunun oluşturulduğunu ve bugünkü halini aldığını belirtmiştir. Kanunun getirdiği en büyük yeniliğin taşocaklarının Maden Kanunu kapsamına sokulması olduğu da konuşmada özellikle vurgulanmıştır. Ancak şu anda yapılmak istenen değişiklik, yapılan bütün çalışmaları göz ardı ederek Taşocakları Nizamnamesine geri dönüşü temsil etmektedir. 

5-)   Bu kapsam da yapılacak değişiklik, Maden Kanununda yapılmış olan gruplamaları bertaraf etmektedir. Şöyle ki; değişiklikle mıcır ile kaba inşaat, baraj, gölet, liman, yol gibi yapılarda kullanılmak üzere I.(a), I(b), ve II. Grup madenler İl Özel İdarelerinin kapsamına alınmakta, kanunun 2. maddesinde yer almakta olan, “Madenler aşağıda sıralanan gruplara göre ruhsatlandırılır: I. Grup madenler: a) İnşaat ile yol yapımında kullanılan ve tabiatta doğal olarak bulunan kum ve çakıl. b) Tuğla-kiremit kili, Çimento kili, Marn, Puzolanik kayaç (Tras) ile çimento ve seramik sanayilerinde kullanılan ve diğer gruplarda yer almayan kayaçlar.  II. Grup madenler: Mermer, Dekoratif taşlar, Traverten, Kalker, Dolomit, Kalsit, Granit, Siyenit, Andezit, Bazalt ve benzeri taşlar.” şeklinde yapılan ayrım bir anlam ifade etmemeye başlayacaktır, kanun yapım sistematiğinde olması gereken madde hükümlerinin birbiriyle çelişmemesi kuralı ihlal edilecektir. Kanunun 2. maddesinde ve maden kanunun özünde madenleri ayrı gruplandırarak, ruhsatlandırmaların bu gruplandırma üzerinden yapılması öngörülmüştür. Yapılmak istenen kanun değişikliği gerçekleşirse 2. madde de yapılan gruplandırma diğer kanun maddesiyle uygulamada ortadan kaldırılmış olacaktır.

Yapılmak istenen değişiklikle; henüz yeni kanun değişikliğinin üzerinden  2 yıl geçmeden; Maden Kanununda yeniden bir kanun değişikliğe gitmek uygulamada sorunların artmasına sebep olacaktır. Kanun maddelerinin sık sık değişikliğe uğraması toplum üzerinde kanun maddelerinin güvenilirliğinin sarsılmasına neden olacaktır.

6-)   Sonuç olarak, değişiklik teklifi 5177 sayılı kanunla yapılan değişiklikle getirilmiş olan en büyük yenilik olan taşocaklarının maden kanunu kapsamına alınması ve ruhsatların tek elden yönlendirilmesi olan kanunun ruhuna aykırı bir durum oluşturacaktır.. Kaldırılmış olan Taşocakları Nizamnamesi Maden Kanununun içinde yeniden hayata geçirilecektir. Maden grupları arasındaki ayrım bir şekilde ortadan kaldırıldığı için uygulamada ruhsatların tek elden verilmesi ilkesi ortadan kaldırılacak, diğer grup madenlerle ilgili olarak Maden İşleri Genel Müdürlüğünden alınması gereken izinler, teklifin getirdiği geniş yorumdan kaynaklı olarak İl Özel İdarelerine kayacaktır. Yetişmiş personel yetersizliği nedeniyle İl Özel İdareleri bu yükün altından kalkamayacaktır. Ülke ekonomisine yaptığı katkı ve istihdam yukarıda anlatılmış olan mıcır üretiminde standartların sağlanması engellenecek ve sektörün hazır beton üreticilerine verdiği hizmet kalitesi sekteye uğrayacaktır. Bu sorunların oluşmasının engellenmesi için TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak kanun teklifinin bu haliyle TBMM’ den geçmesinin  Maden Kanununun ruhuyla çelişeceği ve sorunlara sebep olacağı açıkça ortadadır.  

 

TMMOBMADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

---------------------------------------------------------------------------------

MADEN KANUNU’NA EKLENMESİNİ TALEP ETTİĞİMİZ  GÖRÜŞLERİMİZ

1-)    MESLEKİ DENETİM

Maden Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle kendilerine verilen görevleri ifa eden mühendislerin vermiş oldukları hizmetlerle ilgili olarak kurum ve kuruluşlara verdikleri belgeleri TMMOB’ne bağlı Odaların mesleki denetiminden geçirmelerinin gerekliliğinin Maden Kanununun 10. maddesinin 4. paragrafına eklenmesi yerinde olacaktır. Bu hüküme eklenecek olan “Mesleki Denetim” sayesinde mühendislerin verdiği hizmetlerin verimliliği ve kalitesi artacak, mühendisin oda üyeliğinin devam edip etmediği, imzasının doğruluğu, rapor ve projelerin standartlara uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığı hususları açıklığa kavuşmuş olacaktır.

Yukarıda belirtilen gerekçeler  doğrultusunda Maden Kanunu’nun 10. maddesinin 4. paragrafına “Mühendisler; Genel Müdürlüğe ve ilgili  kamu kurum ve kuruluşlarına verecekleri tüm belgeleri, bağlı oldukları  Odalarının  mesleki denetiminden geçirmek zorundadırlar.” hükmü eklenmelidir.

2-)    ÜRETİLEN DEĞERLİ MADENLERİN İŞLENEREK İHRACATININ DÜZENLENMESİ

Üretilen değerli madenlerin yarı mamul, konsantre, ve dore halinde ihracatının kanunla düzenlenmesi gerekmektedir.. 2004 yılında  ihraç ettiğimiz  madenlerden elde edilen gelir, 1.207.826.954 $ dır. Bu miktarın büyük bir bölümü  nihai olarak işlenmeden ihraç edilen madenlerden oluşmaktadır. Bu madenleri işlenmiş olarak ihraç ettiğimiz zaman ülkemizin kazanacağı gelir yukarıda belirtilen rakamın çok üstünde olacaktır. Ayrıca önemli ölçüde de istihdam yaratacaktır.

Bu kazancın ülkemize kazandırılması için Maden Kanununun üretim ve sevkıyat başlıklı 12. maddesine “Üretilen değerli madenler; yarı mamul, konsantre ve dore halinde ihraç edilemez” hükmünün eklenmesi; doğada bulunan, miktarı belli olan ve tükendikten sonra tekrar üretilemeyen madenlerimizin en iyi şekilde değerlendirilmesini  ve daha fazla katma değer yaratmalarını  sağlamış olacaktır.

3-)    TEKNİK NEZARETÇİ  ÜCRETLERİ İÇİN BİR FON OLUŞTURULMASI

Maden Kanunu gereği maden sahalarında, faaliyet gösterilebilmesi için teknik nezaretçi atamasının yapılması zorunludur. Teknik nezaretçilerin sahip olduğu yetkiler maden kanunu uygulama yönetmeliğinde tanımlanmıştır. Bu yetkiler arasında, yönetmeliğin 111. maddesinin b fıkrasında, “Teknik nezaretçi, nezaret görevini 3213 sayılı Maden Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri kapsamında yürütür. Teknik nezaretçi, ruhsat sahasındaki faaliyet ve üretimleri on beş günde en az bir defa denetlemek, tespitlerini ve önerilerini teknik nezaretçi defterine not etmek zorundadır. İşyerinde yaptığı inceleme ve gözlemlerde iş sağlığı ve güvenliği yönünden tehlikeli bir durumun varlığını tespit etmesi ve hemen tedbir alınmasının mümkün olmadığını belirlemesi durumunda, işletme faaliyetini tedbir alınıncaya kadar durdurma yetkisini kullanarak ilgili kuruluşlara bildirir.” denmektedir.

Uygulamada, Teknik Nezaretçiler ücretlerini yaptıkları sözleşme karşılığında ruhsat sahibinden almaktadırlar. Bu durumda hem çalışan hem de denetleyen aynı kişi olmakta,  bunun sonucu olarak da denetimlerde güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu sorunun aşılabilmesi için kanunla kurulacak olan bir fonda ruhsat sahiplerinin, teknik nezaretçilere ödemeleri gereken ücret ilgili  fonun havuzunda toplanmalıdır. Teknik Nezaretçilere ödenmesi gereken ücretin,  oluşturulacak fon tarafından yapılması durumunda teknik nezaretçiyle, ruhsat sahibi arasındaki  ücret ilişkisi kesilmiş olacak ve yapılan denetimler daha işlevsel hale gelecektir.

TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

          

---------------------------------------------------------------------------------

Tüm üyelerimizin konu hakkındaki görüş ve önerileri için;E-Posta: maden@maden.org.trFaks: 0312 417 52 90

Okunma Sayısı: 6198
Yayın Tarihi: 10.06.2006